Jump to content
×
×
  • Yeni Oluştur...

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

  • Profil Reklam Alanı

Tigres

Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    27
  • Üyelik Tarihi

  • Son ziyaret

  • Ticaret Puanı

    0%

Tigres Hakkında

monthly_2022_05/Member.png.b6ca39eaa5d9f3810153f1ced9933fd4.png
  • Kullanıcı Grubu: Kullanıcı


  • Rütbe: Uzman


  • İçerik Sayısı: 27


  • İçerik Gönderi Oranı: 0.03


  • İtibar: 0


  • Başarı Puanı: 270


  • Kazanılan Günler: 0


  • Katılma: 30-05-2022


  • Forumda ki Süresi: 905 Gün


  • Doğum Günü: 05-05-2005 (19)


  • Son Aktivite:

Tigres Hakkında

  • Doğum Günü 05-05-2005

Kişisel Bilgiler

  • Hakkında
    nisam
  • Renk
      #2986CC
  • Takım
    galatasaray
  • Nereden Gördünüz
    Google

Tigres Ait Başarılar

Uzman

Uzman (5/14)

  • Birinci Ay
  • İlk Hafta
  • Sohbet Başlatıcı

Son Rozetler

0

Topluluk Puanı

  1. Sivrisineklerin yaşam döngüsü Rosalinda sivrisineklerin yaşam döngüsü Sivrisineğin Yaşam Döngüsü, sivrisineklerin yaşam döngüsü [IMG]http://img215.imageshack.us/img215/9329/sivrisinek1.jpgdolunay Sivrisineklerin 4 evresi vardır.Bunlar; yumurta, larva (kurtçuk), pupa, ve imago (böcek). İlk üç evre çevre sıcaklığına bağlı olarak suda geçer. Yetişkin evresinde dişi anofeller sıtma taşıyıcısı olurlar. Yumurta Yetişkin dişiler yumurtlama döneminde 50-200 arasında yumurta bırakırlar. Yumurtalar doğrudan suya ya da suda yüzen bir cisme ayrı ayrı bırakılırlar ve kuru havaya dayanıklı değillerdir. 2-3 gün içerisinde yumurtadan çıkarlar. Yumurtadan çıkma soğuk havalarda 2-3 hafta sürebilmektedir. [IMG]http://img148.imageshack.us/img148/7530/sivrisinek2.jpgdolunay Larva Sivrisinek larvaları beslenme için kullandığı fırçalı ağzıyla çok gelişmiş bir baş, geniş bir göğüskarına sahiptir. Bacakları yoktur. Diğer sivrisineklerden fark olarak Anofel ve bölümlü bir larvalarının soluk boruları yoktur ve bu yüzden kendilerini su yüzeyine paralel olacak şekilde konumlandırırlar. Larvalar 8. karınsal bölümlerinde bulunan solunum deliği ile nefes alırlar, bundan dolayı da sıklıkla yüzeye çıkmak zorundadırlar. Larvalar zamanlarının çoğunu algler, bakteriler ve yüzeydeki mikroorganizmalarla beslenerek geçirirler. Yalnızca rahatsız edildiklerinde yüzeyin altına dalarlar. Larvalar hem vücutlarıyla yaptıkları sarsıntılı hareketlerle, hem de ağızlarıyla oluşturdukları itici güçle yüzerler. Larva, pupaya başkalaştıktan sonra 4 bölümde veya safhada gelişir. Her safhanın sonunda, Larva daha hızlı gelişimini sağlamak için dış kabuk veya derisini atarak deri değiştirir. Larvalar çok geniş bir yaşam alanına sahip olmasına rağmen, çoğu türler temiz ve kirletilmemiş suları tercih ederler. Anofel sivrisineklerinin larvaları tatlı veya tuzlu su bataklıklarında, mangrov bataklıklarında, pirinç tarlalarında, çimenli hendeklerde, akarsu ve nehir kenarlarında ve ufak, geçici yağmursuyu birikintilerinde yaşarlar. Çoğu türler bitkisel alanları tercih ederler. Bazı türler açık, güneş ışığına maruz kalan sularda bulunurken, bir kısmı da ormanların gölgeli kısımlarında yaşarlar. Birkaç tür ise ağaç oyuklarında veya bazı bitki yapraklarında yaşarlar. Pupa (Larva sonrası evre) Pupa, yandan görünüş olarak virgül şeklindedir. Baş ve göğüs karnın altından dönerek cephalothorax olarak birleşirler. Larva’da olduğu gibi, pupa da nefes almak için sıklıkla yüzeye çıkmak zorundadır, bu işlevi de başgöğüs kısmında bulunan bir çift soluk borusuyla sağlarlar. Pupa olarak birkaç gün geçtikten sonra, başgöğüs kısmının sırt yüzeyi parçalanır ve ergin sivrisinek ortaya çıkar. Yetişkin Ergin dişi sinek 3-4 hafta yaşarken erkeklerin ömrü birkaç günle sınırlıdır. Yumurtadan ergin hale gelmeye kadarki süreç türlere göre değişiklik göstermektedir ve çevre sıcaklığından fazlaca etkilenmektedirler. Sivrisinekler yumurtadan erişginliğe en az 5 günde ulaşırlar fakat tropikal ortamlarda bu süre 10-14 gün almaktadır. Diğer sivrisineklerdeki gibi, ergin Anofel 3 bölümlü ince bir vücuda sahiptir: baş, göğüs, sırt. Baş, duyusal bilgiler edinme ve beslenmeyi sağlayacak şekilde özlelleşmiştir. Baş, gözleri ve bir çift uzun, çok bölümlü duyargayı barındırır. Duyargalar dişilerin yumurtaları bıraktıkları beslenme alanlarının kokularını kolayca alabilmeleri açısından önemlidir. Ayrıca başta bir adet beslenmeye yardım eden ileri doğru uzanan hortum ve iki duyusal dokungaç bulunur. Karın, hareketi sağlamak üzere özelleşmiştir. Üç çift ayak ve bir çift kanat göğüste bulunmaktadır. Sırt kısmı yemeklerin sindirimi ve yumurtaların gelişimini sağlayacak şekilde yapılanmıştır. Bu bölmeli vücut kısmı dişi kanlı besin getirdiği zaman uzayarak genişlemektedir. Kan, yumurta üretimi için protein kaynağı sağlayacak şekilde zamanla sindirilir ve sırt kısmını doldurur. Anofel sivrisinekleri dokungaçları, uzayabilen hortumları, kanatları üzerindeki yarı saydam siyah ve beyaz bölümlerin varlığıyla diğer sivrisineklerden ayırt edilebilirler. Ergin Anofel kendilerine has dinlenme konumlarıyla da farkedilebilirler: diğer sivrisinekler dinlenirken yüzeye paralel bir konum alırlarken, erkek ve dişi Anofeller karınlarıyla havaya dikilirler. Ergin sivrisinekler genellikle pupa evresini geçtikten birkaç gün sonra çiftleşebilirler. Çoğu türlerde erkekler genellikle akşam karanlığında bir küme oluştururlar ve dişiler de çiftleşmek için bu kümenin etrafında uçuşurlar. Erkekler, balözü ve diğer şeker kaynaklarıyla beslenerek yaklaşık bir hafta yaşarlar. Dişiler de enerji ihtiyaçlarını şeker kaynaklarından karşılarlar fakat onlar yumurtaların gelişimi için ayrıca kanlı yiyecekler de tüketmeleri gerekir. Gerekli kan ihtiyacını karşıladıktan sonra dişiler kanın sindirilmesi ve yumurtaların gelişimi için birkaç gün dinlenmeye çekilirler. Bu aşama sıcaklığa bağlıdır fakat tropikal bölgelerde genellikle 2-3 gün sürmektedir. Yumurtalar tamamen geliştiklerinde dişiler onları bırakırlar ve ev sahibi aramaya devam ederler. Bu döngü, dişi ölene kadar devam eder. Dişiler kapalı ortamda bir aydan uzun bir süre yaşayabilmelerine rağmen, doğa da bu süre 1-2 hafta civarındadır. Ömürleri sıcaklığa, neme, ve ayrıca dopal savunucalrla mücadele ederek kendilerine kan kaynakları sağlayabilme yeteneklerine bağlıdır. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  2. Kurbağaların Yaşam Döngüsü, Kurbağanın yaşam döngüsü resimli Rosalinda Kurbağaların Yaşam Döngüsü kurbağanın yaşam döngüsü resimli, kurbağaların yaşam döngüsü, Kurbağaların Yaşam Döngüsü Resmi, kurbağanın oluşum evreleri,kurbağanın gelişim aşamaları [IMG]http://img841.imageshack.us/img841/9256/kurbaga.jpgdolunay Bir çok amfibinin yaşam döngüsü, dişinin vücudunun dışında döllenen yumurtalar dişi tarafından bırakıldığında, suda başlar. Ardından, dış solungaçlarıyla nefes alan larva, yada iribaş, yumurtadan çıkar. Düz kuyruğu büyüyen larva sudaki bitkilerle beslenir. Başkalaşım (metamorfosis) adı verilen bir süreç sonunda fiziksel değişimler gerçekleşir ve solungaçların yerini akciğerler alır. İribaş da otobur bir hayvandan etobur bir hayvana dönüşür. Amfibiler, genellikle, 3-4 yaşlarında erişkin olurlar. Solungaç: Sudaki oksijeni kullanabilen bir soluma organı Yaz uykusu: Sıcak ve kuru yaz aylarında görülen eylemsizlik durumu Kış uykusu: Soğuk kış aylarında görülen eylemsizlik durumu Omurgasız: Belkemiği olmayan hayvan Omurgalı: Belkemiği olan hayvan Larva: Hayvanın, ergin haline benzemeyen ve erginleşmek için başkalaşım (metamorfosis) geçirmesi gereken, ilk şekli. Tüm amfibiler aynı üreme şeklini göstermezler. Semenderler tüm yaşamlarını karada geçirirler ve tam şekillenmiş yavru doğururlar. Diğerleri, ormanlık alanlarda nemli yerlere yumurta bırakır ve yumurtalardan yetişkinlerin küçülmüş biçimleri çıkar. Bazı su kelerlerinde solungaçlar tüm yaşamları boyunca kalır. Benekli kırmızı su keleri gençlik dönemini kırmızı semender olarak karada geçirir ve gelişerek bir ergin gibi yaşamak için suya geri döner. Üç temel Gurup Anuranlar (Kuyruksuzlar): Yaşayan amfibiler içinde, 3 000 tür ile Anora takımı (kurbağalar ve kara kurbağaları) en büyük gurubu oluşturur. Kurbağaların arka kuyrukları yoktur, onun yerine sıçramak ve yüzmeğe çok iyi uyum sağlamış uzun arka bacakları vardır. Anuranların çoğu taze suya yakın yaşadıkları halde bazıları daha kuru ortamlara uyum sağlamıştır. Kurbağa ve kara kurbağaları birbirinden farklıdır. Kara kurbağalarının diğer pürüzsüz derili kurbağalarla karşılaştırıldığında daha kısa bacakları ve siğilli görüntüye sahip daha kuru derileri vardır. Kurbağalar çok farklı büyüklükte olabilir. Ölçülmüş en küçük kurbağa yaklaşık 10 mm (Psyllophryne didactyla, Brezilya ve Stumpffia tridactyla, Madagaskar) ve en büyük ise 30 cm (Batı Afrika Goliath kurbağası, Conraua goliath)’dir. Anuranlar temel olarak böcekler ve diğer omurgasız hayvanlarla beslenirler. En büyük kurbağalar küçük memeli hayvanları, kuşları, balıkları ve diğer amfibileri de yiyebilirler. Urodeller (Kuyruklular): Semendergiller olarak da adlandırılan bu takım yaklaşık 250 türü barındır. Urodeller en küçüğü yaklaşık 15 mm (Thorius arboreus ) ve en büyüğü 1,5 m (Japonya’da bulunan dev semender) olmak üzere farklı büyüklüklerde olabilirler. Semendergillerin uzun kuyrukları ve az gelişmiş bacakları vardır. Genellikle suyun içinde yada yakınında görülürler ve çoğunlukla kaya veya odunların altındaki nemli toprakta bulunurlar. Erişkinler genellikle yaşamlarının büyük kısmını karada geçirirler ve böcek ve solucanlarla beslenirler. Semendergillerin bazı türleri, Siren cinsine girenler, suculdur. Sadece kısa ön ayakları olan Sirenler yılan balığına benzerler. Bu türler hem solungaçlarla hem de akciğerle solurlar ve bataklıkların dibindeki çamurun içine gömülürler. Gymnophionlar (Ayaksızlar): Ayaksızlar takımındaki solucanımsılar (Caecilian) solucana benzeyen kör ve ayaksız amfibilerdir. Afrika ve Güney Afrika’nın tropikal ikliminde nemli toprağa gömülürler. Değişen boyutlara sahip en az 160 farklı solucanımsı tür vardır. Ölçülen en küçük ayaksız Grandisonia brevis (11,2 cm), büyük ayaksız ise Caecilia thompsoni (1,515 m)’dir. Ancak, iri boyutlarına karşın çok seyrek görülürler. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  3. Kuşların Yaşam Döngüsü, Kuşlarda Yaşam Döngüsü Rosalinda Kuşların Yaşam Döngüsü Kuşlarda Yaşam Döngüsü, Kuşların Yaşam Döngüsü Kuşlar yılan,kertenkele ve timsah gibi hayvanlar yumurtayla ürer. Bu canlıların yavruları yumurta içerisinde gelişerek dünyaya gelir. Çevremizde gördüğümüz bir çok hayvan ise yavrularını doğurarak ürer. Yavrular anne karnında gelişimlerini tamamladıktan sonra dünyaya gelir. Koyun,kaplan,aslan,at,kedi ve köpek gibi hayvanlar yavrularını doğurarak ürer. Bir annenin bebeğini doğurduktan sonra onunla ne kadar yakından ilgilendiğini,bebeği büyüyene kadar onun tüm bakımını üstlendiğini biliriz. Her canlı annemizin bize gösterdiği şefkatli bakımı göstermez. Tüm canlılar büyüyene kadar yavrularına bakmazlar. Yavru kuşlar belli bir zamana kadar anneleri tarafından korunur ve bakılırlar. Fakat belli bir zamandan sonra yavru kuşlar hayatlarını yalnız devam ettirirler. Gelişim dönemlerinde yavrular büyüyerek yetişkin bireyler haline gelir. Yeni doğmuş bir kedi yavrusunu gördüğümüzde onun büyüdüğünde nasıl görüneceğini rahatlıkla tahmin ederiz. Ancak bazı hayvanlar gelişim dönemlerinde görünüşlerini tamamen değiştirirler. Kuşların Temel Özellikleri Kuş tüyü, birbirinin içine girmiş küçük parçalardan oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. Tüylerin sağlıklı olması, kuşun bunları gagasıyla düzenli olarak taramasına bağlıdır. Canlılar dünyasında sadece kuşların tüyü vardır. En dıştaki tüyler uçmaya yarar ve gövdenin ıslanmasına engel olur. Daha içtekiler ise vücudu sıcak tutar. Kuşların uçarken gösterdikleri çeviklik ve hız, kanat biçimlerine göre değişir. Hızlı uçuşlar için uzun ve sivri kanatlar gerekirken havada uzun süre kalabilmek için geniş olanlar yararlıdır. Kuşlar çiftleşmeden önce birbirlerine kur yaparlar. Leyleklerin gagalarını takırdatmaları buna güzel bir örnektir. Yeni doğan yavrular genellikle çıplak ve tüysüzdür. Tüyler çıkıp da uçma öğrenilene kadar ana ve babalar yavruları yuvada besler. Bazı kuşların yuvaları karmaşık bir yapı özelliği gösterirken, kimi kuşlar hiç yuva yapmaz. bazı sukuşları yumurtalarını kumsallardaki çakılların üzerine bırakır. Dişi, tüm yumurtalarını yumurtlayınca, üzerlerine oturarak kuluçkaya yatar; böylece yumurtaları sıcak kalır ve civcivleri gelişebilir. Kuşların Çevreye Uyumu Bütün Kuşlar en iyi yararlanabilecekleri şekilde çevreleirne uyum gösterirler. Özellikle gaga ve pençeleri bu uyumun iyi birer göstergesidir. Sağanlar zamanlarının çoğunu havada geçirirler. Uzun kanatları ve kısa bacakları vardır. Küçük, kısa gagalarıyla uçan böcekleri yakalarlar. Ağaçkakanlar ağaçlardaki böcekleri bulmak için kuvvetli gagalarını keski gibi kullanırlar. Önce iki, arkada iki parmak olacak şekilde gelişen pençeleri de ağaç gövdelerine tutunmalarına yarar. Florya’nın tohum yemeye uygun gagası kısa ve kalındır. bütün öteki tüneyen kuşlar gibi ayakları konduğu dalı kendiliğinden sıkıca kavrar, böylece rüzgarda ya da uyurken aşağıya düşmez. Ördekler perdeli ayaklarıyla yüzer ve beslenmek için dalarlar. Çulluklar ise ince gagalarını çamurlara daldırıp besin ararlar. Yırtıcı kuşların pençelerinde, avlarını yakalayıp taşıyabilecekleri kanca gibi tırnaklar vardır. Gagaları da etleri koparabilecek kadar güçlüdür. Kuşların Göçü Bazı kuşlar sonbaharda, çevre koşullarının mevsimlik değişimleirne uyum sağlamak için daha bol besin bulabilecekleri ılıman bölgelere doğru yola çıkarlar. türkiye bazı önemli göç yollarının yer aldığı bir ülkedir. Kırlangıçlar Güney Afrika’dan dönüşlerinde eski yuvalarını bularak tekrar kullanırlar. Turna gibi bazı kuşlar göç ederken düzenli, genellikle "V" şeklinde göç katarları oluştururlar. Bilim adamları, kuşların yönlerini nasıl böylesine doğru saptayarak göç ettiklerini araştırmaktadır. kuşların yön bulmak için güneşi, ayı ve yıldızları kullandıkları bilinmekte, ayrıca dünyanın manyetik alanına karşı da duyarlı oldukları sanılmaktadır. Göç, kuşlar için tehlikeli bir olaydır. kuvvetli rüzgarlar onları yollarından saptırır, sis yön bulmalarını güçleştirir, şiddetli kar ise kuşların soğuğa yenik düşmelerine yol açar. Kuşların Doğadaki Yeri Kuşların doğadaki dengenin korunmasına büyük önemi vardır. Örneğin yırtıcı kuşlar fare, tavşan gibi kemirgen hayvanları avlayarak çoğalmalarına ve ekinlere zarar vermeleirne engel olurlar. Pek çok böcekçil kuş da (Sinekkapan, Kırlangıç vb.) böceklerin aşırı çoğalmalarını önler. İnsanın beslenmesinde önemli bir yeri olan tavuk, anavatanı Güneydoğu asya olan Kırmız Orman tavuğu’ndan türemiştir. Tohum ve meyvelerle beslenen kuşlar, yedikleri bitki tohumlarını uzak yerlerde, dışkılarıyla birlikte atarak bitkilerin çoğalmalarına ve yayılmalarına neden olurlar. Kuşlar ayrıca çevremize çeşitliklik ve güzellik katar; şair, fotoğrafçı, müzisyen ve diğer sanatçılara esin kaynağı olarak, bilim adamlarına da doğanın sırlarını çözmeye yardımcı canlılar olarak faydalıdırlar. Kuşların Karşılaştığı Tehlikeler Her kuşun yaşamak ve neslini devam ettirebilmek için bazı temel gereksinimleri vardır. bunların başında uygun yuva kurma yerleri, yeterli yiyecek ve su bulabilecekleri doğal çevre ve güvenli bir ortam gelir. Özellikle yuva kurma sırasında rahatsız edilmemeleri göçler sırasında da öldürülmeden gidecekleri yere varabilmeleri gerekir. Kuşlar, yiyeceklerine karışan zehirli sanayi atıkları ve tarım ilaçları yüzünden ölmekte, tankerlerden denize dökülen petrole bulanarak uçamaz hale gelmektedir. Ancak pek çok kuş türü bu temel gereksinimlerini karşılayamamış, son 300 yılda 70-80 kuş türü bir daha geri gelmemek üzere yok olmuştur. Bu yokoluşun en büyük sorumlusu insandır. günümüzde kuşlara ve genel olarak doğal yaşama yönelik en önemli tehlike doğal çevrenin, yaşama ortamlarının yok edilişidir. Ormanlar kesilmekte ve yakılmakta, sulakalanlar kurutulmakta, bu ortamlardan başka yerlere uyum sağlayamayacak kuş türleri yaşama alanlarının bozulması yüzünden giderek azalmaktadır. Binlerce kuş, insanlar tarafından avlanarak, yakalanarak bilinçli bir şekilde katledilmektedir. belirli ölçüler ve kurallar içinde yapılan avcılığın yaban yaşamına fazla bir zararı yokken, katliam boyutuna ulaşan avcılık sonucu doğanın kendinş yenileme gücü aşılmakta, av hayvanları her geçen gün azalmaktadır. Afrika ve Asya’nın ender kuşlarından olan Yılanboyun (Anhinga rufa) yakın zamana kadar ülkemizde de yaşamaktaydı. Fakat Amik Gölü’nün kurutlmasından sonra yok oldu. Dünyada sadece Fas ve Türkiye’de bulunan Kelaynak (Geronticus eremita) Urfa ilimizin Birecik ilçesinde kuluçkaya yatmaktadır. 1950’lerde sayıları yaklaşık 1200 olan kelaynaklar, 1958’de yapılan yüksek dozda DDT ilaçlaması sonucu hızla azalmıştır. 1990 yılında göçmen popülasyon tükenmiştir. Geri kalan kuşlar üretim istasyonuna bağımlı olarak yaşamaktadırlar. Kuşların İncelenmesi Kuşları daha iyi tanımak ancak onları doğada gözlemekle olur. Başarılı bir gözlem için ilk kural sessiz ve sabırlı olmaktır. Ayrıca kuşları daha yakından görebilmek için bir dürbün kullanabilirsiniz. Gözlem yaparken, tanımadığınız kuşların özelliklerini bir deftere yazıp sonradan araştırabilirsiniz. çevrenizdeki kuş türlerinin adlarını ve sayılarını düzenli olarak kaydederseniz kısa zamanda hangilerinin göçmen, hangilerinin yerli olduğunu anlayabilirsiniz. Tanıdıkça, kuşların ilginç, değişik yönlerini keşfedecek, onları sevecek ve dünyada yaşamaya hakkı olan tek canlı türünün insan olmadığını düşüneceksiniz. Kuşları Tanıyalım DHKD Yayınları weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  4. Tigres

    Garp Hun İmparatorluğu

    Batı Hun İmparatorluğu Jelibon Batı Hun İmparatorluğu Batı Hun İmparatorluğu Milâttan sonraki ilk yüzyılda Hun İmparatorluğu Doğu ve Batı Hunları olmak üzere iki ayrı devlete bölündüler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlara Güney ve Kuzey Hunları da denir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayBatı Hunları ile ilgili kaynaklar ve yorumlar çok çeşitlidir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bazı kaynaklar Batı Hun İmparatorluğu ile Avrupa Hun İmparatorluğu’nu ayırmakta ve bunları iki ayrı devlet olarak kabul etmekte, bazıları ise Batı ve Avrupa Hun İmparatorluklarını birbirlerinin devamı sayarak tek devlet kabul etmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batı Hunlarının geldikleri yer konusunda da değişik görüşler ileri sürülmesine karşın, son yapılan araştırmalar bu Hunların Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Orta Asya’dan göç eden kavimler olduğunu kesinleştirmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batı Hunlarının Asya kökenli ve Büyük Hun Devleti’ni kuran kavimlerin torunları olduklarına artık kesin bir gözle bakılmaktadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu konuda tarihsel, kültürel ve toplumsal bilgiler kanıtlanmıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  5. Tigres

    Avrupa Hun İmparatorluğu

    Avrupa Hun İmparatorluğu Jelibon Avrupa Hun İmparatorluğu Kimlikleri hakkında, 200 yıldan beri türlü tahminler yürütülen ve bazı bilginler tarafından Moğol (K[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Shiratory, Asya Hunlarını Moğol saydığı için), Türk-Moğol karışımı (P[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Pelliot, R[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Grousset), Türk-Moğol-Mançu karışımı (L[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cahun vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay), Fin-Ugor (Klaproth, K[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay F[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Neumann vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay) oldukları veya doğrudan doğruya Slav menşeinden geldikleri (Venelin, Ilovayski, Zabelin, Inostrantsev), yahut Germen soyuna mensup bulundukları (Müllen-hoff, A[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fick, R[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Much, J[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hoops), veya Kafkas kavimlerinden bir kol teşkil ettikleri (L[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Jeliç, Gy[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Meszaros) ileri sürülen Batı Hunlarının, Asya Hunları’nın torunları oldukları, son zamanlardaki araştırmalarla daha da açıklık kazanmıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu hususta birçok tarihî, coğrafî, linguistik ve kültürel deliller gösterilmiştir: Coğrafyacı Strabon (ölm[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 25) Hunların Grek-Baktria krallığının doğusunda olduklarını söylerken, tarihçi Plinius (ölm[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 125), adı geçen krallığın, Hunlar tarafından yıkıldığını kaydeder ki, bu Hunlar’ı, Çin kaynakları, Hiung-nu olarak tanıtmıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Orosius (1[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asrın sonları) ve Ptolemaios (M[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayÖ[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 160-170) haritalarında, “Hun”ların oturdukları bölgeler, Çin kaynaklarında Hiung-nuların toprakları olarak belirtilmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batı Hunlarının, Asya Hunlarından geldikleri hakkında kuvvetli bir delil de, Fr[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hirth tarafından ortaya konmuştur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Buna göre, 355-365 yıllarında Alan ülkesinin (Hazar-Aral arası) istila edilmesi münasebeti ile Çin kaynakları (Wei-shu), bu memleketin Hiung-nular tarafından zapt olunduğunu kaydederken, o devir Latin yazan A[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Marcellinus (4[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asır sonu), fethin Hunlar tarafından yapıldığını belirtmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aynı hadise üzerinde birbirini doğrulayan bir Uzak-doğu ve bir Batı kaynağının tespit ettiği Hiung-nu=Hun aynîliği, Çin’de, Hun başbuğu Liu Yüan sülalesi (304-329) tarafından, Lo-Yang’ın zaptında (311) esir düşen Sogdlu tacirlerden bahseden, Çin Tabgaç hükümdarı Kao-çung’a (452-465) yazılmış Sogd dilinde bir metin ile de ayrıca teyid edilmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayGeniş Hun imparatorluğu topraklarında, başta Gotça olmak üzere çeşitli Germen lehçeleri, İslav, İranî ve Fin-Ugor dilleri, Latince ve Grekçe konuşulmakta idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kaynaklarımızda, Hunlardan kalma dil yadigârlarından bir kısmının bu yabancı dillere ait olması tabiî görülebileceği gibi, hatta Hun hükümdar ailesinden veya yakın akrabalarından bazılarının adlarının, bilhassa Gotlarla çok sıkı münasebet dolayısıyla, Gotça’dan gelmiş olması da mümkündür[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat hükümdar sülalesinin soyca Türk olduğunda ve Hun kütlesinin Türkçe konuştuğunda şüphe yoktur [IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hükümdar ailesinde tespit edilen adlar şöyledir: Karaton (kara don = siyah renkte elbise) veya Ka-ra-tun (güçlü soy), Muncuk (boncuk, aynı zamanda “bayrak” manasında; Attila’nın babası); Attila; İlek, Dengizik (dengiz = deniz’den), İrnek (Attila’nın üç oğlu); Aybars, Oktar (Attila’nın amcaları); Arıkan (Arıghan)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tanınmış kimseler: Basık, Kursık,Atakam,Eşkam[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Topluluk: Akatir, Şar (Sarı = ak) – Ogur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca, kımız Hatta Dura-Europos’da (Fırat nehrinin orta mecraında Suriye-Irak sınırına yakın yerde buluntu yeri) ele geçen M[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 3[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyıl ortalarından kalma Parth ve Parsî dilindeki kitabede, Güney Kafkasya’daki Hunların Erk Kapgan, Topçak, Tarkan-beg, Kubrat, Kurtak gibi Türkçe adlar taşıdıkları ileri sürülmekte ve Batı Hun hükümdar ailesinin Asya tanhularından indiklerini tespit bile mümkün görülmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hunlar, 4[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asrın ortalarında, Alan ülkesini ele geçirdikten sonra, 374′de İtil (Volga) kıyılarında göründüler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay O tarihlerde, Karadeniz kuzeyindeki düzlükler, bir Germen kavmi olan Got’ların işgali altında idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Don-Dinyeper nehirleri arasında Doğu Gotları (Ostrogot), onun batısında Batı Gotları (Vizigot) bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Daha batıda Transilvanya ve Galiçya’da Gepid’ler, bugünkü Macaristan’da Tisza nehri havalisinde Vandallar vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu dört Germen kavmi dışında, aynı bölgede, İranlı ve Slav kütleler, daha başka küçük Germen toplulukları da yaşıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hun başbuğu Balamir’in (veya Balamber) idaresindeki büyük taarruz, önce Doğu Gotlarına çarptı ve bu devleti yıktı (374), kral Ermanarikh intihar etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yerine geçen Hunimund, Hunlar tarafından “tayin” edilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay “Hayret edilecek bir hareket kabiliyeti ve gelişmiş bir süvari taktiği ile” devam eden Hun taarruzunun, Dinyeper kenarında vurduğu ağır darbe, Batı Gotlarını da çökertti ve kral Atanarikh, kalabalık Vizigot kütleleri ile batıya doğru kaçtı (375)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Böylece Hun askerî gücünün harekete geçirdiği ve çeşitli kavimlerin birbirlerini yerlerinden atarak, topraklarından çıkararak, Roma imparatorluğunun kuzey eyaletlerini alt-üst ederek, ta İspanya’ya kadar uzanmak suretiyle, Avrupa’nın etnik çehresini değiştiren, tarihî “Kavimler Göçü” başlamış oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Anî ve şiddetli Hun darbelerinin, beklenmedik mahallerde görünen Hun akıncı müfrezelerinin, Doğu Avrupa kavimleri arasında uyandırdığı dehşet, Batı dünyasında korkunç akisler yapmış, Hunlar aleyhine, çoğu Latin ve Grek kaynaklarında kayıtlı, inanılmaz rivayet ve hikayelerin çıkmasına ve yayılmasına sebep olmuştur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan teşkil ettikleri yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak, ilk defa 378 baharında Tuna’yı geçtiler ve Romalılardan mukavemet görmeksizin Trakya’ya kadar ilerlediler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ancak, Roma topraklarında görünen bu kuvvetler, keşif vazifesini yapan öncülerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Nitekim, aynı tarihlerde, bugünkü Macaristan ovalarına kadar akınlar tertiplenmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hunlardan korkan, bugünkü Avusturya arazisindeki Markomanlarla Kuadlar, Roma topraklarına geçmeye hazırlanırken, İran asıllı Sarmatlar, sınırları (”limes”) aşıp Roma imparatorluğu’na giriyor, önce Transilvanya’da duraklamış olan Batı Gotları da Roma hudutlarını geçiyorlardı (381)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Diğer taraftan, bir kısım Germen menşeli kütlelerle İranlı Baştarnalar, Pan-nonia’dan (Batı Macaristan), Alplere doğru sarkarak, İtalya’yı tehdide başlamışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hunlar, Roma İmparatoru Theodosios I’in ölüm yılı olan 395′te, yeniden harekete geçtiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu hareket iki cepheli idi; Hunlardan bir kısmı, Balkanlar’dan Trakya’ya ilerlerken, daha büyük sayıda diğer bir kısım, Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya yöneltilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hun devletinin, Don nehri havalisindeki “doğu kanadı” tarafından tertiplenen Anadolu akını, Basık ve Kursık adlı iki başbuğun idaresinde idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Romalıları olduğu kadar, Sasanî imparatorluğunu da telaşa düşüren bu akında, Hun süvarileri, Erzurum bölgesinden itibaren Karasu, Fırat vadilerini takiben, Melitene’ye (Malatya) ve Kilikia’ya (Çukurova) ilerlemişler, bölgenin en tahkimli kaleleri olan Edessa (Urfa) ve Antakya’yı bir müddet kuşattıktan sonra, Suriye’ye inerek Tyros’u (Sür) baskı altına almışlar, oradan Kudüs’e yönelmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Çok süratli cereyan eden bu harekâttan korkuya kapıldıkları için, Hunlara dair acayip hikayeler uyduran kilise adamlarının dehşet dolu gözleri önünde, akıncılar, sonbahara doğru kuzeye çark ederek Orta Anadolu’ya, Kappadokia, Galatia’ya (Kayseri-Ankara ve havalisi) ulaştılar ve oradan Azerbaycan-Bakü yolu ile kuzeye, merkezlerine döndüler (395-396)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu, Türkler’in Anadolu’da, tarihî kayıtlarla sabit ilk görünüşleri olmalıdır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 398′de daha küçük çapta tekrarlanan bu akınlar karşısında, Doğu Roma’nın genç imparatoru Arkadius, hiçbir ciddî tedbir alamamıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batıda Hun baskısı, 400 yılına doğru, başbuğ Uldız kumandasında iyice hissedildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Balamir’in oğlu veya torunu olduğu sanılan Uldız, Attila’nın son yıllarına kadar takip edilecek Hun dış siyasetinin esaslarını tespit etmişti ki, buna göre, Doğu Roma, yani Bizans daima baskı altında tutulacak, Batı Roma ile iyi münasebetler devam ettirilecekti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Çünkü Bizans’ın Hun nüfuzuna alınması ilk hedefi teşkil ediyor, buna karşılık, Batı Roma topraklarına tecavüz ederek huzursuzluk çıkaran “barbar” kavimler aynı zamanda Hunların da düşmanları oldukları için, Batı Roma ile müşterek hareket gerekiyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Nitekim Uldız’ın Tuna’da görünmesi ile Kavimler Göçü’nün 2[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay büyük dalgası başlamış, Asding Vandalları, Hunlardan kaçan Vizigotlar, İtalya’da görünmüşlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Alarikh’in idaresindeki bu Got tehlikesi, Romalı kumandan Stilikho tarafından güçlükle önlendi (Nisan 402)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat daha korkunç bir barbar belirdi ki, bu da, Hun korkusu ile yerlerini terk etmiş olan Vandal’ları, Sueb’leri, Kuad’ları, Burgond’ları, Sakson’ları, Alaman’ları vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay kendi demir yumruğu altında birleştirmiş olarak Roma üzerine atılan Radagais idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İtalya’da müthiş tahribat yapıyor, Roma’yı yeryüzünden kaldıracağını ilan ediyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Stilikho’nun bile Pavia savaşında durdurmağa muvaffak olamadığı bu barbar şef, ancak Türkler karşısında mağlup oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Büyük Feasu-lae (= Fiesole, Floransa’nın güneyinde) muharebesinde, bizzat Uldız’ın kumanda ettiği, Romalı kuvvetlerle takviyeli Hun ordusu tarafından mağlup edilen Radagais yakalandı ve idam edildi (Ağustos 406)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu zaferi ile Uldız, Roma’yı kurtarmış oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay O, aynı zamanda, Hun kudretinden bir kere daha ürken Vandal, Alan, Sueb, Sarmat, Kelt vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay kütlelerini Ren nehri ötesine, Galya’ya gitmeğe zorlamakla, Hunların batıya yönelik yolları üzerindeki engelleri kaldırmış, buralarda Hun kuvvetlerinin serbest hareketlerine imkân hazırlamıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Sınırları, Asya’da Aral gölünün doğusuna kadar uzandığı anlaşılan Hun imparatorluğunun “batı kanadı” kralı (= elig) olduğu tahmin edilen Uldız, 404-405 yıllarında ve bilhassa 409 yılında Tuna’yı geçerek, nehrin güneyinde bazı köprü başlarını tutmak suretiyle, Bizans’a Hun tehdidinin eksilmediğini göstermiş ve Grek kaynaklarına göre (Sozomenos, Codex Theodosianos vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay), kendisi ile barış müzakeresi için gönderilen Trakya umumî valisine (magister militum) “Güneş’in battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim” diyerek meydan okumuştu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Uldız’ın ölümünden (410 sıraları) sonra, Hun imparatorluğunun başında Karaton bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunun hakkında bildiğimiz, sadece, 412 yılında Bizans elçisi Olympiodoros’un onun yanına gitmiş olduğudur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Karaton, daha çok, doğu işleri ile uğraşmış görünmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 422′ye kadar Hunlar hakkında bilgi verilmediğinden, o kanattaki meşguliyetin, on sene kadar sürdüğü tahmin edilmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 422 yılı, Avrupa (Batı) Hunları tarihinde yeni bir devrin başlangıcı gibidir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu senede, Hun hükümdar ailesine mensup dört kardeşten (Rua, Muncuk, Aybars, Oktar) biri olan Rua, imparatorluk makamını işgal ediyor, Muncuk (Attila’nın babası) erken öldüğü için, diğer iki kardeş “kanat elig’leri” durumunda bulunuyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Siyasette Uldız’ın izinde yürüyen Rua, Bizans’ın, Hun ordusunu isyana teşvik etmek ve tâbi kavimleri Hunlardan ayırmak maksadı ile, Hun topraklarında faaliyete geçirdiği casusluk şebekesini ve propagandacıları ileri sürerek tertiplediği Balkan seferinde (422), mukavemet göstermeyen Bizans’ı yıllık vergiye bağladı: 350 libre altın (25,200 solidus)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İmparator Theodosios II’nin (408-450), 423′te, henüz 4 yaşında iken Batı Roma imparatoru ilan edilen Valentinianus III karşısında Roma’ya sahip olmak iddiası ile İtalya’ya ordu ve donanma sevk etmesi, Batı Roma’yı, Hunlara daha çok yaklaştırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Roma Senatosu’nun da, küçük imparatorun yerine 1[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay “Notarius” (devlet baş müsteşarı) Johannes’i seçmesi üzerine, o sırada 35 yaşında bulunan ünlü asilzade F[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aetius (Aesius), yardım sağlamak için Rua’nın yanına geldi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hun imparatoru, 60 bin süvari başında, İtalya’ya yöneldi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Savaşa girmeden kuvvetlerini çeken Bizans’tan, ağırca bir harp tazminatı alındı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İleride Attila ile hesaplaşacak olan Aetius, gençlik çağının, Roma tahtı içlerine karışmaktan doğan, buhranlı anlarını Hun yardımı ile atlatmış, “magister militum” iken “konsül”lüğe yükseldiği 432 yılında, Afrika’da Vandal kralı Geiserikh ile mücadele eden rakibi Bonifacius karşısında, canını Rua’ya sığınmak suretiyle kurtarmış; imparator Valentinianus’un annesi Placidia da, Hun kuvvetlerinin İtalya’ya yönelmesi üzerine, Aetius ile uzlaşmağa mecbur olmuştu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bütün bunlar, Rua’nın, kuvvetli şahsiyeti ile, Hun devletinin her iki Roma’nın iç ve dış siyasetlerine yön verdiğini göstermekte idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Artık Hunlara tabi “barbar” kavimlerin, Roma’ya güvenerek herhangi bir harekete kalkışmaları, söz konusu değildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ancak, Bizans tarihçisi Priskos’un ifadesi ile, “Rua’dan barışı, yılda 350 libre altınla satın almış olan Theodosios II”, yine de, Hun idaresinde yaşayan yabancıları, gizlice kışkırtmaktan geri kalmıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sebeple Rua, o zamana kadar mutad olan, Bizanslıların, Hun İmparatorluğundaki yabancılardan ücretli asker toplama faaliyetlerini ve Bizanslı tacirlerin, Hun topraklarında ticaret yapmalarını yasak etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ülkesi dahilinde hiçbir Grek serbest dolaşamayacak ve ticaret, belirli sınır kasabalarında yapılacaktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu arada Rua, bir müddet önce Bizans’a sığınmış olan Hun ileri gelenlerinden Mama ile Atakam’ın oğullarının ve diğer Hun kaçaklarının iadesini istedi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Theodosios II, süratle antlaşma yolu bulmak ümidi ile, elçilik heyetini Hun başkentine göndermeğe karar verdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat, o sırada Rua öldü (434 baharı)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizans, kudretli bir düşmandan kurtulduğu için seviniyor, piskopos Proculos, vaazlarında, Tanrı’nın, dindar imparator Theodosios’un dualarını kabul ederek, Bizans üzerinden bir tehlikeyi kaldırdığını söylüyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat, Hun sınırlarına gelen Bizans elçilik heyeti, Rua’yı da gölgede bırakan bir başbuğ ile karşılaştı: Attila (Etil)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hunların başına geçtiği zaman, 39-40 yaşlarında olan Attila, babası Muncuk erken öldüğü için, amcası Rua’nın yanında yetişmiş, onunla birlikte seferlere katılmış, çeşitli kavimleri yakından tanımak imkânını bulmuş, devlet idaresini ve Hun iç ve dış siyasetinin esaslarını öğrenmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Memleketi, büyük kardeşi Bleda (sonraları Macarlar tarafından Buda diye anılmıştır) ile birlikte devralmışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat kaynaklarda açıklandığına göre, eğlenceden hoşlanan, enerjisi kıt Buda, ikinci planda kalarak, devleti ciddî bir hükümdar vasfını taşıyan kardeşine bırakmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ordu ve dış ilişkilerin düzenlenmesi, Attila’nın elinde idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Amcaları Aybars (doğu kanadı elig’i) ve Oktar (batı kanadı elig’i), Rua zamanındaki yerlerini muhafaza ediyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aralarında, iddia edildiği gibi bir rekabet bahis konusu olmadıktan başka, Bleda da “iktidar hırsı ile yanan” Attila tarafından ortadan kaldırılmış değildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Attila’nın yardımcısı sıfatı ile, 11 yıl Hun İmparatorluğunun idaresine katılan Bleda, 445′te eceli ile ölmüştür[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 434 yılı baharında, Hun sınırlarına gelen Bizans elçilerini Attila, Tuna ile Morava nehrinin birleştiği yerdeki, Bizans Margos (bugünkü Dubravica) kalesinin tam karşısında -Tuna’nın kuzey kıyısında- bulunan Konstantia surları önünde, at üzerinde karşıladı ve dinlenmelerine dahi izin vermediği elçilerin, biri konsül-general, diğeri seçkin bir diplomat olan temsilcilerine, taleplerini, barış şartları olarak yazdırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Konstantia Barışı (veya Margos Barışı) diye anılan bu antlaşmanın başlıca maddelerine göre; Bizans, bundan böyle Hunlara bağlı kavimlerle müzakerelere, ittifaklara girişmeyecek; Hunlardan kaçanlara, esir alınmış Bizans tebaası dahil, sığınma hakkı tanımayacak, Bizans elinde bulunanlar iade edilecek (Grek asıllı olanlar için fidye verilebilecek); ticarî münasebetler, yine belirli sınır kasabalarında devam edecek ve Bizans’ın ödemeyi taahhüt ettiği yıllık vergi, iki katına (700 libre altın veya 50,400 solidus) çıkarılacaktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Theodosios II’nin aynen kabul ettiği bu anlaşmanın hükümleri icabı olarak, Hunlara iade edilen kaçakları Attila, daha Bizans ülkesi içinde, Trakya’da Karsus (Bulgaristan’da Hirsovo) kalesinde astırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu durum, Hunlar arasında olduğu kadar Bizans’ta, Roma’da ve diğer kavimler arasında, Attila adının, dehşet saçan bir otoritenin timsali haline gelmesine yardım etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bundan sonra Attila, imparatorluğun doğu bölgelerinde, at üzerinde, aylarca süren bir teftiş gezisi yaparak, İtil (Volga) kıyılarındaki Şaragur’ların (Ak-Ogur) ayaklanma teşebbüsünü bastırdı (435)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batı kanadının ağırlık merkezi Tuna etrafında, doğu kanadının ağırlık merkezi Dinyeper havalisinde olduğu tahmin edilen bu tarihlerde Hun imparatorluğunda, kaynaklardan (Priskos, Jordanes, P[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Diaconus, J[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Honorius vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay) takip edilebildiği kadar, başlıca şu topluluklar yer almışlardı: a[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Germenler (doğudan batıya): Doğu Got, Gepid, Turciling, Sueb, Markoman, Kuad, Herul, Rugi, Skir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay b[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İslavlar (Orta ve Batı Rusya’da): Veneda, Ant, Sklaven[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay c[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İranlılar (Kafkaslar’dan Tuna’ya kadar, dağınık halde): Alan, Sarmat, Baştarna, Neur, Roxolan[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay d[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fin-Ugorlar (Ural’dan Baltık’a kadar): Çeremis, Mordvin, Merya, Veşi, Çud, Est, Vidivari[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay e[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Türkler: İmparatorluğun her tarafına yayılmış olarak Hunlar, Karadeniz kuzeyi düzlüklerinden Volga’ya kadar Beş- ogur, Altı-ogur, On-ogur, Şaragur, Azak’ın batısında Akatir, Volga’nın doğusunda Sabar ve başka Türk kütlelerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  6. Altınordu (Altın Ordu) İmparatorluğu Jelibon Altınordu (Altın Ordu) İmparatorluğu Cengiz Han’ın 1227′de ölümünden sonra, büyük hanlık makamını Ögedey işgal etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Onun hâkimiyeti, Türk-Moğol Hakanlığı’nın teşkilâtlandırılması bakımından mühimdir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu maksatla kurultaylar toplanmış ve bazı umumî kurallar konulmuş, Cengiz’in “yasa”sı tatbik edilmekle beraber, şehirli ve köylü ahalinin ihtiyacına göre bir idare kurulmuştu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1235′te devlet işlerini alâkadar eden yeni meseleler münasebetiyle toplanan büyük kurultayda, Batı Seferi, yani Doğu Avrupa’nın istilâsı kararlaştırıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu maksatla, bilhassa Türklerden olmak üzere, büyük bir ordu toplandı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Miktarı bilinmeyen bu Moğol-Türk ordusunun, birkaç yüz bin kişiden ibaret olduğu muhakkaktır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fütuhatın başlangıcı, 1236 yılına rastlar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayBu muazzam ordunun başında Cengiz’in torunu, Batu (Çoçi Oğlu) bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aslında Harezm, Kafkasya ve İrtiş’in batısı büyük oğlu Cuci’ye düşmüştü (1224)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat Cuci, Cengiz Han’dan az önce öldü ve ona ayrılan yerler oğlu Batu Han’a verildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ona verilen bölgede kurulan devletin adı “Altınordu”, asıl kurucusu da Batu Han’dır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu adı, Moğolca’da çadır demek olan “Orda” kelimesinden gelir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanların ordugahında han çadırının üzeri altın kaplama olduğu için, bu çadıra “Altınorda” deniliyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Zamanla bu kelime, Türkçe’de “Altınordu” şeklinde yazıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altın Ordu Devleti Haritası Hem Altınordulular, hem de “kral sarayı” ve “ordugâh” anlamlarında kullanılır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han’a ait olan yerlere, babasının adından dolayı “Cuci Ulusu” deniyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ulus, “Birleşik İller” anlamında, yani yer adı olarak kullanıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Sefere, ondan başka birçok Çingiz oğulları (prensleri) de iştirak edeceklerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ön kıtaların kumandanı olarak da en meşhur generallerden biri olan Sobutay’ı (Sübegetey, Sübetey) görüyoruz[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Askerlerin büyük bir çoğunluğunu, Orhun ile Yayık ve İrtiş aralarında yaşayan Türk kabileleri teşkil ediyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İlk darbe Bulgarlar üzerine oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu hareket, 1224′de Bulgarlar’ın, Don boyundan dönen Moğol kıtalarına hücumlarının öcünü almak için yapılmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bulgarlar az bir zaman içinde yenildiler; başta Bulgar olmak üzere, şehirleri tahrip edildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehirlerden ve büyük yollardan uzakta kalan halkın, bu istilâdan zarar görmediği muhakkaktır; şehirli ve köylü ahaliden birçoğunun da kaçarak, ormanlarda saklandığı anlaşılmaktadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu suretle, Moğol istilâsından sonra, Orta İdil sahasındaki Bulgar unsuru ortadan kaldırılmış olmadı; yok olan şey, müstakil bir Bulgar devletiydi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Nitekim, çok geçmeden, bu bölgede Bulgar beylerinin yeniden faaliyette bulunduklarını görüyoruz[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1237 sonunda kış mevsimi olmasına rağmen, Moğol-Türk ordusu, Rus bölgesinin istilâsına başladı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sıralarda Rus yurdu, birçok knezliklere bölünmüştü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ryurik sülâlesine mensup olmak üzere, muhtelif mıntıkalarda, knezleri, müstakil birer beylik hâlinde hükümet etmekte idiler; artık Kiyef (Kiev) merkez olmaktan çıkmıştı; onun yerine Suzdal Rusyası (Merkezi Vladimir) yükselmişti; batıda da Haliç knezleri kuvvet bulmuşlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İlmen Gölü’nün kuzey sahilindeki Novgorod şehri de mühim bir iktisadî ve siyasî merkez vaziyetinde idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu Rus knezlikleri arasında mücadeleler eksik olmadığından Rus yurdu, âdeta, daimî bir anarşi manzarası arz etmekte idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han’ın orduları, 1237′de Bulgar memleketinden hareketle Suru (Sura) ırmağının baş kısmını geçtikten sonra, Ryazan üzerine yürüdüler; bir darbe ile burayı ele geçirdiler; o sıralarda ehemmiyetsiz bir kasaba olan Moskova’yı yaktılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Vladimir, Suzdal, Rostov ve Volga kıyısındaki Yaroslav şehirlerini zaptettiler; bütün bu şehirler birer kale idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Türk-Moğol ordusunun, yalnız açık meydan muharebesinde değil, kaleleri kuşatmak ve zaptetmek hususunda da fevkalâde becerikli oldukları görülüyor[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kışın şiddetine rağmen, Batu Han kuvvetleri, 2-3 ay zarfında birçok kale ve şehri ele geçirdiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1238 baharı geldiği zaman bu ordu, İlmen Gölü’nün güneyinde, Lovat ırmağına varmış bulunuyordu; fakat mevsimin icabı olarak, daha fazla kuzeye, yani Novgorod istikametine gidilmemiş, orduların güneye dönmesi uygun görülmüştü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu defa Oka nehrine yakın Kozelsk şehrinin fazla direnmesi, ordunun hareketini biraz yavaşlatmışsa da, bu kale zapt edilip ahalisi kılıçtan geçirilince, Moğol-Türk kuvvetleri, 1238 ilkbaharında, Don ile Dnyeper nehirleri arasındaki sahaya gelmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bununla, seferin ilk safhası sona erdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Gayet kısa bir zaman içinde, hem de kış olmasına rağmen, Batu Han, “yıldırım” harbiyle Rus yurdunun en mühim kısmını zapt ve Rus knezlerinin askerî kuvvetlerinin dayanak noktalarını imha etmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tarihte ilk defa olmak üzere, doğudan gelen Türk istilâsı, bir darbede Rus knezlerinin siyasî varlıklarını ortadan kaldırmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu Moğol-Türk hareketinin ikinci safhası, Kumanlar’a karşı oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1224′de Kalka boyundaki savaştan sonra, Kumanlar, Türk-Moğol İmparatorluğunun düşmanları arasında sayılıyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1238-39 yılındaki seferlerin neticesinde, Kumanlar, Don boyu ve bütün Kıpçak sahrasından kovuldu; bir kısmı kuzeydoğu’da Kama Bulgarları arasına gitmiş, kalanları da Macaristan’a iltica etmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu suretle, Kama boyundaki Kıpçak ve galiba Kumanlar’la birlikte olan, Yimekler’in gelmesiyle Türk unsuru artmış ve hattâ Bulgarlar bile Kıpçaklaşmışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu suretle Moğol istilâsının bir neticesi de Orta İdil boyundaki Türk ahalisinin yeni şekilde karışmasını mümkün kılmasıdır; bugünkü Kazan Türkleri’nin kavmî oluşumları işte bu tarihî olaylarla izah olunmaktadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han, Kumanlar’ın işini bitirdikten sonra, 1240′da Kiyef şehrini, kısa süren bir muhasaradan sonra zaptetti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay O sıralarda Kiyef’in zaten büyük bir ehemmiyeti kalmamıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Daha batıda olan Vladimir ve Haliç şehirleri de Moğol-Türkler tarafından işgal edilerek, bütün Rus yurdu, Batu Han’ın eline geçmiş oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İstilâ kuvvetlerinin büyük bir kısmı, Kumanlar’ın gittikleri, Macaristan’a yürürlerken, bir kolu da Lehistan’ın güney eyaletleri üzerinden, Silezya’ya kadar ilerlediler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1241 ilkbaharında, Liegnitz yakınında karşılarına çıkan Alman kuvvetlerini yendiler; fakat daha ileriye gidemeyerek, Macaristan’a döndüler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moğol-Türkler’in bir kolu, hattâ Balkanlar’a girmiş ve Adriyatik sahillerine bile yaklaşmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu suretle, 1240-41 seferi, tam bir başarıyla bitmiş, Batu Han’ın ordusu bütün meydan muharebelerini kazanmış, binlerce kilometre genişliğinde Doğu Avrupa sahasını işgal ile, burada önce mevcut bütün askerî ve siyasî varlıklara son vermişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cengiz hayatta iken, batıdaki bütün sahanın Coçi’ye verileceği belli olmuştu; buna göre, Batu Han’ın zaptettiği yerler Coçi ulusu olacaktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han, 1241 yılında, İdil’in (Volga) aşağı mecrasına dönmüş ve nehrin sol sahilinde “Orda”sının (Karargâh) merkezini kurmuştu: Burası Saray adını aldı ve çok geçmeden eski Bulgar ve İtil şehirlerinin yerini tuttuğu gibi, onlardan farklı olarak Doğu Avrupa, Hazar denizi ve Aral denizi civarlarıyla, Batı Sibir’in en mühim siyasî merkezi oluverdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saray şehrinin kurulduğu yer “Cuci Ulusu”nun ortasında ve büyük ticaret yolu üstünde bulunması bakımından, cidden gayet doğru olarak tespit edilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sebeptendir ki, Saray şehri az zaman içinde yükselivermişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cengiz oğulları arasında en değerli kumandan ve dirayetli devlet adamı olarak tanınan Batu Han’ın, ancak hakanlığın bütünlüğünü korumak namına, Karakurum’daki hakanı tanıdığı ve zahiren ona itaat ettiği anlaşılıyor[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halbuki Batu Han, kendi ulusunda istediği gibi icraatta bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Onun hâkimiyeti, 1255′de ölümüne kadar sürmüştür[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İrtiş boyundan, Aral denizinin kuzey mıntıkası da dahil olmak üzere Kama ve bütün İdil havzası, Özü boyu ve Turla (Dnyestr) mıntıkasına kadar uzanan geniş bir sahada, fütuhatı takiben, yeni bir idare sistemi kuran ve merkezi Saray olan Moğol-Türk ordusuna da gereken nizamı veren Batu Han olduğundan, o, hakkıyla Altın Ordu Devleti’nin kurucusu sayılmaktadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu devletin teşkilâtı, Cengiz yasası ve büyük Moğol-Türk Hakanlığı’nda tatbik edilen esaslara dayanmakla beraber, mahallî birçok hususların tanzimi ve bu memleketlerde mevcut eski geleneklerin de göz önünde tutulması lâzım gelmekte idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Eski Bulgar Hanlığı ve Rus knezliklerinde Altın Ordu’nun menfaatlerine en uygun görülen bir sistem tatbik edilmesi lazım geliyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu bakımdan yeni sistemin, Batu Han tarafından başarıyla uygulandığı görülmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han, Saray şehrinde oturuyor, fakat hukuken, Karakurum’da oturan ve Büyük Hakan olan amcası Ögeday’a (Oktay’a) bağlı bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ögeday Han’ın yerine Büyük Hakan olan Mengü, 1259′da ölünce, Batu Han, Karakurum’la ilişkilerini gevşetti, ama şeklen hala oraya bağlı idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han, Saray şehrinde hüküm sürerken, kardeşi Orda, Doğu Kıpçak yöresini idare ediyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İmparatorluğun doğu yöresine Ak Ordu, Batu Han’ın hakim olduğu batı bölgesine ise Gök Ordu denmiş, sonradan Gök Ordu’nun adı Altın Ordu olmuştur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bugün Altın Ordu diye andığımız devletin ilk adı, işte bu Gök Ordu’dur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Devlet ikiye ayrılmış, fakat Ak Ordu hanları Altın Ordu Hanı’na bağlı kalmışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han’ın ölümünden sonra yerine küçük kardeşi Berke Han geçti (1257)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han, kendi adına sikke bastırmak suretiyle Karakurum’la ilişkisini keserek bağımsızlığını ilan etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca, Yenisaray şehrini kurarak, burasını yeni başkent yaptı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sırada Cengiz Han’ın öteki oğulları, birbiriyle anlaşmazlığa düşmüş, Büyük Hakanlık tahtı için kendi aralarında savaşmaya başlamışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han, bu durumu iyi değerlendirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Büyük Hakanlık savaşında, önce Artık Böke’yı tuttu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ama bu savaştan Kubilay Han galip çıkmıştı ve bu yüzden Büyük Hanlıkla ilişkisi büsbütün kesilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cengiz İmparatorluğu’nun paylaşılmasında, Harezm bölgesinin Çağatay Han’a düştüğünü söylemiştik bu ülke Artık Çağatay Ülkesi veya Çağatay Ulusu diye anılıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şimdi burada, Algu Han hüküm sürmekteydi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han, Kafkasya’ya bir sefere çıktığı sırada Algu Han, sınırlarını Altın Ordu sınırlarını aşacak kadar genişletmiş bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu yüzden araları açıktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Öte yandan İlhanlı hükümdarı Hülagu, Kafkasya’ya girince, onlarla savaşmak zorunda kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu kardeş hükümdarların ikisi de, zengin Azerbaycan topraklarını ellerinde tutmak istiyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu yüzden aralarında savaş çıktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han, Hülagu’yu tam bir bozguna uğrattı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han’ın İlhanlılarla savaşması, Kıpçak ülkelerinden gelip Mısır’da devlet kuran Kölemenlerle (bkz[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Memlûklar) arasında bir yakınlaşmaya sebep oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kölemen Sultanı Baybars ile dosluk kuran Berke Han, Bizans’la da ilgilenmeye başladı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1265 yılında, yeğeni Nogay’ın komutasında 20 bin kişilik bir orduyu, Tuna’nın güneyine geçirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizans ordusunu yendi ve imha etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu seferi ile, İstanbul’da esir bulunan II[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Keykavus’u da kurtararak, Kırım’a götürdü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han, 1266′da ölünce, yerine Batu Han’ın torunu Mengü Temür geçti Mengü Temür, Kölemen Sultanı ile iyi ilişkilerini devam ettirdi ve Ögeday ile Çağatay oğulları arasındaki savaşlarda Ögeday’ın oğullarını destekledi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sırada Berke’nin yeğeni Emir Nogay’ın nüfuzu çok artmış, devleti o yönetmeye başlamıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Emir Nogay bu nüfuzunu tam kırk yıl korudu ve bu süre içinde Altın Ordu hakanlarını tahta çıkaran ve onları kendi otoritesi altında tutan bir kumandan olarak kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mengü Temür’den sonra, sırasıyla Tuta Mengü ve Teleboğa tahta çıktılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1291 yılında tahta çıkan Tokta Han ise, Emir Nogay’ın baskısından kurtulmak için fırsat kolladı ve nihayet 1300 yılında onunla savaştı ve galip gelerek öldürttü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Böylece devletin tek hakimi oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay O tarihten sonra Aşağı İdil, Yayık ve Embe ırmakları boylarında yaşayan ve Emir Nogay’a bağlı kalmış olan boylara ve kavimlere “Nogaylar” denildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tokta Han, 1312′de öldü ve yerine Özbek Han geçti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Özbek Han zamanında, Altın Ordu Devleti, tamamen bir Türk devleti oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Özbek Han, kız alıp vererek Kölemenler (Memlûk) Devleti ile akrabalık kurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Artık, hükümdar ailesi, yalnız dil ve kültür bakımından değil, kan bakımından da Türkleşmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halk, zaten Türk idi, fakat artık bütün Kuzey Türklerine (Oğuzlara, Bulgarlara, Kıpçaklara ve Kumanlara) Tatar deniyordu ve Türk kültürü de, Tatar kültürü olarak anılacaktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tahta çıktığı zaman 30 yaşında olan Özbek Han, dinamik bir hükümdardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Azerbaycan’ı zaptetti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus prenslerinden alınan vergi sisteminde değişiklik yaptı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Müslümanlığa da önem verdi ve Saray şehri, önemli bir din merkezi oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Pek çok medrese ve cami yaptırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1341′de ölen Özbek Han’ın yerine, önce oğlu Tini Bey, ondan bir yıl sonra da öbür oğlu Cani Bey geçti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cani Bey, Altın Ordu Devleti’nin son büyük hükümdarı sayılır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Onun zamanında devlet, daha da güçlendi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İran’daki İlhanlılar Devleti dağıtıldı ve Cani Bey, Tebriz’i tamamen ele geçirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat bu devirde, Altın Ordu Devleti’nin, Kölemenlerle (Memlûklar) ilişkisi kesildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Çünkü, Anadolu’da kurulan yeni ve güçlü diğer bir Türk Devleti Osmanlılar, bir yandan Balkanlara geçmiş, bir yandan da güneye yönelmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cani Bey, 1357 yılında ölünce, karışıklıklar başladı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cani Bey’in oğlu tahta çıktı ve ancak iki yıl yaşadı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1360-1380 yılları arasında süren kargaşalıkta, 14 han tahta çıktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yirmi yıl süren bu karışık dönemden sonra, 1380′de, tahta çıkan Toktamış Han, duruma hakim oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1359′da ölen Berdi Bey’den sonra, Batu Han hanedanı sona ermiş bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Toktamış Han, taht üzerinde otoriteyi kurmuştu, ama bu arada birçok emir, bağımsızlıklarını ve hanlıklarını ilan etmiş bulunuyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca, Litvanya ve Podolya prenslikleri de bağımsızlıklarını ilan ettiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Emir Mamay Mırza ise, kendi başına hareket edecek bir güç ve nüfuza erişmişti ve Özbek Han’ın oğullarından Abdullah’ı tahta çıkardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Böylece Altın Ordu Devleti, ikiye bölünmüş oluyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Toktamış Han, Timur Han’dan yardım görerek, birliği yeniden kurmuştu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayaklanan Rusları ve Litvanyalıları da yenmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu başarılarını, Timur’un yardımlarına borçlu idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ama, durumunu düzeltip güçlenince, Timur’la ilişkisini kesmek istedi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aralarında böylece başlayan anlaşmazlık büyüdü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Timur’la Toktamış Han arasında savaş kaçınılmaz oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Nihayet, 1395 yılında yapılan Terek Savaşı’nda, Timur Han galip geldi ve Altın Ordu Devleti’ni, bir daha belini doğrultamayacak şekilde çökertti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altın Ordu Devleti’nin başına, Kutluk Han’ı getirerek çekildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Toktamış, batıya kaçarak Litvanya’ya sığınmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Litvanya Kralı Witold’un yardımı ile, geri dönüp tahtını ele geçirmeye çalıştı, ama Kutluk Han’a yenildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Litvanya ordusu, büyük bir bozguna uğratıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kutluk Han, 1401′de ölünce, Emir Edige Mırza, onun yerine Şadi Bey’i tahta çıkardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bir süre sonra Edige Mırza ile anlaşmazlığa düşen Şadi Bey, tahtı bırakıp kaçmak zorunda kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yerine, Pulat Bey geçti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1409′da Rusları da yenen Edige Mırza, bundan sonra gücünü kaybetmeye başladı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1419′da, Toktamış’ın oğlu Kerim Berdi ile yaptığı bir savaşı kaybetti ve öldürüldü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sırada Litvanya, yeniden kuvvetlerini toplamış ve Altınordu Devleti üzerine baskısını arttırmaya başlamıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu, Altınordu Devleti’nin bölünmesine de yol açtı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1437′de Uluğ Mehmed’in hakanlığı sırasında, devlet ikiye bölündü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu bölünme sonunda, kuzeyde Kazan Hanlığı kuruldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1441′de, Hacı Giray Kırım’da hanlığını ilan etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bölünmeler devam ediyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1486′da, Astrahan Hanlığı da kuruldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu kargaşalıktan yararlanan Moskova Prensliği, 300 yıllık Türk hakimiyetinden kurtulmuş oluyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1502′de, Kırım Hanı Mengli Giray, artık Osmanlılara tabi idi, fakat serbest hareket ediyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Gittikçe gücünü arttırarak hakimiyet alanını genişletti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu’nun son hanı Şeyh Ahmed’in öldürülmesinden sonra, bu devlet, ortadan kalkmış oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu Devleti’nin ortadan kalkmasından sonra, bir çok hanlık meydana geldi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ama bunlar, Büyük Altınordu Devleti’nin yerini tutamadılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu, hem Türk dünyasının hem de bütün Doğu Avrupa’nın en önemli devletlerinden biri olmuş, bütün bu ülkeleri siyaset, ekonomi ve kültür bakımından etkisi altına almıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu devleti zamanında, gerek Bulgar ve gerek Rus yurdunda, eski idarede birtakım değişiklikler yapıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Her iki memleket, Altın Ordu’nun vassalı (tabii) olmakla, birtakım yükümlülüklere tabi tutuldular[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu bakımdan, bilhassa Rus knezliklerinin vaziyeti enteresandır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moğol-Türk kuvvetleri, fazla bir kalabalık teşkil etmediklerinden, bütün Rus şehirleri ve köylerini işgal altına alıp Rus yurdunda kalmalarına maddeten imkân yoktu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sebeptendir ki, kendileri için daha elverişli olan bozkır sahalarını işgal etmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus knezliklerindeki hâkimiyetleri idame ettirebilmek için de, birtakım askerî ve idarî tedbirler alınmakla yetinildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Evvelâ, öteden beri mevcut olan knez idaresini olduğu gibi bıraktılar; Ryurik sülâlesine mensup olmak üzere, knezliklerin hâkimiyetlerini tanıdılar, hattâ istilâdan önceki büyük ve küçük knezlikler bile muhafaza edildi; yalnız şu şartla ki, knezler makamlarını han’a tasdik ettirmeğe mecburdular; yani han’ın tabii sayılıyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İç intizam ve asayiş, yani polislik vazifesi, knezlerin eline bırakılmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunun dışında, memleketin umumî asayişine, han’a karşı mükellefiyetlerin yerine getirilmesine ve düşmanca hareketlerin ortaya çıkmasına mâni olmak maksadıyla, han tarafından tâyin edilen yüksek memurlar gönderilmekte idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus yurdundaki, 240 yıl süren, bu “Tatar” hâkimiyetinin, Rus tarihi ve Rus halkı üzerinde, çok yönlü tesiri olduğu muhakkaktır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han, buraları zaptettiğinde Rus yurdu, tam bir siyasî anarşi içinde çalkandığından, iktisadî ve kültürel refahın gerekli şartlarından biri olan iç emniyet, mevcut değildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altın Ordu tarafından tespit edilen kuvvetli bir disiplin, evvelâ her yerde iç emniyet ve asayişin yerleşmesine neden oldu; yine bu asayişin kurulmasıyla ilgili olarak, Saray ile Rus knezliklerindeki başkanlar ve darugalar, yahut askerî başbuğlar (tümen, bin ve yüz beyleri) arasında, muntazam bir münasebet temini maksadıyla, daha Cengiz zamanında kurulan posta usulü, yeni yol sistemi geliştirildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay O zamana kadar bir tek para sistemi olmayan Rus yurdunda, aynı esaslar üzerinde sikke bastırıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rusça “dengi” (dengi=para, tenke) tabiri, Türkçe tiyin (sincap derisi) sözünden gelmiştir; gümrükler intizamlı bir hale kondu ki, Rusça “tamojnya” (gümrük) tabiri de Türkçe-Moğolca tamga-damga sözünden gelmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunun dışında, Rus knezlerinin, büyüklerinin ve askerlerinin, Saray’a ve hattâ İç Moğolistan’a kadar gitmeleri, birçok Rus büyüklerinin Tatarlar ile düşüp kalkmaları, Ruslar’ın yaşayış, giyim tarzlarında olduğu gibi, düşünüş ve görüşlerinde de Tatarlar’ın tesiri altında kalmalarına sebep olmuştur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aynı şekilde, Altın Ordu’da tatbik edilen kuvvetli bir merkeziyetçi devlet rejiminin ve han otoritesinin, dolayısıyla Rus knezlerine bir örnek teşkil ettiğinde şüphe yoktur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus tarihinde “Tatar boyunduruğundan” bahsetmek o kadar moda olmuştur ki, Sovyet Rus tarihçileri bile bu tâbiri tekrar ele almışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şüphesiz yabancı bir zümrenin, hele ırk ve din bakımından büsbütün ayrı olan bir kavmin hâkimiyeti, kolay bir şey değildir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat, 240 yıl süren Altın Ordu hâkimiyeti neticesinde Ruslar, dillerini, dinlerini, topraklarını ve idare teşkilâtlarını tamamıyla muhafaza etmekten başka, bütün bunları kuvvetlendirmeğe de muvaffak olduklarına bakılırsa, bu Tatar hâkimiyetinin “boyunduruk” olmadığı anlaşılır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yalnız yabancı bir zümrede değil, normal hükümet idaresinde bile, isyan çıkarsa derhal bastırılır ve bu münasebetle şiddet kullanılır, sırasına göre binlerce kişi öldürülür; mükellefiyetler yerine getirilmediği zaman, güç ve şiddetle bunların icrası için zor kullanılır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu baskakları ve darugalarının da başka türlü hareket etmedikleri, tarihî bir hakikattir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu’nun Rus knezliklerindeki hâkimiyetinin, sonraki Rus çarlarının Kazan, Başkurt, Sibir, Kırım, Kafkas ve Türkistan’daki hâkimiyetlerine nispetle kat kat yumuşak olduğunda, zerre kadar şüphe yoktur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Korkunç İvan’ın ve Romanof ailesinden gelen Çar hükümetlerinin, Türk kavimlerini imha yolunda aldıkları tedbirlerin onda birinin, Altın Ordu hanları tarafından alınmadığı muhakkaktır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus knezlerine yapılagelen bazı tazyikler ve şiddetler, daha ziyade Ruslar’ın Saray’da, hanlar yanında yaptıkları entrikalardan ileri gelmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moğol-Türk devleti an’anesinin icabı olarak Altın Ordu’da tam bir din ve dil toleransı vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Metbu [bağımlı, tâbi olan] kavimler, pek de ağır olmayan mükellefiyetleri doğru dürüst yerine getirdikten sonra, lüzumsuz yere tazyike maruz kalmıyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus kilisesi, Altın Ordu hanlarının verdikleri “yarlık”lar sayesinde tarhanlık kazanmıştı; yani her nevi vergi ve mükellefiyetlerden kurtulmuştu; böyle olmasına rağmen, sonraları Tatarlar’a karşı Rus imha siyasetini besleyen müessese, bilhassa, kilise olmuştur —>: Altınordu (Altın Ordu) İmparatorluğu Jelibon İkibuçuk yüzyıl süren Tatar hâkimiyetinin tesiri meyanında, Altın Ordu hanları, Rus ahalisi nazarında, tam bir hükümdar gibi telâkki ediliyordu; bu yüzdendir ki Rus knezleri, ancak Altın Ordu hâkimiyetinden çıktıktan sonra “Çar” lâkabını almağa cesaret ettiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu Han’ın kumandasında fütuhat yapan kuvvetlerin, 600[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay000 kişiden ibaret olduğu söylenmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunun ancak 60[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay000′i Moğol’du; kalan kısmı, muhtelif Türk kavimlerinden toplanmıştı; kumanda heyetinin ve bazı memuriyetlerin başında Moğollar bulunmakta idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tatar adının menşeinin Türk olması lâzım gelir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İşte bu sebeptendir ki, Moğol istilâsını yapan bütün kuvvetlere Avrupalılar, Moğol ve Türk fark edilmeksizin “Tatar” demişlerdir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sebepledir ki, Cengiz ordularındaki Türk kavimleri, kendilerini böyle adlandırmasalar bile, yabancılar karşısında böyle görünmeğe başlamışlardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Çok zaman geçmeden İdil boyunda yerleşen Moğollar, kalabalık Türk unsuru arasında eriyip gitmişlerse de, bu sahanın ahalisi Türk olmasına rağmen “Tatar” adıyla tanınmağa başlamışlardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moğol istilâsının neticesi olarak, İdil-Ural ve Sibirya’da Türk unsuru arttığı gibi, bir dereceye kadar Moğol unsuru da yerli ahali ile karışmıştır; fakat bu zümrenin, daha ziyade yüksek tabakaya mensup olduğu anlaşılıyor[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ahalisi 922′den beri Müslüman olan Altın Ordu’da, Batu’nun küçük biraderi Berke Han’ın (1255-1266) Müslümanlığı kabul etmesiyle, bu ülke, tam mânasıyla bir Türk-İslâm devleti haline gelmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Zaten bu mıntıkada, 922′den beri, İslâm kültürü yayılmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saray şehri kurulup da Türkistan’la ticaret münasebetleri tekrar kuvvet bulduktan sonra, Altın Ordu’da Müslüman tesirinin birdenbire başka tesirlere üstün geldiğini görüyoruz; neticede Saray hanları, Müslüman oldular[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Berke Han’ın hâkimiyet zamanı, Altınordu’nun, Büyük Hakanlık’tan ayrıldığı, yani istiklâlini ilan ettiği zamana tesadüf etmektedir; Berke Han kendi namına sikke bastırmakta ve tamamıyla müstakil bir hükümdar gibi hareket etmekte idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Umumiyetle onun zamanı, Altın Ordu’nun en parlak devri olarak tanınmaktadır; yeni bir “Saray” (Yeni Saray) şehrinin kuruluşu da bunu teyit etmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Özbek Han (1313-1342) zamanında İslâm dini, büsbütün kuvvetlendi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saray şehri, diğer İslâm memleketlerinin büyük şehirleri gibi, camiler, medreseler ve tekkelerle süslenmeğe başlandı; hükümdar sarayında âlimler, şeyhler, seyyidler ve hocalar itibar kazandılar; medreseler ve mektepler açıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Muhtelif İslâm memleketlerinden ustalar çağrılmaya başlandı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Meşhur İslâm âlimlerinden Kutbeddin-ür-Razî, Şeyh Sadeddin Teftezî ve başkalarının, Canibek Han zamanında (1340-1357) Saray şehrinde kaldıkları malûmdur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Nehc’ül-feradis gibi enteresan bir kitabın, ya doğrudan doğruya Saray’da veya Saray hanlarının emriyle, yine Altın Ordu hâkimiyetinde bulunan, Harezm’de tertip edilmiş olması, yazı dilinin burada mühim gelişme kaydettiğini göstermektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu’nun XIII-XIV[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyıllarda siyasî, iktisadî ve kültürel bakımdan, yalnız Şarkî Avrupa’nın değil, umumiyetle Türk dünyasının en mühim mevkilerinden biri olduğunda şüphe yoktur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu devletin ahalisinin büyük bir kısmı -Rus yurdu müstesna- halis Türk’tü; ancak üst tabakada, Moğol unsur mevcuttu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu unsur da, kısa bir zaman içinde tamamıyla Türkleşmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Devlet teşkilâtı, Cengiz’den çok önce teşekkül eden devlet sisteminden ibaretti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Göktürk ve Uygur teşkilâtının mühim unsurlarının Altın Ordu (ve umumiyetle bütün diğer Türk devletlerinde ) mevcut olduğu muhakkak gibidir; hele teşkilât sözlerinde (ıstılahları) Uygurca mefhumların kullanıldığı görülmektedir; bunun içindir ki, Altın Ordu ve sonraki hanlıkların devlet, iktisat ve sosyal teşkilâtlarını öğrenmek, Moğolların kendi iç teşkilâtlarından başka daha evvelki Türk devletleri ve heyetlerinin vaziyetlerini bilmeğe bağlıdır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Elde mevcut sınırlı kaynaklara göre, Altın Ordu’da askerlik, ziraat, ticaret, vergi ve her çeşit mükellefiyetleri tanzim eden belirli kanunlar mevcuttu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Cengiz tarafından kurulan teşkilâttan başka, siyasî ve sosyal hayatın her safhasını düzenleyen birçok nizamlar tatbik edilmekte idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu itibarla da Altın Ordu Devleti’nin “yasalı” (kanunlu) bir siyasî varlık olduğu ortadadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ahalinin yalnız göçebe olmadığı, şehirlerin ve köylerin çokluğu ile derhal görülmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Zaten, Orta-İdil boyundaki Türkler’in çok erkenden köyler ve şehirler kurdukları malûmdur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İdil’in aşağı mecrasında bulunan Türk-Moğol unsurunun da, yavaş yavaş şehir ve köylere yerleştikleri görülüyor[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Azerbaycan da dahil olduğu halde Altın Ordu’ya ait sahada, şimdiye kadar 25 şehir tespit edilmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlar: Azak, Batçin, Bakû, Büler, Bulgar, Derbent, Gülistan (Saray’ın banliyösü), Kırım, Kırım-Cedit, Macar, Macar-Cedit, Mahmûd Âbad, Muhşı, Ordu, Ordu-Cedit, Ordu-Bazar, Recan, Saray, Saray-Cedit, Saraycık, Sığnak-Cedit, Tebriz, Ükek, Hacı-Tarhan (Zeci-Tarhan), Şabran, Şamaha[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Demek ki, Altınordu, sadece bir “step imparatorluğu” değildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu sayılan şehirlerin büyük bölümü, büyük ticaret merkezleri ve “ihracat ve ithalât” iskeleleri ve transit istasyonları idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bilhassa Saray şehrinin büyüklüğü ve güzelliği hakkında, şehri bizzat gezen seyyahların elinden çıkan kayıtlar mevcuttur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu cins kayıtlar, yapılan hafriyat (kazı) neticesinde tamamıyla tespit edilmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saray şehrinde, mükemmel bir su tesisatı olduğu, bahçelere, evlere varıncaya kadar, su borularıyla su getirildiği meydana çıkmıştır; çini tezyinatı, yapıcılık ve bilhassa maden işleme hususunda mühim ilerlemeler elde edildiği, çıkan eserlerle sabittir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu itibarla, Saray şehrinin ve içinde yaşayan ahalisinin (yani yerli Türkler’in), devirlerinin diğer memleketlerinden geride durmadıkları açıktır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Meydana çıkarılan maden eritme ve işletme tesisatının mükemmelliği, Altın Ordu ustalarının, hattâ bu hususta birçok millet ustalarını geride bıraktıklarını gösterir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu suretle Saray şehrinde (bilhassa Saray-Berke’de) İtil ve Bulgar şehirlerinin geleneği, yalnız muhafaza edilmekle kalmamış, daha da ileriye götürülmüştür[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saray, aynı zamanda Türkistan, İran, Anadolu, Bizans, Rus, Ceneviz ve Orta Avrupa’dan gelen tüccarların buluştukları bir merkez olması hasebiyle de, büyük bir ehemmiyete sahipti; burada ayrı milletler için ayrı mahaller kurulduğu ve herkese kendi memleketinde alışık olduğu hayata göre yaşamak imkânı verildiğini biliyoruz[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu’nun merkezi, Saray şehri idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saray şehrine “Taht ili” denirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Batu zamanında tesis edilen Saray şehri, Berke Han zamanında daha müsait bir yere nakledilerek Yeni Saray, yahut Saray-Berke adını aldı (İdil’in sol kollarından biri olan Tsares mevkiine yakın)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanlar, Saray şehrinin “Gülistan” denilen banliyösünde yaşıyorlardı; burası bilhassa hanların, kışı geçirdikleri bir yerdi; yazları ise eski âdet üzere “yaylağa” çıkarlar, Don ve Özü arasında kalırlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanların “yaylak”lardaki ordugâhları da büyük bir şehir manzarası arz ediyor, hanım ve büyüklerin süslü çadırları, geniş bir sahayı kaplıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Keçeden yapılan çadırların (yurt) içi, kıymetli halılarla süslü idi; hanın tahtı, altın ve kıymetli taşlarla bezenmiş, ayakları gümüşten idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bayram ve yortu günlerinde, yabancı elçiler, merasimle kabul edilirdi; bu münasebetle hanın tahtı etrafında, hatunu ve hanedan âzasına mensup büyükler bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanın birkaç karısı olurdu; fakat biri Ulu-Hatun, yani baş kadın sayılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ulu-Hatunların mevkileri gayet yüksek olup, devlet idaresine bilfiil iştirak ederler, hattâ, hanın muvafakatiyle, kendi adlarından “yarlık” verdikleri olurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ulu Hatun, Osmanlı sultanlarının saraylarındaki baş kadınefendi ve Valide sultana çok benzemektedir; yalnız Valide Sultanın yetkileri daha geniştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanlar, yalnız Tatar büyüklerinin kızlarını değil, Bizans imparatorlarının ve Rus knezlerinin kızlarını da alıyorlardı; ezcümle Özbek Han’ın karısı, Rum kayseri Andronikos Paleologos’un kızı idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Umumiyetle, Altın Ordu Devleti’nde kadınların sosyal konumları yüksekti ve bu konuda eski Türk gelenekleri devam ettiriliyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanın hatunları ayrı saraylarda yaşıyorlar, göç ederken kendilerine mahsus çadırları bulunuyordu; hattâ kendilerinin mescit ve camileri, hoca ve imamları olduğu gibi, umumî hayatta ayrı muhafız kıtaları da vardı; Altın Ordu kadınları, umumî hayatta görünürler, hattâ han hatunları, âlimler ve şairler meclisine bile devam ederlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu Devleti’nde resmi dil, Çağatay Türkçesi idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Önceleri Gök Tengri’ye tapıyorlardı ama kısa zamanda bütün ülke Müslüman oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bir süre sonra devlet, tam anlamı ile Türkleşti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ama bu “Türkleşme” deyimi, hükümdar ailesi içindir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halkın yüzde doksanından fazlası, zaten Türk idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay (Kuman-Kıpçak, Bulgar… Türkleri)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bugün, Tatar adıyla anılan Türkler de Altın Ordu Devleti’nin halkıdır ve Tatar adı, “Kuzey Türkleri” anlamında bir genel ad olmuştur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moğollar, çok küçük bir azınlık haline düşmüştü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Askerin büyük çoğunluğu da Türk idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moğol azınlığı, Türklerle karışmış ve eriyip gitmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ama hanlar, Moğol sülalesinden geliyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlar da Türklerle evlendikleri için, zamanla Moğol etkisi, sadece idare şeklinde, teşkilatta kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu’nun idare sistemi, eski Türk esaslarına dayanmaktadır; bu esaslarda bilhassa bozkır an’anesi ve teşkilâtı, mühim bir yer tutuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ahalinin gittikçe toprağa bağlanması, ziraat, ticaret ve sanayiin gelişmesi üzerine, devlet idaresinde bu esaslar da dikkate alınmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altın Ordu’nun resmi ismi, aslında “Büyük Ordu”dur[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu devlet, birkaç kısma yahut “Ulus”a (”ölüş, hisse”) bölünürdü; Rusya bile birkaç “Ulus”tan ibaret olduğu gibi, Başkurt, Bulgar, Mokşı elleri de birer ayrı ulus teşkil etmişti; bundan başka Kafkas ve Karadeniz sahaları da, ayrı uluslara bölünmüştü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ulus, onun başında bulunan türelerin (büyük memur) adını alırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ulus içinde de, Cengiz’in tespit ettiği ve tamamıyla askerî mahiyette olan bir bölüm vardı; ezcümle: tümen (10 bin), bin, yüz ve on beylikleri; tümen beyi, on bin kişilik kuvveti çıkaran bölgenin başbuğu, bin beyi, bin kişilik kuvvetin başı v[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunays[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu bakımdan Altın Ordu, gayet intizamlı bir askerî ve mülkî idare teşkilatına sahipti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halis Türk olan ulusların en yüksek idare (sivil) memuruna Daruga denilirdi ki, vali karşılığı olsa gerektir; Rus uluslarındaki en yüksek Tatar valisi de Baskak adını taşırdı; baskakların idarî merkezine de “yurt” denirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Baskaklar, bulundukları yerde, Rus knezleri ve ahalisinin Altın Ordu’ya boyun eğmelerine nezarete memurdu; bu maksatla onun emrinde asker de bulunurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Rus ahalisinden “kafa vergisi” alındığından, ahali sayımı yapılır (ilk sayım 1257′de) ve ona göre, baskaklar vergi alırlardı; mal ve mülkten ayrıca âşar (onda bir) da toplanmakta idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Darugaların da aynı şekilde icrai faaliyette bulundukları görülmektedir; yerli Türk ahalisinin birçok mükellefiyetlere tabi olduğu, yarlıklardan anlaşılıyor[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ancak “Tarhan” olan kimseler, her nevi mükellefiyetten ve vergilerden kurtuluyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tarhanlık hakkı da han tarafından verilir ve “Tarhanlık yarlığı” ile tasdik olunurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hana, devlet idaresinde “Divan” adını taşıyan bir meclis yardım ederdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ekserî Türk-İslâm devletlerinde rastladığımız bu müessesenin Altın-Ordu’daki mahiyeti, kesin olarak bilinemiyor; bilhassa bu divanın yazıcıları (Divan bitikçi’leri) tâbiri, yarlıklarda sık sık zikredilmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Dış memleketlere gönderilen elçilere ve yardımcılarına, “elçi-keleci” denirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca; yol, vergi, ticaret işlerine nezaret eden memurlar mevcut olup bunların vazifeleri, birer birer tâyin ve tespit edilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ticaretin, Altın Ordu’da çok inkişaf ettiğini de söylemiştik; buna bağlı olarak, para sistemi de gayet muntazamdı; maden para ile yan yana, kâğıt para usulü de vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu’nun siyasî tarihi cihetine gelince, bu hakanlık, Doğu Avrupa’yı elinde bulundurmakla, birçok bakımdan Hazar Hakanlığı’nı andırmaktadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İşgal ettiği coğrafî vaziyetinin icabı olarak, birçok devletlerle, siyasî, iktisadî ve kültür münasebetleri tesis etmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizans’la, Mısır Memlûkları ve Osmanlılarla münasebetleri olduğu gibi, bilhassa Litvanya-Lehistan Devleti’yle yakın bir münasebet tesis edilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altın Ordu ile İlhanîler arasında, Hazar Denizi’nin güney sahası ve Harezm yüzünden daimî bir ihtilâf ve rekabet vardı; bunun içindir ki Altın Ordu ile Mısır Memlûkları arasında sıkı bir dostluk kuruldu; aynı vecihle sonraları, Yıldırım Bayezid ve Toktamış Han’ın her ikisinin de Timur Han tarafından büyük bir tehlikeye maruz kalmaları üzerine, Osmanlı Devleti’yle Altın Ordu arasında yakın bir dostluk hâsıl oldu; her iki ülkeden, karşılıklı elçiler ve tüccarlar gidip gelmeye başladılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Timur istilâsı, Altınordu hanlarıyla Osmanlı sultanlarının, sonraları da iyi münasebetleri devam ettirmelerini sağladı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İkinci Murad Han ile Fatih Sultan Mehmed zamanında da bu dostluk mevcuttu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu hanlarından olup sonra Kazan Hanlığı’nı kuran Uluğ Muhammed’in, II[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Murad’a ve sonraki hanların Fatih Sultan Mehmed’e gönderdikleri bitikleri (name, mektup) bunu göstermektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Moskova knezliğinin tedricen yükselmesi ve tehlikeli olmağa başlaması üzerine, Altın Ordu ile Litvanya-Lehistan arasında Ruslar’a karşı bir cephe teşkil etmek istendi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Birçok etkenlerin bir araya gelmesiyle, gittikçe zayıf düşen Altın Ordu, Timur’un arka arkaya indirdiği üç darbeden sonra (bu seferler esnasında Saray şehri kâmilen yıkılmıştır), bir daha kendine gelemedi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hanedan üyeleri arasında çıkan iç mücadele, ticaret hareketlerinin gittikçe azalması, komşularının kuvvetlenmesi neticesinde, Altın Ordu Hakanlığı, gittikçe kuvvetten düştü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altın Ordu’nun son büyük hanı, Timur Han ve Yıldırım Bayezid Han’ın çağdaşı olan Toktamış Han’dır (1376-1391)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ondan sonra, “Taht-İli”nde (Saray’da), hanlar, sık sık değişmiş ve karşılıklı şiddetli mücadeleler yapmışlardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1480 yılında, Saray Hanı Seyyid Ahmed, Moskova büyük knezi III[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İvan’ı baş eğmeğe zorlayarak Rusya üzerinde eski hâkimiyetini tekrar kurmak teşebbüsünde bulunmuşsa da, kâfi miktarda kuvvete sahip olmadığı gibi, arkada bazı tehlikeler baş gösterdiğinden, bir meydan muharebesi olmaksızın, Don boyunca çekilip gitmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bundan sonra, Rusya üzerinde 240 yıldan beri devam edip gelen Altınordu hâkimiyeti, kendiliğinden kalkmıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Zaten, Altın Ordu’nun ömrü de sona ermiş gibiydi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 1502′de bu devlet, artık, tarihe karışmış bunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu hakanlığın harabeleri üzerinde birçok hanlıklar yükseldi; bunlar: Kırım, Kazan, Sibir, Astrahan ve Nogay hanlıkları idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  7. Hazar İmparatorluğu (Hazarlar) Jelibon Hazar İmparatorluğu (Hazarlar) Önceleri, Hazarların kaynakları ve hangi soydan geldikleri, kesin olarak bilinmiyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu konuda, değişik görüşler ileri sürülüyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Daha sonra incelenen Musevî, Bizans ve Arap kaynaklarına göre, Hazar ülkesinde yaşayan halkın büyük çoğunluğunun Uygur, Hazar, Bulgar, Sabir ve Peçenek gibi Türk boyları olduğu açıklandı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazarların, Batı Hun Devleti’nin yıkıntıları üzerinde devlet kurdukları (468), Göktürk İmparatorluğu’nun batı kolu olarak gelişme gösterdikleri, Göktürkler ile eş kaynaktan geldikleri anlaşıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Türk adını almaları da bu yüzdendir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar Haritası Hazarlar, Sasanîlerle sık sık savaşırlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizans’la aralarında daha çok barışa dayanan bağlantılar vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 627 yılında yapılan Bizans-İran savaşında Hazarlar, Sasanîler’e karşı Bizans’ı tuttular[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay VII[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyıl sonlarına doğru, Arran Hıristiyanlarının Hazarlar üzerindeki dinî baskıları arttı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yavaş yavaş eski dinleri olan Şamanlığı bıraktılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İslâmın doğuşundan sonra hızla gelişen Arap saldırıları, kısa bir süre içinde Âzerbaycan’a yayıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İstanbul’u kuşatan Emevî ordularına karşı Bizans; Hazar ve Bulgar Türklerinden yardım istedi (718)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizans’ın yardımına koşan Hazarlar, Arapların tepkisini üzerlerine çektiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu yüzden, bu bölgeyi ele geçiren Araplar, 721-723 yıllarında Hazar topraklarına saldırdılar, başkent Belencer‘i aldılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunun üzerine Hazar hanı, İdil ırmağı kıyısındaki Akkale ilini başkent edindi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Daha sonra Mervan bin Muhammed, bir ordu ile Belencer’e kadar geldi, şehri yaktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Derbend’e Arap birlikleri yerleşti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Araplar, bu saldırıların bir süre ardını bırakmadı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 737 yılında, gene Mervan bin Muhammed, yüz elli bin kişilik büyük bir ordu ile Etil şehri üzerine yürüdü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Oldukça korkulu yollardan, derin vadilerden geçen Mervan, bu ordu ile Kür nehri kıyısındaki Kasak şehrinden Hazarların, Dağıstan’daki büyük ili olan Semender üzerine yürüdü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Orduyu, biri Derbend, biri de Daryal geçidi olmak üzere iki ayrı yoldan geçirerek birdenbire Hazarlara saldırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazarlar, bu beklenmedik saldırı karşısında pek tutunamadılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mervan bin Muhammed, ordusunu kolayca Etil’e gönderdi, şehri kuşattı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar hakanı, İdil nehrinin öteki kıyısına geçerek, tarhanlardan kurulu 40 000 kişilik bir ordu ile, Arapların nehri aşmalarını önlemek istedi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mervan, bu çarpışma sonunda, 20 000 aileyi esir alarak Derbend taraflarına sürdü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Anberi adlı kumandanın yönetimi altına verdiği 40 000 kişilik seçme Arap ordusunu da tulumlara bindirerek nehrin doğu yakasına geçirdikten sonra, Hazar Tarhanının ordusunu dağıttı, Tarhanı öldürttü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunun üzerine Hazar hakanı, barış istemek ve antlaşma imzalamak zorunda kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mervan bin Muhammed, Hazar hakanına, Etil’e dönme izni verdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca, İslâm dinini Hazarlar arasında yaymak amacıyla Sabit el-Esadî ve Abdurrahman Hulânû adlı iki Arap hukukçusunu, Hazar hakanının yanında bıraktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Araplar karşısında başarısızlığa uğrayan Hazarlar, VII[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay ve VIII[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyıllarda Avrupa ve Bizans ülkelerinde durumlarını korudular[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kırım ve Azak ülkelerinde daha da güçlendiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kırım Gotları, bu yüzyıllarda Hazarlara bağlıydılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Başlarında Hazar hakanı tarafından tayin edilen bir vali bulunurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu genel valilere, Göktürk ve Hazar devletlerinin öteki bölgelerinde olduğu gibi, Kırım’da da tuyun adı veriliyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Gotlar, kendi içlerinde bağımsızdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Daha sonraki yıllarda Hazarlar, yavaş yavaş Gotların bağımsızlıklarına son verdiler (787)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu arada Hazarlar, Don ırmağı üzerinde, bozkır kavimlerinin saldırılarını önlemek amacıyla, Sarhil adını verdikleri bir kale yaptılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ukrayna’nın başkenti olan Kiev’de, Hazar hakanına bağlı üç kardeş tarafından yaptırılmıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar Askeri Bu ağır yenilgiden sonra, Hazarlarla Araplar arasındaki gerginlik arttı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ast Tarkan kumandasındaki 100 000 kişilik bir Hazar ordusu, Kafkas dağlarından hızla güneye indi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Daha önce Arapların saldırısına uğrayan Ermeniye ve Âzerbaycan’a girdi (765)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bütün şehirleri yağma etti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 100 000 Müslümanı esir alarak götürdü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bununla, Hazar kumandanı, otuz yıl önceki ağır yenilginin öcünü aldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Güneyde Araplara yenilen Hazarlar, batıda, özellikle Avrupa devletleri karşısında önemli bir varlık olarak kaldılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 787 yılında Gotların Kırım’daki kalelerini alarak, oradaki hakimiyetlerine son verdiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Araplar gibi, Bizanslılar da Hazarlarla birtakım akrabalıklar kurma yoluna gittiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İmparator II[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Justinianus, Hazar hakanının kızkardeşiyle; İmparator V[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Konstantinos, bir Hazar prensesiyle evlendi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halife Harun Reşid zamanında, Hazar hakanı ve yakınları Musevî dinine girdiler[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar İmparatorluğu, bir yandan Norman-Rus, bir yandan Selçuklu ve Kıpçak saldırıları sonucu sarsıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Gittikçe kuvvetlenen Ruslar, Kiev’i Hazarların elinden aldılar (866)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu olaydan sonra Rusların, Hazar topraklarına yaptıkları akınlar sıklaştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 965 yılında Svyatoslav kumandasındaki bir Rus ordusu, bütün Hazar şehirlerini yakıp yıktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Dağılan Hazar halkı, bazı adalara sığınmak zorunda kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazarlar, bir süre sonra Azak ve Kırım’da küçük prenslikler kurarak yaşamaya başladılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizans’ın yardımıyla Ruslar, buraları da kendi topraklarına kattılar (1016)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Aynı yıllarda, Aşağı İdil ve Terek’teki Hazar devletleri de Oğuz (Selçuklular) ve Kıpçakların saldırıları sonunda ortadan kalktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Geniş bir alana yayılan Hazarlar; Kıpçaklar, Peçenekler, Oğuzlar gibi yeni Türk boylarına karıştılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Altınordu hakanı Sürbidey Noyan, Etil şehrinde bağımsız yaşayan Hazarların hakimiyetine son verdi (1299), şehrin yakınlarında, Altınordu Devleti’ninin başkenti olan Saray’ı kurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar kağanları, sırasıyla şunlardır: Bulan (620-?); Ubaca; Hızkiya; Menaşe I; Hanuka; İshak; Sabulon; Menaşe II; Nisi; Harun I; Menahem; Benyamin; Harun II (?-931); Yusuf (931-965)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Medeniyet Bazı kaynaklara göre Göktürk, bazı kaynaklara göre Rus veya İbranî yazısı kullandıkları söylenen Hazarlardan günümüze kadar, ancak iki adet yazılı belge kaldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlardan birisi, Hazar hakanı Yusuf bin Harun tarafından, Endülüslü Musevî devlet ve bilim adamı Hasday bin İshak bin Şaprût’a gönderilen mektuptur (960)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Öteki ise bilinmeyen Hazarlı bir Musevî tarafından, hakan Yusuf zamanında (931-965) yazılan bir mektubun, Mısır’da Keniset-el-Şâmi’de bulunan parçalarıdır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Birinci mektupta, hakan Yusuf, şeceresini saymakta, Musevî dinine girmekle ilgili bilgiler vermektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mektupta ayrıca, Hazar ülkesinde yaşayan boyları, bunların yaşayış tarzını anlatan cümleler vardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mektuptan anlaşıldığına göre Hazarlar, yarı göçebe, yarı şehir hayatı yaşarlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Nitekim, bu bilgileri bazı Arap kaynakları da doğrular[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Genellikle yazın çadırlarda, kışın şehirlerde oturuyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay En ünlü şehirleri, Etil, Saksın, Belencer, Sarkil ve Semender’di[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Başkent Etil’in, İdil ırmağı kıyısında kurulduğu sanılır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehrin batı kesimine Etil (Sarığşın da denir), doğu kısmına Hazarân (Hanbalığ da denir) deniliyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Irmağın ortasında, şehrin iki yakasına dubalı köprülerle bağlı bir ada vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehrin batı bölümü, doğu bölümüne göre daha genişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Burada hakanın tuğladan yapılmış sarayı vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehrin uzunluğu 25 km idi ve dört kapılı bir surla çevrilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehir, dağınıktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Evler, Türklerin derme evleri (hargâh, büyük çadır da denir) denen, ağaçtan yapılmış ve üstleri keçe ile örtülü türdendi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Onlar, bu evlere odâde adını veriyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Pek azı kerpiçten yapılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakandan başka hiç kimse tuğla ev yapamazdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehirde ayrıca çarşı ve hamamlar vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Sarkil şehrinde yapılan son kazılardan, şehrin dikdörtgen biçimli; ev yapımında kullanılan tuğlaların, Asya kaynaklı olduğu anlaşıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar hakanları, savaşlarda, odâde denilen, çadırlı bir arabaya binerlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Arabanın her tarafı halılarla döşenir, üzerinde sırmalarla örtülü bir kubbe yükselirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kubbenin üstünde, altından yapılmış bir armut bulunurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Gelinlerin çeyiz arabaları da, hakanın savaş arabasını andırırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu arabaların on tanesinin kapıları altın ve gümüş levhalarla kaplı olurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Arkadan gelen 20 araba ile her türlü çeyiz eşyası, altın ve gümüş kaplar taşınırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazarlar, ölülerini suya atarlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bazı söylentilere göre sonraları, ölüleri yakmağa başladılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bir hakan öldüğünde her birinde birer kabir bulunan 20 odalı bir ev yapılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Kabirler, ufalanmış taş tozu ile döşenir, içine kireç veya mine konulurdu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Gömme işi bittikten sonra, hakanı gömenler de öldürülerek, öteki odalara gömülürlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu iş, hakanın hangi odaya gömüldüğünün bilinmemesi için yapılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu geleneğin, Hunlar’da da sürdürüldüğünü gösteren belgeler vardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakanın kabir odası, baştan başa, altınla işlenmiş kumaşla örtülür; bütün işler bittikten sonra suyun altında kalacak şekilde, nehrin suyu kabir eve boşaltılır ve yapı iyice su altında kalır; böylelikle artık, hakanın cesedine insan, şeytan, kurt ve böceklerin zarar veremeyeceğine inanılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar hakanlarından hiçbirinin mezarının bulunamayışı, kendilerinin bu gömme geleneği yüzündendir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ekonomi Etil şehri, Güneydoğu Avrupa ile Asya arasındaki bir alışveriş merkeziydi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu şehirde, çeşitli dinlere bağlı yerli halktan başka, ticaret için gelmiş yabancılar da otururlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Şehir pazarlarında, çeşitli ülkelerden, çeşitli yerlerden gelen mallar değiş-tokuş edilir, satılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Saksın şehrinde alışveriş, kurşun paralarla yapılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca, ekin denilen kumaş paralar (kâğıt para benzeri) da kullanılırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazarların başlıca ihraç malı, bir çeşit tutkaldı, öteki ticaret mallarının çoğu, Rus ve Bulgar ülkelerinden gelen maddelerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Büyük şehirlerin çevrelerinde geniş bahçe ve bağlar vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yerli halk, yazın çadırlarda şehir dışına çıkar, tarımla uğraşırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazarların, milletlerarası ihraç malları arasında, Hazar süngüleri, Hazar eğerleri, Hazar zırhları önemli yer tutardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar kılıçları, Ruslar arasında da biliniyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakanlar, Bulgar ilteberliğinden her evden, her yıl bir samur vergisi alırlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ayrıca, ticaret kervanları ve gemileri, onda bir oranında vergi öderlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar Denizinden gelen gemilerden de gümrük vergisi alınırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Din Hazarlar, uzun zaman, Şaman dinine bağlı olarak yaşadılar[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ancak, Bizans ve Araplarla olan sıkı ilişkiler, hakanlarla soylu ailelerin Musevîliği benimsemeleri, her üç dinin de ülkede yayılmasına yol açtı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Müslümanlığı da (732-800), Musevîliği de (800-965) resmî din olarak benimsemişlerdir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hıristiyanlık, resmî din olmadı, ancak, Arran metropoliti İsrail’in çalışmaları (677-703) sonucu, bu din de ülkede geniş ölçüde yayıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halk, daha çok Müslüman ve Hıristiyan; hanlar, tarhanlar ve onlara yakın çevreler Musevî idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hazar’da yedi başkadı vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlardan ikisi Müslümanların, ikisi Hıristiyanların, ikisi Musevî Hazarların, biri de öteki dinlere bağlı olanların işlerini görüyorlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Başkent Etil’de (X[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyıl), 10 cami vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Müslüman halkın sayısı 10 000 kadardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Genellikle Bizans sınırındaki ve Kırım’daki Hazarlar Hıristiyan, Dağıstan ve Aşağı İdil’de oturanlar Müslüman idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hıristiyanlar (VIII[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyıl), teşkilât olarak yedi piskoposluğa ayrılmışlardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yönetim Şekli Hazarların devlet teşkilâtında, çifte krallık düzeni uygulanıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Devlet başkanı olan hakan, doğrudan doğruya devlet işlerine karışmıyor, devleti sembolik olarak temsil ediyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İdare, onun nâibi olan Hakanbeh‘in elinde bulunuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ancak, hakanbehi değiştirmek, görevinden almak, her zaman, asıl hakanın yetkileri arasındaydı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Buna karşılık, orduları, ülkeyi yöneten, savaş açabilen, hakanbeh idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Vilayetlerle ilgili işler, memleketin adalet ve iç işleri de onların elindeydi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Büyük hakan da denilen asıl hakanın saltanat süresi, kırk yılı aşamazdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu süre içinde hakan, kendiliğinden ölmezse, maiyeti “bunadı”, “aklı azaldı” gerekçesiyle onu kendi elleriyle öldürürlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakan, düşmana karşı giden ordudan kaçıp dönenleri cezalandırır, ordu savaşta yenilirse, Hakanbeh’in gözleri önünde, onun kadın ve çocuklarıyla mallarını başkalarına dağıtırdı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakanbehlere, tarkan, yabgu da denilirdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  8. Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu (Ak Hunlar, Akhunlar) Jelibon Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu (Ak Hunlar, Akhunlar) Büyük kısmı Volga’dan batıya geçen Hunlar’dan, Güney İran’a ve Batı Afganistan’a inen bir bölük olduğu tahmin edilen Orta Doğu Hunlarının, hiç olmazsa, Ak Hun (Eftalit) devleti hanedan ailesi ile hakim zümresini teşkil ettikleri ileri sürülmüş; veya bu devlet, Töleslerden Chao-ché’lere (Kao-kü = Uygurların ataları) bağlı Hua kolu mensuplarının Cungary bozkırlarından Horasan bölgesine geçerek, 5[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asrın ortalarına doğru bir siyasî teşekkül haline gelmesi ile ilgili görülmüştür[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hun tarihinin bu noktası, oldukça karanlık bir manzara taşımaktadır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakimiyetini, Hazar kıyılarından Kuzey Hindistan’a, Afganistan’a, İç Asya’ya kadar genişleten bu kavmin veya kavimler topluluğunun, çeşitli vesikalarda birbirinden farklı adlarla anılması, durumu daha da karıştırmakta gibidir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Vaktiyle Ed[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Chavannes, Yetaların neşet ettiği Hua (Hoa) topluluk adı ile “Hun” kelimesinin yakın ilgisi bulunduğunu düşünmüş ve J[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Marquart, türlü adlarla zikredilen bu kavmin, Priskos’taki Kidarita’lardan (Sasanî İmparatorluğu hududunda, Kafkaslar’da oturan Hunlar) ibaret olduğunu ileri sürmüştü[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bizanslı tarihçi Theophanes’e (8[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asrın 2[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yarısı) göre “Ephtalit” adı, Sasanî İmparatoru Peroz’u (Fîruz[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 459-484) mağlup eden Hun hükümdarı Ephtalanos’tan alınmıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu adın, aslında, Eftalit paraları üzerinde görülen Hephthalkhion olduğu ve birinci kelimenin sülale adını, ikincisinin de kavim ismini gösterebileceği bildirilmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Diğer taraftan, İskenderiyeli Kosmas Indikopleustes (545-549 arası) ile Bizans tarihçisi Prokopios’un (545-550 arası) eserlerinde ve eski Hind vesikalarında aynı kavimden Ak Hunlar (Bizans: Devkhoi Ounni; Hind: Şveta-Huna) diye bahsedilmiştir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 520 yılında, Ak Hun – Eftalit hükümdarını ziyaret eden Çinli seyyah Song Yün’ün notlarından, bu kavmin Hunlarla akrabalığı anlaşılıyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 5[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asrın ilk yarısında Sasanîlerle çarpışan Ak Hun hükümdarı, “Khakan” unvanını taşıyordu ve Afganistan bölgesindeki Ak Hun prensinin unvanı da “Tegin” idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bölge yerli halkının İranî asıldan olduğu şüphesizdir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayAk Hun-Eftalit meselesi, son zamanlarda, bilhassa K[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Czegledy’nin geniş araştırması ile, oldukça açıklık kazanmış görünüyor[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Buna göre, tarihî gelişme, 350 yıllarında Altaylar havalisinden batıya doğru cereyan eden büyük göç hareketi ile ilgilidir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İç Asya’da, Hun idaresinden sonra iktidara gelen Sienpilerin yerine kurulan büyük Juan-juan devletinde, Uar ve Hun adlarında iki kabile grubu, 350′lerde, bilinmeyen bir sebeple o devletten ayrılarak, bugünkü Güney Kazakistan bozkırına gelmiş; buranın eski Hun halkını Volga’ya doğru ittikten (Avrupa Hunları) az sonra güneye yönelerek, Afganistan’ın Toharistan bölgesine inmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 367′ye doğru, buradaki eski Kuşan (Büyük Yüe-çi) ülkesine hükmeden “Kidarita” hanedanını (ihtimal İran asıllı) da Baktria’ya (Belh havalisi) süren bu İç Asyalı kütle, söylendiği gibi, Uar (= Avar) ve Hun kabileler birliği idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu birlik, daha sonra Kangkü (Çu-Maveraünnehir) ve Sogd’un (Semerkand ve havalisi) hakimleri olarak, (Çince’deki Hiung-nu ve Avrupa dillerindeki Hun şekilleri arasında mahallî söylenişlere göre bazı ufak değişiklikler gösteren) yukarıda sıraladığımız adlar altında anılmıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hakimiyetini, batıda Hirkania’ya (Gurgan, Hazar denizinin güneyi) kadar genişleten bu devlet, 5[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay asır ortalarından itibaren Heftal adında yeni bir hükümdar ailesine sahip olmuş (bu ad ilk defa 457′de görülüyor) ve yıkıldığı 557 yılına kadar hem sülale, hem kavim olarak, öteki adlar ve Ak Hun adı ile birlikte bu adı da taşımıştır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yapılan tespitlere göre, devlette rol oynayan kabilelerden bazıları şunlardı: Kadis-hun (Herat civarında[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Pers kaynaklarında Hvon, Prokopios’da Eftalit diye zikredilen bu kabile, sonra İran’ın batısına göçmüştür; “Kadisiya” yer adının menşei), Zavul (Zabul; bundan Zabulistan), Çol (Çöl? Gurgan = Curcaniye, havalisinde), Kernikhion (Karmir-hyon= Kızıl? Hun), Askil-Eskil[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlardan hiç olmazsa bir kısmının yerli olduğu aşikardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ak-Hunlar’ın en büyük iki kabilesi Uar ve Hun kabileleri idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Yönetimine daha çok bu kabileler hakim oluyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Sogd bölgesini ele geçirdikten sonra İran üzerine baskı yapan Uar-hunların, 9 yıl kadar süren (358′e doğru) şiddetli hücumları karşısında yıkılma tehlikesi geçiren Sasanî İmparatorluğu, Şapur II’nin gayretleri ile kurtuldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Hattâ, iki taraf arasında ittifaka varan bir antlaşma oldu ve bu durum üç nesilden fazla bir süre devam etti (bu arada, Şapur’un, 359′da Amida’yı [Diyarbakır] kuşatmasında, yardımcı olarak, Hun kuvvetleri de bulunmuştu)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat Bahram Gor zamanında (420-438) başlayan yeni taarruzlar (427′den itibaren), Sasanîleri sarstı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Sogd bölgesinden Ceyhun’un güneyine doğru gelişen istila hareketinin, Bahram Gor tarafından, başarı ile durdurulması, onun en şöhretli (”kurtarıcı”) İran imparatorlarından sayılmasına vesile oldu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Halefi Yazdgird II zamanının (438-457) sonlarına doğru, Uar-Hunların (Ak Hun) başında, büyük hükümdar, Eftal (Abdel) hanedanından, Kün-han (Kun-han Priskos’da Kougkhas, İslam kaynaklarında Akh[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayş[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayn[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunayvar vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay), İran iç işlerine karışarak, himayesine aldığı veliaht Peroz’u (Fîrüz) Sasanî tahtına çıkarmış (459-484), hakimiyetini Kuzey Hindistan’a doğru genişleterek orada, başında Skandagupta’nın bulunduğu Gupta devletini dağıtmıştı (470′e doğru)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 484 yılında, Ceyhun kıyılarında Ak Hun – Eftalitler tarafından mağlup edilerek Herat bölgesini kaybeden ve yıllık vergiye bağlanan Sasanîler’in, bu sırada geçirdiği dinî-içtimaî bir sarsıntı, ülkelerini ihtilale sürükledi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu, Mazdek isyanı idi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Mazdek, Mani inancındaki “ikili” telakki (ışık-karanlık, iyilik-kötülük mücadelesi) üzerine sosyal huzursuzluk amillerini de ekleyerek, o tarihlerde yorulan ve iktisadî darlık içine düşen topluluğu kurtarmak iddiası ile, düşüncelerini yaymağa başlamıştı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Buna göre, insanların saadetini bozan iki unsur vardı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Biri servet, diğeri kadın[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bunlardan her ikisi de herkesin ortak malı olduğu takdirde, yeryüzünden kötülük kalkacaktı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu tipik komünist propaganda neticesinde, arazi ve servet sahipleri ile aile müessesesine karşı kışkırtılan halk, Mazdek ve müritleri tarafından ayaklandırıldı[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Din adamları ve asiller öldürüldü, kadınlar tecavüze uğradı, evler ve konaklar yağmalandı, tahrip edildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Devletin sıhhat kazanacağı hususunda Mazdek’e inanmak gafletini gösteren Şah Kavad (veya Kubad, 488-496 ve 498-531) da hapsedilmişti; fakat o, kurtulmak imkânını bularak, komşu Ak Hunlara sığındı (496)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İran’da olup bitenleri yakından takip eden Ak Hun hükümdarı, insanlık yararına hiçbir şey göremediği Mazdek hareketini kırıp yok etmek için, Kavad’ı 30 bin kişilik Hun süvari birliği başında İran’a gönderdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu suretle Şah, ihtilali bastırdı (498-499) ve hadiselerin gelişmesinden, felaketin derecesini kavrayan halkın da yardımı ile, Mazdek ve taraftarları yakalanarak idam edildi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Tabiatıyla, temizlik ve ülkenin sükûnete kavuşturulması, uzun bir zamana ihtiyaç gösterdiğinden, Sasanî İmparatorluğunda hak, adalet ve mülkiyet esasında normal nizam, daha ziyade, Kavad’ın oğlu Husrev I[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Anüşîrvan (531-579) devrinde kurulmuştur ki, bu şehinşah, tarihte “Adil” lakabı ile anılır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Çin kaynaklarına göre, İç Asya’da Hoten, Kuça, Aksu, Kaşgar ve etrafını hakimiyetlerine alan Ak Hun-Eftalitler, bu arada Kuzey Hindistan’ı da zaptetmişlerdi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Bu harekât, “Tegin” unvanını taşıyan ve Kâbil’de oturan Toramana adındaki başbuğ tarafından idare edilmişti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 6[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay yüzyılın ilk yarısında ise Toramana’nın oğlu Mihiragula (Gollas, 515-545) imparatorluk güney kanadının en azametli hükümdarı görünmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Ordusunda, daima 700 savaş filinin bulunduğu rivayet edilir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Fakat Budist rahipler (Song Yün ve ondan bir asır sonra buraya gelen Hiuen-tsang), bu “Huna kralı”ndan hoşlanmamışlardır[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Çünkü Mihiragula, Budizmi ülkesi halkı için tehlikeli sayıyor ve Budistleri kontrol altında tutuyordu[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Buna karşılık, İskenderiye’den Hindistan’a giden tüccar (sonra keşiş) Kosmas tarafından ve 530 tarihli Gwalior kitabesi ile Sanskrit yazılı “Keşmir Vekayinamesi”nde Mihiragula, Hindistan’ın en büyük hükümdarı olarak tasvir edilmektedir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İran’da Anüşîrvan büyük bir devlet adamı olarak belirdikçe, Ak Hun – Eftalitler sönükleşti[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay 552 yılında, Orta Asya’da Göktürk Hakanlığı kurulup İstemi Yabgu, Maveraünnehir bölgesinde faaliyete geçtiği zaman ise, iki büyük imparatorluk arasında sıkışan Ak Hun – Eftalit devletinin, Göktürklerin mücadeleye giriştikleri Juan-juanlarla olan siyasi ve sıhrî rabıtaları da fayda vermedi[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Anüşirvan ve İstemi’nin ortaklaşa hareketleri neticesinde, Ak-Hun iktidarı yıkıldı ve ülke Göktürklerle İranlılar arasında paylaşıldı (557)[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Üç kol halinde gelişmiş olan Hun siyasi hakimiyeti, -Kafkasya’daki (Derbend kuzeyi- Hazar denizi arasında) Hunların, Hazar Hakanlığı idaresine girinceye kadar süren kısa hakimiyetleri dışında- bu suretle tarihe karışmakla beraber, Hunlara mensup Türk soyundan çeşitli kütleler , Büyük Hun çağında şahsiyetini bulan zengin kültürleriyle göreceğimiz gibi, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında Tabgaç, Göktürk, Türgiş, Karluk, Uygur, Oğuz, Bulgar, Sabar, Hazar, Kuman vb[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay türlü adlar altında ve yeni güçlü devletler, imparatorluklar kurarak yaşamaya devam etmişlerdir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Türk milleti denilen büyük âlemin çocukları olan bu kütleler, aynı zamanda Rus, Macar, İslav-Bulgar, Romen, Gürcü devletlerinin kuruluş ve gelişmelerinde başlıca rol oynamışlar ve daha sonraki bütün İslam-Türk siyasi teşekküllerine askeri, hukuki ve sosyal yönlerden ana kaynak vazifesi görmüşlerdir[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Prof[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay Dr[IMG]http://www.nebuforum.com/images/smilies/nokta.gifdolunay İbrahim KAFESOĞLU TÜRK MİLLİ KÜLTÜRÜ weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  9. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer bu yıl öğretmen atamalarının yapılacağını söyledi. Hürriyet gazetesine konuşan Özer, öğretmen atamaları konusundaki hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığını belirterek, "Atama bekleyen öğretmen adayları rahat olsun. Bu söz bakan sözü. Ama ortada sadece söz yok. Atanacak öğretmenler 2022-2023 öğretim yılına yetiştirecekler" ifadelerini kullandı. Özer bu yıl okul öncesi öğretmenliği kontenjanlarının artacağını da söyledi. Yeni atamalarda kontejanın yüzde 50’den fazlasının İstanbul’a verileceğini belirtti.
  10. Kelebek hastalığı (Lupus) nedenleri Hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Hastalığın oluşumunda genetik, çevresel faktörler ve hormonların rolü vardır. Stres, ultraviyole ışınlar, enfeksiyonlar ve bazı ilaçların hastalığı tetiklediği bilinmektedir. Kadın hormonlarından östrojen hastalığın oluşumunu artırır, testesteron azaltır. SLE de vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularına karşı reaksiyon oluşturması söz konusudur. Kelebek hastalığının (Lupus) belirtileri Lupus hastalığı, tüm vücudu etkileyebildiğinden çok farklı belirti ve bulgularla kendini gösterebilir. Özellikle hastalığın başlangıç aşamalarında eklem ağrısı ve genel hastalık belirtileri sıktır. Lupus hastalığında en sık görülen belirti ve bulgulardan bazıları; Yorgunluk Halsizlik Cilt değişiklikleri. Özellikle burun ve yanaklarda görülen kelebek şeklindeki döküntü tipiktir. Fakat ciltte güneşe maruz kalan her alanda döküntü gelişir. Damarlarda iltihaplanmaya bağlı bulgular. Cildin küçük damarları sıklıkla etkilenir ve vaskülit olarak adlandırılan iltihap gelişir. Tırnakların etrafında leke şeklinde bir cilt altı kanama vardır. Ayrıca, ağız mukozasında da iltihaplanma yapabilir. Saçlarla ilişkili bulgular. Saçlarda bölgesel dökülmeler olabilir ve genellikle bu dökülen saçların yerine yenileri gelmez. Parmak uçlarında soğukta ortaya çıkan beyaz ve mor renk değişiminin olduğu raynaud sendromu önemli bir bulgudur. Eklem bulguları. Hem büyük, hem de küçük eklemlerde artralji yani eklem ağrısı vardır. Ağrı özellikle sabahları daha belirgindir. Bazı hastalarda artrit yani eklem iltihabına bağlı şişme, kızarma ve ısı artışı da görülür. Kas tutulumu. Kaslarda ağrı ve iltihaplanma gelişir. Böbrek bulguları. Böbrek tutulumu hastaların %70’inde görülür. Bu kişilerde idrarda kan ve protein tespit edilir. Dokularda sıvı tutulumuna bağlı ödem gelişir. Ağır vakalarda böbrek yetmezliğine kadar gidebilen böbrek iltihabı görülebilir. Sinir sistemiyle ilişkili migren, epilepsi, denge problemleri gibi belirtiler ve psikolojik problemler vardır. Bazı hastalarda inme ortaya çıkabilir. Sindirim sistemi tutulumu ve pankreatit nedeniyle sindirim problemleri sıktır. Göğüs ağrısı gibi akciğer ya da kalp zarında iltihaplanma bulguları vardır. Akciğer zarları arasında sıvı birikimi ve iltihaplanma olduğunda nefesle artan bir göğüs ağrısı ortaya çıkar. Kalp zarı iltihaplanmasına ise perikardit denir ve lupusta sıktır. Akciğer dokusunda iltihaplanma neticesinde zatürre gelişir. Lenf nodları, dalak ve karaciğerde büyüme vardır. Periton adı verilen karın zarı iltihaplandığı için karın ağrısı görülür. Kelebek hastalığı (Lupus) tanısı Kelebek hastalığı (lupus) tanısı klinik belirtilerle birlikte bazı kan testleri yardımı ile konur. Hastalara tam kan sayımı, böbrek testleri, akciğer grafisi, LE hücresi, anti DNA ve ANA bakılır. Hekim gerekli görürse ve şüphelendiği organ tutulumuna göre daha pek çok test isteyebilir. Başlangıçta tipik hastalık belirtilerini gösterme yen hastalarda tanı koymak çok zordur. SLE pek çok doku hastalığı ile karışabilir. Kelebek hastalığının (Lupus) tedavisi Lupus hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Tedavi hastalığın ilerlemesini durdurmak, hayati komplikasyonları önlemek ve belirtileri hafifletmek için uygulanır. Bu nedenle erken tanı büyük önem taşır. Çünkü ilerlemiş hastalığı geri döndürmek mümkün değildir. Tedavi her hasta için hastalığın şiddetine göre özel olarak planlanır. Vücudun pek çok organ ve dokusunda ortaya çıkan iltihaplar için iltihap giderici ilaçların kullanılması şarttır. Bağışıklık sistemini baskılayan steroid grubu ilaçlar da kullanılır. Kan pıhtısı eğilimi olan hastalara aspirin gibi kan sulandırıcı ajanlar reçete edilir.
  11. Serebral Palsi Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Serebral palsi (SP), erken fetal dönem ile beş yaş arasında meydana gelen beyin hasarı sonucu oluşan klinik tablodur. Serebral palsinin etkileri hasarın derecesine ve bulunduğu yere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Hareket bozuklukları ve kaslarda spastisite, serebral palsi belirtileri arasında yer alır. Serebral palsinin nedenleri arasında oksijen yetersizliği, enfeksiyonlar ve beyin malformasyonu nedeniyle oluşabilecek beyin hasarı sayılabilir. Belirtiler, fark edilmeyecek kadar hafif olabileceği gibi bir veya daha fazla uzuvda önemli hareket bozuklukları ve hareket edemeyecek kadar sert hale gelen eklemlere kadar uzanabilir. Serebral palsinin kesin bir tedavisi yoktur. Fakat fizyoterapi, konuşma terapisi, ergoterapi ve bazen ilaç tedavisi ya da cerrahi tedavi yöntemleri hastaların maksimum potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olabilir. Serebral Palsi Nedir? Serebral palsi, kas aktivitesi ve vücut duruşu ile ilgili bir grup problemi tanımlayan rahatsızlıktır. Beyin henüz gelişme aşamasındayken meydana gelen hasar sonrasında gelişir. Belirti ve bulgular süt çocukluğu ve okul öncesi dönemde kendisini göstermeye başlar. Anormal refleksler, vücudun gevşekliği, gövde ve ekstremitelerde sertlik, duruş bozuklukları ve yürüme bozukluğu, serebral palsili çocuklarda görülebilen belirtiler arasında yer alır. Serebral kelimesi beyin anlamına gelir. Palsi ise hareket zayıflığı ve felç durumunu ifade etmek için kullanılır. Serebral palsi ya da diğer bir ifadeyle beyin felci, temel olarak kasların tonusunu, hareketini ve kişinin motor becerileri etkileyen bir problemdir. Vücudun koordineli ve amaçlı bir şekilde hareket etme kabiliyetini engeller. Solunum, mesane ve bağırsak kontrolü, yeme ve konuşma gibi motor becerileri ve kasları içeren diğer vücut fonksiyonlarını da etkileyebilir. Çoğu durumda, görme, işitme ve dokunma duyusunda da sorunlar vardır. Serebral palsi bir hastalık değildir. Aksine, kas hareketlerini kontrol eden beyin hasarının neden olduğu bir grup belirtidir. Serebral palsili çocuklarda yutkunma ve göz kasları ile ilgili problemler de mevcuttur. Bu kişiler göz kaslarını koordine şekilde çalıştıramadıkları için herhangi bir nesne üzerine odaklanmada sorun yaşarlar. Serebral palside kasların çalışması ve fiziksel aktivite üzerindeki kısıtlanma durumu kalıcıdır. Bu problemler ilerlemezler ve sorunun kaynağı olan beyin hasarı bebek henüz anne karnındayken bile meydana gelebilir. Bu problemlere ek olarak serebral palsili bireylerde epilepsi, entelektüel problemler, beslenme ve iletişim sorunları da ortaya çıkabilir. Serebral Palsi Nedenleri Nelerdir? Serebral palsi çocukluktaki engellilik nedenlerinin başında gelir. Yaklaşık olarak her 1000 canlı doğumdan 2’sinde bu problem tespit edilebilir. Miadında doğan bebeklere göre prematüre olarak dünyaya gelen bebeklerde bu oran daha yüksektir. Serebral palsi gelişme riski aynı zamanda anne karnında geçen sürenin ve bebeğin ağırlığının azalması ile artar. Özellikle 1,5 kilogramdan daha düşük kilolarda dünyaya gelen bebeklerde serebral palsi görülme ihtimali %15’e kadar yükselebilir. Serebral palsiye birçok farklı türde beyin malformasyonu veya hasarı neden olabilir ve bazen birden fazla nedenden kaynaklanabilir. Vakaların %15 ila 20’si doğumdan kısa bir süre önce, doğum sırasında ve kısa bir süre sonra ortaya çıkan sorunlardan kaynaklanır. Bu sorunlar doğum sırasında oksijen eksikliği, enfeksiyonlar ve beyin travmasıdır. Hamilelik sırasında geçirilen kızamıkçık, toksoplazma, zika virüsü veya sitomegalovirüs enfeksiyonları bazen serebral palsiye neden olur. Gen anormallikleri de beyinde yapısal bozukluklara neden olarak serebral palsiye yol açabilir. Erken doğan prematüre bebekler bu bozukluğa karşı özellikle hassastır. Bu bebeklerde beynin bazı bölgelerinde bulunan kan damarları tam gelişmemiştir ve kolayca kanayarak hasara zemin hazırlar. Yenidoğan döneminde sarılığa yol açan kandaki yüksek bilirubin seviyeleri, kernikterus adı verilen beyin hasarına neden olabilir. Kernikterus serebral palsinin önemli nedenlerinden biridir. Yaşamın ilk iki yılında görülen menenjit (beyin zarı iltihabı), ağır sepsis, yaralanmalar ve ciddi dehidrasyon gibi sorunlar beyne zarar verebilir ve sonrasında beyin felcine neden olabilir. Bebeklik döneminde geçirilen trafik kazaları ya da düşme, sarsılma gibi sebeplerin neden olduğu travmalar serebral palsiye yol açabilir. Bu risk faktörleri dışında çoğul gebelikler, bebeğin anne karnında gelişimini kısıtlayıcı rahim içi tümöral oluşumlar, annenin gebelik sırasında madde kullanması, preeklampsi, mekonyum aspirasyonu ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi çeşitli faktörler de serebral palsi gelişimi için birer risk faktörü olarak değerlendirilir. Serebral palsi nedenleri doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olarak sınıflandırılmak üzere şu şekilde özetlenebilir: Doğum Öncesi (Prenatal) Dönem Serebral Palsi Nedenleri Henüz anne karnında olan bebeklerde çeşitli nedenler beyin hasarına yol açarak serebral palsi gelişmesine neden olabilir. Konjenital beyin malformasyonları ve çeşitli kromozomal bozukluklar, anne karnındaki bebeğin beyin gelişimindeki anormalliklere neden olur. Yapısal bozukluklar dışında bebeğin bu dönemde yaşayacağı inme ve enfeksiyon hastalığı gibi durumlar da serebral palsi ile sonuçlanabilir. Doğuma Yakın Dönemde ve Doğum Sırasında Meydana Gelen Serebral Palsi Nedenleri Bu dönemde çocuğun beyin damarları ile ilgili problemlerde beyin dokusu besin ve oksijen desteğinden mahrum kalacağı için zarar görerek serebral palsi gelişimine neden olabilir. Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları, inmeler ve sarılığın beyni etkilemesi ile oluşan hastalık tablosu kernikterus, bu dönemdeki diğer serebral palsi nedenleri arasında yer alır. Doğum Sonrası (Postnatal) Dönemde Serebral Palsi Nedenleri Doğum sonrasında bebeğin kafa bölgesine alacağı travmalar, beyninin oksijensiz kalmasına neden olan durumlar ve diğer dönemlerde olduğu gibi inme ve enfeksiyon halleri serebral palsi gelişimi ile sonuçlanabilir. Serebral Palsi Belirtileri Nelerdir? Serebral palsi belirtileri hafif ila şiddetli arasında geniş bir yelpazede yer alır ve kişiden kişiye değişiklik gösterir. SP’li bazı insanlar yürümek ve oturmakta zorluk çekerken, diğerleri nesneleri kavrama ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Belirtiler zamanla daha şiddetli hale gelebilir veya hafifleyebilir. Ayrıca, beynin etkilenen kısmına bağlı olarak farklı belirtiler de ortaya çıkabilir. En sık görülen belirtiler aşağıda sıralanmıştır: Yuvarlanma, tek başına oturma veya sürünme gibi motor beceri gelişiminde gecikmeler Kas tonusunda aşırı sertlik ya da gevşeklik gibi değişiklikler Konuşma gelişiminde gecikmeler ve konuşma zorluğu Kaslarda spastisite adı verilen sertlik ve abartılı refleksler Ataksi olarak adlandıran kas koordinasyonu zayıflığı Titreme ve istemsiz hareketler Sık sık düşme Yutma problemleri Vücudun bir tarafını tercih etme, örneğin nesneleri hep aynı elle tutma Nöbet, zihinsel yetersizlik ve körlük gibi nörolojik problemler Serebral palsili çoğu çocuk hastalıkla doğar fakat aylar veya yıllar sonrasına kadar bir hastalık belirtisi göstermeyebilir. Belirtiler genellikle çocuk 3 veya 4 yaşına gelmeden önce ortaya çıkar. Serebral palsi sadece bir ekstremitede kendisini gösterebileceği gibi bazı çocuklarda tüm vücudu da etkisi altına alabilir. Hastalık doğumdan itibaren mevcuttur ve zamanla iyileşebilen bir durum değildir. Mevcut beyin hasarı ilerlemediği için hastalık belirtileri de zamanla kötüleşme eğiliminde değildir ancak bazı çocuklarda yaşın ilerlemesi ile birlikte bazı şikayetler belirginleşirken bazıları arka planda kalabilir. Kas kısalığı ve sertliği uygun tedavi almaması halinde zaman içerisinde kötüleşebileceği için dikkatli olunmalıdır. Serebral palsili çocuklarda rahatsızlığın sınıflandırılması için çocuğun kendi başına oturabilmesi, hareket etme ve hareketi planlama kabiliyeti ve hareket etmek için uyarlanabilir aletlerden faydalanabilme derecesi gibi birtakım kriterler kullanılır. Toplam 5 seviye olarak değerlendirilen serebral palsi hastalığında seviyenin artması çocuğun hareket kabiliyetinin azlığını gösterir. Seviye 1 serebral palsi hastaları yürüme eylemlerini herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan gerçekleştirilebilir. 2. seviye hastalar ise uzun mesafe yürüme eylemini gerçekleştirebilir ancak koşma ve zıplama gibi hareketler için çeşitli yardımcı aletlere gereksinim duyarlar. Seviye 3 serebral palsi hastaları çok az yardım ile oturabilen ve kendi başlarına kalkabilen çocuklardır. Bu çocukların evde yürürken baston ve diğer yardımcı araçları kullanma gereksinimi vardır. Eb dışında ise rahat hareket edebilmek için tekerlekli sandalye ihtiyaçları olabilir. 4. Seviye serebral palsili çocuklar yürümelerini ancak teknolojik yardımcı aletler vasıtası ile gerçekleştirebilir. Tekerlekli sandalyeyi rahat kullanabilen bu çocukların oturabilmeleri için yardıma gereksinimleri vardır. Serebral palsinin sınıflandırılmasında son seviye olan 5.seviye serebral palsili çocuklar, baş ve boyun pozisyonlarını korumak, oturmak ve ayağa kalkmak için desteğe ihtiyaç duyarlar. Serebral Palsi Tipleri Nelerdir? Beynin çeşitli kısımlarını etkileyen farklı tipte SP’ler vardır. Serebral palsinin spastik, atetoid, ataksik, hipotonik ve karışık tip olmak üzere beş farklı formu bulunur. Her tip, kendine özgü spesifik hareket bozukluklarına neden olur: Spastik Serebral Palsi SP’li kişilerin yaklaşık %80’ini etkileyen en yaygın tipidir. Kaslarda sertliğe, abartılı reflekslere ve hareket zorluğuna neden olur. Spastik SP’li birçok insan, yürürken dizlerini bükme veya bacakları ile makas benzeri hareketler yapma gibi hareket anormalliklerine sahiptir. Kas güçsüzlüğü ve felç de bu tabloya eşlik edebilir. Atenoid Serebral Palsi Atetoid SP’li insanlar vücut hareketlerini kontrol etmekte zorlanırlar. Hastalık kollarda, bacaklarda ve ellerde istemsiz, anormal hareketlere neden olur. Bazı durumlarda, yüz ve dil de etkilenir. Hareketler yavaş ve burulma şeklinde veya hızlı ve düzensiz olabilir. Etkilenen kişinin yürümesini, oturmasını, yutmasını veya konuşmasını zorlaştırabilir. Hipotonik Serebral Palsi Hipotonik tip, kas tonusunun azalmasına ve aşırı gevşek kaslara neden olur. Kollar ve bacaklar bir bez bebek gibi sarkık görünür. Bu tip bebeklerin baş kontrolleri yetersizdir ve nefes almakta zorlanabilirler. Ayrıca konuşma zorluğu, reflekslerde zayıflık ve yürüme anormallikleri de bulunabilir. Ataksik Serebral Palsi Denge ve derinlik algısı ile ilgili sorunlara neden olur. En az görülen tiptir. Genellikle düzensiz ve sakar görünen istemli kas hareketleriyle karakterizedir. Bu forma sahip kişilerde koordinasyon sorunları vardır. Yürümek, nesneleri kavramak ve yazmak gibi motor işlevleri yerine getirmekte zorluk çekerler. Karışık Tip Bazı insanlarda farklı tiplerde görülen belirtilerin bir kombinasyonu görülür. Buna karışık serebral palsi denir. Karışık tipteki vakalarının çoğu, spastik ve atetoid formların birleşimi şeklinde görülür. Serebral Palsi Tanısı Nasıldır? Serebral palsi tanısı temel olarak hastanın tıbbi öyküsü ve fizik muayene bulguları ışığında konulan klinik bir tanıdır. Hastanın tıbbi öyküsünün alınması sırasında hekim tarafından risk faktörleri ve serebral palsi ile sonuçlanan rahatsızlıklara dair bir bilgi olup olmadığı irdelenir. Hekimlerin serebral palsi tanısı için üzerinde durduğu bir diğer konu da çocukta daha önce fark edilen bir gelişimsel gerilik olup olmadığıdır. Serebral palsili çocuklarda genel olarak motor aktiviteler ile ilgili bir gelişim geriliği söz konusudur. Diğer aile bireyleri ve yakın akrabalarda benzer duruma sahip başka bireylerin varlığı da altta yatan genetik bir nedenin aydınlatılması açısından önemlidir. Fizik muayene esnasında hekimler serebral palsinin tipik bulgularının hastada olup olmadığını incelerler. Baş çevresi, zihinsel durumu, kaslarının gücü, tonusu, duruşu ve reflekslerine ek olarak çocuğun yürüyüşünün nasıl olduğu fizik muayene kapsamında değerlendirilen hususlar arasında yer alır. Tıbbi öykü alımı ve fizik muayene sonrasında serebral palsiden şüphelenilmesi halinde çeşitli radyolojik tetkikler kullanılarak santral sinir sisteminin değerlendirilmesine başvurulabilir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), radyo dalgaları kullanılarak oluşturulan manyetik alan vasıtası ile çocuğun beyninde serebral palsiye neden olabilecek lezyon ve yapısal anormalliklerin detaylı olarak görüntülenmesini sağlar. Bu tetkik kişide herhangi bir ağrı veya acıya neden olmaz ancak işlemin süresinin 1 saate kadar sürebilmesi nedeni ile çocuğun sabit durmasını sağlamak için çeşitli sakinleştirici ilaçlara başvurulabilir. Kranial (Kafa) ultrasonografisi, yeni doğan döneminde serebral palsi tanısı için başvurulabilen tanı aracıdır. Bu tetkikte yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılarak beynin görüntülenmesi sağlanır. MRI’da olduğu gibi çok ayrıntılı görüntüler elde edilemese de, beyin boşlukları arasındaki kanamalar, boşlukların boyutu ve beyindeki bazı problemlerin tespit edilmesinde faydalıdır. Elektroensefalografi (EEG) özellikle nöbet geçirme öyküsü bulunan hastalarda hekimler tarafından istenilebilen bir diğer tetkiktir. Çocuğun kafatasına yerleştirilen elektrotlar vasıtası ile beyinde meydana gelen elektriksel değişikliklerin tespit edilmesini sağlayan bu tetkik ile epilepsi rahatsızlığına işaret eden anormal beyin aktiviteleri tespit edilebilir. Bu tetkikler dışında serebral palsi ile benzer belirtiler ile seyreden, yavaş ilerleyen ve doğru tanı ve tedavi almaları halinde kontrol altında tutabilen çeşitli durumların tespiti için metabolik ve genetik incelemelere de başvurulabilir. Serebral Palsi Tedavisi Nasıldır? Serebral palsinin kesin bir tedavisi yoktur. Tedavinin amacı sınırlamaları iyileştirmek ve komplikasyonları önlemektir. Serebral palsili çocuklar ve yetişkinler bir tıbbi bakım ekibiyle uzun süreli tedaviye ihtiyaç duyarlar. Bu bakım ekibinde yer alan sağlık profesyonelleri aşağıda sıralanmıştır: Çocuk doktoru: Tedavi planını yapar ve tıbbi bakımı denetler. Pediatrik nörolog: Beyin ve sinir sistemi bozuklukları olan çocukların teşhis ve tedavisi için eğitilmiş doktordur. Serebral palsili çocukların bakım ve tedavisine dahil olabilir. Ortopedist: Kas ve kemik bozukluklarını tedavi etmek için eğitilmiş uzman doktor olan ortopedist, kas sorunlarının teşhis ve tedavisinde yardımcı olur. Fizyoterapist: Serebral palsili çocukların kaslarını güçlendirmelerine ve yürüme becerisini geliştirmelerine yardım eder. Mesleki terapist (Ergoterapist): Çocuklara öz bakım becerilerini geliştirmek ve günlük aktivitelere yardımcı adaptif ürünleri kullanmayı öğretmek için destek sağlar. Dil ve konuşma terapisti: Konuşma ve yutma problemleri çeken çocuklara destek eğitim verir. Özel eğitim öğretmeni: Çocukların yaşlarına uygun davranışlar ve sosyal beceriler geliştirmesine yardımcı olur. Öğrenme güçlüğünü ele alır, eğitim ihtiyaçlarını belirler ve uygun eğitim kaynakları ile eğitim verir. Serebral palsi tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım söz konusudur. İlaç tedavisi, fizyoterapi, uğraş terapisi (ergoterapi), konuşma terapisi, özel eğitim ve gerekli durumlarda botoks ya da cerrahi tedaviler uygulanır. Serebral Palsi Fizik Tedavi Doğumdan sonraki ilk 1-2 yıl boyunca fizyoterapistler ve ergoterapistler baş ve gövde kontrolü, yuvarlanma, yürüme ve kavrama gibi konularda destek sağlarlar. Ergoterapistler, stratejiler ve uyarlanabilir ekipmanlar kullanarak çocuğunuzun evde, okulda ve toplumdaki günlük aktivitelere ve rutinlere bağımsız katılımını teşvik etmek için çalışır. Serebral Palsi Botoks Tedavisi Daha çok estetik alanda kullanımıyla ön plana çıkan botoks, serebral palsi tedavisinde de kullanılabilir. Botoks, kaslardaki aşırı kasılma sonucu oluşan sertlikleri gidermede tercih edilir. Böylece ilgili kasların güçlendirilmesi için yapılan fizik tedavi çalışmaları daha etkin bir şekilde uygulanabilir. Botoks, ayrıca kasılmanın neden olduğu sıkıntıyı gidererek hastaları rahatlatır. Botoks uygulaması ile kaslardaki kasılma azaltılırsa kasların fonksiyonelliği de artar. Spastisite nedeniyle çocukların büyümesi yavaşlar. Bu nedenle botoks, büyüme sorununa da çözüm sunabilir. Kesin tedavisi olmayan bu rahatsızlıkta erken tanı ve müdahale ile bireyin yaşam kalitesinde olumlu değişiklikler sağlanabilir. Bu nedenle çocuğunuzda bu rahatsızlığa dair belirti ve bulguları fark etmeniz halinde sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden yardım almanız önerilir.
  12. Onlarca yıldır Linux grubu işletim sistemleri, sadelik ve işlevsellik bakımından teknoloji uzmanlarının beğenisini kazandı. İlk olarak 1990’ların başında geliştirilen Linux, Windows gibi bir bilgisayar işletim sistemidir. Bir sistemin donanım kaynaklarını kontrol eden bu yazılım, web sunucularını çalıştırmak için popüler bir seçimdir. Windows’un aksine Linux açık kaynaklı bir yazılımdır, yani herkes ücretsiz olarak kullanabilir. Linux’un tercih edilmesinin nedenlerinden biri, daha iyi güvenlik sunması. Genel düşünceye göre Linux’a geçtiğinizde virüsleri ve diğer tür zararlıları kafanıza takmanıza artık gerek kalmıyor. Bu büyük oranda doğru olsa da, aslında Linux o kadar da güvenli değil. Virüsler Linux’a Neden Daha Az Bulaşıyor? Bunun nedeni virüsün Linux’a daha zor bulaşmasından ziyade, saldırganların Linux’u daha az hedef alması. PC’lerin çoğunda Windows kullanıldığından virüslerin çoğu, Windows için yazılıyor. Böylece virüsün bir PC’den diğerine sıçrayıp yaygınlaşma olasılığı artıyor. Bunun yanında virüs geliştiricileri, tecrübesiz kullanıcıları hedeflemeyi tercih ediyorlar, yani sahte web reklamlarına ve olta saldırılarına kanma ihtimali yüksek olan kullanıcıları. Linux’a yönelik antivirüs programları var ancak bunların bile amacı, çoğu zaman Windows kullanıcılarını korumak. Linux Masaüstü Zararlıları Var Ancak Nadirler Son zamanlarda ortaya çıkan Linux masaüstü zararlılarından biri olan EvilGNOME, kendini bir uzantı gibi gösteriyor. Zararlı, ekran görüntüsü alıp PC’nizin mikrofonuna gelen sesleri kaydedebiliyor, kişisel dosyaları karşıya yükleyebiliyor. Zararlının gündeme gelmesi, çok sayıda cihaza bulaşmasından değil, sadece varlığından kaynaklanıyor. Peki Mükemmel mi? Konu güvenlik olduğunda Linux’un birden fazla avantajı vardır ancak hiçbir işletim sistemi tamamen güvenli değildir. Linux’un şu anda karşı karşıya olduğu sorunlardan biri, git gide daha popüler hale gelmesidir. Linux uzun yıllar boyunca ağırlıklı olarak küçük, daha teknoloji odaklı bir kesim tarafından kullanıldı. Şimdi, kullanımının artmasıyla birlikte, çok sayıda kullanıcının kötü amaçlı yazılım istilası riskini artırması gibi çok eski bir soruna açık hale geldi. Halihazırda özellikle Linux için tasarlanmış kötü amaçlı yazılımlar bulunmaktadır. Erebus fidye yazılımı buna bir örnektir ve Tsunami arka kapısı da geçtiğimiz birkaç yıldır kullanıcılar için sorun olmaya devam etmiştir. Linux’a Virüs İşlemez mi? Gerçekten Güvenli midir? sorusunun yanıtı bu şekilde… sorusuna cevap verirken Linux hakkında çeşitli detayları da paylaştığımız içeriğimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Sizlerin de Linux hakkındaki fikirlerini, kullandığınız ve önerdiğiniz Linux sürümlerini yorumlar kısmında görmek isteriz. Bu ve bunun gibi haberlerimizin devamı için bizleri takipte kalın.
  13. Yüksek tansiyon birçok sağlık sorununa yol açabilmekte ve önlem alınması gereken bir durumdur. Diyetisyen Ceysi Kazado, “Yüksek tansiyonu düşürmek için hangi besinlerden faydalanabiliriz, tansiyonun yükselmesini engellemek için nelerden kaçınmalıyız” sorularına cevap verdi. Yüksek tansiyon (hipertansiyon), damarın içindeki kanın damar duvarına yaptığı yüksek basınca denir. Yüksek tansiyon nedeniyle organları besleyen damarlarda tıkanma, genişleme veya yırtılma meydana gelebilir. Tansiyon yüksekliği birçok farklı sağlık sorununa yol açacağı için düşürülmesi büyük bir öneme sahiptir. TANSİYONU YÜKSELTEN ŞEYLER NELERDİR? Obezite Yoğun stres altında olma Fazla alkol tüketimi Çok tuzlu besin tüketimi Ağrı kesici ilaçlar Fazla çay, kahve tüketimi Sigara kullanımı TANSİYON NASIL DÜŞÜRÜLÜR? Yüksek tansiyon problemi olan kişilerin doğan yöntemlerle tansiyonlarını düşürebilmeleri için yapmaları gereken bazı işlemler şöyle... Öncelikle başınızı soğuk bir suyla yıkayın. Soğuk su sinirlerinizi uyaracağı için tansiyonun düşmesine yardımcı olacaktır. Eğer kendinizi iyi hissediyorsanız soğuk bir duşa da girebilirsiniz. Limonlu su ise en etkili tansiyon düşürme yöntemlerinden bir tanesidir. Bir bardak suyun içine bolca limon sıkıp bir güzel için. Tuz ve tuz içeren besinlerden kesinlikle uzak durulmalıdır. Hazırlanan diyet programlarında en önemli unsur tuz miktarıdır, tuz en az seviyede tüketilmelidir. Sarımsak tüketimi de tansiyonun düşmesinde etkili olacaktır. Düzenli olarak pancar tüketimi ise içerisindeki nitrattan ötürü tansiyonunuzun yükselmesine engel olacaktır. Düzenli olarak antioksidan besinler tüketilmelidir.
  14. Kahverengi Akıntı Neden Olur? Bazen adetiniz birkaç gün kahverengimsi akıntı ile başlar veya biter. Bu tamamen normaldir ve hiç de endişe verici değildir. Pembemsi veya kahverengimsi akıntı, yumurtlamanın bir belirtisi olabilir. Döngünüzün başlangıcında, östrojen seviyeniz yükselir ve rahim duvarınızın büyümesine neden olur. Yumurtlamadan sonra progesteron seviyesi yükselir ve rahim duvarınızın kalınlaşmasına neden olur. Yumurtlama sırasında hafif lekelenme, rahim duvarınızın büyümesine, ancak henüz kalınlaşmamasına bağlı olabilir, çünkü östrojen seviyesi artmış ancak progesteron olmamıştır. Bazı kadınlarda hamileliğin erken döneminde kahverengimsi bir akıntı meydana gelebilir. Bu olduğunda korkutucu olabilir, ancak çoğu zaman hamilelik sırasında taburcu olacağından endişe etmemelisiniz. Kahverengi Vajinal Akıntı Normal midir? Bu akıntılar hamileliğin çok erken dönemlerinde ortaya çıkabilmesine rağmen, hamile olduğunuzun bir işareti olarak alınmamalıdır. Yaygın inanışın aksine, implantasyon kayıplarının var olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Jinekolojik muayeneler, bulaşma ve hatta yoğun ilişki kahverengimsi akıntıya neden olabilir. 45 yaşın üzerindeyseniz, kahverengimsi bir akıntı, özellikle ruh hali değişimleri, sıcak basmaları veya uykusuzluk eşlik ediyorsa, menopozun erken bir belirtisi olabilir. Pelvik inflamatuar hastalık kahverengimsi bir akıntıya neden olabilir. PID hastalığına genellikle karın ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, ateş, kötü kokulu akıntı ve idrar yaparken yanma hissi eşlik eder.l Bir yumurtalık kisti, yumurtalık içinde veya üzerinde oluşan küçük bir sıvı cebidir. Çoğu zaman bu hafiftir ancak ağrı veya gerginlik, bel ağrısı ve cinsel ilişki veya adet sırasında ağrıya neden olabilir. Bazı yumurtalık kistleri asemptomatiktir. Bir yumurtalık kistini tespit etmenin tek yolu ultrason yapmaktır. Polikistik over sendromu, hormonların bozulmasıdır. En sık görülen semptomlar düzensiz adet dönemleri veya adet eksikliğidir, ancak aynı zamanda kahverengimsi dökülmeye, aşırı kıl büyümesine, sivilceye ve kilo alımına da neden olabilir. Kahverengi Akıntı Nelere Sebep Olabilir? Rahim ağzı kanserine bağlı kahverengimsi akıntı vakası en ciddidir ancak çok nadirdir. Bu kahverengimsi akıntı, bu durumda tek belirti olmayacaktır. Sıklıkla cinsel ilişki sırasında ağrı ve sonrasında kanamalar, daha ağır ve uzun dönemler ve dönemler arasında kanamalar eşlik eder. Kahverengi akıntı fark ederseniz, çoğu durumda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Ne sıklıkla meydana geldiklerini ve döngünüzün belirli bir aşamasında mı yoksa belirli bir aktivite durumunda mı ortaya çıktıklarını görmek için bunu yazmak iyi bir fikirdir. Bu akıntı birkaç hafta ortaya çıkarsa, ilişkiden sonra düzenli olarak ortaya çıkarsa veya vajinal tahriş, garip kokular veya kramplar gibi başka semptomlar eşlik ederse, emin olmak için doktorunuzu aramak iyi bir fikir olabilir. Enfeksiyon belirtisi değildir. Kahverengi Akıntı Tehlikeli midir? Vajina tarafından, özellikle kendi kendini temizlerken üretilen salgılardır. Vajina ve mukoza zarının ürettiği salgılar, vajinamızı enfeksiyonlardan koruyarak sağlığını garanti eden bakterilerle doludur. Vajinanızda doğru pH'ı (asitlik ölçü birimi) korurlar. PH, bir kadının hayatı boyunca değişir. Bu salgılar vajinal floranın iyi korunmasını, yağlanmasını ve hidrasyonunu sağlar. Jinekologlar yıllardır birçok kadını florayı zayıflatan duş (doğrudan vajinaya su veya sıvı sabun enjekte etmek) konusunda uyardılar. Genellikle, kahverengi akıntı adet döneminizden önce veya sonra ortaya çıkabilir. Adet sırasında kanamaya neden olan endometriyum atılır.
  15. Bir süredir çeşitli sızıntılarla gündemimize gelen telefonun 30 Mayıs’ta resmi olarak tanıtılacağı bir süre önce duyurulmuştu. Ancak daha 30 Mayıs’taki tanıtım etkinliği gelmeden telefonun teknik özellikleri hakkında ilk detaylar açıklandı. Honor 70’in daha önce iddia edildiği gibi üç farklı versiyonla satışa sunulacağı Honor tarafından doğrulandı. Telefonun standart versiyonun yanı sıra bir de Pro ve Pro+ versiyonları satışa çıkacak. Standart model Snadragon 7 Gen 1 yonga setinden güç alırken, Pro modeli MediaTek’in Dimensity 8000 yonga setini kullanacak. 70 Pro+’ın yonga seti ise Dimensity 9000 olacak. Her üç telefon da BOE OLED ekrana sahip olacak ve yüksek frekans PWM karartma özelliğine sahip olacak. Pro modelleri LTPO dinamik ekran yenileme hızı özelliğine de sahip olacak. Honor’un yeni akıllı telefonu, arka kamerasının ilginç tasarımıyla dikkat çekiyor. Arka paneli oldukça şık bir tasarıma sahip olan telefonun kamerası son dönemde çıkan diğer telefonlardan farklı bir tasarıma sahip. Arka kameradaki ana lensin Sony’nin en son kamera teknolojilerini kullanan IMX800 olacağı yönündeki iddialar da doğru çıktı. Honor her üç modelde de 54 megapiksellik IMX800 lensin olacağını açıkladı. Honor’un yeni telefonu Sony IMX800 kullanan ilk akıllı telefon olacak. Son olarak Honor 70’in 66W hızlı şarj özelliğine sahip olacağı, Pro ve Pro+ modellerinde ise bunun 100W olacağı açıklandı.
  • Profil Reklam Alanı
  • Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
    Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
×
×
  • Yeni Oluştur...