Jump to content
×
×
  • Yeni Oluştur...

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

  • Profil Reklam Alanı

TBM

Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    39
  • Üyelik Tarihi

  • Son ziyaret

  • Ticaret Puanı

    0%

TBM kullanıcısının paylaşımları

  1. Facebook Yoville Para Hilesi Facebook Yoville Para Hilesi Facebook Yoville Para Hilesi Yoville para hilesi 1. bankaya gittiğinizde orda bi makina var ona basın.bu makina size 6 saatte bir para veriyor 2. Oyun oynayarak da para kazanabilirsiniz ama sınır war bu sınır 200 coin kazandıktan sonra bitiyor 3. Evlerden almak icin size crew gerek ne kadar paraniz olursa olsun crewiniz olmazsa ev alamazsınız. – 5.000 Lik ev icin –> 5 Crew – 10.000 Lik ev icin –> 10 Crew – 15.000 Lik ev icin –> 15 Crew – 25.000 Lik ev icin –> 20 Crew gerekli 4. EşyaLarı satmak için parti kurabilirsiniz.. Biri sizden sunu istiyorum dediğinde esyayı kaldırmak icin “Edit Room” a basıp kaldırın ve esyayı vermek icin karakterin ustune tıkLayın. Bir suru secenek cıkacak ve siz “Made a Trade seceneğini tıkladığınızda bi kutucuk cıkacak ustte ise Sizin esyaLar gozükecek hangi esyayı verecekseniz eger yukardan secip asagıda bulunan kutucukLara bırakınız. ( Yalnız kazıklanmamak için şuna dikkat edin ––> iki taraflı kutu cıktığında sizin tarafınız ve baska kisinin tarafı.Diğer kişinin tarafında parayı koyduğuna dikkat edin ) Sonra 1 coin koyun ve “Agree” yapın
  2. Facebook için anlamlı nickler Facebook için anlamlı nickler paylaş Facebookta anlamlı nickler paylaş facede anlamlı nickler Gerçekten seviyorsan eğer uzaklık gözünü korkutmamalı; çünkü asla unutma, yanındayken bile uzaktı bazıları. Artık yaşanmak için değil ayrılmak için yaşanır oldu aşk ve terketmeler yetmezmiş gibi bir de emir verilir. "Kendine iyi bak". İnsan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. Önceki ve sonrakiler; birer arayış, kaçış ya da aldanıştır. İyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. Çünkü kadınlar, kötü erkeklere aşık olup iyi erkeklerle dertleşir… Ne çok şeyler öğretiyor bize hayat… Ne gitmeler yetiyor ayrılıklara ne de kalmalar karşılıyor hasreti… Yürekte en derin ‘sevgi hasreti’ kalıyor… Ve bu en çok ‘sana’ benziyor! Ya seviyorsundur..Ya da sevmiyor..Yoktur ikisinin ortası..Kandırma ortasındayım diye kendini..Ya unutmuşsundur.. Ya da her an aklında..Harcama! unuttum diye en güzel cümlelerini..Bilmelisin! Ya unutmaya mahkumsun.. Ya değmezken onu sevmeye…Ya kendine acı çektirirsin..Ya da öğrenmelisin geçmişine gülmeye…. Hayat; pencereden yalnız başına süzülen bir yağmur damlası gibidir,.. Aşağıya indikçe azalır….. Eğer bir kαdın yürekden αğlıyorsα, αğlαtαn onun kαlbine ulαşmış demektir.. Bilir misin ne zordur severek yaşamak. Ona benimsin deyip sarılamamak.. Ne zordur hep yakın hissedip aslında ondan uzak olmak..
  3. google plus hesap açma, google plus hesap nasıl açılır Google Plus Hesap Aç google plus hesap açmak google plus hesap nasıl açılır google plus hesap açma [IMG]http://img684.imageshack.us/img684/1673/32941517.jpgdolunay Google Plus hesabı almak için önce Gmail’e kaydolmanız gerekiyor. Gmail hesabı almak için Tıklayın ve formu doldurun. Gmail hesabınızı aldıktan sonra Google Plus +1 üyelik için gerekli bilgiye ulaşmak için Tıklayın
  4. Boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığının dengede tutulması yani ideal ağırlığın sürdürülmesi uzun ve sağlıklı yaşamın temelidir. Kendinizi kilolu buluyorsanız, kısa sürede hızla kilo verdiren şok diyetler yerine, bir sağlık kuruluşundan yardım alınız. Aşırı yağlı, şekerli ve tuzlu besinlerden kaçınınız. Sağlıklı beslenmek için doğal ve taze besinleri tercih ediniz. Sağlığınızı korumak için kızartma, kavurma yerine haşlama, ızgara gibi pişirme yöntemlerini tercih ediniz. Sağlığınız için etli yemeklere pişirme esnasında yağ ilave etmeyiniz. Meyve ve sebzeleri mevsiminde bol su ile yıkadıktan sonra, mümkünse kabuğuyla tüketiniz. Protein kalitesi yüksek olduğu için büyümenin hızlı olduğu bebeklik ve çocukluk dönemlerinde her gün bir adet yumurta tüketilmesi yararlıdır. Yumurta satın alırken üzeri temiz, çatlağı ve kırığı olmayan yumurtaları tercih ediniz, kullanmadan önce mutlaka yıkayınız. Pişmemiş (çiğ) yumurta tüketmeyiniz. Asitli ve gazlı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, süt ve ayran gibi içecekleri tercih ediniz. Ambalaj kapakları bombe yapmış besinleri kesinlikle tüketmeyiniz. Kaynağı bilinmeyen denetimsiz sokak sütü yerine pastörize veya uzun ömürlü sütü (UHT) tercih ediniz. Kurubaklagiller, sebzeler ve makarna pişirilirken haşlama sularının dökülmesi besin değerini azaltır. Kanserden korunmak için hergün posalı besinlerin (kurubaklagiller, kepek, çavdar, yulaf ekmeği, meyve ve sebzeler vb) tüketilmesine özen gösteriniz. Tarhanayı, besin kaybına yol açmamak için, gölgede üzerine ince bir örtü örterek kurutunuz. Yoğurdun suyunu, vitamin kaybına neden olacağı için atmayınız. Sütün ve sütlü tatlıların içine şekeri, ocağı kapattıktan sonra ilave ederseniz protein kaybı en aza iner. Beyin, göz, deri, kalp-damar sağlığınız ve vücudunuzun savunma sistemi için haftada en az 2 kez balık tüketiniz. Beyaz ekmek yerine tam buğday unundan mayalandırılarak yapılan ekmeği tercih ediniz. Kansızlıktan korunmak için çayı yemeklerle birlikte tüketmeyiniz. Düzenli fiziksel aktivite çocuklarda büyüme ve gelişmeyi hızlandırır. Bilinçsizce yapılan aşırı egzersiz, sağlık için hareketsizlik kadar zararlıdır. Her yaşta fiziksel olarak aktif olmak kemiklerin dayanıklılığını arttırır. Düzenli fiziksel aktivite toplumda sık görülen şişmanlık (obezite), kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, osteoporoz vb. kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmaktadır. Sağlığınız için günlük hayatınızda mümkünse asansör yerine merdiveni, kısa mesafelerde otomobil yerine yürümeyi tercih ediniz. Şişmanlık; kalp-damar hastalıkları, felç, hipertansiyon, şeker hastalığı, osteoartrit ve bazı kanser türleri için risk faktörüdür.
  5. yoğurt sağlığa faydaları Zengin mineral ve vitamin içeriği olan yoğurt sağlığa faydaları ile ön plana çıkıyor. Türk mutfağında çok önemli bir yeri bulunan yoğurdu her yaştan insan rahatlıkla tüketebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Uzmanları yoğurdun faydaları ve ne miktarda tüketilmesi gerektiği hakkında bilgi verdi. Yoğurt, sütün laktik asit fermantasyonu sonucu elde edilmektedir. Streptococcus thermophilus” ve “Lactobacillus delbrueckii subsp. Bulgaricus” bakterileri bu fermantasyonu yani mayalanmayı sağlamaktadır. Süte göre laktoz oranı düşük olmakla beraber kalsiyum, protein ve kuru madde oranı yüksektir. Birçok mineralin yanında B grubu vitaminleri, A vitamini ve E vitamini içermektedir. Yoğurt içerdiği kalsiyumdan dolayı sadece kemik ve dişler için değil aynı zamanda içeriğindeki magnezyum ve potasyumdan dolayı kas fonksiyonları ve sinir iletimleri için önemlidir. Sindirim sistemi ve bağırsak florası için yoğurtta bulunan probiyotikler çok faydalıdır. Probiyotikler bağırsağın doğal florasının hastalığa neden olan her türlü zararlı organizmaya karşı korumaktadır. Bağışıklık sistemi hücrelerinin büyük bir kısmı bağırsaklarda bulunur ve bağırsakların güçlü olması bağışıklık sisteminin de güçlü olması demektir. Yoğurt içerdiği probiyotikler sayesinde hem bağırsak florasını hem bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Bağırsak florasını düzenlediği için kolon kanseri riskini düşürmekte, bağışıklığı güçlendirdiği için alerjik hastalıklara karşı direnci arttırmaktadır. Yoğurt, süte göre düşük laktoz içeriğine sahiptir. Bu nedenle sütü tolere edemeyen bireyler için yoğurt tüketimi uygundur. 100 gram yoğurtta 4,5 gram protein bulunmaktadır. Yoğurt gibi proteini yüksek besinler, kasların gelişimini desteklerken düşük proteinli gıdalara göre her zaman daha doyurucudur. Yoğurt zengin kalsiyum içeriyle de ön plana çıkmaktadır. Kalsiyum kemiklerin dişlerin güçlü olmasını sağlayan mineraldir.100 gram yoğurt kalsiyum ihtiyacının %15’ini karşılayabilmektedir. Yoğurttan alınan kalsiyum yağ yakımını da hızlandırmaktadır. Yoğurt ayrıca potasyum, fosfor, riboflavin, iyot, çinko, A, E ve B vitaminleri içermektedir. Bu da yoğurdu gastrointestinel bozukluklara, hipertansiyona yol açan kötü kolesterol ve kalp-damar hastalıklarına karşı güçlü bir koruyucu haline getirmektedir. Ayrıca yoğurt başta olmak üzere fermente süt ürünleri tüketimi sonucunda meme kanseri riskinin azaldığı belirlenmiştir. Yoğurdun yeşil suyunu dökmeyin! Yoğurdun yeşil suyu kesinlikle dökülmemeli, zengin bir vitamin kaynağı olan bu su, çorbalara karıştırılabilir veya ayran gibi içilebilir. Ara öğünlerde ise nane, salatalık, birkaç kaşık yoğurt ve suyu cacık yapılarak tüketilebilir. Yoğurt suyunun süzülmesiyle bu suyun içerdiği yüksek miktardaki riboflavin de kaybedilir. Oysa riboflavin, büyüme, doku yenilenmesi ve enerji metabolizmasında görevlidir. Bir diğer önemli nokta ise, kolesterol hastaları yoğurdun kaymağını tüketmemeli ve az yağlı olan süt ve süt ürünlerini tercih etmelidirler. Ne kadar tüketilmeli? Günlük tüketilmesi gereken yoğurt miktarı diğer süt ürünlerinin tüketilme durumuna göre değişmektedir. Eğer süt ve peynir hiç tüketilmiyorsa yoğurdu porsiyon olarak arttırmak gerekir. Ayrıca günlük alınması gereken miktar kişilerin enerji gereksinmesine göre de farklılık göstermektedir. Kahvaltılarda peynir yenildiği, günde 1 bardak da süt tüketildiği düşünüldüğünde; öğle ya da akşam öğününde mutlaka 1 kase yoğurt veya 1 bardak ayran tüketmek gerekir. Fakat günlük beslenmenizde süt ve peynire hiç yer vermiyorsanız, günde 3-4 kase yoğurt tüketmeniz gerekmektedir. Tüketilecek yoğurdun ev yapımı ve doğal olması önemlidir. Çocuklar ve büyükler ne kadar tüketmelidir? Süt ve süt ürünlerinde tüketilmesi gereken miktar; yaş, cinsiyet ve fizyolojik duruma (büyüme ve gelişme dönemi, gebelik ve emzirme dönemi, yaşlılık vb) göre değişiklik göstermektedir. 1-3 yaş grubu çocuklar için 4 porsiyon/gün 4-6 yaş arası çocuklar için 3-4 porsiyon/gün 7-9 ve üzeri yaş çocuklar için 3 porsiyon/gün 10-18 yaş grubu çocuklarda 4 porsiyon/gün Yetişkinler; günlük 3 porsiyon, 65 yaş ve üzeri bireyler ise 4 porsiyon süt ve süt ürünleri tüketmelidir. Menopoz döneminde kadınlar ne kadar tüketmelidir? Menopoz dönemi beslenmesinin en önemli besini yoğurttur. Kalsiyum açısından zengin olan yoğurt bu dönemde oluşacak kemik kayıplarının tedavisinde ve oluşumunun engellenmesinde en büyük yardımcıdır. Az yağlı, ev yapımı yoğurtlar tercih edilmelidir.
  6. Suçiçeği Aşısı nedir, ne ,işe yarar (Varicella)? Su çiçeği aşısı , yaygın ve çok bulaşıcı bir çocukluk viral hastalığı olan su çiçeğine karşı koruma sağlar . Su çiçeği aşısı programı nasıldır? Suçiçeği aşısı, çocuklara 12 ila 15 aylık olduklarında enjeksiyonla verilir. Ülkemizde 12. ayda tek dok olarak uygulanmaktadır. 4 ila 6 yaşlarında daha fazla koruma için bir güçlendirici doz yapılabilir. 6 yaşından büyük ancak 13 yaşından küçük su çiçeği olmayan çocuklar da 3 ay arayla verilen iki dozla aşı olabilir. Su çiçeği veya aşısı olmayan 13 yaş ve üstü çocuklar 1 ila 2 ay arayla iki aşı dozuna ihtiyaç duyarlar. Su Çiçeği Aşısı Neden Tavsiye Edilir? Suçiçeği aşısı, aşılanan hemen hemen tüm çocuklarda ağır hastalığı önler. Hafif hastalıkların önlenmesinde% 85’e kadar etkilidir. Su çiçeği olan ve aşılanan çocukların genellikle hafif bir şekilde su çiçeği hastalığını geçirmiştir. Suçiçeği Aşısının Yan Etkileri Nelerdir? Muhtemel hafif etkiler, ateşin verildiği yerde hassasiyet ve kızarıklık Ateş Yorgunluk ve suçiçeği benzeri bir hastalıktır. Herhangi bir aşı tüm çocuklarda çok düşük bir risk ile alerjik reaksiyon görülebilir. Enjeksiyondan 1 aya kadar bir kızarıklık olabilir. Birkaç gün sürebilir, ancak tedavi olmadan kendiliğinden kaybolacaktır. Aşılama sonrası ateşli nöbet riski çok düşüktür . Su çiçeği aşısının Ne Zaman Yapılmaması veya Önlenmesi Gereklidir? Suçiçeği aşısı olup değil Çocuğunuz eğer tavsiye: Önceki bir suçiçeği aşısı dozuna ya da aşı bileşenlerine karşı şiddetli bir alerjik reaksiyon geçirmiştir. jelatin veantibiyotik neomisini içeren Son zamanlarda gamma globulin veya kan transfüzyonu aldı bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalığa sahiptir (kanser gibi) Bağışıklık sistemini zayıflatan steroidler veya başka ilaçlar alıyor Kemoterapi veya radyasyon tedavisi görüyor Çocuğunuz aşağıdaki durumlardan biri ve ya birkaçı varsa aşının iyi bir fikir olup olmadığı konusunda doktorunuzla konuşun: Şu anda hasta. Genel olarak, basit soğuk algınlığı ve diğer küçük hastalıklar çocuğunuzun aşı olmasını engellememelidir. Aspirin alması. Aspirin alan kişilerin su çiçeği aşısı yaptırmadan önce 6 hafta beklemesi gerekir. Daha önceden trombosit düşüklüğü olmuş olması
  7. Sağlıklı yaşam için spor şart ama… Düzenli olarak ya da hobi amacıyla yapılan spor; vücut dayanıklılığını, kapasitesini ve performansını artırmayı sağlar. Sporu sadece sağlıklı olmak için yapılması gereken uğraşı şeklinde değil; bir yaşam biçimi, yaşantımızda her zaman yer alması gerekli bir aktivite olarak algılayıp uygulamak gerekir. Hayatımızın her döneminde, yaşımıza ve şartlarımıza uyan sportif faaliyetleri sürekli yapmak "sağlıklı yaşam" için şarttır. Örneğin ev içi ya da çalışma yerlerinde yapılan basit egzersizler bile günümüzde en önemli sorun olan hareketsizlikten doğan sorunların çözümünde önemli yer tutar. Bununla birlikte; sporun sağlığa olan sayısız katkısı dışında, uygun olmayan spor aktivitelerinin de olumsuz sonuçlar yaratacağını unutmamak gerekir. Bilinçli spor, uyku ve beslenmeye alışkanlıklarını düzenler Düzenli ve aktif spor, insanı dayanıklı, dinç ve disiplinli yapar. Sağlık açısından hareketsizliği engellemek, kaslarımızı çalıştırmak, enerjimizi harcamak, başta kalp ve dolaşım olmak üzere sistemlerimizi düzenli çalıştırmak, vücut kapasitesi ile performansımızı arttırmak, hareket sistemimizin dayanıklılığını artırarak reflekslerimizi geliştirmek, boş zamanlarımızı değerlendirerek stresimizi azaltmak, ruhsal olarak rahatlamayı sağlamak ve yaşlanmayı geciktirmek gibi yararları vardır. Sistemli ve bilinçli yapılan spor, uyku ve beslenme alışkanlıklarımızı da düzenleyerek sağlığımızı korur. Kalp, diyabet gibi hastalıkları olanlar için farklı programlar uygulanmalı Spora başlamadan detaylı hekim kontrolü ile genel sağlık durumunun değerlendirilmesi sonucu en uygun aktivite şeklinin seçimi önemlidir. Özellikle kalp damar rahatsızlıkları, metabolik hastalıklar (şeker, kolesterol, kronik hastalıklar) ile iskelet sistemi problemleri yönünden başlangıçtaki muayene, ileride karşılaşacak sorunlar açısından yaşamsal önem taşır. Risk grubu olarak adlandırılan bu tür kişilerin egzersiz sonrası ciddi sıkıntılar yaşayabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda özellikle profesyonel sporcular dışında, orta yaş ve üzerindeki bireyler ile çocukluk yaş döneminde spor öncesi değerlendirme mutlak hekim kontrolü ile olmalıdır. Spor yaralanmalarına dikkat! Spor yaparken vücudun hangi bölgelerinin nasıl çalışması gerektiği iyi bilinmelidir. Aksi halde kişi bilinçsizce kendini sakatlayabilir. Örneğin el ve ayak bilekleri ile dizler vücudumuzda kolay burkulabilecek bölgelerdir. Ayak içe doğru döndüğünde ayak bileği burkulabilirken, ani bir dönme sonucunda da diz burkulabilir. Şiddetli burkulmalar kişiyi ameliyata kadar götürebilmektedir. Adale ve tendon zorlanmaları, ezilmeler ve stres kırıkları bilinçsiz yapan bireyleri bekleyen diğer tehlikelerdir. Spor öncesi hekim kontrolü şart Spor kaynaklı yaralanmalardan korunmak, oluşan sakatlıkları tedavi etmekten daha kolay, etkili ve ekonomiktir. Hem sağlıklı olmak için spor yapmak hem de spordan kaynaklanan sağlık sorunlarını yaşamamak için vücudun tamamının veya bir bölgesinin dayanıklılık sınırlarını zorlamamak esas olmalıdır. Basit egzersizlerden yoğun antrenman ve spor aktivitelerine kadar bedenimizi zorlamadan kaçınmalı, önemsiz gibi görülen sorunları ciddiye almalıyız. Sağlıklı yaşam sürmek ve spor yapmak için; kişiye uygun aktiviteleri seçmek, düzgün ortamlarda bulunmak ve kaliteli spor malzemeleri kullanmak, spora başlamadan sağlık muayenelerini tamamlamak, ısınma ve soğuma aralıklarına, egzersizlerine dikkat etmek, güçlendirme egzersizlerine aşamalı olarak geçmek, yapılan sporun her türlü kuralına tam uymak önemlidir. Yapılacak spora veya faaliyete gereken önemi vererek bilinçli ve bilimsel şekilde uygulamak gerekir. Esas hedefimiz, sağlık için yapılan sporun, kaliteli ve uzun bir yaşam sürmek için gerekli olduğunu unutmamak ve günlük hayatımızdaki temel fonksiyonlar gibi yaşantımızda sürekli yer almasını sağlamak olmalıdır. Kaynak:Memorial Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Semih Gür’ün haber7 web sitesinde yayımlanan “Hızlı kilo vereyim derken hastalanmayın” demecinden derlenmiştir
  8. bebek ninni sözü Kınalı Bebek Dandini dandini danali bebek, Elleri kollari kinali bebek, Neden yaya yürürsün, Kolelı, dadılı, lalalı bebek... Dandini dandini danadan, Bir ay dogmus anadan, Bağışlasın yaradan, Eksilmesin aradan... Benim annem, güzel annem Beni al kollarına Kucağında okşa beni Bana ninniler söyle Dandini, dandini, dastana Danalar girmiş bostana Kov bostancı danayı Yemesin bostanları E,E,E,E E,E,E,E Ninni Desem Nehar Olur Ninni desem Nehar olur, Gül açılır Bahar olur, Ben yavruma Gül demen Gülün ömrü az olur, Ninni Ninnilerin benim olsun Uykularım senin olsun Akan sular ömrün olsun Ninni yarum, ninni Dandini dandini danadan Bağışlasın yaradan Hak saklasın nazardan Uyusunda büyüsün Sen uykular ver Allah Sen uykular vermezsen İyilik sağlık ver :Allah
  9. Çocuğunuz, isminin psikolojik kurbanı olabilir Kişinin kullandığı ismin fonetik melodisi insan ruhunda rahatsızlık oluşturuyorsa ya da kişinin taşıdığı isim o toplum tarafından hoş karşılanmıyorsa veya kişinin taşıdığı ismin manası negatiflik içeriyorsa, bu durumda o kişi bir ömür boyu kendisine her hitap edilişteki ruh dalgalanmasını, kendisine bakanların gözünde de negatif anlamları farkında olmadan üzerinde taşıyacaktır demektir. Sanırım ortaokul birinci sınıfa gidiyordum… Dersimiz “müzik”ti ve bütün öğrencilerin “sinir” olduğu müzik öğretmenimiz, bizlere “flüt” çalmasını öğretmeye çalışıyordu birkaç haftadır... O gün, notalarını öğrendiğimiz “Üsküdara gider iken” isimli parçayı çalmak üzere sırayla tahtaya kalkıyor ve sınıfın karşısına geçerek flütümüze üflüyorduk. Ancak, bir süre sonra sınıfımızın içinde garip bir gülme krizi başladı. Tahtaya kalkıp flütü üfleyen arkadaşlar bir türlü flütten ses çıkartamıyor, kendilerini zorluyor, zorluyor ve sonra da gülme krizine girip, öğretmenimizden işittiği azarla yerine oturuyordu. Ben başlangıçta ne olduğunu anlamadım. Ta ki kendim de tahtaya kalkıp sınıfa doğru yüzümü çevirip sınıf arkadaşlarımdan bir grubun bir kâğıdın üzerine yazdıkları “LİMON” yazısını okuyuncaya kadar… Flütü dudaklarıma değdirdim, tam üfleyeceğim, aman Allah’ım dilimin altında “ekşimsi” bir tat ve ağzımda bir garip kıpırdanma… Hani derler ya “Ağzının suyu akıyor” diye, işte tam öyle bir şey… Başımı kaldırıp kıkır kıkır gülen arkadaşların elindeki “LİMON” yazısına baktıkça ağzımın suyu akıyor ve üfleyeceğim flüte bir türlü istediğim gibi üfleyemiyordum. Beni de bir gülme krizi alınca zaten kaşları çatık halde bekleyen müzik öğretmeni “geç yerine” diye seslendi. Ben mahcup olmuş, sınıf da kahkahaya boğulmuştu. Bir kelimenin, insanın vücut kimyasını nasıl da değiştirdiğinin şahidi olmuştum, tabi karşılığında zayıf not alarak... Peki, ne olmuştu da bir “LİMON” yazısı vücut kimyamızı değiştirmişti. Söz bir büyüdür Gündelik yaşantıda insanın işittiği her bir kelime, gördüğü her bir olay ruhunda farklı etkilere sebep olur. Psikolojik rahatsızlıkları bulunan bir kişiyle psikolog arasında gerçekleşen terapi görüşmelerinin kişinin ruhundaki düğümlerin çözülmesine, içinden çıkamadığı birtakım sorunların kaybolmasına nasıl da yol açtığını bilmeyen yok gibidir. Çünkü söz bir büyü tesirindedir, hitap edilen kişiye bir ok gibi saplanır, onun ruhunda birtakım dalgalanmalara neden olur. Birtakım kelimeler vardır ki, insan o kelimeyi duyduğu an –tıpkı benim “limon” kelimesini ruhumda hissetmem gibi– vücut otomatik bir tepki verir. Yoklayın lütfen kendinizi; “yağmur” kelimesinin ruhunuzda oluşturduğu dalgalanma ile “fare” kelimesinin ruhunuza gönderdiği sinyal aynı mı? Veya “çiçek” kelimesinin ruhta oluşturduğu etkiyle “diken” kelimesinin ruhta oluşturduğu etki aynı mı? Tabii ki değil… Çünkü her bir kelime kendine has bir de ruh taşır. Bir “çiçek” kelimesinin ruhu ile bir “diken” kelimesinin ruhu birbirinden farklıdır. Peki, bir kelime üzerinde taşıdığı ruhu nasıl edinir? Bir kelimenin ruh elbisesi giymesi üç unsurla oluşur: Bunlardan birincisi o kelimenin kullanıldığı toplumda o kelimeye yüklenmiş anlamla şekillenir. Yani aslında her bir kelimeye o kelimeyi kullanan toplum tarafından “ruh elbisesi” giydirilir. Örneğin “çiçek” kelimesini İngiltere’de kullanmış olsak bu kelimeyi duyan kişinin ruhunda oluşan etki Türkiye’deki bir insanın ruhunda oluştuğu etkiden farklıdır. Bir kelimenin taşıdığı ruh ikinci olarak o kelimenin çıkış melodisiyle de etkinlik kazanır. Örneğin dünyada kabul görmüş bir gerçek vardır ki, Fransızca kelimelerin melodisi ile Almanca kelimelerin melodisi birbirinden farklıdır. Almanca bilmeyen bir kişi Almanca konuşulan bir ortama girse, konuşulan konu çok muhabbet dolu bir konu olsa bile, o konuşmayı dinleyen kişi muhtemelen tartışma yapılıyor gibi hissedebilir. Çünkü Almanca kelimelerin melodisi kulağa “hırçınlık ve agresiflik” çağrıştırmaktadır. O nedenle olsa gerek ki “Bir askere emir vermek için en güzel lisan Almanca lisanıdır” denilmektedir. Tıpkı bunun gibi, Fransızca bilmeyen biri Fransızca tartışmaların yapıldığı bir ortama kulak kabartsa, duyduğu kelimelerdeki melodik yapı ona tartışma havası değil, güzel sözlerin sarf edildiği yanılgısını oluşturabilir. Ve yine bilinen bir gerçek var ki; Kur’an-ı Kerim’in okunuşu sırasında kulağa gelen o eşsiz melodi veya ezan okunurken kelimelerin yüklendiği o ince tını –ne anlama geldiğini dahi bilmeden– birçok kişinin Müslüman olmasına vesile olmuştur. Bir kelimeye ruh elbisesi giydiren üçüncü etken ise, o kelimenin çağrıştırdığı anlamdır. Örneğin bir “ateş” kelimesi yangını, yanmayı, acıyı çağrıştırdığı için “ateş” kelimesinin taşıdığı ruh insan ruhunu rahatsız edici olabilir. Ya da, “iğne” kelimesinin insan ruhundaki tesiri “iğne” kelimesinin taşıdığı anlamla da birebir ilgilidir. Tıpkı bunun gibi, bazen isim başlangıç itibariyle çok normal olsa da, zaman içinde o kelimenin çağrıştırdığı anlam farklılaşmış olabilir. Örneğin rahmetli Kemal Sunal’ın “İnek Şaban” filminden dolayı “Şaban” ismi başlangıçta güzel bir anlam taşıyorken, bu filmin gösterime girdiği andan itibaren farklı anlamlar çağrıştırmaya başlamıştır. İnsan kullandığı isimle bazen eziyet çeker Tüm bunları söyledikten sonra insanların üzerlerinde taşıdığı isimlere baktığımızda, gördüğümüz manzara gerçekten çok ürkütücü ve düşündürücüdür. Zira mademki “söz bir büyü” tesirinde kuvvetli oklarla insan ruhuna saplanmaktadır, psikolojik rahatsızlıkların aşılmasında kelimelerin gücünden faydalanılmaktadır, o halde bir insan bir ömür boyu boynunda taşıyacağı kendine ait sözün yanlış seçilmesinin psikolojik kurbanı olabilir. Kişinin kullandığı ismin fonetik melodisi insan ruhunda rahatsızlık oluşturuyorsa ya da kişinin taşıdığı isim o toplum tarafından hoş karşılanmıyorsa veya kişinin taşıdığı ismin manası negatiflik içeriyorsa, bu durumda o kişi bir ömür boyu kendisine her hitap edilişteki ruh dalgalanmasını, kendisine bakanların gözünde de negatif anlamları farkında olmadan üzerinde taşıyacaktır demektir. Bunun tersi düşünüldüğünde bir insan bir ömür boyu boynunda taşıyacağı kendine ait sözün doğru seçilmesinin psikolojik zengini de olabilir. Kişinin kullandığı ismin çıkış melodisi insan ruhunda bir rahatlama oluşturuyorsa ya da kişinin taşıdığı isim o toplum tarafından hoş karşılanıyorsa veya kişinin taşıdığı ismin manası pozitiflik içeriyorsa, bu durumda o kişi bir ömür boyu kendisine her hitap edilişteki ruh dalgalanmasını, kendisine bakanların gözünde de pozitif anlamları farkında olmadan üzerinde taşıyacaktır demektir. İsim tekrarı ile oluşan mistik tesir Aslında her insan kendi isminin zengini veya kurbanıdır. Kaderine tesir eden çok önemli bir güçtür taşıdığı isim. Çünkü o isim ve o isimle birlikte anılan ruh, kişiyi bir ömür boyu tesir altında tutacaktır. Bir insanın yaşamı boyunca en çok duyduğu kelimenin kendi ismi olduğu düşünülürse, taşıdığı ismin ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Zira bir kelime ne kadar çok tekrar edilirse, o kelimenin taşıdığı ruh o kişiye daha kuvvetli tesir eder. Bunu bir başka örnekle daha izah edecek olursak, örneğin bütün dinlerde birtakım kelimelerin tekrarı ile ibadet yapıldığı bilinmektedir. Artık modern psikoloji de kabul etmektedir ki, kişiler birtakım kelimeleri –ve tabi o kelimelerin bağlı olduğu ruhu– ne kadar çok hisseder ve ne kadar çok tekrar ederse, kullanılan kelimenin ruhu o kişinin ruhuna çok ciddi tesir oluşturmaktadır. Örneğin “Allah” kelimesinin sık sık tekrar edilmesi ile kişinin ruhunda oluşan “dinginlik” ve “huzur” gözle görülen bir gerçektir. Zira “Allah” kelimesinin ruhunun o kişinin ruhuna teması belli bir etkileşimi de beraberinde getirmektedir. Hatta Hindistan gibi büyü ve büyücülüğün çok meşhur olduğu bazı ülkelerde yine birtakım mistik kelimelerin tekrarı ile büyücülük yapıldığı bilinmektedir. Tüm bu bilinenleri yeniden yan yana getirdiğimizde görülmektedir ki insanın taşıdığı “isim”ler ve “sıfat”lar o kişinin karakterinin oluşmasında büyük rol oynamaktadır. Sanırım bu açıdan olsa gerek ki, İslam dini anne-babalara çocuklarına koydukları isimlere ayrı bir önem verip, çocuğa “uygun” ve “güzel” isim koymanın anne-baba hakkı olduğunu vurgulamaktadır. Her “güzel” isim, “uygun” olmayabilir Tabii ki her ebeveyn kendince çocuğuna uygun bir isim koyduğunu düşünür. Ancak burada bir noktanın altını çizmekte fayda var ki, o da çocuğa konulmuş olan her güzel isim, çocuğa uygun isim olmayabilir. Türkçe’ye girmiş olan motive edici isimlerden örneğin, “Yiğit”, “Aslan”, “Yüce” gibi isimlerin çocuğun ruhunu her an aşırı tetiklediği bilinmeli, bu isimlerin gereğini yerine getirmeye çalışan çocukların her an ismiyle tetiklendiğini ve isminin gereklerini sergileyebilmek için çırpınma riskinin bulunduğunu bilmek gerekir. Hatta çocuğun ismiyle çocuk arasında bir uyumsuzluk da var ise bu da tüm bunların üstüne çocuk ruhunda ayrı bir yıpratıcılık taşır. Örneğin, boy ve kilo itibari ile “cılız” olan bir çocuğa “Yiğit” isminin kullanılması o çocuğun bir ömür boyu ruhen çelişki içinde kalacağı veya isminden kaynaklanan aşırı tetiklenme haliyle “anlamsız” yiğitlikler sergileme riskinin oluşacağını anne-babalar bilmelidir… Böylesi bir çocuk için, fiziksel olarak güçsüz olsa da, beline koyduğu bir silahla yiğitlik sergilemeye çalışması, taşıdığı bir bıçakla kendini teselli etmeye çalışması bu çerçevede düşünülmesi gerekir. Çocuğa tercih edilecek isimler Çocuk için tercih edilecek isimler, daha önce yaşamış ve güzel örnekler sergilemiş insanların isimleri arasından seçilmesi çok daha uygundur. Daha önce yaşamış olan insanlık adına güzellikler sergilemiş insanların isimlerini çocuklara koymak, Allah’ın isimlerini çocuklara koymak gibi değildir. Zira “Allah’ın isimlerinin çocuklara verilmesi” başlığı altında izah edildiği gibi Allah’ın isimlerini koymakla çocuk, bir “imkânsıza” veya “sınırsızlığa” doğru sürüklendiği halde, daha önceki dönemlerde yaşamış ve ismi güzelliklerle anılan bir insanın ismi çocuğa konularak o insanın “insan olarak” başardığı güzel işler çocuğa örnek olarak sunulabilir. Zira böylesi bir yöntemle, çocuğa sunulan örnek şahıs, insan olmanın gereği olarak yanlışları ile doğruları ile insan ruhuna daha uyum içinde olacak, cansız varlık, hayvan ve eşyanın insan ruhuna uyumsuzluğunun önüne geçilmiş olacaktır… İsim, ruhun tetikçisidir Özet olarak diyebiliriz ki, bir anne-baba, çocuğuna koyduğu isimle çocuğunun bir ömür boyu çağrılacağını ve aynı ismin üzerindeki ruhla bir ömür boyunca ruhsal temas sağlayacağını ve o ismin anlamıyla çocuğu bir ömür boyu her an tetikleyeceğini unutmamalıdır. Bu açıdan bakıldığında çocuklara konulacak isimler, “güzel” ve “uygun” isimler olmalıdır. Genel anlamda çocuğun ve insanın ruhuyla barışık ve eşgüdüm sağlayacak karakterde olmalıdır. Kulağa ne de hoş geliyor diye isim koymak, Kur’an’da geçiyor diye Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını insanın sırtına yüklemek veya şu eşyaya benzesin ya da şu hayvanın şu güzel özelliğini taşısın diye çocuklara isim koymak psikolojik açıdan doğru değildir. Allah’ın isimlerinin çocuklara verilmesi Çocuğa kullanılan isimlerin çocuğun ruhuyla uyum içinde olmasının altını çizerken bir hususun mutlak surette dikkate alınması gerekir. Birçok anne-baba çocuklarına “güzel” isim koyarken çocuk ruhuyla “uyumsuz” isimler de tercih etmektedirler. Bu isimlerin başında da Allah’ın (c.c.) “güç”, “kudret” ve “azamet” ifade eden isimleri gelmektedir. İnsan ruhunun kaldıramayacağı böylesi isimleri kullanmak –dinî açıdan uygun olup olmaması bir yana– psikolojik açıdan da doğru değildir. Ruhunda bir “kuzu” gibi sessiz ve sakinlik taşıyan insana bir ömür boyunca “Aslan” diye hitap etmek nasıl ki o insana ciddi bir ikilem ve eziyet oluşturacaksa, bir çocuğa Allah’ın azamet ifade eden isimleriyle seslenmek de bundan daha büyük bir yanlıştır. Çünkü Allah’ın isimleri insanı ulaşılması imkânsız bir noktaya doğru tetikler, bu ise insanı ya negatif veya pozitif anormal davranışlara sürükleyebilir. Örneğin; Samet ismi… Samet ismi Allah’ın isimlerinden bir isimdir ve anlamı; “hiçbir şeye muhtaç olmayan, ama her şeyin ona muhtaç olduğu zat” demektir. Böylesi bir ismi üzerinde taşıyan çocuğun fıtratı bu isim ile “pozitif olarak tetikleniyorsa” bu çocuğun “kibirli” veya “kendini beğenmiş” olmaması işten bile değildir. Bir çocuğun ruhuna günde onlarca defa “Samet” diye seslenmek, tıpkı uzun mesafe koşucusu bir atletten saatte100 kilometre koşması için tribünlerden tezahürat edilmesi demektir. Yeryüzünde hiçbir atlet yoktur ki saatte 100 kilometre koşabilsin ve yeryüzünde hiçbir insan yoktur ki kimseye muhtaç olmadan yaşayabilsin… Peki, bu durumda kalan bir kişide hangi davranış sapması beklenilebilir? Veya soruyu şu şekilde değiştirirsek, “Kendisine her an ‘Hadi daha hızlı, daha hızlı koş’ diye tezahürat yapılan bir atletten hangi davranış sapması beklenilebilir?” Böylesi bir atlet saatte 100 kilometre koşamayacağını hesap edemediği için bu beklentilere karşılık verebilmek için daha çok performans, daha aşırı çalışma sergileyecek ve fakat ne kadar sergilerse sergilesin saatte 100 kilometre koşamayacağı için hep hüsranla geriye dönecektir. Kendisine devamlı olarak “Hiç kimseye ihtiyacın yok” diye telkinde bulunulan bir insan da, bunun böyle olabilmesi için garip bir bilinçaltı çaba sarf edecek ve asla da bunu başaramayacağı için ulaşabileceği en son nokta ancak “kibir” ve “gurur” noktası olacaktır. Çünkü kimseye muhtaç olmama insana ait bir özellik olmadığı için, insan kimseye muhtaç olmayayım diye uğraşırken, kimseden yardım almamaya kendini motive ederken, herkesin kendisinden daha aşağıda olduğunu bilinçaltında kendine fısıldarken farkında olmadan bulunduğu makamın “kibir ve gurur” makamı olması çok muhtemeldir. Bunun tam tersi olarak, eğer bu atlet, kendisinin saatte 100 kilometre koşamayacağını anladığı ve kabul ettiğinde ve fakat tribünlerdeki bitmek bilmeyen tezahüratlara artık karşılık veremeyeceğini anladığında artık belki pes edecek ve yarışmayı terk edecektir. Aslında bu atlet belki saatte 100 kilometre değil de dünyanın en iyi koşucusu olarak saatte 10 kilometre koşabilme yeteneğine sahip olsa dahi bu yeteneğini böylesi bir atmosferde sergileyemeyecektir. Tıpkı bunun gibi, Samet isminin ağırlığına yenik düşmüş olan bir çocuk da belki kendisi insanlık adına birçok ihtiyaçları giderecek buluşlar yapabilme yeteneğine sahipken, kendisinden beklenilenleri veremeyeceğini anladığında yapabileceklerini de yapmaktan beri duracaktır. Örnekleri çoğaltmak mümkün… Sultan, Nur, Rahman ya da Rahim gibi isimler “güzel” olsa da insan ruhuna “uygun”luğu noktasında bir kere daha düşünülmesi gereken isimler olduğunu hatırlatmakta fayda var. Eğer mutlaka bu isimler kullanılmak istniyorsa başına “kul” manasına gelen “Abd” kelimesi eklenmelidir. Abdurrahman, Abdurrahim gibi… Cansız varlıklar ve hayvan isimleri ile çocuklara hitap etmek Bazı anne babaların, çocuklarına hayvan isimleri koyarken, o isimlerin bir hayvana da ait olduğunu düşünmeden ancak o hayvanın güzel bir yönünü hayal ettiği ve toplumda da sık kullanıldığı için bu isimleri tercih ettiği bilinen bir gerçektir. Ancak her ne olursa olsun, bir hayvanın ismi insana yüklendiğinde, o insanın ismini taşıdığı hayvanın sıfatını taşımak için kendinde bir aşırı motivasyon içine gireceği açıktır. Kuzu gibi bir ruha sahip olan Kurt isimli çocuk veya sessiz sakin bir ruha sahip Kartal isimli çocuk veya bunların tam tersi olarak yırtıcı ve parçalayıcı bir karakteri bulunan Ceylan isimli bir çocuğun yanlış ve belki de imkânsız bir motivasyonla motive edildiği açıktır. Bununla birlikte birtakım cansız varlık isimleri de vardır ki, bunlarla da çocuğa hitap etmek doğru değildir. Örneğin, ruhunda cıvıl cıvıl ve sosyal olan bir çocuğa “Kaya” ismini koymak ne kadar doğrudur? Evet, belki anne babalar çocuklarına yaşamlarında “Kaya gibi sert olsun, yıkılmasın” diye bu ismi koyuyor olabilir veya bu ismin kulağa hoş gelen fonetik yapısından dolayı anne-babalar bu ismi tercih ediyor olabilir, ancak kullanılan isme ait sıfat ve özelliklerin çocuğun ruhunda negatif tetiklemelere neden olacağı unutulmamalıdır.
  10. mezarlara neden çiçek konur Mezara niçin çiçek konulur? Cenaze merasimlerine çiçeklerden yapılmış bir çelenk göndermek, mezarı çiçeklerle donatmak, sonradan yapılan mezar ziyaretlerinde mezara çiçek bırakmak, hemen hemen her kültürde gelenek haline gelmiştir. Bir kaç gün içinde kuruyup gidecek bu çiçeklerin bırakana da bırakılana da bir faydası yoktur ama gelenek çok eski çağlara kadar uzanmaktadır. Bu konuda eski mezarlarda yapılan çalışmalarda çiçek kalıntılarına rastlamak şüphesiz mümkün değildi. Çiçekler çok dayanıksız olduklarından ve kuruyup gittiklerinde arkalarında iz bırakmadıklarından, araştırmacılar çalışmalarını çiçeğin kendisinden çok daha dayanıklı olan polen kalıntılarına yönelttiler. İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'un milattan önce 1346'da öldüğünde mezarının çiçekten taçlarla kaplandığı saptandı. Kuzey Avrupa'da ise milattan önce 2000'li yıllara kadar uzanan bir çok mezarda çiçek izlerine rastlandı. O tarihlerde mezarlara konulan çiçeklerin güzellikleri ve hoş kokuları nedeniyle iyi ruhları çekme, kötü ruhları kovma gibi bir güce sahip olduklarına inanılıyordu. Sonradan mezarları bitki ve çiçeklerle donatmanın asıl amacı cesedin çürümesinin yaratacağı kötü kokuları önleme oldu. Seyahatlerinizde uzaktan nerede bir servi ağacı topluluğu görürseniz yaklaştığınızda fark edersiniz ki orası mezarlıktır. Mezarlıklara servi ağacı dikmek de aynı amaç içindir. Servi ağacı uzun boyu, sık dalları ve kışın dökülmeyen yaprakları ile bir bölgeyi rüzgardan korumak için en ideal ağaçtır. Ömrü çok uzundur, hemen hemen hiç çürümez ama en önemlisi odununun damıtma yoluyla lavantacılıkta da kullanılan hoş kokusudur. Bu nedenlerle servi ağacı mezarlıkların adeta bir simgesi haline gelmiştir. Cenaze merasimlerinde ve mezar ziyaretlerinde, bizde pek yaygın olmasa da kadın ve erkeklerin niçin siyah elbise (ve aksesuar) giyindiklerini merak ettiniz mi hiç ? Bu da atalarımızın hayalet korkusundan kalma bir gelenek. Binlerce yıl önce cenaze töreninde bulunanlar, gömülecek ölünün hayaletinin orada bulunanlardan birinin bedenine girmek isteyeceğine inanıyorlardı. Bundan sakınmak, hayaletten saklanmak için vücutlarını siyaha boyuyorlardı. Daha sonraları zaman içinde bu adet siyah giysi olarak devam etti ve günümüze kadar geldi.
  11. Klavyedeki Gizli Harfler ve Şekiller Alt-0128 € Alt-0197 Å Alt-0198 Æ Alt-0199 Ç Alt-0200 È Alt-0201 É Alt-0202 Ê Alt-0203 Ë Alt-0204 Ì Alt-0205 Í Alt-0206 Î Alt-0207 Ï Alt-0208 Ğ Alt-0209 Ñ Alt-0210 Ò Alt-0211 Ó Alt-0212 Ô Alt-0213 Õ Alt-0214 Ö Alt-0215 × Alt-0216 Ø Alt-0217 Ù Alt-0218 Ú Alt-0219 Û Alt-0220 Ü Alt-0221 İ Alt-0222 Ş Alt-0223 ß Alt-0224 ê Alt-0225 á Alt-0226 â Alt-0227 ã Alt-0228 ä Alt-0229 å Alt-0230 æ Alt-0231 ç Alt-0232 è Alt-0233 é Alt-0234 ê Alt-0235 ë Alt-0236 ì Alt-0237 ê Alt-0238 î Alt-0239 ï Alt-0240 Alt-0241 ñ Alt-0242 ò Alt-0243 ó Alt-0244 ô Alt-0245 õ Alt-0246 ö Alt-0247 ÷ Alt-0248 ø Alt-0249 ù Alt-0250 ú Alt-0251 û Alt-0252 ü Alt-0253 ı Alt-0254 ş Alt-0255 ÿ Alt-0129 ? Alt-0130 ‚ Alt-0131 ƒ Alt-0132 „ Alt-0133 … Alt-0134 ‪ Alt-0135 ‡ Alt-0136 ˆ Alt-0137 ‰ Alt-0138 Ū Alt-0139 ‹ Alt-0140 Œ Alt-0141 ? Alt-0142 � Alt-0143 ? Alt-0144 ? Alt-0145 ‘ Alt-0146 ’ Alt-0147 " Alt-0148 " Alt-0149 • Alt-0150 – Alt-0151 — Alt-0152 ˜ Alt-0153 ™ Alt-0154 š Alt-0155 › Alt-0156 œ Alt-0157 ? Alt-0158 � Alt-0159 Ÿ Alt-0160 Alt-0161 ¡ Alt-0162 ¢ Alt-0163 £ Alt-0164 ¤ Alt-0165 ¥ Alt-0166 ¦ Alt-0167 § Alt-0168 ¨ Alt-0169 © Alt-0170 ª Alt-0171 « Alt-0172 ¬ Alt-0173 Alt-0174 ® Alt-0175 ¯ Alt-0176 ° Alt-0177 ± Alt-0178 ² Alt-0179 ³ Alt-0180 ´ Alt-0181 µ Alt-0182 ¶ Alt-0183 · Alt-0184 ¸ Alt-0185 ¹ Alt-0186 º Alt-0187 » Alt-0188 ¼ Alt-0189 ½ Alt-0190 ¾ Alt-0191 ¿ Alt-0192 À Alt-0193 Á Alt-0194  Alt-0195 Ã
  12. Özgüven Eksikliğinin 7 İşareti Özgüvenin karşıtı olan özgüven eksikliği ise genellikle aşağılık kompleksi olarak tanımlanır. Özgüven hakkında çok önemli bir kitap yazan psikolog Don Hamachek aşağılık kompleksi ile ilgili 7 noktaya dikkat çekiyor. 1. Eleştiriye karşı alıngan olmak Aşağılık duygusuna kapılan insanlar hata yaptıklarını bilseler de diğer insanların bunu vurgulamaları hoşlarına gitmez. Ne kadar yapıcı ya da naif olursa olsun her eleştiriyi kişisel bir saldırı olarak algılarlar. 2. Özgüvene uygunsuz cevap verme Bu iki şekilde olur. Bazı insanlar kendileri hakkında iyi şeyler duymak için can atarlar ve sürekli iltifat edilmesinden hoşlanırlar. Diğer davranış biçimi ise tam tersidir. Özgüven eksikliği çeken bir grup insan ise kendileri hakkında pozitif bir şey duymak istemezler çünkü kendi hissettikleriyle çelişirler. 3. Aşırı eleştirel yaklaşım Kendilerini iyi hissetmeyen kişiler başkaları hakkında iyi şeyler düşünmezler. İnsanların kusur ve hatalarını ararlar. Böylece kendilerinin çok kötü olmadığını kanıtlamaya çalışırlar. Bu insanlar çevredeki en akıllı, çekici, başarılı insan olmadıkları zaman akıllı, çekici, başarılı hissetmezler. 4. Suçlama eğilimi Bazı insanlar aşağılık hissetmenin acısından kurtulmak için kendi güçsüzlüklerini diğer insanlara yüklemeye çalışırlar. Bu noktada kendi hataları için başkalarını suçlarlar. 5. İşkence isteği Özgüvensizlik doruk noktasındayken başkasına zarar vermeye kadar varabilir. Başkalarını suçlama davranışı kontrol edilemez bir duruma ulaşabilir. 6. Rekabetle ilgili negatif hisler Aşağılık kompleksi olan insanlar da herkes gibi bir oyunu ya da yarışmayı kazanmak ister ama böyle durumlardan kaçınırlar çünkü kazanamayacaklarını düşünürler. Birinci gelememe korkusu tamamen başarısız oldukları korkusuna kapılmalarına neden olur. 7. Yalnızlık ve çekingenlik eğilimi Aşağılık duygusu olan insanlar diğer insanlar kadar zeki ve ilginç olmadıklarını düşündüklerinden diğer insanların da onları böyle göreceğini düşünürler. Bu yüzden sosyal ortamlardan kaçınırlar. İnsanlarla birlikteyken susmayı tercih ederler çünkü bunun yalnızca aptallıklarını ya da sıkıcılıklarını kanıtlayacağını düşünürler.
  13. çinliler neden yemeklerini çubukla yer Çinliler yiyeceklerini niçin çubuklarla yerler? Aslında nedeni tam bilinmiyor. Bir görüşe göre, vakti zamanında Çin imparatorlarından biri halkın ayaklanmasından korktuğundan, eritilip silah olarak tekrar kullanılabilecek metal olan her şeyin toplanmasını emretmiş. Ellerindeki bıçak, kaşık ve benzeri şeyleri vermek zorunda kalan Çinliler ne yapsınlar, çaresiz bambu kamışlarından yapılmış ince çubuklarla yemek yemeye alışmışlar. Akla daha yatkın gelen diğer bir görüşe göre ise çubukla yemek adeti Çinlilerin yiyeceklerini küçük parçalara bölüp yeme alışkanlıklarından ve buna bağlı olarak zaman içinde çok önemli bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yemek çubukları milattan bir yüzyıl önce doğmuş. Yemeği içindeki yağa atıp karıştırarak pişirmeye yarayan tava benzeri kaplar kullanılmadan önce yiyecekler odun ateşi üzerinde pişiriliyormuş. Nüfus çoğaldıkça artan yiyecek ihtiyacından dolayı ormanlar kesilip tarlalar açıldıkça bu sefer de odun, yani yakacak sıkıntısı başlamış. Zamanla etleri ve sebzeleri çok küçük parçalara bölüp, yağ içinde karıştırarak kızartmanın hem süratli pişmeyi hem de odundan tasarrufu sağladığını görmüşler. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle, yemek masası kullanmak zenginlere mahsus bir lüks olduğundan insanlar bir elleri ile yiyecek veya pirinç tabağını tutuyor, yemek yemek için de sadece diğer ellerini kullanabiliyorlarmış. Çinlilerin yemeklerinin bol soslu olduğunu söylemeye gerek yok. Yerken çubukları kullanmak, her şeyi tek elle yemek zorunda olan Çinlilerin bütün parmaklarının kirlenmesi sorununu çözdüğü için hızla yayılmış. O zamanlar çubukların çok azı ağaçtan, çoğunluğu fildişi ve kemiktenmiş. Şimdi artık ne metal ne de ağaç kıtlığı var. Zaten onların yerini sentetik malzemeler çoktan almış durumda. Ne var ki bırakın Çin’i, diğer ülkelerdeki bir çok insan bile bir Çin lokantası bulup, çubuklarla yemeğe uğraşıp, Çin imparatorunun veya odun yokluğunun yarattığı eziyete seve seve katlanıyorlar
  14. WhatsApp AzerPRO İndir WhatsApp AzerPRO 2022 Android – v12.70 – Son Sürüm– AntiBAN Android ve iOS platformlarında en popüler mesajlaşma uygulaması olan WhatsApp’ın çeşitli modifiye edilmiş sürümleri bulunmakta. WhatsApp’ın bu tür modifiye edilmiş sürümleri genellikle WhatsApp’ın orijinal sürümünde bulunmayan çok sayıda özelliklerle kullanıcıların dikkatini çekiyor. WhatsApp’ta daha fazla özellik kullanmak, uygulama üzerinde daha rahat değişiklikler yapmak ve istediğiniz farklı detaylara ulaşmak için tercih edebileceğiniz WhatsApp AzerPro, normal WhatsApp’ın yerine geçiyor. WhatsApp AzerPro ile normal sürümde olmayan onlarca çeşitli özelliklerden faydalanabilirsiniz. Tema mağazasından çeşitli temalar indirerek WhatsApp’ınızı istediğiniz şekilde tasarlayabilirsiniz. Güncellenmiş AntiBAN ile bu sürümde yasaklanma şansı da çok düşük. Sayfanın aşağısındakı indirme bağlantısını takip ederek WhatsApp AzerPro’yu indirebilirsiniz. Güvenlik ile bağlı sık sorulan bir soruyu açıklığa kavuşturalım, gönderilen ve alınan tüm mesajlar, dosyalar doğrudan WhatsApp sunucuları aracılığıyla gönderilmektedir. WhatsApp da dahil olmak üzere aradaki hiç kimse mesajlarınızı okuyamaz. Tüm mesajlar, orijinal WhatsApp’ta olduğu gibi uçtan uca şifreleniyor. Not: Android 4 sürümünde olan kullanıcılar AzerPro 6’yı indirebilir ve sorunsuzca kullanabilirler. WhatsApp AzerPro uygulamasının öne çıkan özellikleri: Tüm gizlilik özellikleri (son görülme sabitleme, mavi tık gizleme, yazıyor ifadesini kapama, mavi mikrafon kapama vb.). Arttırılmış Medya Sürekli Çevrimiçi Mod Çevrimdışı Mod Durumları indirme ve kopyalama özelliği. Log Kaydı : 24 saat boyunca olan şeyleri kayda alır. Farklı tasarım. Farklı temalar, simgeler, tik stilleri ve yazı tipleri. Değiştirilmiş emojiler. Ve daha fazlası ⇓ İNDİRME LİNKLERİ ⇓ WhatsApp AzerPro İndir (com.whatsapp) Aynı telefonda hem orijinal WhatsApp, hem de WhatsApp AzerPro kullanmak için aşağıdakı bağlantılardan indiriniz WhatsApp AzerPro 2 İndir (com.azwhatsapp) WhatsApp AzerPro 3 İndir (com.azwhatsapp2) WhatsApp AzerPro 4 İndir (com.azerpro) WhatsApp AzerPro 5 İndir (com.azerpro1) Uyumlu Play Store Yazılım Sürümü: v2.22.1.10 Güncellenme Tarihi: 27.04.2022 İndirme işlemi tamamlandıktan sonra, indirilen dosyaya dokunduğunuzda yükleme işlemi başlayacaktır. Telefonunuzda “Bilinmeyen kaynaklardan yüklemeye izin verilmiyor” uyarısını görürseniz, ayarlardan “Bilinmeyen kaynaklar” seçeneğini açmanız gerekir. Bu özelliği etkinleştirdikten sonra, indirilen dosyaya tekrar tıklayın ve kurulumu başlatın. Sürüm yenilikleri: (12.00) Yazılım sürümü güncellendi – v2.21.21.17 Bir kez görüntülenebilen resim ve videoları indirme seçeneği eklendi Grupta kişi tarafından gönderilen tüm mesajları görüntülemek için seçenek eklendi (11.60) Mesaj zamanlayıcı eklendi (One UI tasarımı) Otomatik yanıt işlevi eklendi (One UI tasarımı) Tüm konuşmalar için Koyu/ Açık mod etkinleştirildi Pin kilit ekranı yeniden tasarlandı Desen kilit ekranı yeniden tasarlandı Durumu kaydederken çıkan hatalar düzeltildi Bazı telefonlarda mesaj gecikmesi problemi düzeltildi Medya öğelerinin indirilememesi ve bağlantı sorunları düzeltildi Gece modunda resim/video gönderirken Mesaj/Başlık metin kutusunun rengi düzeltildi Bazı Android 11 cihazlarda arama sırasında oluşan hata düzeltildi Çeviriler iyileştirildi Diğer düzenlemeler ve iyileştirmeler (11.50) WhatsApp AzerPro sona erme tarihi uzatıldı (11.30) Yazılım sürümü güncellendi – v2.21.6.17 Bazı telefonlarda duvar kağıdının uygulanamaması sorunu giderildi Durumları indirmek için yeni seçenekler eklendi (başlığı kopyala, paylaş, vb.) Tema mağazası için otomatik olarak Dark / Light modu eklendi Gizlilik koşulları bildirimini gizleme seçeneği eklendi (Genel> Gizlilik mesajını gizle). Kabul etmeden gizleyebilirsiniz. Android 11’de mevcut medya indirme sorunu düzeltildi Android 11’de çalışmayan yedekleme sorunu düzeltildi Ses değiştirici seçenekleri için çeviriler eklendi Diğer düzenlemeler ve iyileştirmeler
  • Profil Reklam Alanı
  • Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
    Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
×
×
  • Yeni Oluştur...