Jump to content
×
×
  • Yeni Oluştur...

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

  • Profil Reklam Alanı

Beyza

Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    14
  • Üyelik Tarihi

  • Son ziyaret

  • Kazanılan Günler

    1
  • Ticaret Puanı

    0%

Beyza Hakkında

monthly_2022_05/Member.png.b6ca39eaa5d9f3810153f1ced9933fd4.png
  • Kullanıcı Grubu: Kullanıcı


  • Rütbe: Usta Yardımcısı


  • İçerik Sayısı: 14


  • İçerik Gönderi Oranı: 0.02


  • İtibar: 1


  • Başarı Puanı: 142


  • Kazanılan Günler: 1


  • Katılma: 27-05-2022


  • Forumda ki Süresi: 879 Gün


  • Doğum Günü: 05-03-2000 (24)


  • Son Aktivite:

Beyza kullanıcısının son zaferi 28 Mayıs 2022

Beyza en beğenilen içeriğe sahiptir

Beyza Hakkında

  • Doğum Günü 05-03-2000

Kişisel Bilgiler

  • Hakkında
    5656
  • Renk
      #8FCE00
  • Takım
    galatasaray
  • Nereden Gördünüz
    Google

Beyza Ait Başarılar

Usta Yardımcısı

Usta Yardımcısı (3/14)

  • Sohbet Başlatıcı

Son Rozetler

1

Topluluk Puanı

  1. Westeros dünyasını ve iktidardaki Targaryen ailesini parçalayan iç savaşı anlatacak olan House of the Dragon hakkında merak uyandıran paylaşımlar yapıldı. Yaklaşık iki dakikalık fragman; ejderhalar, ejderha yumurtaları ve politik entrikalar ile GoT hayranlarını hüsrana uğratmayacak gibi görünüyor. House of the Dragon ne zaman yayınlanacak? Game of Thrones’tan 200 yıl öncesi bir dönemi anlatacak olan House of the Dragon için meraklı bekleyiş nihayet son buluyor. Game of Thrones son Targaryen’in Demir Taht’ı geri alma mücadelesine odaklanırken, House of the Dragon ise Targaryen’in tahttan indirilmesine yol açan olayları ele alıyor. İki dakikalık fragmanda önemli detaylar olduğunu belirtmek gerekiyor. Fragmana göre, Kral Viserys I Targaryen (Paddy Considine) ilk doğan kızı Prenses Rhaenyra’yı (Emma D’Arcy) Demir Taht’ın halefi olarak seçiyor. Dizinin Yardımcı Program Yapımcısı Miguel Sapochnik daha önceki açıklamasında, yeni dizinin sezonlar içerisinde gelişeceğini ve zamanla kendi tonunu ortaya çıkaracağını söylemişti. House of the Dragon’un prömiyeri 21 Ağustos’ta yapılacak. Dizinin oyuncuları arasında ise Milly Alcock, Eve Best, Emily Carey, Paddy Considine, Olivia Cooke, Ryan Corr, Emma D’Arcy ve Matt Smith gibi isimler yer alıyor. Yeni proje için yayınlanmış posterler ise şu şekilde: George R.R. Martin’in Ateş ve Kan kitabından uyarlanan dizi, HBO Max tarafından hazırlanacak. Dizinin ortak yaratıcısı ve yürütücü yapımcılığını George R.R. Martin, dizinin baş yapımcılığını ve senaristliğini Ryan Condal, Miguel Sapochnik ve Sara Hess üstleniyor. Ayrıca dizinin her bölümü için 20 milyon dolardan daha az para harcanacağı ifade edildi (GoT’un son sezonu için bölüm başı 15 milyon dolar harcanmıştı). Peki siz yeni dizi hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda veya SDN Forum’da paylaşabilirsiniz.
  2. Türkiyedeki bitki örtüleri nelerdir? Ülkemizdeki başlıca bitki örtüleri ormanlar, çalılar (maki, psödomaki, garig) ve ot toplulukları (bozkır ve dağ çayırlar)dır. Ormanlar. Çalılar ve Ot Toplulukları Türkiyede kaç çeşit bitki örtüsü vardır? Türkiye’de toplam 4 bitki örtüsü çeşidi vardır. Türkiye’de Bitki Örtüsü Çeşitleri özellikleri ise şunlardır: MAKİ BİTKİ ÖRTÜSÜ: Maki, Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde görülen sert yapraklı, kuraklığa dayanaklı, her mevsim yeşil, bodur ağaçlardan ve çalılardan oluşan bir bitki topluluğudur. Bitki çeşitliliği ne demek? bölgedeki farklı bitki türleri ile türler içindeki kalıtsal varyasyonları ifade eder. Son yıllarda sıkça kullanılmaya başlanan bitki çeşitliliği kavramı, tarım, endüstri, tıp ve biyoteknoloji konularında en değerli kaynakları oluşturmakta ve gelecekte insanlığın sigortası durumundadır. Biyoçeşitliliğin en fazla olduğu yer neresidir? Akarsularda biyoçeşitliliğin en fazla olduğu yer, akış hızının azaldığı ağız kısmıdır. Denize dökülen akarsuların ağız kısmında tatlı ve tuzlu suların karışmasına bağlı olarak biyoçeşitlilik artmaktadır. Akarsularda yaşayan başlıca canlılar yosunlar, sazlıklar, kamışlar, balıklar, kurbağa ve mikroorganizmalardır. Dağ Çayır hangi iklimin bitki örtüsüdür? Çayır Bitki Örtüsü Orta kuşağın yarı nemli karasal iklim bölgelerinde görülür. Yaz yağışlarına bağlı o|arak yeşeren uzun boylu, gür otlardır. Orman üst sınırından sonra yetişen çayırlara ise dağ çayırları ya da alpin çayırları denilmektedir. Çayır bitki örtüsü türkiyede nerede görülür? Orman üst sınırından sonra başlayan yazın yeşeren uzun boylu gür ot topluluğuna çayır denir. Türkiye’de genel olarak 2000 m’den sonra başlar. Türkiye’de en yaygın yaz yağışlarının belirgin olduğu Erzurum – Kars ve D. Karadeniz’in yüksek kesimlerinde rastlanır. Türkiye’de orman bitki örtüsü nerelerde görülür? Ülkemizde ormanların birçoğu kıyı bölgelerinde bulunur. Buna göre İç Anadolu’da ormanlar seyrektir. Sert yapraklı ve kuraklığa dayanıklı olan, bodur ağaçlardan ve çalılardan oluşan maki Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde görülmektedir. Ülkemizde hangi bitki türleri vardır? Ülkemizde şimdiye kadar tanımlanmış 11.707 tane (13 tane kibritotu, 73 tane eğrelti, 42 tane açık tohumlu, 11.579 tane kapalı tohumlu) bitki türü var. Bunlardan 3649 tanesi endemiktir. Yani bu türler ülkemiz dışında dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmaz. Relikt Bitki Nedir örnek? Relikt (Kalıntı) bitkilere kabaca tarihi eser bitkiler diyebiliriz. Geçmiş dönem iklimlerinden kalan, günümüzdeki iklim şartlarında yetişme imkânı bulmuş bitkilerdir. Türkiye’deki bitkilerin %20’si relikt bitkidir. Jeolojik zamanlarda yaşanan iklim değişikliklerinin her yerde farklılık göstermesidir. Ülkemizde bitki örtüsünün çeşitliliğini sağlayan faktörler nelerdir? Türkiye’nin Bitki Varlığı İklim. Ülkemizde farklı iklimler görülmesi bitki çeşitliliğinin zengin olmasını sağlamıştır. Yer Şekilleri. Dağların uzanış yönü, eğim ve bakı bitkilerin gelişiminde etkilidir. Yükselti. Toprak Yapısı Jeolojik Evrim. Canlıların Etkisi. Relikt (Kalıntı) Bitki. Endemik Bitki. a) Bitki Çeşitliliğinin Faydaları: Bitkiler havayı temizler, erozyonu önler, toprağa organik madde kazandırır, toprak yorgunluğunu giderir. Diğer canlılara barınma ve beslenme ortamı sağlayarak ekosisteme devamlılık kazandırırlar. Türkiye’de bitki çeşitliliği neden fazla? Türkiye’de Bitki Çeşitliliğinin Fazla Olmasının Nedenleri: Türkiye ‘de çok çeşitli iklim tiplerinin görülmesi. Çok çeşitli toprak tiplerinin görülmesi. Yer şekilleri ve yükseltinin kısa mesafede çeşitlilik göstermesi. Türkiye’de yetişen endemik bitki türleri nelerdir? İşte türleri yalnızca Türkiye ‘de görülen bitkiler; Yalnızca Türkiye’de yetişen 16 endemik bitki türü Anadolu Glayölü İstanbul Kardeleni. Zambakgiller. Kapadokya Soğanı Antalya Çiğdemi. Van Ters Lalesi. Çan Çiçeği.
  3. Günümüzde en çok karşılaşılan sorunlardan biri haline gelen saç dökülmesi, hem kadınları, hem de erkekleri etkileyen bir durumdur. Saç dökülmesinin birçok farklı nedeni olabilir. Doğru tedavi yöntemini uygulayabilmek için mutlaka bir doktora başvurulmalı ve saç dökülmesinin nedeni araştırılmalıdır. Gün içinde 50 ile 100 saç teli dökülmesi oldukça normaldir. Ancak sağlıksız saçlara sahip olan kişilerde döküne saç teli sayısı daha fazladır. Peki, saç dökülmesi neden olur ve nasıl geçer? İşte, saç dökülmesinin nedenleri ve saç dökülmesine iyi gelen besinler: Saç Dökülmesinin Nedenleri Nelerdir? Daha önce söylediğimiz gibi saç dökülmesinin kesin nedenini belirlemek için mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Ancak bireylerde sık sık görülen saç dökülmesinin başlıca nedenleri şu şekildedir; Genetik faktörler Hormonal sorunlar Yanlış beslenme Kemoterapi süreci Vitamin ve mineral eksikliği Deri problemleri Kozmetik ürünlerin yanlış kullanılması Stres Depresyon Doğum yapmak Saç dökülmesine sebep olan iç hastalıklar ve bazı ilaçlar Saç Dökülmesine Ne İyi Gelir? Saç dökülmesinden kurtulmanın birçok farklı yolu vardır. Ancak ilk olarak yapılması gereken düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmektir. Ayrıca vitamin ve mineral eksikliğine dikkat edilmeli, sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Bunun dışında bazı bitkisel yağlar da saç dökülmesini azaltabilir. Şampuan ve saç bakım ürünlerinden kaliteli olanlar tercih edilmeli, mümkünse doktor tarafından önerilen ürünler kullanılmalıdır. Saç düzleştiricisi, maşa gibi yüksek sıcaklık içeren ve saçın kırılmasına neden olan ürünlerin kullanımı en aza indirilmelidir. Stresten uzak durulmalıdır. Eğer saç dökülmesi iç hastalıklardan kaynaklanıyorsa, mutlaka dahiliye uzmanıyla görüşülmelidir. 'Saç dökülmesine evde ne yapabilirim?' diyenler için doğal yöntemlerle hazırlanan saç maskesi tariflerini de sizlerle paylaşacağız. Saç Dökülmesine İyi Gelen Besinler Nelerdir? Demir eksikliği saç dökülmesinde en çok görülen nedenlerden biridir. Ayrıca diğer vitamin ve minerallerin eksikliği de saç dökülmesine yol açabilir. Saç dökülmesini önlemek için beslenme programınızı aşağıdaki besinleri ekleyebilirsiniz. Ispanak, roka, pazı gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler Ceviz, fındık ve badem gibi kuruyemişler Portakal, greyfurt, çilek, karpuz gibi C vitamini içeren meyveler Havuç Fasulye Balık ve diğer deniz ürünleri Sarımsak Soğan Tavuk ve hindi eti gibi protein kaynakları Saç Dökülmesine İyi Gelen Yağlar Nelerdir? Zeytinyağı: Saç derisinde kuruluk oluşması saçların zayıflamasına yol açar. Zeytinyağı hem saçları, hem de saç köklerini besler. Çay ağacı yağı: Saçınızdaki fazla yağı alır ve aşırı yağlanmayı engeller. Saç derisini nemlendirir. Mantar ve egzama riskini en aza indirir. Lavanta yağı: Saç çıkmasını ve saçların sağlıklı bir şekilde uzamasını sağlar. Dulavraotu yağı: Saç derisini yumuşatır. Saç köklerini besler ve saçları uzamaya teşvik eder. Ozon yağı: Saçlarda görülen kepek problemini azaltır. Saçların parlak ve sağlıklı görünmesine yardımı olur. Çay ağacı, lavanta ve ozon yağını saçlarınıza uygulamak için; 3-4 damla yağı parmak ucunuza damlatın. Saç diplerine parmağınızla masaj yapın. Saç uçlarında kırıklar varsa, az miktarda yağ sürebilirsiniz. 30 dakika bekledikten sonra saçınızı bol suyla durulayın. Saç Dökülmesine İyi Gelen Doğal Maskeler Yumurta Maskesi Malzemeler; 1 adet yumurta 2 yemek kaşığı limon suyu 1 bardak süt 2 yemek kaşığı zeytinyağı Nasıl Yapılır: Öncelikle yumurtayı bir kaseye kırın ve çırpın. Ardından diğer malzemeleri de ekleyerek karıştırın. Hazırladığınız maskeyi saç derisine ve saçın bütününe uygulayın. Tülbent veya havluya sararak 20 dakika bekleyin. Daha sonra saçınızı soğuk suyla durulayın. Yoğurt Maskesi Malzemeler; 1 yemek kaşığı bal 1 su bardağı yoğurt 1 yemek kaşığı elma sirkesi Nasıl Yapılır: Tüm malzemeleri bir kasede karıştırın. Fırça yardımıyla saç köklerinden saç uçlarına doğru maskeyi uygulayın. 15 dakika bekletin ve saçınızı soğuk suyla durulayın. Çilek Maskesi Malzemeler; 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı 3-4 adet çilek 1 tatlı kaşığı badem veya bal Nasıl Yapılır: Çileği çatal yardımıyla ezin ve püre haline getirin. Diğer malzemeleri ekleyin ve pürüzsüz kıvam alana kadar karıştırın. Maskeyi saç derisinden başlayarak uçlara doğru sürün. 20 dakika beklettikten sonra ılık suyla durulayın. Biberiye Maskesi Malzemeler; 1 su bardağı su 2 yemek kaşığı doğranmış biberiye Nasıl Yapılır: Bir bardak suyu cezveye al��n ve üzerine biberiyeyi ekleyerek 2-3 dakika kaynatın. Ardından karışımı süzün ve soğuması için bekleyin. Karışım soğuduktan sonra saç derinize masaj yaparak uygulayın. 15 dakika beklettikten sonra ılık suyla durulayın. Lavanta Maskesi Malzemeler; 1 tatlı kaşığı lavanta 3 su bardağı su Nasıl Yapılır: 3 bardak suyu kaynatın. Su kaynamaya başladığında lavantayı içine atarak 5 dakika demlendirin. Ardından oda sıcaklığında suyun ılımasını bekleyin. Su ılıyınca süzün. Önceden şampuanla yıkadığınız saçlarınızı, hazırladığınız lavanta suyu ile yıkayın ve yarım saat bekleyin. Daha sonra sadece suyla yıkayabilirsiniz. Bu maskeyi haftada 2 kez uygulayabilirsiniz. Önemli Not: Saç dökülmesinden en etkili şekilde kurtulmak için, mutlaka dermatoloji uzmanından randevu alın. Uzman doktor araştırma yaparak saç dökülmesi nedenini ve saç tipinizi belirleyecek, sizin için en iyi tedavi yöntemini söyleyecektir.
  4. Ayak Mantarı Nedir? Ayaklarda kaşıntı ve parlak kırmızı döküntülere neden olan bir mantar enfeksiyonudur. Soyulma, kızarıklık, kaşınma, yanma, su toplama ve yaralara neden olur. Ayak mantar enfeksiyonu sık görülen ve aynı zamanda bulaşıcı olan bir deri hastalığıdır. En sık genç ve erişkin erkeklerde rastlanılan bu durum, kadınlarda ve 12 yaş altı çocuklarda da görülebilmektedir. Ayak mantarının tetikleyici faktörleri şu şekilde sıralanabilir: Nemli ve sıcak ortamlar Duştan sonra ayakları kurutmamak Sıkı, kapalı ayakkabı giymek Halka açık havuzlarda ve soyunma odalarında koruyucu ayakkabı giyilmemesi Kuaför salonlarında ortak kullanılan pedikür seti gibi araçlar Bağışıklığın düşük olması Diyabetli kişiler Türleri Nelerdir? Parmak Arası Mantarı (İntertriginöz) Parmak ağı enfeksiyonu olarak da adlandırılan tipi ayak mantarının en yaygın türüdür. Genellikle en küçük ayak parmakların arasında oluşur. Bu tür ayak mantarı kaşınma, yanma, pullanma ve ayak tabanına yayılan enfeksiyona neden olabilir. Makosen (Hiperkerotik) Bu türü ise ayaklarda tahriş, kuruluk, kaşınma veya derinin pullanmasına neden olur. Mantar tedavi edilmediği takdirde deri kalınlaşır ve yarılır. Bu enfeksiyon ayak tabanının tümüne ve ayak kenarlarına yayılabilir. Kabarcıklı (Vezikülobüllöz) En az görülen ayak mantarı türüdür. Bu durum, genelde ayağın altında yer alan derinin su toplaması ve kabarcıkların aniden patlamasıyla oluşur. Tedavi edilmediği takdir ise ayak parmakları arasında, tabanında, ayağın alt veya üst kısmında da oluşabilirler. Belirtiler Ayak Mantarı Belirtilerİ Nelerdir? Ayak mantarı belirtileri, ayağın herhangi bir yerinde olabilir. Ancak en yaygın olarak ayak parmakları veya ayak parmakları arasında olabilir. Belirtileri ise; Kırmızı döküntü Ayakta kaşıntı Yanma hissi Kırık, pullu cilt Hoş olmayan koku Ayak tabanlarında kepeklenme Ayakta içi su toplamış yaralar Erken tanı konulup tedavi edilmezse tırnaklara sıçrayabilir. Ayrıca deri bütünlüğü bozulduğu için dışarıdan giren bakteriler nedeniyle selülit (cilt enfeksiyonu) ve lenfanjit (lenf damarı enfeksiyonu) gibi daha şiddetli ikincil enfeksiyonlara yol açabilirler. Mantar enfeksiyonu çok kolay bulaşabileceği için, bu enfeksiyona sahip kişilerle aynı havlu veya terliklerin kullanılmaması gereklidir. Tedavi Yöntemleri Ayak Mantarı Nasıl Tedavi Edilir? Mantar enfeksiyonunun tanısı fizik muayene ile konulur. Bazı durumlarda ise deri döküntüsünden kazıntı yapılarak mikroskop altında incelenir ve kesin tanı konulur. Erken teşhis edilen mantar enfeksiyonunun tedavisi deri üstüne sürülen kremlerle yapılabilir. Mantar enfeksiyonu inatçı bir hastalık olduğu için tekrarlama olasılığı oldukça yüksektir. İleri dönem mantar enfeksiyonlarındaysa, krem tedavisinde kesin bir sonuç alınamayabilir. Bu vakalarda ağızdan alınan mantar ilaçları önerilebilir. Tırnak tutulumu durumunda tedavi güçleşmekte ve en az 3 ay mantar öldürücü ilaç ve 1 yıl tırnak cilası kullanılması gerekmektedir. Uzun süreli tedavilerde hastanın ilaçları düzenli olarak kullanması çok önemlidir. Eğer tedavi erken kesilirse tekrarlama ve mantarın direnci gelişebilmektedir. Geç tanı konulmuş kronik vakalarda ikincil bakteriyel enfeksiyon eklenmiş ise, kişi hastanede yatırılarak damar yolu ile antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Mantar enfeksiyonunu önlemek için yapılması gerekenler: Ayakların günlük olarak bakımının yapılması Spor merkezlerinde, evde ya da ortak kullanım alanlarında ıslak zeminlere çıplak ayak ile basılmaması Ortak terlik ve havlu kullanılmaması Duş aldıktan sonra ayakların çok iyi kurutulması Özellikle yaz aylarında uzun süre boyunca sıkı ayakkabı giyilmemesi Sık örülü pamuklu ve ter çeken çoraplar giyilmesi Çorapların günlük değiştirilmesi Pedikür setinin kişiye özel olması, Ayak ve ayakkabılara günlük mantar önleyici pudra spreyler sıkılması.
  5. Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), kötü niyetli hackerlardan önce sistemlerdeki güvenlik açıklarını fark edip siber güvenliğin güçlendirmesini sağlayan "Beyaz şapkalı" hackerlar olarak da bilinen "Etik Hacker"ların ulusal meslek standardını belirledi. Geleneksel ve yaygın mesleklerin yanında geleceğin meslekleri olarak nitelendirilen mesleklere yoğunlaşan MYK, yapay zeka ve dijital dönüşüm alanlarındaki mesleklerde de çalışmalarını sürdürüyor. Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), kötü niyetli hackerlardan önce sistemlerdeki güvenlik açıklarını fark edip siber güvenliğin güçlendirmesini sağlayan "Beyaz şapkalı" hackerlar olarak da bilinen "Etik Hacker"ların ulusal meslek standardını belirledi. Geleneksel ve yaygın mesleklerin yanında geleceğin meslekleri olarak nitelendirilen mesleklere yoğunlaşan MYK, yapay zeka ve dijital dönüşüm alanlarındaki mesleklerde de çalışmalarını sürdürüyor. Şubat ayında "Yapay Zeka Sistem Analisti", "Blok Zinciri Analisti", "Bulut Bilişim Analisti" ve "Gömülü Sistem Geliştiricisi" mesleklerinin standartları hazırlayan Kurum, "Beyaz şapkalı hackerlar" olarak da bilinen Etik Hackerlık mesleğinin ulusal meslek standardını belirledi. Sızma testinde bilgi ve beceri aranıyor Kötü niyetli "siyah şapkalı" hackerlardan önce güvenlik açıklarını fark ederek siber güvenliği güçlendirme çalışmaları yürüten "Etik Hacker"ların meslek standardı kapsamında sahip olmaları istenen özellikler Resmi Gazete'de şöyle sıralandı: "Sistemlerde ortaya çıkabilecek muhtemel güvenlik zafiyetleri, uluslararası yazılım güvenliği standartları, sunucu sanallaştırma yazılımları, yazılım geliştirme yaşam döngüsü prensipleri, kapalı ve açık kaynak kodlu sistemler, son kullanıcı sebepli gerçekleşebilecek güvenlik zafiyetleri, ağ taraması yapma, sızma testi yazılımları, sızma testi zafiyetleri ve sızma testinde bilgi ve beceriye sahip olmak." Başarılı olanlara MYK Belgesi verilecek MYK, Ulusal Meslek Standardını kaynak alarak Etik Hackerlık mesleğinde sınav ve belgelendirme faaliyetlerini tanımlayan ulusal yeterlilik hazırlama çalışmalarını da sürdürüyor. Ulusal yeterliliğin yayınlanmasıyla "Etik Hacker"lık mesleğine yönelik uluslararası akreditasyonu haiz, kalite güvencesi sağlanmış ve Kurum tarafından yetkilendirilen kuruluşlarca sınav ve belgelendirme faaliyetlerine başlanacak ve başarılı olanlara MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi verilecek.
  6. ROMATİZMA NEDİR? Romatizma hemen hemen her yaşta görülen ve savunma mekanizmasında çeşitli bozukluklara yol açabilen bir hastalıktır. Toplumda çoğunlukla romatizmaya sıcak ya da soğuk havanın neden olduğu düşünülse de bu yanlış bir kanıdır. Romatizma kilolu kişilerde daha fazla ağrıya neden olup, eklemlerde şişlik, sıcaklık ve ağrı ile kendisini gösterir, tedavi edilmediğinde ciddi rahatsızlıklara neden olur. Romatizma kelime olarak eski Yunan kökenli olup, eklemlerde kötü özellikli iltihaplı sıvı birikmesi anlamına gelir. Romatizmal hastalıklar genel olarak kronik (süreklilik gösteren) hastalıklardır. Yani bir kişiye romatizmal hastalık tanısı konduğunda, bu kişi bir anlamda hastalıkla yaşamayı öğrenmelidir. Romatizma sürekli ve düzenli olarak, doktor takibi ve ilaç kullanımını gerektirir. ROMATİZMA BELİRTİLERİ Romatizma belirtileri arasında kas güçsüzlüğü, kas ağrısı, sırt ve bel ağrısı, ciltte döküntüler, tırnak değişiklikleri, deri sertliği, gözyaşı azalması, ağız kuruluğu, gözlerde kızarıklık, görmede ani azalma ve kayıp, uzun süreli yüksek ateş, parmaklarda renk solması, solunum sistemi ile ilgili belirtiler (Nefes darlığı, kuru öksürük, kanlı balgam vb.) görülür. Aynı zamanda; sindirim sistemi şikayetleri, böbrek fonksiyonlarında azalma, nörolojik belirtiler (Felç, bilinç değişiklikleri vb.) kalp ve dolaşım sisteminde yaşanan olumsuzluklar (Damarlarda pıhtı oluşumu, nabız kaybı vb.) da romatizmal hastalıklarının belirtilerindendir. Kendine has belirtileri bulunan ve organ tutulumlarına neden olan romatizmal hastalıkların tedavisi, günümüz koşullarında artık mümkündür. Eklem ve omurga romatizması yaşan kişilerde sıklıkla görülen şikayetler şöyle sıralanabilir; Eklemlerde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı Sabahları eklemlerinde sertlik olması, daha sonra yavaş yavaş gevşemesi El parmaklarında soğukta beyazlaşma, sararıp solma Cilt altında bezeler Güneşte ciltte aşırı duyarlılık ve yaralar gelişmesi Ellerde veya vücudun herhangi bir yerinde deride sertlik Güçsüzlük, merdiven inip çıkamama, oturup kalkamama ve kaslarında ağrı - özellikle sabahları daha belirgin bel ağrısı ve tutukluk hali - Gözlerinde sık sık iltihaplanma (üveit) ROMATİZMA TEDAVİSİ Romatizma tedavisinde son yıllarda yeni ilaçların da kullanımı ile önemli başarılar sağlanmaktadır. Ancak yine de çoğu romatizmal hastalığın tamamen ortadan kaldırılması söz konusu değildir. Romatizma tedavisi sürekli bir hekim-hasta işbirliği gerektirir. Zaman zaman hastalığın alevlenebileceği bilinmelidir. Romatizma tedavisinin bazı vakalarda ömür boyu devam edebileceği unutulmamalıdır. Romatizma tedavisinde amaç, şikayetlerin ortadan kaldırılması, olası ortaya çıkabilecek organ tutulumlarının önlenebilmesi ve hastanın yaşam konforunu en üst düzeyde sürdürmesini sağlamaktır. Romatizmal hastalıkların tedavisinde başta romatoloji olmak üzere, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı, ortopedi uzmanı ve gerektiğinde diğer uzmanlık dallarının ekip olarak çalışması gerekmektedir. Romatizma, şeker hastalığı ve hipertansiyon gibi kronik bir hastalıktır. Bu nedenle romatizma tedavisi belli bir süre değil, ömür boyu sürebilir. Tedavi sırasında hastalığın şiddetine göre zaman zaman az, zaman zaman çok ilaç kullanmak gerekebilir. Romatizma hastalığını tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da kontrol altına alınabilir. Kontrol altındaki romatizma birden alevlenebileceği için, hiçbir şikayet olmasa da sürekli doktor takibi şarttır. İLTİHAPLI ROMATİZMA BELİRTİLERİ Romatizma temel olarak iltihaplı romatizma ve iltihaplı olmayan romatizma olmak üzere 2’ye ayrılır. İltihaplı romatizma mikropların neden olduğu, bağışıklık sisteminin bozulması ve ürik asit gibi maddelerin yaptığı hasar sonucu oluşur. Genellikle çok sancılıdır. Hemen hemen tüm organlarda kendisini gösterebilir. Özellikle iltihaplı romatizma yaşlılara özgü bir hastalık değildir. Bebeklerde bile görülebilir. İltihaplı romatizmanın belirtileri arasında; Ellerde ve ayaklarda şişme His Kaybı İştah kaybı Şişkinlik Deri altında oluşan şişlikler Uykuda düzensizlik görülmektedir. İltihaplı olmayan romatizma ise eklemlerde aşınma ve incelme ile görülüp kemik çıkıntısına neden olabilir. Genellikle kaza, düşme sonucu ortaya çıkar. Romatizmal hastalıkları çeşitlerine göre 4’e ayrılır; Yumuşak doku romatizması; Bu romatizma en çok görülen tip olup, en önemlisidir. Selülit, omuz eklemi rahatsızlıkları ve dirseğin sürtünmesi sonucu oluşan rahatsızlıklar bu gruba örnek olabilir. Aynı zamanda kireçlenme, belkemiği romatizması, SLE, gut ve akut eklem romatizması da bu şekilde oluşur. Eklem romatizmaları. İç organ romatizmaları. Bunların bir arada olduğu tipler. ROMATİZMA NEDENLERİ Romatizmal hastalıkların nedenleri genellikle vücutta eklemleri, kasları, kemikleri ve bunları birbirine bağlayan bağları etkileyen ve bu dokularda meydana gelen hasarlardır. Bu hasarlar eklemlerde şişliklere, kızarıklığa, hareket kısıtlamasına ve hatta şekil bozukluklarına yol açabilen rahatsızlıklara neden olur. Bazı romatizmalar sadece eklemleri değil, bağışıklık sistemini ve iç organları da etkiler. Romatizmal hastalıkların çoğunun kesin nedeni bilinmese de genetik faktörler, cinsiyet, çevresel faktörler ve yaş faktörleri önemlidir. ROMATİZMA AĞRISI Romatizma ağrısı romatizma hastalığına sahip kişilerin en çok yakındıkları konuların başında gelir. Her eklem ağrısı romatizma mıdır? Elbette değil. Çoğu romatolojik hastalıkta ağrıya ek olarak eklemde şişlik, hareketlerinde kısıtlılık ve özellikle güne başlarken eklemlerinde sertlik hali söz konusudur. Toplumda çoğunlukla romatizma kelimesi ağrıyla eşdeğer şekilde kullanılmaktadır ama bu doğru değildir. Ağrının romatizmal hastalığın göstergesi olup olmadığı hekim tarafından ayırt edilmelidir. Soğuk hava romatizma ağrılarını tetikler mi sorusuna ise şöyle yanıt verilebilir; soğuk havalarda ve nem oranının yüksek olduğu hallerde, eklem içinde bulunan az miktardaki kayganlaştırıcı sıvının akışkanlığı ve dağılımı değişir. Bu nedenle ağrı ve sızı olması doğaldır. Bu durum sağlıklı bireylerde de görülür, kişisel duyarlılıklar önemlidir. Ancak soğuk hava romatizmaya neden olmaz ve tek başına romatizmayı düşündürmez. ROMATİZMA İLAÇLARI Romatizma tedavisinde romatizmanın temel etkili ilaçları ve yardımcı ilaçlar kullanılır. Romatizma ilaçları bağışıklık sistemi üzerine etkilidir. Düzenli hekim takibi, kan testleri takibi gerektirir. Romatizma tedavisinde kortizon çok sık kullanılan, kimi zaman hayat kurtarıcı bir ilaçtır. Romatizma ilaçlarının mutlaka doktor kontrolünde kullanılıp, doktor kontrolünde bırakılması gerekir. Romatizma ilaçları hem hap şeklinde hem de iğne şeklinde kullanılabilir. Son yıllarda geliştirilen romatizma ilaçlarıyla romatizma tedavisinde çığır açılmıştır denebilir. Ayrıca egzersiz romatizma hastalıklarına egzersiz de çok iyi gelmektedir. Hareketleri sınırlanmış eklem ve omurganın esnekliğine kavuşması için, kas ağrılarında spazmın çözülmesi için çok önemlidir. ROMATİZMA YAŞLILARDA MI GÖRÜLÜR? Romatizma yaşlılarda görülür kanısı doğru bilinen bir yanlıştır. Çoğu romatizmal hastalık genç yaşlarda başlamaktadır. Özellikle omurga romatizmaları genç erkekleri etkilerken, eklem romatizmaları doğurganlık çağındaki kadınlarda daha sık görülür. Genç erkeklerde ortaya çıkan bel ve kalça ağrıları mekanik sebeplere ve bel fıtığına yorulur, romatizma genellikle düşünülmez. Bu da çok erken yaşlarda omurga hareketlerinin kısıtlanmasına ve kişinin sakat kalmasına neden olmaktadır. Özellikle bel ağrısından şikayet eden genç yaş erkeklerin mutlaka omurga romatizması yönünden değerlendirilmesi gerekir. İleri yaşlarda özellikle yük taşıyan eklemlerde (diz, kalça, ayak bileği) başlayan ağrıların ve şekil bozukluklarının çoğunlukla nedeni kireçlenmedir.
  7. Bademcik nedir? Bademcikler (tonsil) boğazın iki kenarında bulunan yumuşak dokulara verilen addır. Lenfatik sistemin bir parçası olan bademcikler, lenfosit üretiminden sorumludur. Bademcikler aynı zamanda ağız yoluyla vücuda giren virüs ve bakterilerin o noktada tutulmasını ve vücut içerisinde ilerlememesini sağlar. Bademciklerin görevi bu yolla gelen enfeksiyonlarla savaşmaktır. Bademcik Şişmesi Nedir? Bademcik şişmesi bir hastalık değil, bir semptomdur ve genellikle enfeksiyon sonucunda görülür. Bu enfeksiyonlar virüs ya da bakteri kaynaklı olabilir. Boğaz enfeksiyonlarının ortalama %70’i virüs kaynaklıdır. Bademcik şişmesi aslında tonsilit denen bademcik iltihabının sebep olduğu durumlardan biridir. Bademcik şişmesinde bademcik denen dokuların kızarıp şişmesi, bazı durumlarda sarı-beyaz bir iltihapla kaplanması söz konusu olabilir. Bu belirtilere boyun bölgesinde ağrı ve şişlik de eşlik edebilir. Bademcik bir enfeksiyon sebebiyle şişmemişse ancak yine de normalden büyükse, tıkanmaya bağlı uyku apnesi, horlama, ağız kokusu, yorgunluk, sinirlilik hâli, depresyon gibi rahatsızlıklara yol açabilir. Bademcik Şişmesinin Sebepleri Nelerdir? Bademcik iltihabı adenovirüsler, influenza, parainfluenza (çocuklarda), enterovirüs, Epstein-Barr virüsü (mono) ya da Herpes ailesi virüsleri gibi sık karşılaşılan virüslerin vücuda girmesi sonucu oluşabilir. Bademcik iltihabı vakalarının %15-30’unu oluşturan bakteriyel enfeksiyonlarda en sık karşılaşılan enfeksiyon ise streptokok enfeksiyonudur. Çocuklukta daha sık karşılaşılan bu enfeksiyonlar genellikle iz bırakmadan ve hafif biçimde atlatılırken ilerleyen yaşlarda yaşanan bademcik iltihaplanmalarının daha ağır seyrettiği söylenebilir. Bazı durumlarda alerjiler de bademciklerde şişmeye sebep olabilir. Bademcik İltihabı Türleri Nelerdir? Bademcik iltihapları akut, tekrarlayan ve kronik olabilir. Akut vakalar en sık görülen bademcik iltihabı türüdür. Viral ya da bakteriyel enfeksiyon sonrası belirtilerin aniden ortaya çıkması ve 3-4 gün içinde kendiliğinden kaybolması akut vakaların ortak özellikleri arasındadır. Tekrarlayan bademcik iltihabı genellikle çocuklarda görülür ve senede beş defadan fazla olması durumunda tekrarlayan bademcik iltihabı tanısı konabilir. Sık tekrarlayan vakalar iyi tedavi edilmezse çocuklarda gelişme geriliği ve sonrasında kalıcı hastalıklara neden olabilir. Kronik bademcik iltihabı ise uzun süre iyileşmeyen vakaların görüldüğü bademcik iltihabı türüdür. Bademcik İltihabı Belirtileri Nelerdir? Bademcik iltihabı belirtileri soğuk algınlığı belirtileri ile benzerlik göstermekte, daha ciddi vakalarda ise boğaz bölgesinde şişkinlik, kilo kaybı, öksürük, bademciklerde sarı-beyaz iltihaplı kesecikler ve yüksek ateş gibi belirtiler, bunlara eşlik etmektedir. En sık karşılaşılan belirtiler aşağıda sıralanmıştır: Boğaz ağrısı Yutma güçlüğü Bademciklerin kızarıp şişmesi Baş ağrısı Kulak ağrısı Ağız kokusu Ses kısıklığı Yorgunluk ve halsizlik Ateş, üşüme ve titreme Boynun iki yanındaki lenf bezlerinde şişlik Bademcik şişkinliği bademciklerin sadece tek tarafında varsa ve hastada yukarıda sayılan belirtilerin herhangi birisi gözlemlenmemiş olsa bile doktora başvurmakta fayda vardır. Küçük çocuklarda ise yukarıdaki belirtilere ek olarak mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, iştahsızlık gibi belirtiler de görülebilir. Bademcik İltihabı Teşhisi Nasıl Konur? Bademcik iltihabı hafif vakalarda kendiliğinden geçebilir. Özellikle hafif viral enfeksiyonlarda belirtiler 3-4 gün içerisinde kendiliğinden kaybolur. Daha uzun süren enfeksiyon durumlarında ise doktora başvurmak gerekir. Enfeksiyonun bakteriyel olması durumunda antibiyotik tedavisine başlanması da söz konusu olabilir. Boğaz ağrısı ve bademciklerde şişkinlik gibi şikayetlerle doktora başvurulduğunda öncelikle baş ve boyun bölgesine yönelik fiziksel bir muayene yapılır. Bu muayenede lenf bezleri, kulak yolu, ağız, burun ve boğaz kontrol edilir. Gerekirse ışıklı kamera ile kontrol yapılır. Göğüsten solunum sesleri dinlenir. Bakteriyel enfeksiyon ihtimalinin olup olmadığını anlamak amacıyla ucuna pamuk sarılmış bir çubuk yardımıyla boğazdan örnek alınır. Alınan bu örnekle yapılan test genellikle hızlı sonuç verir. Bakteriyel enfeksiyon söz konusuysa ve antibiyotik kullanımı gerekiyorsa doktor, kültür testi de isteyebilir. Bazı durumlarda kan testi de gerekli görülebilir. Bakteriyel enfeksiyonların görülme sıklığının yetişkinlerde çocuklara göre daha az olduğu söylenebilir. Bademcik İltihabı Tedavisi Nedir? Viral enfeksiyon durumlarında genelde ağrı kesici ve ateş düşürücü kullanımı gibi destekleyici yöntemlerle vücudun enfeksiyonla savaşması beklenir. Bakteriyel enfeksiyon durumunda ise ağrı kesici ve ateş düşürücülere ek olarak antibiyotik tedavisi gerekebilir. Hangi antibiyotiğin kullanılacağına yapılacak testler sonucunda doktor karar verir. Yanlış antibiyotik kullanımı tehlikeli olmasının yanı sıra, enfeksiyonun geçmesine de katkısı olmaz. Bu nedenle, doktora danışılmadan antibiyotik kullanımına başlanmamalıdır. Bakteri kaynaklı bademcik iltihabı tedavi edilmediğinde menenjit, zatürre, romatizmal ateş, ortakulak enfeksiyonu ve hatta kızıla bile neden olabilir. Boğaz enfeksiyonuna sebep olan streptokok bakterileri bu gibi pek çok hastalığa sebep olabilir ve bu durumun önüne geçilmediğinde, buna benzer bakteriyel enfeksiyonlar ilerleyebilir. Çocuklarda sık tekrarlanan vakalar ise gelişim geriliği, böbrek ve kalp yetmezliğiyle birlikte eklem hastalıklarına yol açabilir. Bademcik iltihabı durumunda dinlenme, tuzlu su gargarası (1/8 oranında tuz ve su karışımı), ballı ılık çaylar ve pastil kullanımı semptomların hafiflemesini sağlar. Aynı zamanda, çocuklarda buzlu dondurma tüketimi de bademciklerdeki şişliğin inmesi açısından önerilen yöntemlerden biridir. Bademcik ameliyatı ise çok gerekmedikçe uygulanmayan bir prosedürdür. Bu ameliyatlar, senede 5 defadan fazla tekrarlayan enfeksiyon durumu, bademciklerin nefes yolunu tıkaması vb. gibi durumlarda bademciklerin tamamının ya da bir parçasının çıkarıldığı işlemler olarak tanımlanabilir. Bu işlemler, soğuk bıçak, koter (monopolar/bipolar), termal welding, harmonik bıçak ve plazma olarak farklı kategorilere ayrılır. Bademciklerin tamamen (tonsillektomi) değil de sadece bademciğin bir kısmının alındığı ve kapsülün korunduğu yöntemlerde iyileşmenin daha hızlı görüldüğü söylenebilir. Ancak, bu durum, bademcikte tekrar büyüme ya da enfeksiyon durumuna de sebebiyet verebilir. Bu operasyon hastanede yatmayı gerektirmeyen, hastanın aynı gün içerisinde taburcu olabileceği cerrahi bir müdahaledir. Hastaların belli bir süre boyunca katı ve tahriş edici olmayan gıdalar tüketmesi gerekir. Operasyon sonrasında kanama görülmesi normal bir durumdur, ancak kanamanın devam etmesi halinde bir komplikasyon olup olmadığının anlaşılması için doktora başvurmakta fayda vardır. Bademcik İltihabından Kaçınmak İçin Neler Yapılmalıdır? Bademcik iltihabı çoğunlukla viral, zaman zaman ise bakteriyel bir enfeksiyon sonucu oluşur ve bulaşıcıdır. Dolayısıyla, diğer solunum yolu enfeksiyonlarından kaçınmak için yapılması gerekenler bu enfeksiyon için de geçerlidir. Örneğin, hasta olduğu bilinen kişilerle fiziksel temastan kaçınma, elleri sık sık su ve sabunla 20 saniyeden fazla yıkama, elleri yüz ve gözlerden uzak tutma, iyi bir uyku düzeni ve sağlıklı bir beslenmeye dikkat etmek bademcik iltihabından kaçınmak için alınabilecek önlemler arasında yer alır. Özellikle sınıflar, toplu etkinlikler, havaalanları, toplu taşıma araçları enfeksiyonların hızlı yayıldığı alanlardandır. Bu alanlarda temizliğe ve hijyene özellikle dikkat etmek önemlidir. Buna ek olarak yetişkinlerde sigara kullanımından kaçınmak başta tonsilit olmak üzere pek çok diğer enfeksiyondan korunmaya yardımcı olur. Kişisel hijyen malzemeleri ve makyaj malzemelerini paylaşmama, başkalarının bardak ve çatal bıçağını kullanmaktan kaçınma da enfeksiyondan korunma yöntemleri arasındadır.
  8. Elon Musk, Tesla hisselerinin yüzde 7 düşmesinin ardından 200 milyar dolarlık kulübün dışında kaldı. Bloomberg'e göre, elektrikli otomobil üreticisinin hisse fiyatı düşerken Musk'ın serveti yüzde 5,4 azalarak 193 milyar dolara düştü. Bu da 50 yaşındaki iş insanın tek bir günde 11,1 milyar dolar kaybettiği anlamına geliyor. Bununla birlikte Tesla’nın hisseleri geçen yıldan bugüne kadar yüzde 41 oranında düşüş gösterdi. Uzmanlar, bu durumda Musk geçen ay Twitter'ı 44 milyar dolara satın almak için anlaşmasının büyük bir etkisi olduğunu düşündüklerini aktardı. TWITTER'I DEVRALMASI BELİRSİZLİĞE YOL AÇTI Musk, sosyal medya platformundaki botların sayısına bağlı olarak teklifini geri çekmekle sosyal medya platformunu tehdit ederek olası devralma açıklandığından beri tartışmalara yol açtı. Devam eden belirsizlik ise Tesla'nın değerini düşürdü. ABD merkezli yatırım bankası Wedbush'tan analist Dan Ives, "Bu sirk gösterisi Tesla'nın yatırımcısının sabrını çok zayıflattı. Bu nedenle onlar, bu pembe dizide bir sonraki adıma karar vermek bir yol ayrımı durumuyla karşı karşıyalar" yorumunda bulundu. Bunların yanı sıra Musk’ın serveti, bu yıl Şubat ve Mart aylarında olmak üzere iki kez 200 milyar doların altına indi. Borsa rallileri onu her iki durumda da bu eşiğin üzerine çıkardı. SERVETİ AĞUSTOS AYINDAN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEDE Öte yandan, Bloomberg Milyarderler Endeksi'ne göre Musk'ın net serveti geçen Ağustos'tan bu yana en düşük seviyesine geriledi. Bu yıl 78 milyar doların biraz altında kaybetti, ancak yine de dünyanın en zengin insanı ünvanını kaybetmedi. Musk, bu yıl 65 milyar dolar kaybeden Jeff Bezos'tan 65 milyar dolar daha zengin ve Amazon geçen yıldan bu yana yüzde 38 değer kaybetti. Bill Gates, Warren Buffett, Bernard Arnault ve Gautam Adani de 100 milyar doların üzerinde bir servete sahip olan süper zenginler arasında yer alıyor.
  9. Çinli elektrikli otomobil üreticisi Xpeng, 'X2' isimli yeni uçan otomobilin tanıtımını yaptı. X2, iki kişilik bir elektrikli dikey kalkış ve iniş (eVTOL) yapabilen uçan araba. Çinli şirket yolda seyahat edebilen, gökyüzünde uçabilen ve sürüşten uçuşa kolayca mod değiştirebilen altıncı nesil uçan araba üzerinde de çalışıyorlar. XPeng bu modelini 2024'te seri üretime geçirmeyi hedefliyor.
  10. Plan-S şirketinin yöneticileri daha önce 2022'de üç farklı test uydusunun fırlatılacağını açıklamıştı. Yapılacak üç test uydusunda da Plan-S'in alt birimleri incelenecek. Yönetim Kurulu Başkanı Sami Aslanhan, bu uyduda bilgisayarın, batarya yönetim sisteminin IoT haberleşme birilerinin olduğunu belirtti. Daha sonra fırlatılacak uydularda ise kamera sistemleri de bulunacak. Plan-S yöneticilerinden Tugay Güzel, "Karasal hizmetler için kullanılan yatırım maliyetinin yüzde 10'u gibi bir maliyete uydu takımı kurarak, küresel kapsama yaratabilirsiniz. Elbette bunun için takım uydu üretebilme yetkinliğine sahip olmanız gerekiyor" dedi. Güzel, "Takım uydularımızda ise yaklaşık 200 uyduyla iki nokta arasında haberleşmeyi sağlayabileceğiz. Takım uydu konsepti Türkiye için de ilk olacak. Dünyada bunu yapanlar var ancak bu sektör yatırım maliyeti çok yüksek olan bir sektör. Bizler ise gelişmiş elektronik sistemlerle bunu çok daha maliyet etkin yapıyoruz" şeklinde konuştu.
  11. Vücutta kaşıntı nedir? Vücudun tamamında ya da bir bölümünde hissedilebilen kaşıntı, herkeste görülebilen bir histir. Bazı durumlarda en az ağrı kadar rahatsız edici boyuta ulaşabilen kaşıntı, pek çok sağlık probleminden kaynaklanabilir. Kaşıntının kontrol altına alınmaması, altta yatan hastalığın ilerlemesine, cilt problemlerine, uykusuzluğa ve hatta depresyona bile yol açabilir. Kişinin hayat kalitesinin son derece düşmesine ve bazı durumlarda kişinin kendisini sosyal hayattan soyutlamasına neden olabilir. Vücutta kaşıntı ve kabarma şeklinde de görülebilen bu durum, vücudun hemen her yerinde oluşabilir. Vücutta kaşıntı ve kabarcıklar, deri hastalıklarının yanı sıra böcek sokması, stres, alerji, parazit, mantar, kansızlık, diyabet, kanser, kan hastalıkları ve ilaç yan etkileri gibi geniş bir yelpazede bulunan rahatsızlıklardan kaynaklanabilir. Vücutta kaşıntı hangi hastalıkların işaretçisidir? Kaşıntı, vücudun tümünde olabileceği gibi yalnızca belirli bölgelerde de olabilir. Bu durum psikolojik olabileceği gibi bazı hastalıkların semptomu olarak da ortaya çıkabilir. Kaşıntının artış ya da azalma gösterdiği durumlardaki farklılık, bazı hastalıkların belirtisi olarak görülse de bu bilgi, başlı başına yeterli değildir. Kaşıntının nedeninin tam olarak anlaşılması için hekime başvurulmalıdır. Hekim öncelikle hastanın öyküsünü dinler ve ardından fizik muayenesini yapar. Gerekli gördüğünde bazı laboratuvar tahlilleri ile kaşıntıya neden olan hastalığın tanısını netleştirir. Ön tanıya yardımcı olabilecek vücut kaşıntılarının bir bölümü şu şekildedir: Gece Artan Kaşıntı: Gece yatağa yatıldığında ya da uyku sırasında artış gösteren kaşıntı, çoğunlukla deri ve parazit enfeksiyonlarını işaret eder. Ayrıca yatak, yastık ve yorgan gibi tekstil ürünlerinin fazla deterjanla yıkanması ya da iyi durulanmamasına bağlı olarak alerjik bir reaksiyon da olabilir. Bazı kumaş türleri de cildi tahriş ederek kaşıntı hissinin artmasına neden olabilir. Kaşıntı ve Artan Su Tüketimi: Kaşıntıya eşlik eden aşırı su tüketimi ve normalden fazla idrara çıkma gibi şikayetler, diyabet hastalığından kaynaklanabilir. Kaşıntı ve Kilo Kaybı: Belirgin bir şekilde kilo kaybının yaşandığı, deri renginde farklılıkların gözlendiği ve kaşıntı hissinin arttığı durumlarda kanser şüphesi göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak net teşhis için sağlık taramalarının yapılması gerekir. Kaşıntı ve Çarpıntı: Kişinin normalden fazla kaşınmasına eşlik eden çarpıntı ya da saç dökülmesi varsa hipotiroidi hastalığı göz önünde bulundurulmalıdır. Kaşıntının sebebi, tiroit bezinin fazla çalışmasına bağlı olarak kan düzeyinde TSH hormonunun çok fazla bulunması olabilir. Kaşıntı ve Cilt Renginde Değişim: Deri ve gözlerde sararma, idrar renginde koyuluk, şişkinlik, karın ağrısı ve kaşıntı, karaciğer hastalıkların belirtisi olabilir. Kaşıntı ve Hâlsizlik: Yorgunluk ve hâlsizlik gibi belirtilerin varlığında hipotiroididen şüphelenilir. Kaşıntı ve Kırmızı Lekeler: Cilt yüzeyinde kabarıklık şeklinde oluşan kızarıklıklar ve kaşıntı, halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker hastalığının işaretçisi olabilir. Vücutta kaşıntı nedenleri Vücutta kaşıntı pek çok farklı sebepten dolayı oluşabilir. Dermatolojik hastalıklar ya da farklı bir deyişle cilt hastalıkları, iç hastalıkları, alerji ve bazı ilaçların yan etkileri, vücutta kaşıntı nedenleri arasında geniş yer bulur. Sıkıntı ve strese bağlı olarak görülen kaşıntı, vücudun belirli bölgelerinde olabileceği gibi vücut genelinde de görülebilir. Kaşıntıya neden olan dermatolojik hastalıklar ve iç hastalıklarının bir bölümü şu şekilde sıralanabilir: DERMATOLOJİK HASTALIKLAR Cilt hastalıkları, yaygın olarak kaşıntı şikayetine yol açar. Kişiye son derece rahatsızlık veren bu durum, kişinin hayat kalitesini belirgin ölçüde düşürürken, sosyal hayatını da etkiler. Kaşıntının eşlik ettiği dermatolojik hastalıkların bazıları şunlardır: Cilt Kuruluğu: Cilt yüzeyinde pullanma, çatlama ve kaşıntıya yol açan cilt kuruluğu, vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilir. Genellikle el, kol ve bacaklarda görülür. Hava şartları, aşırı sıcak suyla yıkanmak, yetersiz sıvı alımı ve bazı ilaçlar cildin kurumasına yol açabilir. 40 yaşını aşmış kişilerin yarısında görülen cilt kuruluğunu önlemek için sıvı alımının arttırılması, kışın cildi soğuktan korumak, sabun türünü değiştirmek ve nemlendirici ürünler kullanmak önerilebilir. Egzama: Dermatit olarak da bilinen ve cilt üzerinde iltihaplı kabarcıklara neden olan hastalık, kaşıntı, cilt kuruluğu ve döküntüyle karakterizedir. Klinik muayene ile tanısı konan egzama, kronik seyirlidir. Uyuz: Deri altına yerleşen bir tür akar olan Sarcoptes scabiei, özellikle geceleri artış gösteren şiddetli kaşıntıya yol açar. Sivilce benzeri kabarcık ve cilt döküntüsü de görülebilir. Kaşıntı genellikle parmak araları, diz ve dirsek derisinin kıvrım yaptığı yerlerde yoğundur. Bulaşıcı olan bu hastalığın tedavisi, losyon ve krem türü ilaçlarla yapılır. İÇ HASTALIKLARI Vitamin ve demir eksikliğinin yanı sıra dahiliye bölümü hastalıklarının da bir bölümü, vücutta kaşıntıya neden olur. Kan hastalıklarının bir bölümü ve paraziter hastalıklar da kaşıntıya neden olabilir. Yaygın olarak kaşıntıya neden olan rahatsızlıkların bir bölümü şöyledir: Böbrek Yetmezliği: Ciltte kalıcı kaşıntı ve kuruluğa neden olan böbrek yetmezliği, mide bulantısı, kusma, baş ağrısı, hipertansiyon ve iştah kaybı gibi belirtiler gösterir. Böbrek fonksiyonlarının kaybedilmesi olarak da tanımlanan hastalığın pek çok nedeni bulunur. Sarılık: Göz ve ciltte sararma ile karakterizedir. Belirtileri arasında hâlsizlik, ateş ve kaşıntı gibi şikayetler yer alır. Tedavisi, altta yatan hastalığa bağlı olarak farklılık gösterir. Siroz: Kronik karaciğer hastalığı olarak da bilinen siroz, karaciğerin yapısal fonksiyonlarının bozulması ile oluşan, karaciğerin sertleşmesine ve küçülmesine neden olan bir hastalıktır. Hâlsizlik, kilo kaybı, sarılık ve kaşıntı ile karakterizedir. Tedavisi, hastalığın evresine göre farklı şekillerde yapılır. Vücutta kaşıntı nasıl tedavi edilir? Kişinin hayat kalitesinin son derece düşmesine neden olan rahatsızlıklardan biri olan vücutta kaşıntı, altta yatan ve kaşınmaya sebep olan hastalığın tedavi edilmesiyle ortadan kalkar. Bu yüzden kaşıntı şikayeti olan kişilerin, uzman bir hekime başvurması son derece önemlidir. Hekim, hastanın anamnezini aldıktan sonra fizik muayenesini yapar. Gerekli gördüğünde ek tetkikler ile kaşıntıya neden olan hastalığın tanısını koyar ve tedavi düzenler. Sıklıkla sorulan "Vücutta kaşıntı nasıl geçer?" sorusunun yanıtı bu şekilde verilebilir. Eğer sizin de vücudunuzun belli bir bölümü ya da tamamı kaşınıyorsa, sağlık kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin. Kaşıntının komplikasyonları var mıdır? Cilt kaşıntıları uzun sürdüğünde (altı haftadan fazla) yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Bunun en önemli nedenleri ise bu kaşıntıların uykuyu bölerek uyku kalitesini azaltması endişe ve strese neden olmasıdır. Bunun dışında aynı noktayı devamlı olarak kaşımak teni tahriş ederek yaralanmalara neden olacaktır. Yaraların kaşınmasıyla enfeksiyon gözlenebilir ve skar (iz) kalabilir. Kaşıntının teşhisi nasıl yapılır? Bazı durumlarda kaşıntının nedenini bulmak zaman alabilir. Hekiminiz kaşıntınızın nedeni bulmak için fizik muayene ve tıbbi geçmiş haricinde gerekli gördüğü takdirde aşağıda sıralanan testleri de ister. Kan testi: Tam kan sayımı, demir eksikliği gibi kaşıntıya neden olan bir durumu ortaya çıkarabilir. Karaciğer ve böbrek fonksiyon ve tiroid testleri: Hipertiroidizm gibi tiroid bozuklukları gibi karaciğer veya böbrek sorunları da kaşıntıya neden olabilir. Göğüs röntgeni: Göğüs röntgeni kaşıntılı ciltle birlikte ilerleyebilen genişlemiş lenf düğümleri olup olmadığını gösterebilir. Alerjik kaşıntıya ne iyi gelir? Kan testleri ve gerekli görülen diğer testler uygulandıktan sonra kaşıntının nedeninin alerjik olduğu belirlenirse, alerji semptomlarını azaltmaya yarayan antihistaminik denen bir ilaç reçetelenir. Bazı alerji ilaçlarının uyku yapabilmesi olasılığından dolayı bu ilaçlar gece yatmadan alınır. Alerjik durumlarda kaşıntı sadece bir noktada ise ve o noktada yara oluşmaya başlamışsa, hekim gerekli gördüğü takdirde (topikal) sürülebilen ilaçlar da (krem, merhem, losyon) reçeteleyebilir. Göz kaşıntısına ne iyi gelir? Gözdeki kaşıntı birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunlardan en sık gözlenenleri alerji ve enfeksiyonlardır. Gözlerdeki kaşıntı göz doktorundan alınan reçetelerle tedavi edilir. Kaşıntının nedenini bilmeden kendi kendinize tedavi etmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Vücuttaki kaşıntıya ne iyi gelir? Kaşıntılı cildi tedavi etmek için öncelikle kaşıntının nedeninin bulunması gerekir. Vücuttaki kaşıntıların rahatlaması için genel olarak reçetelen ilaç grupları aşağıdaki gibi sıralanabilir. Kortikosteroid kremleri ve merhemleri: Kaşıntılı ve kırmızı ciltlerde hekim gerekli gördüğü takdirde, kortikosteroid içeren bir krem veya merhem reçeteleyebilir. Diğer kremler ve merhemler: Cilde uygulanan diğer tedaviler arasında kalsinörin inhibitörleri bulunur. Bunun yanında topikal anestezikler, kapsaisin ve doksepin ile rahatlama hissi duyulur. Oral ilaçlar: Fluoksetin ve sertralin etken maddelerini içeren, seçici serotonin geri alım inhibitörleri adı verilen antidepresanlar, bazı kronik kaşıntı tiplerini hafifletmede yardımcı olabilir. Kaşıntının stresle birlikte arttığı durumlarda hekim tarafından tavsiye edilebilir. Işık tedavisi (fototerapi): Fototerapi cildi özel bir ışığa maruz bırakarak tedavi etmeyi amaçlar. Kaşıntı kontrol altına alınana kadar çoklu seanslar programlanabilir.
  12. Vajinal mantar nedir? Vajinal mantar, vajina ve çevresinde bulunan vulva adı verilen dokularda tahriş, akıntı ve aşırı kaşıntıya neden yaygın bir enfeksiyondur. Vajinal kandidiyazis de denilen bu rahatsızlık, toplumdaki kadınların %75'ini en az bir kez etkiler. Vajinal mantar enfeksiyonları, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon olarak kabul edilmez çünkü cinsel yolla yayılabilmesine rağmen cinsel olarak aktif olmayan kadınlarda daha sıktır. Bununla birlikte düzenli cinsel aktivite vajinal mantar enfeksiyonu riskini artırır. Vajinal mantar neden olur? Vajinal mantar enfeksiyonuna neden olan kandida, vajinal bölgede doğal olarak bulunan bir mikroorganizmadır. Vajinal florada bulunan lactobacillus bakterileri kandida sayısını kontrol altında tutar. Fakat vücutta, bu yararlı bakterilerin sayısını azaltan ya da etkili bir şekilde çalışmasını engelleyen bir dengesizlik olursa kandida sayısı artarak enfeksiyona neden olabilir. Antibiyotik kullanımı vajinada doğal olarak bulunan Lactobacillus isimli yararlı bakterinin sayısını azaltarak mantar enfeksiyonu gelişimine zemin hazırlar. Vajinal mantar enfeksiyonuna neden olabilen diğer faktörler şunları içerebilir: Gebelik Diyabet Zayıf bağışıklık sistemi Şekerli yiyeceklerin aşırı tüketimi de dahil olmak üzere sağlıksız beslenme alışkanlıkları Adet döngüsünden önce görülen hormonal dengesizlik Doğum kontrol hapı kullanımı veya östrojen seviyesini yükselten hormon tedavileri Stres Uykusuzluk Vajinal mantar enfeksiyonları en sık olarak Candida albicans adlı bir maya mantarı türü tarafından oluşturulur. Bu mayanın neden olduğu enfeksiyonların tedavisi kolaydır. Tekrarlayan ya da tedaviye dirençli mantar enfeksiyonlarında etken farklı bir kandida versiyonu olabilir. Bir laboratuvar testi ile enfeksiyona neden olan kandida türü belirlenebilir. Vajinal mantar belirtileri nelerdir? Vajinal mantar enfeksiyonları, aşağıdaki gibi bir dizisi belirti ve şikâyetlere neden olabilir: Vajinal kaşıntı Vulva adı verilen vajinanın çevresinde bulunan dokuda kaşıntı Vajina çevresinde şişlik, ağrı, kızarıklık, döküntü Beyazımsı-gri ve topak şeklinde vajinal akıntı görülebilir. Bazı kadınlar bu akıntının süzme peynire benzediğini söyler. Bazen sulu bir akıntı da görülebilir. İdrar yaparken veya ilişki sırasında yanma İlişki sırasında ağrı Bazen belirtiler tedavi olmadan da belli bir süre sonra geçer. Bu süre belirti ve bulguların ciddiyeti ile doğrudan ilişkilidir. Vajinal mantardan korunma Vajinal mantar riskini azaltmak için, pamuklu ve sıkı olmayan iç çamaşırları tercih edilmelidir. Ayrıca, aşağıdakilerden kaçınmak da mantar enfeksiyonu riskini azaltmaya yardımcı olabilir: Dar külotlu çorap, tayt ve kot pantolonlar Köpük banyosu, ped ve tampon gibi parfümlü ürünler Jakuzi veya aşırı sıcak su ile yapılan banyolar Soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlarda gereksiz antibiyotik kullanımı Mayo ve spor kıyafetleri gibi ıslak giysileri uzun süre çıkarılmaması Vajinal mantar nasıl teşhis edilir? Vajinal mantar enfeksiyonlarının teşhisi kolaydır. Doktor öncelikle hastanın tıbbi geçmişini sorgular. Hastanın şikâyetlerini dinlemenin yanı sıra, daha önce vajinal mantar enfeksiyonu geçirip geçirmediğini de sorar. Bir sonraki adım, rahim ağzı, vajinal duvar ve dış genital bölgelerin incelenmesini içeren jinekolojik muayenedir. Muayene bulgularına bağlı olarak, bir sonraki adımda vajinadan bazı hücreler toplanarak laboratuvara gönderilir. Laboratuvar testleri genellikle tekrarlayan ya da tedaviye dirençli mantar enfeksiyonları olan kadınlar için istenir. Vajinal mantar tedavisi nasıl yapılır? Her mantar enfeksiyonu farklı özelliktedir. Bu nedenle doktor belirtilerin ciddiyetine göre hasta için en uygun tedavi seçeneğini önerir. Basit mantar enfeksiyonları için genellikle antifungal krem, merhem, tablet veya fitil reçetesi yazar. Basit mantar enfeksiyonu olan kadınlarda tedaviden sonraki iki ay içinde belirtiler geri dönebilir. Bu durumda tekrar doktora başvurmakta fayda vardır. Komplike enfeksiyonların tedavisinde ise daha farklı bir yol izlenir. Komplike enfeksiyon bulguları şunları içerir: Vajinal dokuda yara, çatlak veya yırtılmalara yol açan şiddetli kızarıklık, şişme ve kaşıntı şikâyetleri Bir yılda dört ya da daha fazla mantar enfeksiyonu geçirme Candida albicans dışındaki farklı bir kandida türünden kaynaklanan enfeksiyon Ayrıca aşağıdaki durumların varlığında da tedavi farklı şekilde planlanır: Gebelik Kontrolsüz diyabet Kullanılan ilaçlardan kaynaklanan zayıf bağışıklık sistemine sahip olmak HIV pozitif hastalar Ciddi veya karmaşık maya enfeksiyonları için uygulanan olası tedaviler şunları içerir: 14 günlük krem, merhem, tablet veya vajinal fitil tedavisi Ağızdan iki veya üç doz ilaç tedavisi Altı hafta süreyle haftada bir kez ağızdan veya uzun süreli lokal antifungal ilaç kullanımı Tekrarlayan enfeksiyon varlığında cinsel partnerde mantar enfeksiyonu olup olmadığı da araştırılmalıdır. Eşlerden herhangi birinde mantar enfeksiyonu olduğundan şüpheleniliyorsa, cinsel ilişki esnasında mutlaka prezervatif kullanılmalıdır. Aşağıdaki durumlarda doktora başvurulmalıdır: Mantar enfeksiyonu belirtilerinin olması Tedaviye rağmen belirtilerde azalma olmaması Önceden var olmayan yeni belirtilerin eklenmesi Vajinal mantara yönelik bitkisel tedavi seçenekleri Birçok durumda, maya enfeksiyonları evde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Vajinal mantar tedavisinde tercih edilebilecek bazı bitkisel tedaviler şunlardır: Çay ağacı yağı: Çay ağacı yağının antifungal özellikleri uzun süreden beri bilinir. Yapılan araştırmalar bu uçucu yağın mantar öldürme yeteneğini doğrulamıştır. Çalışmaların çoğunda, çay ağacı yağı vajinal enfeksiyonlarda en yaygın mayalardan biri olan candida albicans üzerinde test edilmiştir. Çay ağacı yağı içeren vajinal fitillerin, vajinal mantar enfeksiyonlarını tedavi ettiği gösterilmiştir. Bazı kadınlar sulandırılmış çay ağacı yağı ile ıslatılmış tamponu vajinaya yerleştirip bir gece geçirdiklerinde enfeksiyonlarının geçtiğini belirtmişlerdir. Bununla birlikte, çay ağacı yağı cildi tahriş edebildiğinden ve vajinal duvarlar özellikle hassas olduğundan oldukça dikkatli olunması gerekir. Çay ağacı yağı esansiyel bir yağdır ve bu nedenle bir taşıyıcı yağ ile karıştırılması gerekir. Tampon ıslatılırken 30 gram ılık hindistan cevizi yağıyla 3-5 damla çay ağacı yağı beraber kullanılabilir. Kullanılan tamponun düzenli olarak değiştirilmesi önemlidir. Kişi yağı kullanmadan önce ön kola 1 damla damlatıp 12-24 saat bekleyerek alerji yapıp yapmadığını test etmelidir. Yabani kekik yağı. Yabani kekik yağı kullanımıyla Candida albicansın çoğalmasını durdurmanın mümkün olduğu araştırmalarla gösterilmiştir. Bu amaçla kekik yağı içeren kapsüller geceleri vajinaya yerleştirilebilir. Alternatif olarak, yerleştirilmeden önce bir tampona da uygulanabilirler. Esansiyel yağlar kullanımdan önce taşıyıcı yağlarla karıştırılmalı, doğrudan cilde uygulanmamalıdır. 30 gr tatlı badem yağı, ılık hindistan cevizi yağı veya zeytinyağında 3-5 damla esansiyel kekik yağı karıştırılabilir. Probiyotik takviyeleri. Bazı probiyotik takviyeleri maya enfeksiyonuna doğal bir çözüm sunabilir. Vajinal fitil formları mantar enfeksiyonları için tercih edilebilir. Doğal yoğurt. Doğal, şekersiz, tatlandırılmamış yoğurt, probiyotik denilen faydalı bakteriler içerir. Sağlığa faydalı olan bu bakteriler, vücuttaki maya dengesinin düzeltilmesine yardımcı olur. Vajinal mantar enfeksiyonuna yakalanmış olabileceğini düşünen kadınlar için en doğru karar, hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmaktır.
  13. Ailede kalp hastalığı öyküsü olması, yüksek kolesterol, hipertansiyon, şeker hastalığı, stres, sigara kullanımı, fiziksel aktivite azlığı, sağlıksız beslenme kalp krizinin nedenleri olarak belirtiliyor. Aynı zamanda uzmanlar Covid-19 sonrasında kalp hastalığı riskinin belirlenmesi ve önlenmesi için kardiyoloji muayenesinin önemli olduğunu vurguluyor. Kalp krizi belirtileri nelerdir? Miyokard enfarktüsü olarak da adlandırılan kalp krizi, kalp kasının bir kısmı yeterince kan almadığında oluşur. Kalp krizinin en sık belirtisi, göğüs ağrısı veya göğüste rahatsızlık hissidir. Göğsün ortasında veya sol tarafında birkaç dakikadan uzun süren veya aralıklı tekrarlayan ağrı; rahatsız edici baskı, sıkışma, dolgunluk gibi hissedilebilir. Nadiren; Sersemleme veya baygınlık hissi Çene, boyun, sırtta ağrı veya rahatsızlık Göğüste ağrı olmaksızın bir veya iki kolda, omuzda ağrı ya da rahatsızlık Ani başlangıçlı göğüs ağrısıyla birlikte ortaya çıkan nefes darlığı da kalp krizinin belirtisi olabilir. Kalp krizi, bazen hiçbir belirti göstermeyebilir. Özellikle yaşlılarda ve şeker hastalarında kalp kirinizin belirti göstermemesi daha yaygın bir durumdur. Kalp krizi en sık hangi yaş aralığında görülür? Kalp krizi her yaşta ortaya çıksa da yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. 45 yaşının üzerinde erkekler, 55 yaşının üzerindeki kadınlar daha genç bireylere göre kalp krizi açısından daha fazla risk altındadır. Kalp krizi belirtileri cinsiyete göre farklılık gösterir mi? Kalp krizi belirtileri ve belirtilerin ciddiyeti bireyden bireye farklılık gösterebilir. Bazı kişilerde şiddetli göğüs ağrısı olurken bazı bireylerde çok hafif bir ağrı olabilir veya hiç belirti göstermeyebilir. Kadın ve erkekler arasında belirtiler benzerdir. Ancak kadınlarda; Bulantı Kusma Sırt ve omuz ağrısı gibi çok tipik olmayan belirtiler, erkeklere nazaran biraz daha fazla gözlemlenir. Kalp krizinin nedenleri nelerdir? Kalp krizi, bir veya birden fazla koroner damar denilen kalp damarlarının tıkanması sonucu meydana gelmektedir. Koroner damarlar, yıllar içinde kanda dolaşan kolesterol ve yağların damar duvarında birikmesi sonucunda daralmaya başlar ve damar sertliği (ateroskleroz) oluşur. Bu durum da kalp krizine neden olabilir. Koroner damar hastalığının oluşumuna neden olan risk faktörleri, aynı zamanda kalp krizinin de risk faktörleridir. Kalp krizinin risk faktörleri şunlardır: Yaş Ailede kalp hastalığı (Erkek akrabalarda 55, kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp hastalığı öyküsü) Yüksek kolesterol ve trigliserit seviyesi Hipertansiyon Şeker hastalığı Sigara kullanımı Fiziksel aktivite azlığı Obezite Stres Covid-19 enfeksiyonu kalp krizini tetikler mi? Covid-19 enfeksiyonu sonrasında kalp damarlarının pıhtı ile tıkanması sonucu oluşan kalp krizi nadirdir. Ancak Covid-19 enfeksiyonu sonrasında; Kalp kası hasarı Kalp etrafındaki zarda sıvı toplanması Kansızlık Düşük oksijen seviyesi Kalp hızında artış gibi nedenlerle kalbin beslenmesinin bozulması gibi komplikasyonlar daha sık görülmektedir. Covid-19 enfeksiyonu sonrasında; Göğüs ağrısı Çarpıntı Nefes darlığı gibi belirtilerin olması durumunda mutlaka kardiyoloji bölümüne başvurulması gerekmektedir. Kalp krizinin tedavi yöntemleri nelerdir? Kalp krizinden sonra kalp dokusu her dakika daha fazla hasarlanır. Bu nedenle kan akışını hızlı bir şekilde eski haline getirmek, kalp hasarını önlemeye yardımcı olur. Kalp krizi tedavisinde, ilaç tedavisiyle birlikte koroner anjiografi ile tıkalı damar tespit edilerek ardından tıkalı damarı açmak için stent veya koroner arter bypass cerrahisi gibi seçeneklerden hasta için uygun olanına başvurulur. Kalp krizi riskini düşürmek için nelere dikkat edilmeli? Hangi önlemler alınmalı? Damar sertliğine neden olan risk faktörlerinin kontrol altına alınması kalp kriz riskini de azaltır. Aile öyküsü, yaş, cinsiyet gibi risk faktörlerini değiştirmek mümkün değildir. Ancak yaşam şeklinde yapılacak bazı değişiklikler, kalp hastalıklarına yakalanma riskini dolayısıyla da kalp krizi riskini azaltacaktır. Sigarayı bırakmak Kilo kontrolünü sağlamak Fiziksel aktiviteyi artırmak Stresle baş etmeyi öğrenmek kalp krizi riskini azaltan faktörlerden bazılarıdır. Ayrıca; Kan basıncının Kan şekerinin Kan kolesterol seviyesinin de kontrol altında tutulması gerekir. Düzenli kardiyoloji kontrolleriyle kalp krizine neden olabilecek koroner kalp hastalığının erken tanısı yapılabilmektedir. Risk faktörlerinin düzenli yapılan biyokimyasal testlerle farkına varılması ve tedavi edilmesi, hipertansiyonun tanı ve tedavisi kalp krizini önlemede oldukça önemlidir. Unutmayalım hayatı güzel yapan sağlıklı bir yaşamdır. Bu nedenle kalbimizi koruyalım ve ona iyi bakalım.
  14. 1. AKDENİZ CAMPİNG (CEMİL’İN YERİ) KÖYCEĞİZ GÖLÜ, SULTANİYE KÖYÜ, MUĞLA ♡ Sultaniye Köyü’nde, Köyceğiz Gölü kenarında yerlilerin işlettiği bizce harika, dingin, salaş bir yer bulduk. Adı Cemil’in Yeri / Akdeniz Camping. Aslında bir restoran, bahçesini de camping olarak kullanıyorlar. Pek bilinmediğinden kalabalık olmuyor. Biz buraya bayıldık, işletmecilerini de çok sevdik, bizce müthiş bir keşif ama salaş yerleri sevemeyenlere göre değil. Sadece derme çatmanın, makyajsızlığın aslında ne kadar büyük bir lüks olduğunu bilen takdir edebilir burayı 2. HIZIR KAMP, KAZDAĞLARI, ÇANAKKALE-BALIKESİR ♡ Mimar Sinan’dan iki hocanın ve Mehmet Alan Köyü’nün yerlilerinin beraber işlettiği harika bir yer. Konaklama fiyatlarına kahvaltı ve akşam yemeği dahil ve yemekler artık bahçeden toplanıldığından mıdır, köylü teyzelerin eli değdiğinden midir nedir müthiş leziz. Kenarından teraslar yaparak akan, çivi gibi suyu ile insana zindelik veren bir nehir akıyor. Mayonuzu unutmayın. Kendi çadırınızda, taş veya ahşap evlerde ve ağaç evlerde olmak üzere 3 çeşit konaklama opsiyonunuz var. Rezervasyonsuz müşteri kabul etmiyorlar. 3. ALTIN KAMP, BURHANİYE, BALIKESİR İstanbul’a yakın kamp seçenekleri arasında favorimiz servis almakta sıkıntı yaşamamıza rağmen Altın Kamp. Ta 1968’den beri faaliyet gösteren işletme Alman karavancıların yol rehberlerine bile girmiş, medeni ve güzel bir kamp alanı. Balıkesir’in en tatlı yerlerinden, Edremit Körfezi kıyısındaki tatlı tatil kasabası Ören’de yer alıyor. Denize sıfır, enfes bir korunun içinde. O kadar çok kocaman ağaç var ki asla gölge bulmakta zorlanmıyorsunuz. Banyo, mutfak gibi ortak alanlar biraz eski ama temiz. Kendi sahilinin olması da tabi ki büyük avantaj. Daha çok karavancılar tercih ediyor. O yüzden bazı kamplarda gördüğünüz bahçeye doğru yayılan buzdolabı, çanak anten gibi görüntü kirlikleri yok. En azından biz görmedik. Kamp adabı oturmuş, genelde akşam 22’den sonra pek ses olmuyor. Gri su, kimyasal tuvalet atığı için alt yapılar da var. Elektirik ve su günlük ücrete dahil. İçinde market yok ama restoranından bira, su, ekmek alabiliyorsunuz 4. BABAKAMP, FETHİYE Fethiye’nin Karaağaç mevkiinde bir platoya kurulu olan Babakamp, taş veya bungalov evlerde kalabileceğiniz, dilerseniz kendi çadırınız veya karavanınızla gelip kamp yapabileceğiniz bir kamping. Ancak yolu dar ve toprak olduğu için çekme karavanlar için biraz zorlu, vardığınızda da maalesef karavanı elektiriğe bağlayamıyorsunuz çünkü elektirik şebekesi buraya gelmemiş. Güneş panelleriyle enerji üretiyorlar ama o da ancak tesise yetiyor. Yani karavanla gelmeyi iki kere düşünün. Burada yoga stüdyo derslerinden, doğa yürüyüşlerine çeşitli aktiviteler de gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda konaklamaya açık büfe 3 öğün de dahil. Yemeklerde kullanılan sebzeler, işletmenin kendi bostanından geliyor. Ortak kullanım alanları arasında kütüphane, cafe, havuz gibi yerler var. Bir de harika bir gün batımı platformu. 5. AKTUR ÇADIR VE KARAVAN KAMPI, DATÇA Datça’da kamp yapmayı düşünürseniz birkaç kamping alternatifiniz ve çadır atabileceğiniz bakir koylar var. Kamp alanları arasında tercihiniz Aktur Çadır ve Karavan Kampı olsun. Burada denize girmek için Büyük Koy ve Küçük Koy olmak üzere 2 koy var. Dalgasız olan Küçük Koy. Sezonun %99’u dalgasız oluyor. Büyük Koy genelde dalgalı ve çabuk derinleşiyor. Hepsi kumluk ve mavi bayraklı. Kamp alanında kalsanız da Datça Aktur içindeki bankamatik, eczane, sağlık ocağı, postane, fırın, 2 migros, 3-4 restoran, 1 club, 1 restoran-bar, bisiklet kiralayan 2 yer, jetonla çalışan makinelerden oluşan bir çamaşırhane, yelken okulu ve tenis okulu gibi olanaklardan da faydalanabiliyorsunuz. Hatta siteye ait ambulans, çöp aracı ve itfaiye bile var. Burası bildiğiniz küçük bir şehir gibi. Genel olarak herkes biribirine ve birbirinin alanına saygılı. Çok oturmuş bir kampçı kitlesi ve kamp kültürü var. Herkes doğaya ve sessizliğe saygılı. Saat 22’den sonra kampta çıt çıkmıyor. Bir de hamak ve branda kullanımı da ağaçlara zarar verdiği için yasak. Haftanın 3 günü pazartesi, çarşamba ve cuma olmak üzere pazar kuruluyor. Fakat sabahtan gitmenizde fayda var zira öğlene kadar her şeyi toparlamış oluyorlar. Pazarda Aysel Abla’nın küçük kahvaltılık yeşil biberleri efsaneymiş. Fakat çuvalı açmasıyla tükenmesi bir oluyormuş. Bir de Ulalı Kardeşler’in Cappucino dedikleri büş peyniri ve süt loru çok seviliyor. Sağlık ocağı koyun batı yönünde en sonunda kalıyor. Buraya yakın bir de manzarası güzel Tepe Çay Bahçesi var. Buranın da çi böreği başarılı. Koyun diğer tarafındaki sörf okulunda da çok tatlı bir cafe var. Kamp alanında yemek yapmaya üşenirseniz de alanda bir ev yemekçisi restoran mevcut. Tek menü olarak çıkıyor ve akşama kalmıyor. Sahil boyunca yürüdüğünüzde da meyhane ve çay bahçesi de göreceksiniz. Kır kahvesinin gözlemeleri meşhur. Sahil kısmında konserler ve söyleşiler gibi açık hava etkinlikleri de gerçekleştiriliyor. Kum voleybolu sahasının arkasında kalan ve iki koyu ayıran bayrak tepesinden de gün batımı ve manzara güzel. Fakat terlikle çıkmayın çünkü kayalık. Büyük Koy’un en başında İskele Beach’in orada kano kiralama olanağınız var. Kano için sabah saatlerini değerlendirmekte fayda var çünkü öğleden sonra rüzgar ve dalga artıyor. 6. BAŞKONUŞ YAYLASI, KAHRAMANMARAŞ Kahramanmaraş’taki 1300 dönümlük koca bir orman arazisine kurulmuş 1325 metredeki Başkonuş Türkiye’nin en büyük yayla işletmesi ve kamp alanı olarak geçiyor. Yıllardır bir mesire alanı olarak servis veren tesisin kaderi Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu genç Erdoğanyılmaz çiftinin kurumsal hayatın ardından baba toprağına dönmeye karar vermesi ile değişmiş. Günübirlikçilere ateşli piknik yasaklanmış, kiralık dağ evleri yenilenmiş, alana bir manej kurulmuş, kır restoranı yenilenmiş. Tesisin en güzel yanı içinde geyiklerle bile karşılaşabileceğiniz, 50 çeşit endemik bitkiye ev sahipliği yapan asırlık köknar, sedir ve ladin ağaçlarından oluşan gözalıcı ormanı. Ormanın ürettiği oksijen ile Akdeniz’den gelen nemli havanın Amanos dağları eteklerinden doğal bir yolla Başkonuş Yaylası’nın çanağında buluşması sebebiyle şifalı bir havasının olduğu düşünülüyor. Arazisi de çok büyük. Bu da ,eğer WC lavabo gibi alt yapılara uzak olmak sizin için sıkıntı değilse, yamaçlara doğru uzaklaşarak sakin bir köşe bulabileceğiniz anlamına geliyor. Yine de yazın hafta sonlarında günübirlikçiler sebebiyle kalabalıklara hazırlıklı olun. Alanda süt, yumurta, deterjan gibi basit ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz bir market de var. Başkonuş Yaylası’ndan 30 dakikalık bir yürüyüşle Sersem Yaylası’na ya da 1850 metredeki yangın kulesine çıkabiliyorsunuz. Toplamda 4 adet yürürüş parkuru var. Alternatif olarak atv’lerle 15 dakikalık turlarla gölete çıkabiliyorsunuz. Yakında atlı safari de olacakmış. Özellikle de Mersin, Hatay, Gaziantep, Adana, Osmaniye taraflarında oturanlar için güzel bir seçenek. En yoğun talebi yaz aylarında görse de bizce karlarla kaplı hali güzel. Ama sert soğuklar sebebiyle dağ evlerinden kiralamak kampa göre çok daha konforlu olacaktır. 7. YEDİGÖLLER, BOLU Yedigöller Milli Parkı’nda büfe, restoran gibi olanaklar yok. Bu nedenle hazırlıklı gelmek gerekiyor. Sadece piknikçiler için tahta masalar var. Su, WC, aydınlatma var. Açık ateş yakılamıyor fakat alanda taştan yapılma ateş yakma bölümleri mevcut. 8. ÇUBUCAK ORMAN KAMPI, MARMARİS, MUĞLA ♡ İnbükü’nden birkaç kilometre mesafedeki Çubucak Orman Kampı da tartışmasısız en güzel kamp alanlarından bir tanesi. Hala ranta direnmeye devam ediyor. Devlet işletmesi olduğu için hala fiyatları da uygun. Karavan veya çadır kampına uygun bir yer. Kamp alanında İnternet, wc, duş, bulaşıkhane, yiyecek yerleri ve market gibi olanaklar var. 9. İNBÜKÜ ORMAN KAMPI, MARMARİS, MUĞLA ♡ Aslında İnbükü bizim görüdüğümüz en güzel kamptı. O kadar güzeldi ki inanamamıştık. Malesef aldığımız bir duyuma göre ranta kurban gidiyormuş. Ne kadar büyük bir kayıp olduğunu anca gidenler anlayabilir. Yalan haber olduğunu ummaktan vazgeçemediğimiz için listeden çıkartmaya elimiz gitmedi. Bir şansınızı deneyin deriz. Bize de son durumları yazarsanız çok seviniriz. İnbükü Orman Kampı da karavan veya çadırla kamp yapmaya uygun bir yer(di). Kamp alanında elektrik, duş, lavabo ve çamaşırhane gibi hizmetler var(dı). Fakat etrafta alışveriş ve yeme-içme için uygun market, bakkal, büfe tarzı olanaklar yok. Bu nedenle hazırlıklı gelmek gerekiyor. En yakın alışveriş noktası 20 kilometre mesafede. 10. AKBÜK CAMPING, AKBÜK, MUĞLA Akbük mükemmel bir coğrafyada. Havuz gibi düz bir denize, çamların altında uyanıyorsunuz. 11. AZMAKBAŞI CAMPING, AKBÜK, MUĞLA Azmakbaşı Camping kesinlikle daha eli yüzü düzgün, daha bakımlı bir işletme ancak o da deniz kıyısında değil. Bungalow ve çadır seçenekleri sağlayabiliyorlar ama bunun dışında kendi karavanınız veya çadırınızla gitmek isterseniz de kullanabileceğiniz bir kamp alanı var. Doğa yürüyüşü, kaya tırmanışı, balık tutmak, dalış, yamaç paraşütü ve tekne turu gibi birçok aktiviteyi yakınlarda yapabilirsiniz ve yer önermek ya da rezervasyon yapmak açısından kampın sahiplerinden yardım isteyin, seve seve yardımcı olurlar. İçinde bir restoranı da var 12. ADA CAMPING, CUNDA ADASI, AYVALIK Ada Camping, Milli Park’ın içinde, tüm Cunda’da denizin en temiz olduğu yerde konuşlanmış. Tesis bölgedeki en güzel denize giriş noktasında. İster çadır ya da karavan kampı yapıyorsunuz, isterseniz ahşap ev tarzı odalarında konaklayabiliyorsunuz. Bir de çekme karavandan dönüştürülmüş odalar var. Ekonomik olsun diye kamp yapmayı tercih edenlerdenseniz hesaplı bir işletme olduğunu söyleyemeyiz. 13. KABAK KOYU, FETHİYE, MUĞLA ♡ Fethiye’ye bağlı Kabak Koyu’nda kamping adına çok fazla seçenek var. Burasını sadece kampa ayrılmış bir koy olarak da düşünebilirsiniz. Büyük işletmeler yok. Genelde bungalow ve çadır kampı seçenekleri var. Ender de olsa butik otel tarzında işletmeler var fakat onlar da doğal dokuya uyum sağlıyor. 14. BALIK GÖLÜ, ŞAVŞAT, ARTVİN ♡ Aslında Balık Gölü, Karagöller gibi Artvin’in çok da turistik yerlerinden biri değil. Bu nedenle de kamp kurmak için en güzel yer. Kamp yapacaksanız mutlaka mutfak alışveriş işlerinizi Şavşat’ta halledin 15. BORÇKA KARAGÖL, ARTVİN Artvin’in en meşhur kamping noktası Borçka Karagöl. Bu gölün kenarında çadır kampı kurmak, değil Artvin’in tüm Türkiye’nin en güzel kamp deneyimlerinden biri. Yalnız uyaralım, gölün kenarına aracınız ile gelemiyorsunuz ve popüler bir kamp alanı olduğundan kalabalık olabiliyor. Ayrıca buradaki kalabalığın bir diğer nedeni de göl çevresinde belediyenin işlettiği bir restoran ve piknik alanının da olması. Yine de burada olmak unutulmaz bir deneyim 16. ŞAVŞAT KARAGÖL, ARTVİN 17. RİDO CAMP, GEYİKBAYIRI, ANTALYA 18. JoSiTo, GEYİKBAYIRI, ANTALYA♡ Geyikbayırı’ndan bir diğer seçenek de üç Alman tarafından işletilen JoSiTo Guesthouse and Camp. Geyikbayırı dünyanın her yerinden gelen kaya tırmanışı tutkunlarını ağırlayan bir yer olduğundan burası bölgedeki en çok tercih edilen yerlerden 19. GARGARA DOĞAL TATİL KAMPI, ASSOS, ÇANAKKALE 20. ALADAĞLAR CAMPING BUNGALOW, NİĞDE Bölge çadır atmaya çok müsait ama benim kafam rahat olsun, kaldığım yerde wc / duş / yemek gibi olanaklarım garanti olsun derseniz de aşağıda buraya yakın bir kamp alanı verdik. 21. KERPE – KEFKEN – KUMCAĞIZ, KOCAELİ Kerpe, Kefken ve Kumcağız sahilleri İstanbul ve İzmit’ten gelen kampçıların sıkça tercih ettiği yerlerden. Genelde insanlar tesis aramadan, müsait gördükleri bir deniz manzarasına kamp atıyorlar. Mesela biz oradayken Kartal Kayalıkları manzarasına çadır kuran tatlı bir ekip vardı. Tesis isteyeneler için birkaç tane camping seçeneği var. 22. KELEBEKLER VADİSİ, FETHİYE Fethiye’ye bağlı Kelebekler Vadisi, tüm Türkiye’deki en özel yerlerden. Bir tarafı sarp kayalarla bir tarafı ise denizle çevrili alanda yapay ve betonarme hiçbir yapıya izin yok. Sadece ahşap bungalow işletmelerin ve çadır kampı kurabileceğiniz yerlerin olduğu, ulaşımı ise sadece deniz yolu ile sağlayabildiğiniz cennetten çıkma bir koy. İsmini de bu özel coğrafyayı kendine ev olarak benimseyen kelebeklerden alıyor. 23. CAMP RUMELİFENERİ, İSTANBUL Camp Rumelifeneri, İstanbul’un Sarıyer ilçesindeki Rumelifeneri’nde bulunan 60 karavan kapasiteli bir karavan kampı. İstanbul’dan fiziksel olarak çıkmayacağınız ama kafa olarak ondan çok uzaklaşacağınız bir kamp noktası. Denize 500 metre mesafede ve orman içinde konumlanıyor. Alanda her bir karavan için ayrı ayrı elektrik, su, gri su gider ve kaset dökme hatları çekilmiş. Kapasiteye yeterli sayıda kapalı duş, sıcak su, tuvalet ve mutfak mevcut. Ayrıca çamaşır makinesi, ocak, fırın ve buzdolapları da ortak kullanımda. Çocuklar için oyun alanı da var. Herkesin takdir ettiği başarılı bir işletmesi var 24. PANORAMA CAMPING, NEVŞEHİR 25. GÖKÇETEPE, KEŞAN, EDİRNE Hem denizin kenarında hem de ormanın içinde olmanın, kamp ateşi yakıp etrafında toplanmanın, yıldızların altında, yakamozların çaktığı denizin kıyısında uyumanın keyfine varmak için Keşan’a yakın olan, Saroz Körfezi kıyısında olan Gökçetepe Tabiat Parkı’na buyrun. Gökçetepe Tabiat Parkı, İstanbul’a yakınlığı dolayısıyla çoğu zaman kalabalık olan bir park. Kafa dinlemek ve doğayla iç içe vakit geçirmek, denize girmek için harika bir lokasyon olsa da dediğimiz gibi hafta içi gitmekte fayda var. Sahilde kafeterya/market var ama o markette aradığınız her şeyi bulmak zor. Kamp alanının girişindeki market de anlık ihtiyaçlarınız için gitmek açısından biraz uzak kalıyor. Tuvalet ve duşlar olsa da biraz yetersiz. 26. YENİCE ORMANLARI, KARABÜK Eğriova Göleti çevresi çadır kampına çok elverişli. Tabi herhangi bir işletme ve tesis olanağı yok. Tamamen doğayla başbaşasınız ve aklınızda bulusun Eğriova tarafı çevre illere göre çok daha serin. Mutlaka uyku tulumu, battaniye ve sizi sıcak tutacak kıyafetler götürün. Bunun dışında yanınıza kalıcağınız süre boyunca yetecek kadar su ve yiyecek de götürmeniz gerek çünkü maalesef içme suyu bile bulabileceğiniz bir yer yok. 27. TORKUL GÖLÜ, DÜZCE Sazlıkları ve nilüferleriyle şirin doğal bir göl. Düzce şehir merkezine yaklaşık 28 kilometre mesafede. Burada bir kamp tesisi yok, yiyeceğinizi, içeceğinizi ve kamp araç gereçlerinizi yanınızda getirin çünkü alacak bir yer bulamazsınız. 😀 Alışveriş yapabileceğiniz en yakın köyler Uğurlu Köyü ve Beyköy, Torkul Göleti’nden 22 kilometre civarı mesafedeler. Telefon pek çekmiyor bu yüzden biriyle konuşayım derseniz Torkul tabelasının yanına gitmelisiniz. 28. KABATEPE, KUMTEPE MEVKİ, ÇANAKKALE Kabatepe sahillerine kamp atan çok oluyor. Bizim sevdiğimiz bir nokta Zeytin Cafe & Bungalow’un önündeki alan. Direk Zeytin’de de kalmayı düşünebilirsiniz ama fiyat performans dengesinde fiyatlar biraz yukarıda kalıyor 29. KAPIDAĞ YARIMADASI, ERDEK, BALIKESİR Kapıdağ Kamping, bol gölgeli, ağaçlıklı bir kamp alanı. Denizi ve plajı çok güzel. Duş ve tuvaletleri kullanma olanağınız var. Kamp içinde bir cafe var ve fiyatlar oldukça uygun. Birçok kişi akşam gelen müzik seslerinden şikayetçi, bir de bulduğu ayakkabıları kaçırmayı seven köpekler varmış, dikkat edin deriz 🙂 30. DEDEGÖL DAĞI, ISPARTA Burası da çok doğal ve değiştirilmemiş bir alan. Çadırınızı çayır çimen istediğiniz gibi kurabilirsiniz ama çeşmeye yakın kurmanızda fayda var. Bunun dışında çok da bir oluşum yok açıkçası. Doğa yürüyüşçülerin ve dağcıların çok tercih ettiği bir yer.
  • Profil Reklam Alanı
  • Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
    Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
×
×
  • Yeni Oluştur...