Jump to content
×
×
  • Yeni Oluştur...

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

Weblep.Com'a Hoş Geldiniz !

Weblep.Com'da aradığınız herşeyin çok daha fazlasını bulabilirsiniz , forum slayt reklam alanının da ilerleyen tarihlerde içerikler yer almaya başlauyacaktır.

WebLep Hosting ve Tasarım

  • Profil Reklam Alanı

sinan aslan

Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    32
  • Üyelik Tarihi

  • Son ziyaret

  • Ticaret Puanı

    0%

sinan aslan kullanıcısının paylaşımları

  1. Uykusuzluğumun sebebi;gülüşün öyle güzel gülümsüyorsun ki.. NotuiteSane Uykusuzluğumun sebebi;gülüşün öyle güzel gülümsüyorsun ki.. Uykusuzluğumun sebebi; -Gülüşün. Öyle güzel gülümsüyorsun ki Hele o gamzelerin yok mu Beni sonsuz bir mutluluğa sürüklüyor Bir türlü gitmiyor gözlerimin önünden. Belki de ben hep mutlu olmak için Gülüşünü hiç unutmak istemiyorum Hiç çıkartmak istemiyorum aklımdan. Bir de -gözbebeklerinden gördüğüm ben Daha önce kendimi hiç görmemişcesine şaşırdım. Senin gözlerinin güzellğinden mi öyle gördüm kendimi Yoksa ben gerçekten gözbebeklerinden gördüğüm gibimiyim Bilmiyorum… Ama sen hep gülümse mutluluk saç hayata. Ve bana. Bir de gözbebeklerinde bana kendimi göster. Ara ara şaşırt beni. Olur mu weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  2. GüLümsediğinde GüzeLLeşmeyen Bir Yüz Hiç Görmedim NotuiteSane Gülümsediğinde Güzelleşmeyen Bir Yüz Hiç Görmedim… Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim… Kimi zaman içindeki o sessiz sese uzmanlardan daha fazla güven… Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu… Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor… Dolayısıyla halatları çöz. .. Güvenli limandan uzaklara yelken aç… Rüzgarı yakala, araştır, düşle, keşfet… Dalın ucuna gitmekten korkma, meyve oradadır… Büyük adam büyüklüğünü, küçük adama davranışıyla gösterir… Şans bukalemun gibidir… Biraz zaman tanı, mutlaka değişecektir… weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  3. Şimdi Gitmek sadakâttir,kalmak ise ihanet…Can Dündar’dan ‘Bahar ve Ayrılık’ NotuiteSane Şimdi Gitmek sadakâttir,kalmak ise ihanet…Can Dündar’dan ‘Bahar ve Ayrılık’ Bahar, alıp başını gitmelerin mevsimidir. Sebepsiz yere bazen… Önünü ardını hesaplamadan… Hesapsız, kitapsız çekip gitmelerin mevsimidir bahar… Bir bakarsınız kekik kokulu bir nisan sabahı koparıp alıverir sizi hayattan… Çiçek açmış bir kiraz ağacının hayaliyle yollara düşersiniz. Demir alır gönlünüzün limanındaki gemiler… Açılır gidersiniz… Aradığınız belki yüzülmemiş denizlerdir, belki keşfedilmemiş sevdalar, belki hiç yazılmamış satırlar… Yüzmenin, sevmenin, yazmanın heyecanıyla coşarsınız. Dünyaya sırtınızı dönüp yürürken, o yaşanmamışlıkların izini sürersiniz kuytularda… Ve çoğu zaman kendinizle karşılaşırsınız umulmadık bir köşebaşında… Elele tutuşur yürürsünüz içindeki çocukla… O’nu büyütmekten korkarak… * * * Önünde bir nisan sağanağı varsa, geriye dönüp bakası gelmez insanın… Oysa fotoğrafları henüz tazedir dünün ayazlı gecelerinin… Kışı birlikte aştığınız dostluklar sımsıcak durur yüreğinizde… Sadakatin ve yerleşikliğin güvenli kolları huzur vaadeder ardınız sıra… Gel gör ki baharın kokusu dayanılmazdır. Ilık bir rüzgar ruhunuzdaki isyanı okşar. "Hadi sokağa" diye bağıran sirenler çalar içinizden… Derinliklerinizde tutuşturulmayı bekleyen alevler kı vılcımlanır. Kalbinizden havalanan güvercinlere şaşakalırsınız. Sanki gitmek sadakattir: kalmaksa ihanet… 100 günü aşkındır bu köşede Yeni Yüzyıl haftasonlarında birlikte olduk sizlerle… Güldük çoğu zaman ya da kızdık öfke dolu sözcüklerde… Mahzunlaştığımız da oldu, çocuklaştığımız kadar… Yeni sözler söyleme derdine düştük, eskiye sırtımızı dönmeden… Zorlu bir kışı, kırık dökük satırları ufalayıp ateşleyerek geçirdik. Yeni bir yüzyılın silueti gülümsedi siz sayfaları çevirdikçe… "Ha doğdu, ha doğacak" denilen gazete, yeni kızlar, yeni oğlanlar doğurdu yeni doğacak bir yüzyıl için… Sonra nisan geldi… Sokakta direnilmesi imkansız bir çimen kokusu… içinin bir yerinde yuvadan erken ayrılmanın, sokakta hırpalanmanın korkusu… Lakin bahara söz geçirmek ne mümkün… Bir kez çiy düşmeye görsün kış mahmuru bedenlere… …Coşkuları dizginleyebilene aşkolsun… * * * Bu yüzden izin istiyorum sizlerden… Bu köşe (kış köşesi) baharla buharlaşıyor. Geriye bakınca hüzünleniyorum elbet… Çünkü geride güzel bir doğuma ortak olmanın tatlı heyecanı var. Ve paylaşılmış köşelerde benzer duyarlılıklar… Ve sımsıcak dostluklar… Ama önümsıra yüzülmemiş denizlerden iyot kokuları çarpıyor burnuma… Yeni Yüzyıl’ın ilham verdiği baharlar çağırıyor. Şimdi gitmek sadakattir, kalmaksa ihanet… O yüzden bir an önce kanatları takıp, uçmakta yarar var… Yeni baharlarda, yepyeni bahar şarkıları söyleyebilmek için… Hep beraber… weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  4. Bir Sevdadır Gülüşün NotuiteSane BİR SEVDADIR GÜLÜŞÜN Gülüşün… Hiç kimsede olmadığı kadar içten, hiç kimsede olmadığı kadar yumuşak… Gülüşün, gözlerine yansıyan ışık. Sen gülüyorsun, ben bir diyardan diğerine sürüklenen serüvenci oluyorum. Gülüşün çocuk, haylaz, yaramaz, umursamaz… Ve bir o kadar da uslu, söz dinleyen, huzur veren… Gülüşün, damarlarıma işliyor, bağımlılık yaratıyor. Bir tutku, vazgeçmesi mümkün olmayan. Bir hayat senfonisi, her notasında aşkı saklayan. Sevmeyi bilen gülüşün, sevdikçe sevdiren gülüşün… Özlemin en koyusu senin gülüşüne konaklamış. O gülüşü görmeden yaşamak öyle zor ki… Sınırsız okyanusların, en mavi denizlerin beyaz yelkenlisi… Umudun ta kendisi… Menzili olmayan bir uçuş, sonsuzlukta kayboluş… Güven veren gülüşün, cesaret veren… Hayatın bütün kaypaklığına, ikiiyüzlülüğüne ve acımasızlılığına direnme gücü veren… Yaşama sevincini her gördüğümde yeniden yüreğime yerleştiren gülüşün… Sen güldükçe gülüyor çevremde kim varsa, ne varsa… Sen güldükçe ışıl ışıl yanıyor yıldızlar. Şimdi sadece senin gülüşünle anıyorum onları. Gülüşün, ayazı ısıtan bahar, sarı sıcağı serinleten rüzgar… Alabileceğim en değerli armağan gülüşün, içinde her sevinci barındıran bir hazine. En beklenmeyen sürpriz, hep beklenen mutluluk… Gülüşün, kötüye karşı en soylu başkaldırış. İyinin en kadim dostu… Mücadele eden, yenilmeyen ve aşkın zaferini ilan eden… Sevdiklerine alçakgönüllü, zarar vereceklere kalkan. Soran, sorgulayan ama asla yargılamayan gülüşün… Bedenimi saran ateş, içimdeki ürperiş, ellerimdeki titreyiş gülüşün… Tükenmeyecek heyecan, sonu gelmeyecek öykü, anlatılmaz bir duygu seli… Seni anlatan en iyi tarif, gülüşün, içinde ne varsa dışına yansıtan… Saklamayı bilen ama gizemden hoşlanmayan… Baktıkça, "iyi ki yaşıyorum" dedirten… Varoluşuma anlam katan gülüşün… Baktıkça Allah’a şükrettiren ve "hayatımdan hiç çıkmasın" diye dua ettiren gülüşün… Damla damla yağan yağmur, yanımdan hiç ayırmayacağım uğur… Gecenin dinginliği gündüzün hareketi… Renklerin en güzeli, çiçeklerin en tazesi… Ve bu sevdanın sebebi… GÜLÜŞÜN… weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  5. Dostluk İle İlgili Güzel Sözler Kara Gözlü Dostluk İle İlgili Güzel Sözler Zengin; çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir. Kalp zenginliğinden mahrum olan kimse, ne kadar geniş servete sahip olursa olsun yine fakirdir. Tamamı ve hırsı sebebiyle de halk nazarında hakirdir. Kalbi zengin olan kimse de ne kadar fakir olsa herkesin nazarında muhteremdir. Sakın üzmesin seni karşılıksız sevgiler bağrına taş basarsın acılar bir gün diner giden gitsin aldırma yangınlarda söner sakın bakma arkana krallar önde gider Gün gelir bir gün yanlız kalırsan. akı verirse iki damla gözyaşı gözünden canlanırsa anıların birden bire beni hatırla… Yürek umutlara gebe olduğundan beri, dostluklar ayrılıklara yenik düşmedi..gönlümüz darağacındayken bile, küsüp dostlarımızı sevmeyi unutmadık biz..! Rüzgârın kemanını çaldığı, damlaların cama vurduğu bir pencerede yatağına uzanıp ta keşke dediğin tüm güzellikler gerçek olsun. Bizim ömrümüzde ırmaklar vardır, sularında hayallerimizi yüzdürdüğümüz.bizim ömrümüzde dostlarımız vardır,günlerimiz ayrı gectigınde üzüldüğümüz… weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  6. Doğum Günü İçin Güzel sözler Kara Gözlü Doğum Günü İçin Güzel sözler Güneş kadar sıcak… Kar tanesi kadar berrak… Yağmur kadar saf ve Temiz bir ömür dileğiyle.. Doğum Günün Kutlu Olsun… Güneş kadar sıcak… Kar tanesi kadar berrak… Yağmur kadar saf ve Temiz bir ömür dileğiyle.. Doğum Günün Kutlu Olsun.. Dalgalar vuruyor sahile,yıldızlar parlıyor sonsuz mavide bende bitmez sevgimle koşuyorum hep gecelerde. Doğum günün kutlu olsun.. Sensiz bir babalar günü geçiriyorum ve inan bana, kendimi çok yalnız hissediyor, çok üzülüyor ve çok üşüyorum, beni üzmeden dön lütfen babacığım.. Seni seven yavrun.. Doğduğun gün bulutları yırtarak, bir güneş gibi etrafına aydınlık saçarak girdin hayata. Hep sevgiyle yaşa! Nice yaşlara… Sakın üzülme hayatın hızına, en güzel yallar çabuk geçenlerdir… Gelece?ini oluşturacak her yeni günün bir önceki günden daha güzel, isteklerine uygun ve seni mutlu edecek şekilde olmasını dilerim. Yüzünde her zaman bir gülümseme olsun çünkü sana çok yakışıyor. Daha nice mutlu yıllara… Yokluğun yağmura yazı yazmak kadar zor, sensizlik ölüm kadar acı, sen nefes kadar önemli, canım kadar de?erlisin, iyi ki do?dun birtanem. Dileğim bugün dilediğin tüm dileklerin gerçek olması. Belki yanında değilim ama bil ki kalbimin en derin yerinde seninle kutluyorum. Nice Yıllara. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  7. Sitem İle İlgili Sözler NotuiteSane Sitem İle İlgili Sözler Öyle kolay değil benden kurtulman, hesabım bitmedi daha seninle, öcümü almazsam haram yaşamak, hesabım bitmedi daha seninle. Dünyanı tersine döndüreceğim, senide canından bezdireceğim, yaktığın ateşi söndüreceğim ,hesabım bitmedi daha seninle. Bugün yeni bir meyhane keşfettim mezarlığın tam karşısında beni ararda bulamassan ya meyhanedeyim ya da tam karşısında. Seven Ben Sevilen Sen Ağlayan Ben Ağlatan Yine Sen.!!! Sev öyle sev ki kalmasın sende gurur, Gurur’un başladığı yerde sevgi son bulur Sen sevda ırmağı, gittin ele aktın, sen dünyamı yıktın. Vefasız Aşkım… Sana o kadar kırgınım ki, seni bin parçaya bölsem yetmez. Ama kaybolacak bir parçanada gönlüm elvermez… Bütün insanları sevebilirdim, sevmeye senden başlamasaydım. Yürüdüğün yollardan geçebilirsin bir daha fakat anılardan,ASLA! Bunca acıyı çekmez hiç kimse ve bunca ölümden kolay dönülmez bu kadar sevmeyince.. Öyle kolay değil benden kurtulman, hesabım bitmedi daha seninle, öcümü almazsam haram yaşamak, hesabım bitmedi daha seninle. Bugün yeni bir meyhane keşfettim mezarlığın tam karşısında beni ararda bulamassan ya meyhanedeyim ya da tam karşısında. Seven Ben Sevilen Sen Ağlayan Ben Ağlatan Yine Sen.!!! weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  8. Romantik Aşk Sözleri NotuiteSane Romantik Aşk Sözleri – Kalk gel hangi uzak yerdeysen,erimeden karlar.gel gör daldaki beyazını soğunu havanın..Duy sesini yağanın,havadaki sessizligin sensizligini..Karlar erimeden GEL… – AŞK DENİZİNDE YÜZÜYORUM, BOGULMAMAK İÇİN KULAÇLARIMI SIKLAŞTIRIYORUM,AMA NE FAYDA O DENİZİN İÇİNDE BOĞULUYORUM VE VE BİR BAŞKA ALEME GEÇİYORUMBU ALEMDE NE NEFRET NE İKİ YÜZLÜLÜK VAR.SADECE MASMAVİ DENİZİNDE AŞKIN VAR… – SENI SEVDIM; GOZLERIN ICIN SENI SEVDIM; SOZLERIN ICIN SENI SEVDIM; GULUSLERIN ICIN SENI SEVDIM; KENDIMI SENDE BULDUGUM ICIN GORMEZ OLDU BU GOZLERIM,HER GECE SENIN ICIN AGLAMAKTAN; KALBIM IFLAS ETTI ARTIK,SUREKLI BU ACIYLA YASAMAKTAN…. – İçimden bir şiir yazmak geldi, Yazıyorum,çünkü seviyorum, Seviyorum,çünkü hissediyorum, Hissediyorum,çünkü yaşıyorum, Yaşıyorum,çünkü seninleyim!… – Sabahları seninle dogar içimdeki güneşin,gülücüklerinle sıcaklıgımı arttırır ve batmazcasına daha çok ısınırım…Kaynagı sevgi olan ne batar ki hayatta ? – Şu anda ağlıyorum ama sevinçten.. Niye mi??? sana sahip oldum için,sevgilim birtanem,minik kelebegim,aşkım,dağ çilegim…. – Soguk havalarda hiç üşümedim biliyo musun??? Hep senin sıcaklıgın ısıttı beni… sevginin sıcaklığıydı beni ısıtan.kalbime yazılmışsın bir tanem…. – ÖZLETİYOR SENİ BU YAĞMURLAR Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum ki yüzün Bir yağmur damlası olup Düşüyor yapraklarına gülün Güller de bozamıyor bu uzun Karanlık sessizliğini kentin Anılarını yitiriyor sokaklar Bezirganlaşıyor bulvar ışıkları Tarih de kekemeleşiyor bazan Ki o zaman aşktır tek bilici Aşksa yürümek gibi bir şey Duyabilmek kuşların gelişini Anısı bizsek eğer bu kentin Unuttuğu türküler bizsek Acıyı rehin bırakıp bir güle Anımsatmalıyız bunları bir bir Seni tanımadan önceBiri gelip sorsa ki sen hiç şiir yazdın mıGüler geçerdim Hep gülerdim sevda için şiir yazanlara Nasıl anlatılır derdim duygular-kağıt ve kalemle İnsan sevdiğini söylemeli göğsünü gere gereAma şimdi anlıyorum yazanları Ve sevgiliye yazılmıs sözcüklerinNe anlama geldiğiniÇünkü artık ben de yazıyorum Çünkü artık bende seviyorumVe işte bunu söyleyemiyorum Kağıt ve kalemin gözyaşı ile yapmış olduğu dansa Ben sadece titreyen ellerle eşlik ediyorum. – Ben,Sende sevdim gülümsemeyi, Sende gördüm bakışların en derinini,Yaralı bir kuşu okşar gibi, usulca… Yüreğime yavaş yavaş dolan kelimeleri sende duydum. Bu hasret kalmışlığımızı, gözlerinde parlayanyıldızlarla vurdum. Ben senin, o gamzeli gülüşlerine vuruldum. Kaybettiğim aşk anahtarını ben, senin yüreğindebuldum. Gamzeli gülüşlerine güldüm ben en çok… Bir de bana bakan minicik o kara gözlerine.Ben, bir tek sana güldüm içten, Bir tek seni sevdim, yürekten.Bir tek, seninle birlikte, başbaşa söylediğimiz şarkıyı doladım dilime.Ben senin gamzeli gülüşlerini sevdim, Öylesine içten, öylesine deli dolu, öylesine berrak…….. – Sana öyle muhtacım ki, telefondaki sesine, erkeğim diyen diline, seni seviyorum diyen kalbine.. Sana öyle muhtacım ki o ufacık ellerine bana öyle bakan, dokunmaya kıyamadığım tenine… – Birgün dudakların kurursa okyanusu getiririm sana, Bir gün gelipte ayrılacak olursak Aradaki mesafe ,yollar ve menziller Ne kadar uzak olursa olsun Sen yine de omzunu bir yokla Elimi yine orada hissedeceksin !!! – Sen çatlayan dudaklarıma Bir damla su ıçimdeki yaşama Tutkusu Avuçlarıma düşen Bir kartanesi Sen Sevgilim, sevdigim,taptıgım HERŞEYiMSiN… Seni ne kadar sevdiğimi bilmek istersen Gökyüzünden düşen yağmur damlacıklarını Tek tek tutmaya çalış Tutamadığın her damla Seni sevdiğimin ispatıdır… – Gerçek aşkı bana tattıransın Özlemle tanrıdan dilediğim, hayatımın anlamısın Gözlerinde içimin titrediği tek insansın Bir tanem, sevdiğim, herşeyimsin aşkım Sabırsız gecem, derin nefesimsin Sevgisine doyamadığım, en güzelisin en güzel çiçeğin Yaşama sebebimsin, herşeyimsin aşkım Bir tanem, sevdiğim, herşeyimsin tatlım Dalgın bakışım, buğulu gözlerimsin Yokluğuna dayanamadığım diğer yarımsın Yürek atışım, gönülden sevdiğimsin – Seni düşünürken ya bir tebessüm yapışıyor yüreğimden yüzüme , ya gözlerim dayanamıyor ölümcül hasretine baktığım herşey gördüğüm hiç bir şey sana benzemiyor. Hiç bir acı hiç bir hasret seninki kadar ölümcül olamıyor.. – Günesin buz tuttugu yerde bir alev görürsen, Bil ki o yalniz senin için yanan kalbimdir. – Bu dünya yalanci bir dünyadir, gözleri görmeyen asik olandir, gördüklerimizin hepsi yalandir, Allah’im bu yolcuyu uyandir. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  9. Kaç mavi yasak yaşadık seninle,kaç deli gece Kara Gözlü Kaç mavi yasak yaşadık seninle,kaç deli gece Kaç mavi yasak yaşadık seninle, kaç deli gece… Düşünse, dolunay bile utanır, yıldızlar çıldırır, ağlar erguvanlar. [IMG]http://www.simliresim.com/simli_resim/flowers/32.gifdolunay Ben, seni işte öyle bir gecede sevdim, hesapsız. Ve düşlerim… Düşlerim sınırsızdı alabildiğine [IMG]http://www.simliresim.com/simli_resim/flowers/36.gifdolunay Duygularım sabırsız. Bir çocuk kadar günahsız. Sahi, sen de sevebilir misin beni seni sevdiğim kadar, dokunabilir misin yüreğime? [IMG]http://www.simliresim.com/simli_resim/flowers/37.gifdolunay Bak, orada sen varsın. "Mutluluk nedir?" diye sorsalar "Sen" derim alabildiğine, "Yalnız sen." Sesin, gözlerin, ellerin sonra, titreyen dudakların ve arzun çekingen Sen, benim her şeyimsin. [IMG]http://www.simliresim.com/simli_resim/flowers/34.gifdolunay Sensiz neye benzer bu ay, bu güneş? Çiçekler açar mı sen olmasan, Martılar uçuşur mu çığlık çığlığa? Sonra, kim aydınlatır benim gecemi, Günümü kim paylaşır? Kim sorar derdimi, Ben neye sevinirim, Kimle gülerim? Kal biraz daha… Beraber büyüttük sevinçlerimizi, Beraber öğrendik yaşama direnmeyi Sevmeyi beraber öğrendik. Bak, güneşler doğdu üzerimize Yolumuza begonyalar serildi. Ağlamak bu kadar kolay mıydı, [IMG]http://www.simliresim.com/simli_resim/flowers/39.gifdolunay Ve güzel miydi gülmek kadar? Herkese seni anlatmak istiyorum Seni söylemek şiir şiir. Her dizede sen olmalısın, adın olmalı çığlık çığlık… İçimi ısıtan sen, tam şuramda; ılık ılık, sen olmalısın kıpır kıpır yüreğimde… Sevdan olmalı deli dolu Ve çılgınlığın, çılgınlığın olmalı. Ben seni sevmeyi seviyorum Ve seni özlemeyi. Bu bir itiraftır… Aşkın yoksa ben de yokum Yetim düşlerimin kimsesizliği kuşatır benliğimi [IMG]http://www.simliresim.com/simli_resim/flowers/23.gifdolunay Hüzünler yağar gecelerime. Ben, bir garip ben olurum, Sığamam odalara, taş duvarlar üzerime üzerime gelir. Ruhum durmaz bedenimde, hücrelerim yaşamaz. Kurumuş dallara döner yüreğim, susuz çöllere… Gece böyle bitemez, ben ölürüm, Ölürüm gitme, kal biraz daha… KAL BİRAZ DAHA… weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  10. Sen Beni Gitti Zannettin Kara Gözlü Sen Beni Gitti Zannettin Ben gittim, sen beni gittim zannettin… Oysa ben gittiğim halde bırakmıştım bir şeyleri sende ve senden bir şeyler kalmıştı istemeden de olsa bende… Ben gittim… Oysa bir o kadar hayal bırakmıştım sende. Bende ise yaralar kalmıştı o büyük aşkımızdan. Sen, kaldın benim gittiğim yerde. Bense bensiz gitmiştim senden… Bir o kadar uzun, fakat tek haneli rakamlara sahip geçmiş yıllarımız. Düşündükçe… Hatırladıkça… Unutmadık sevgi sözcüklerimizi belki. Fakat kaybolduk büyük hayallerin arasında. Şimdi… Senden bana geriye kalan bir sürü yara ve parmağımda bir yemin halkasının derin izi. Kalbimde bir sevda yanığı… Yüklemi olmayan cümleler… Öznesi olan, başı olan sonu olmayan tümceler. Bir şeyler var… Her fırsatta seni bana hatırlatan. Beni zorlayan. Ve üzerimde gözlerin… Gözlerini çek geçmişimin üstünden. Ben sende değilim artık. Kırık hayallerimin üstünden geçip durma, hatırlatma bana seni. Düşlerim de terk etti beni. Şimdi kimsesiz ve cebinde bir hayali bile olmayan biriyim. Sırtımda yılların vurduğu kırbaç izleri… Sızan birkaç damla kan… Parmağımda bir yemin halkasının derin şeridi. Senin için biriktirdiğim gelecek düşlerim, gelemeyecek durumda. Ağır hasarlı hayatım kullanılamaz raporu aldı. Kalbim aşk yollarından men edildi. Şimdi bakamıyorum başka bir göze. Bir başkasına can diyemiyorum. Aldığım soluğa benzetemiyorum kimseyi. Sen de git artık benden.. Çek gözlerini üzerimden.. Bende senden kalan yaralar, parmağımda bir yeminin belgesi… Kalbim sevda yanığı birinci dereceden.. Bitmeyen cümleler, sonu gelmeyen geceler.. Git ne olursun… Artık sabahlar doğsun… Bende senden kalan yaralar, sende benden kalan ne varsa; bize ders olsun!.. Hadi git… Ne duruyorsun… Firuze Şentekin weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  11. Yasak Bir Gönül Hikayesi YaReN Yasak Bir Gönül Hikayesi Birgün bana birisi şöyle demişti; hayat yaşandığı kadar vardır gerisi ya hafızalardaki hatıra yada hayallerdeki ümittir hüsranı ise tek yerde görüyorum yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta…. Ve bu andan sonra alacakaranlık kuşağına dönen* tamamen değişen yaşamım adına….. Kahrına gelin teli bağladığım gönlümün adak ağacı!… Gecelerime güneş doğdurmaya çalışarak daha ne kadar ümitleri ile can çekişerek yaşayacak..Hastalıklı geçen günlerimin dermanı gene düşünmelerden köşe bucak kaçan zehir beynimin mantık çabaları olacak… Biliyorum kahretsin! Biliyorum neyin doğru* neyin yanlış olduğunu biliyorum… Sevdiklerini kurban etmemek için* iribaş bir kurbanım… Ama sakince değil* asice* bağıra çağıra gidiyorum… Sessizliğimde ki çığlıklara gebe gidiyorum… Düşünmek istemiyorum. Düşününce kim tutabilir ki beni* biliyorum ki tutulmak istemiyorum. Yok sayacağım tüm değerleri* değersizlikleri ve sadece ben olacağım biliyorum. Özgürlüğüme esir ettiğim ben deliler gibi coşacak biliyorum. Hem de o kadar yakın ve büyük… Herkes olsun derken kimsesizliğe hazır mıyım.? Haklarım kendimden doğuyor. Bunları değiştirsem* başkasının hakkında* hakkım olur muyum….Ben bende ölmeliyim* ki ölümün dayanılmaz lezzetinde ki çağrısına kulaklarımı tıkayıp* ben kendimce ölmeliyim. Biliyorum derken* bilinmezlerde oynadığım sahil çocuğu* enginlere acılamayan kendine acıyası ben…. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  12. Seni Terk Ettiğim Günden Beri Fazla Geldim Ben Kendime Sevgili… Kara Gözlü Seni Terk Ettiğim Günden Beri Fazla Geldim Ben Kendime Sevgili… Fazla geldim kendime sevgili…Sana fazla gelmek olsaydı mesele, kabuk bağlayan yarayı koparıp tekrar kanatmazdım. Ya da fazla gelen sen olsaydın bana ayaklarımda kırılgan bağcıkların düğümleriyle adımlar atmazdım. Ama en zor yol ayrımında, en kontrolsüz noktadaydım. Fazla geldiğim beden, sığmadığım ruh kendimdim… Git de demedin kal da…Sadece kabullendin. Git desen kolay olurdu yarasa kanatlarıyla uçan ayrılık kuşunun ardına takılmak; kal desen kolay olurdu düşlerin uçuşan salıncaklarında sallanırken bir yere sabitlenip kalmak…Ama sen ne git dedin ne kal…Gidişimin de kalışımın da tüm sorumluluğunu çırılçıplak bir öfkeyle yapıştırdın yüzüme. Aynaya bakamadım seni terk ettiğimden beri. Gözyaşlarımın biri gittiğim için öperken dudaklarımı, diğer gözümden akan yaş kutladı gücümün yarına yansıyışını. Sen eksilmedin ki benim gidişimde, bendeki ben eksildi acımasız bir silinişle. Sen sıyrılıp kaçtın bu kabusun en lekesiz yerine…Çünkü git de demedin kal da sevgili. İşte bu yüzden ne gidebildim bu aşktan, ne kalabildim aşkta… Beni sende bırakıp kaçıp gittiğimden beri hiçbir şey dolduramadı içimdeki kocaman boşluğu. Senden alabilmeyi umduğum senden medet ummuştum ama kal demeyen bir sevgiliyi ne kadar içime alabilirdim. O geceden sonra asla ekleyemedim geleceğime geçmişimi. Boş boş baktım dudaklara. Sesler dolaşıp duruyordu havada ama benim sözlüğüme çok uzak bir boşlukta. Çelişkilerin oynaştığı bir ruh yabancılaşıyor tüm duyulara. Kapanıyor kapılar tüm dudaklara, tüm bakışlara. Kendini kaybeden bir insan yeniden bedenlenmeye çalışıyor bir aşkta. Ama aşk öyle uzak ki kayıp ruhlara… Gitmek üzerine dilimde yuvalanan her hecede sen vardın. Sevişlerin, öpüşlerin, gidişlerim birbirine dolanmış bir bilmece. Çelişkilerle kıvrandım. Sen bir heykelin taş bedeniyle buz gibi dikilirken karşımda, ben bu aşkı mumyalamaya başlamıştım. İçini boşaltmak gerekliydi önce ancak iki bedenle bedenlenebilen bu kutsal varlığın. Gözlerinde gördüğüm umursamazlık, sesinde saklı soğuklukla harmanlandı düştüğüm düşlerin evsahipliğinde. Kal dersen hayata döndürebileceğin ağır yaralı, kanamalı bir aşkı çağırmadın geriye.Ona ilaç verecek eller senindi, onu ısıtacak sıcaklık senin bedenindeydi. Sessizliğin keskin bir bıçakla hançerledi, ölümün kucağına sürükledi. Sonsuzluk rüyasıyla onu sarıp sarmalamak benim işimdi. Git de kal da diyemeyen biri bir aşkı ne kadar hak edebilirdi ki! Bir mumyanın yapay yüzünde sakladım hıçkırıklarımı… Suçlayan kelimelerin ok gibi saplanıyordu savunmasız sevgime. Yağmur gibi yağıyordu öfken üzerime. Niye hiç sormadın nedenlerimi sevgili? Senin dilinde keşkeler, senin dilinde yoksalar, senin dilinde eğerler. Benim de çünkülerim vardı sevgilim. Öyle çok çünkü ile örülmüştüm ki minik bir delik açamadım harflerimin arasına. Alev gibi bir nefret şekillenirken ağzında hiç bakmadın bile öpüşlerinle canlandırdığın dudaklarıma. Oysa benim de kelimelerim vardı sevgili. Küme küme bulutlar gibi yağmura gebe kalırken hayallerimin en mavi yerinde dilinde sadece tek bir kelime olmalıydı Git ya da Kal diye…Kal demediğin, kal diyemediğin için bir ucu sen de bir ucu ben de saplı bir bıçak başrolü kaptı hem senden hem benden bu sevgide. Senin yüzünden fazla geldim ben kendime. Kendime sığmayan kederim, kendime sığmayan sevgimle baş başa kaldım dar gelen hacimlerde. Taşıyamıyorum sevgili ne seni, ne kendimi ne sevgimi bu bedende. Hakkın yoktu beni benden etmeye. Seni terk ettiğim günden beri fazla geldim ben kendime İsmail Sarıgene weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  13. Güzel sms Sözleri 2 YaReN Güzel sms Sözleri 2 ♥ Bu güzellik. bu zeka. bu anlam dolu gözlerin büyüsü, Allah bütün güzellikleri bir arada toplamış. eeee benden çok bahsettik senden naber… ♥ Bir deniz düşün susuz, bir insan düşün mutsuz, bir gece düşün uykusuz. bir yürek düşün sevgisiz, bir bahar düşün çiçeksiz, bir de beni düşün sensiz… ♥ Seni her özlediğimde gökten bir yıldız eksilseydi gökyüzü kapkaranlık olurdu. ♥ Nasıl uzaktaki yıldız parlak geliyorsa insana,uzakta olduğum için tutkunum sana,hani en güzel aşklar imkansız gelirya insana imkansız olduğun için gülüm aşığım sana.. ♥ Günün en tatlı esintiyle bir yudum sevgi gönderiyorum, pencereni aç, al onu içeriye, içine çek ve kalbinin en kuytu köşesinde benim için sakla… ♥ Kilometrelerce uzaklıklara gizlenmiş olsada dostluğumuz aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece dostuz! ♥ Bir gün daha doğdu sonsuz umutlar taşıyan eşsiz duygularla..umarım bu günde gelecek güzel günlerin habercisidir. ♥ Sen güllere özenme güller sana özensin .Üzme tatlı canını sen güllerden de güzelsin,sevgi kadar masum sevilecek kadar Ö Z E L S İ N ♥ Avucun arasına bir yürek bıraktım ister bir kenara kaldırıp atarsın ister kendi yüreğinin üstüne koyar her zaman seninle olacağını hatırlarsın. ♥ Bazı insanlar hayalleriyle bazıları sevgileriyle yaşarlar, sevgileriyle ayakta kalabilenler ise umutlarıyla hayallerine ulaşır. ♥ Ben asla ağlamam deyip her gece yatağa yattığında aklına o gelip gözünden iki damla yaş süzülüyorsa eğer utançla işte o zaman aşıksın demektir.. ♥ Kar tanesi eriyip dudaklarına indiğinde ve o bir damlanın serinliğini biriyle paylaşmak istediğinde yüzünü rüzgara dön yeter. ben o rüzgarda olacağım. ♥ Seni ne kadar sevdiğimi anlamak istiyorsan; yağan her yağmur damlasını yakalamaya calış.yakalayamadığın her yağmur damlası seni ne kadar sevdiğimin ispatıdır… ♥ Güneşin ilk ışıkları gününü aydınlattığında ve içinde doğan nedensiz sevinci biriyle paylaşmak istediğinde, pencereni aç yeter.Ben o tatlı sessizlikte seninleyim! ♥ Gök yüzünde bir yıldız seç büyük ve parlak olsun yanında bir yıldız daha seç büyük ve parlak olması önemli değil senin yanında olsun yeter. ♥ Eğer onun için herşeyi göze alıyorsan, onu her an düşünüyorsan,onun için ağlıyorsan,o senin için tekse,o senin için herşeyden değerliyse,onun bir gülmesi senin için dünyalar demekse… siz aşıksınız… ♥ Eğer sevdiğin seni terk etmişse onu kendi haline bırak eğer sana dönerse zaten senindir, sana dönmezse zaten hiçbir zaman senin olmamıştır. ♥ Bulutlara yükledim özlemimi; şimşeklerle çaktırdım sevgimi; Yağmurlar yağdırdım gözyaşlarımla; küçük melekler gönderdim seni öpmeye geldilermi? ♥ Eğer bir gün hayatımın son nefesini verirde bu dünyanın güzelliklerinden vazgeçecek olursam hep yanımda ol ki sana sessizliğin ölüm demek olduğunu ♥ Seni her sabah ilk görenin güneş olması ne acı. Oysaki seni her an görmeye can atan kalbimin olduğunu bilse birdaha asla doğmazdı. ♥ Mevsimlerden yazı Giysilerden beyazı Kuşlardan bülbülü Güllerden sümbülü Ama herşeyden çok Seni seviyorum ♥ Sen Sevme Sevdiğimi Bil Yeter Bitanem ♥ Bir gün yağmura yakalanırsan benden kaçtığın gibi yağmurdanda kaç çünkü bulutların arasında kaybolan aşkı için ağlayan benim.. ♥ Bir uçurumdan aşağı düşüyor olsam sende orada bir dal olsan seni tutup incitmektense ölmeyi tercih ederim ♥ Cellatlar yine başladılar infaza herkes cezasını çekiyordu getirdiler bir günahkar dediler ne yapmış hırsızlık atın ateşe bir günahkar daha getirdiler dediler bu ne yapmış dediler yalan söylemiş onu da atın ateşe bir günahkar daha sordular bu ne yapmış dediler SEVMİŞ bunu atmayın bu zaten yanmış ♥ Sana olan aşkımı sanki bilmez gibisin seviyorum desende sanki sevmez gibisin sen sevsende sevmesende inan benim herşeyimsin ♥ Aşk Geçici,Sevgi Bir Ömürdür, Seveni Aşk Değil Sevgi Öldürür, Sevgi Sevda Bahçesinin Bir Gülüdür, Benim Bahçemin Gülüde Sensin Bitanem ♥ Dostluk deniz kenarında taş toplamaya benzer. Önce toplarsın sonra teker teker atarsın. Ama bazılarını atmaya kıyamazsın. İşte sen atmaya kıyamadığımsın. ♥ Bizim ömrümüzde mezarlarımız doğuşumuzda kazılır şiirlerimiz hayatımızı anlatır seni unuttum kelimesi sadece kan ile mezar taşımda yazılır seni unutmadım ♥ Aşk günah olmayacak kadar masum, köle olmayacak kadar özgür, unutulmayacak kadar derin, umulmayacak kadar yakın, tek başına yaşanmayacak kadar takımdır… ♥ Hissizler, Hareketsizler yol alamazlar, Uyuyanlar hedefe ulaşamazlar, hele azmini iradesini yitirenler asla uzun zaman ayakta kalamazlar. ♥ Kristalin bedelini göze almayan,onunla oynamasın ♥ Ne zaman gelirsen gel,başıma taç olursun. Sen benim eski değil , eskimeyen DOSTUMSUN… ♥ Ya Sözlerin Aklımda, Ya Da Aklım Adında, Ya Hayalin Karşımda, Ya Da Sesin Kulağımda, Ya Ben Çıldırıyorum, Ya da Çok Özlüyorum, Ya Özlemek Çok Güzel, Yada Özlenen Çok ÖZEL… ♥ Sözlerin büyük, yüreğin küçük! Hataların yanlışların çok,doğruların yok! Bir şeyleri göklere çıkartıp mutluyum sanıyorsun..Kendine göre şanslı, bana göreyse zavallısın! ♥ İçinde öyle bir umut taşıki onu senden kimse alamasın.gözlerin hep gülsün.onuda kalbinde öyle bir saklaki gerçekten isteyen bulsun. ♥ Yaşamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgi sensiz olmaz.. Unutma gülüm sevmek daima beraber olmak değildir, sen yokken bile seninle olabilmektir.. ♥ Dertlerin kum tanesi kadar küçük, sevinçlerin nisan yağmurları kadar bol olsun ve öylesine mutlu ol ki gözünden akan yaşlar değerini bilmeyenlere sadakan olsun.. ♥ Hoççakal Allah a emanet ol tabii ki Allahın varsa?Hoşçakal aşk sende kalsın sanmam ama işine yararsa? ♥ Ağlamak çocuklara, affetmek ise Allah a mahsus. Beni birgün aldatırsan çocuk değilim ağlamam, Allah değilim affetmem… ♥ Dünyanın en güzel şeyini sana vermek isterdim, Fakat seni sana nasıl verebilirim ki? ♥ Kalbinde yer yoksa Güzelim ! farketmez ben ayaktada giderim. ♥ O vefasız kalbin hissetmesede.. Sana bu şarkıyı dinleteceğim.. Bu aşkın uğruna ömrüm bitsede.. Sana sevmeyi öğreteceğim… ♥ Hayat bir şekilde elbet devam edecek birde içinde sen olsan işte o zaman her yer yeşerecek. ♥ Güneşi sevdiğini söylüyorsun güneş çıktığında perdeleri örtüyorsun.Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıktığında kapıları kapatıyorsun.Yağmuru sevdiğini söylüyorsun yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun.Korkuyorum çünkü beni sevdiğini söylüyorsun. ♥ Günahın özüyse seni sevmek cezam cehennem olsun. —>: Güzel sms Sözleri 2 YaReN ♥ Sevmiyorum seni deseydin keşke Ta başından bağrıma taş basar seni unutmaya çalışırdım hala oynuyorsun benle duygularımla Aşkımla yetmedimi çektiklerim Dahadamı çekeceğim kaderimdir diyeceğim seni hep Seveceğim ve bir gün senin yolunda öleceğim.. ♥ Ellerim anladı tutmuyorsun..Gözlerim anladı bakmıyorsun.. Dudaklarım anladı öpmüyorsun.. Gidişini kalbime nasıl anlatayım, nasıl söyliyeyim ey insafsız sevgili ya durursa kalbim… ♥ Papatyalar var karşımda sarı sarı Tıpkı sana benziyorlar Sarı saçlarını hatırlatır bana.. Yeşil yaprakları da gözlerini Gülüşün geliyor aklıma Tatlı tatlı bakışın, ve sen; Sen yokettin beni Sensizliğin içinde bırakıp gittin.. ♥ Behdanem benim..düşünsene bir kez dahi olsa.Dikenin güle,ipek böceğinin kozasına olan o büyük sevgisini.Uçurum çiçeklerinin yaşama inat koklanmıcaklarını bilerek her defasında açtıklarını.Ben de behdanem seni yüreğime can yazdım bir kere.O muhteşem sevgi ile yaşama ve sana inat.. ♥ Solmadan gel artık aşkımın gülü, olsada konuşsa kalbimin dili küçücük dünyamda birbilsen seni görünmez yazıyla yazdım kalbime. ♥ Yüreğimde senden bana hiç bir ışık yok! Ben karanlıktan çok korkarım.Beni gel al burdan… ♥ Rüyalara rest çektim uyumuyorum. herkez derin uykudayken ben sana dalıyorum. Uykular çok tatlı derler ben seni tadıyorum. Onlar uykuya ben sana doyamıyorum… ♥ Hissedince sana vurulduğumu baharda kuş olup uçasım gelir, Bakınca o güzel gözlerine hasreti bir anda silesim gelir. Ama ne çare birtanem ne kuş olup uçabilirim ne de hasreti silebilirim ama inan bana birtanem seni bir ömür boyu sevebilirim… ♥ Tutki ben bir yağmur damlasıyım toprağa düştümmü dağılırım, Düşünki ben bir kar tanesiyim suya değdiğim anda eririm, Anlaki sen benim canımsın seni kaybettimmi Ölürüm… ♥ Bir sevgi var içim lekesiz tertemiz, Bir özlem var içimde uçsuz bucaksız,Bir duygu var içimde dalsız budaksız, Birde sen varsın içimde unutulması imkansız… ♥ Hayat bir tiyatro dediler bana bir rol verdiler en acısı benimki idi önce sev sonra terket dediler ♥ Bir destan yazar gibi durmadan gündüz gece ben hep seni yazmışım yüreğime gizlice ♥ On kişi sev dokuzuncusu olayım bir kişi sev sonuncusu olayım ♥ Bazen bir dakika birgün gibidir.bazende birgün bir dakika gibidir.zamanı değerli kılan tek şey yanımdaki senin varlığındır…. ♥ Benim sevgim zaman ve uzaklıkla sınırlı değil, zamanı kaldırınca aynı andayız uzaklığı kaldırınca aynı yerdeyiz, o zaman her an ve her yerde seninle beraberiz… ♥ Ağlamak istiyorsan eğer başını dik tutki göz yaşların seni ağlatan kadar alçalmasın [IMG]http://forum.mircturk.com/images/smilies/frown.gifdolunay ♥ Biz denizci değiliz her limanda sevgilimiz olsun, biz liseliyiz sevdikmi birkere severiz. ♥ Bilirmisin Bir Fidan Susuz Kalırsa Ne Olur…Tabiki Kurur Ve Ölür..İşte Ben Bir Fidan Sen susun Eğer Sen Olmazsan Kurur Ve ÖLÜRÜM AşKıMM. ♥ Kahretsin unutamıyorum ama normaldir,çünkü o benim kalbimle beynim arasında çelik halattan asma köprü kurdu, nice tır konvoyları geçti köprü sallanmadı bile!!! ♥ Sen bir güneşsin etrafında bir çok gezegen var. ama unutmaki ben de bir dünyayım ve bir tek bende hayat var ! ♥ Ben mavi, Sen gökyüzü.Ben deniz, Sen dalgası.Ben beden, Sen can.Söyle şimdi, Dalgasız deniz, Cansız beden, Sesiz bir Ben olur mu hiç?… ♥ Şu uzun gibi görünen ama gayet kısa hayat yolunda çare olmasa da ağlamak! Mümkünmü ki ağlamamak… ♥ Çölün suya duyduğu özlem bile, Benim sana duyduğum aşkın yanında hiç kalır! Ben sana kavuştuğum gün, Çöller gözyaşlarımla ıslanır… ♥ Hasret ve özlem sevdiğinle güzel, karşımdaki senin gibi olunca özel, tut onun elinden yada gönlünden, bak o zaman ayırabiliyormu ecel ♥ Sen güllere özenme, güller sana özensin, üzme tatlı canını sen güllerden güzelsin, sevgi kadar özgürsün ♥ Hayatıma bir yalnızlık çöküyor sen uyuyunca, gecenin karanlığında kayboluyorsun usulca, her sabah gözlerimi açtığımda, yaşamaktan önce sen geliyorsun aklıma. ♥ Geceyi sana yazdım güneşi sana, alev alev yanıyor içimdeki sevda, yetmiyor söndürmeye denizler, ebedi aşk için hazır bu can adanmaya. ♥ Gecemi aydınlatan ay gibisin ve ben mehtabında elimde kadeh, kalbimde yanan ateşi söndürmeye çalışıyorum, bu ateş beni öyle sarmış ki, ne yapsam söndüremiyorum. ♥ Hiç zorlanmamıştım kalbimden gelen sesi kelimelere çevirmekte, içimdeki duygulara hakim olamıyorum nedense, sana söylemek istediğim bir söz var ama, korkum engel oluyor sözlerime. ♥ Hasret yağıyor bu gün sokaklara, resmin var sanki göz kapaklarımda, ne zaman gözlerimi kapasam seni görüyorum karşımsa. ♥ Kalbe yazılan yazı silinmiyor, sildim desende bir iz kalıyor, senden kalan anılar aklıma geldiğinde, kalbimde uyuyan dev uykudan kalkıyor. ♥ Bulutların Gözyaşları Pencerene vurdugu bir akşamda gecede hangi hayeller sana uyumayı unutturuyorsa gelecekte onları yaşatsın. ♥ Her aynaya baktığında beni hatırla gözlerin yıldızlara takılırsa gözlerimdir sakın unutma.. unutma eğer bir gün avucuna bir yaprak düşerse ellerimdir sakın bırakma.. ♥ Eğer birgün kader seni benim kollarımdan alıp birbaşkasının kollarına atarsa seni dans ettirecek müzik benim ölüm marşım olacaktır… ♥ Ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar nede şeytan bir günahı seni beklediğim kadar… ♥ Bir tebessüm kadar güzel. Bir nefes kadar önemlisin.. ♥ Yokluğunu bu kadar derinden hissetmeseydim varlığının eşsiz güzelliğini anlayamazdım PAŞAM! ♥ Seni düşündüm, ağladım.Darmadağın aynaya baktım.Karşımda duran bir yabancıydı.Gözlerini koyuluğunda sen vardın. Nefretle aynayı kırdım! Yere düşen cam parçacıklarında sen vardın.Bir kaç damla kan aktı elimden.Anladım artık sen vardın, damarlarımda da sen vardın. ♥ Topraklardan kalem; ağaçlardan kağıt yaptım üzerlerine milyonlarca kez SENİ SEVİYORUM yazdım.Ama yanılmışım.Ben seni sevmedim, sana taptım biricik AŞKIM. ♥ Nasılki Gökyüzü Yıldızsız Deniz Dalgasız Toprak Susuz Olamıyorsa Bende Sensiz Olamıyorum BİTANEM !! ♥ Rüzgarın keman çaldığı, yağmurun camına vurduğu ve sen yatağına uzanıp keşke dediğin herşey seninle olsun BİRTANEM sen benim BİRTANEM gönlümde efsanemsin… ♥ Kimi rüyalar görülmeye değer kimi ise yaşanmaya ♥ sen benim gördüğüm ve bitmesin diye yaşattığım ♥ en tatlı gerçek rüyamsın… —>: Güzel sms Sözleri 2 YaReN ♥ Sevgisiz Bir Hayat Oksijensiz Bir Nefes Almaya Benzer.Sevgisiz Bir Yaşam Kuru Bir Çölde Cayır Cayır Yanmaya Benzer.Aşksız Bir Direnişte Umutsuzca Direnmeye Benzer.. ♥ Sev seni seveni hak ile yeksan ise sevme seni sevmeyeni mısıra sultan ise.. ♥ Sarı giyer güneş olursun.Mavi giyer deniz olursun. Siyah giyer matem olursun.Kim bilir belki birgün beyaz giyer benim olursun. ♥ Gözlerim gözlerini görmesede ellerim ellerini tutmasada yokluğun hergece kalbimden vursada sana aşığım ya oda yeter bana… ♥ Bir insana verilebilecek en güzel armağan yürektir ve bir insanı sevebilmek dostum inan yürek işidir. ♥ Kül olmuş ateş yanarmı,buz tutmuş su akarmı,şu gözler seni sevdi BAŞKASINA BAKARMI. ♥ Sen benim tarihinin en güzel fethisin sen yıldızları bol olan gecenin en parlak yıldızı sen benim ıssız bir adada isteyeceğim üç şeyin üçüsün AŞKIM ♥ Sesini duysamda heran yüzünü görmek gibi değil ; özlediğimi bil heran çünkü hiçbir şey seni sevmek gibi değil! ♥ Bir gün beni arayacaksın arkadaşlarına soracaksın sana tuhaf bakacaklar o anda ezan sesi duyacaksın o ezan değil sela diyecekler bir gül arayacaksın ama bulamayacaksın çünkü mevsim SONBAHAR… ♥ ♥ Okyanusta giderken bir deniz kızı çıktı karşıma bana bir midye verdi sana iletmemi istedi ve sende içini açtığında içinde bir çift yüzük ve benden sana bir söz benimle evlenirmisin.. ♥ Bugün sigaramın üzerine adını yazdım sigaram bittiğinde seni unutacam sanmıştım ne bilirdimki seni nefes içime çektiğimi… ♥ Bir zamanlar sen hayal kurardın ben gerçekçiydim, yıllar gelip geçti ben hayalciyim sen gerçeklerin içinde beni unuttun! ♥ Doğdum yaşamak için yaşarım sevmek için severim ölmek için ölürüm senin için BİTANEM!!! ♥ Gittin şehir seni ağlayarak uğurladı, şimdi yağmur durdu ya içimdeki özlem ? ♥ Seni sevmek yanlış ise, Doğruyu istemiyorum. ♥ Eskiden karanlıklardan ve yağmurlardan korkardım şimdi ise yağmurlar gözyaşım oldu karanlıklar ise sırdaşım oldu. ♥ Ölüm gelir başım üstüne, çekerim dert bir dert üstüne, dayanırım inan herşeye ama SENSİZ OLAMAM! ♥ Alaca karanlığı sevmem ben, ya gündüz olmalı ya gece. Kurşun ya alnından vurmalı yada namluda kalmalı. Yar dediğin ya senin gibi olmalı yada hiç olmamalı. ♥ Ne varsa aradığım bilki sende bulmuşum..Senden öncesi yoktu,seninle var olmuşum..Sende bütün umutlar,sende bütün duygular..Beni sende arama,ben artık senin olmuşum. ♥ Bu Dünyada Sevipte Sahip Olamadığım Bütün Güzelliklerin Yerine Senin Sevgini Koyduğumda Bu Dünyada Herşeye Sahip Olduğumu Anladım ♥ sen benim hayalimin prensesisin seninle bir ömür boyu beraber olmak için herşeyi ama herşeyi vermeye hazırım meleğim seni çok ama çok seviyorum… ♥ Sen benim için bir aşkın bittiği yersin resimlerin renksiz halisin sevmekten bahsetme sakın çünkü sen sevmeyi hiç mi hiç sevmedim senbenim için bir aşkın bittiği yersin senbenim nefretim nefes alış sebebimsin ♥ Hani kardelen gökyüzüne aşık olurda çıkartır ya karın altından gövdesini,Zenher yüreğinde kardelen kadar cesaretin yoksa sakın aşık olma…! ♥ Sevmek çay sevilmek şeker,bizim gibi sevenler çayı şekersiz içer ♥ Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam Ben haramı helale karıştırmam Seninle içilen şarap helaldir Sensiz içilen su bile haram ♥ İstemem sevilmeyi sevilmek sensizlikse ♥ Sen benim ruhsatlı sevdam ben senin sevda keşin seni sevmek yaşamaksa ben hiç ölmedim ♥ Yüreğimin ta içinde bir ateş yanar.. Yanmayan yer kalmamış söndürsen ne yazar.. Taşa toprağa seni yazdı bu eller.. Ah sevmenin değeri bir bilseler ♥ Aşkın zehir olsa içmezsem, yolun ölüm olsa dönersem, senin için bu candan vazgeçmezsem namerdim. ♥ Gönülden gönüle attın kendini bir heves uğruna sattın sevgini her geçen yolcuya açtın kalbini artık bir hancıdan farkın kalmadı ♥ Bir damla gözyaşın olmak isterdim yanaklarından süzülüp dudaklarından ÖPMEK İÇİN… ♥ Uykudan uyandığına pişman eden dönmek isteyipte dönemeyince çaresizlikten çıldırtan tatlı bir rüyasın sen… ♥ İnan senin yanında sanki birbirimizden çok uzaktaymışız gibi geliyor bana.Yalnızlığımı seviyorum çünkü ancak o zaman seni yanımda hissediyorum. ♥ Dertlerimizi avutan akıl ve hikmettir. O engin denizlerin ötesindeki yerler değil. ♥ Sen uykusuzluk nedir bilir misin?Gece ıslak yastığına başını koymak,"yarın ne olacak diye"korkuyla uyumaya çalışmak.Sen geceleri yalnızlıktan ağlamak nedir bilir misin? ♥ Sesini duyabilme umuduyla yaşadığım hayat yüzünü göremediğim için çekilmez olsada sesini duyabildiğim için yaşamaya değer… ♥ Biz her ne kadar sosyetenin cilalı taşlarında dans etmesini bilmesekte, soğuk dolunayda şeytanla azraille dans etmesini iyi biliriz. ♥ Ben seni Bir Kum Tanesine Adını Yazacak Kadar Değil Sahildeki Tüm Kum Tanelerine Adını Yazacak Kadar Çok Seviyorum ♥ Kahvaltı hazırladım sanada gönderiyorum, umut dolu omlet haşlanmış sevgi bir dilim tutku ,seni seviyorum reçeli ve birde yanlızlık demledim kaç şekerli olsun? ♥ Sen geçmişin herhangi bir yolsuz sevdası diye anıyorsun beni oysa ne yollar aradım o sevdaya ama bilmiyorsun çocuk bilmiyorsun… ♥ Depremle girdin gönlüme,fay hattı çizdin yüreğime,artçılar hala devam etmekte, özlenmektesin bitanem dokuz nokta dokuz şiddetinde ♥ Tatlı biri var sevilmeye değer, güzel biri var görülmeye değer, iyi dostlar var özlenmeye değer, ama biri varki can vermeye değer! ♥ Gölgeler düşsede yüreğinin üstüne güneşini sakın söndürme, umut yoksa yarınlar uzak kalır insana, unutma Bir Sen Daha Yok Bu Dünyada… HARBİKIZ Sen Dunyaya Surgun Bır Meleksın Ve Ben Senı O Kadar Cok Sevecegım Kı Bır Daha Cennetıne Gerı Donmek ıstemeyeceksın… Sevgılıler Gunun Kutlu Olsun! weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  14. Anneler Günü Şiirleri Özel (2) Jelibon Anneler Günü Şiirleri Özel(2) HAYAT NEDIR ANNE benim hiç sapanım olmadı anne, ne kuşları vurdum, ne de kimsenin camını kırdım… çok uslu bir çocuk değildim ama, seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım. ben hayatım boyunca bir tek kendimi vurdum! .. suskun görünsem de, fırtınalı ve mağrurdum anne. bir mızrak gibi, aynada hep dik durdum anne! .. ben sana hiç bir gün laf getirmedim, leke sürmedim. ama göğsümü çok hırpaladım, kalbimi çok yordum… ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! … benim hiç sevgilim olmadı anne, ne bir yuva kurdum, ne bir gün şansım güldü… öpemeden bir bebeğin gidişini, tükendi gitti çağım… kimi yürekten sevdiysem, yüreğini başkasına böldü… bir muhabbet kuşum vardı, o da yalnızlıktan öldü… weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  15. sinan aslan

    Davetiye Sözleri

    Davetiye Sözleri Kara Gözlü Davetiye Sözleri *********** Akıp giden hayatın içinde kendimize dair yeni bir sayfa açarken nikah törenimizde siz dostlarımızı yanımızda görmek bize mutluluk verecektir… ********** Gönülden birbirimizi seviyoruz Kalbimiz bir buna inanıyoruz Bekarlığa veda edip İşte bugün evleniyoruz Düğünümüze sizleri de Bekliyoruz… ********** Müşterek yaşantılarının Başlangıcı olan Düğün törenlerinde Sizlerle birlikte olmaktan Mutluluk duyacaklar… ******** Ve bu inançla Birbirimizi sevip sayarak Sadakat alevini canlı ve sıcak tutarak Sürekli bir ilgiyle birbirimize yakın olarak Anlayış ve sabırla destek vererek Yüzlerimiz sevgiye dönük Ellerimiz iç içe Güzel bir yolculuğa hazırlanıyoruz Düğün törenimizi onurlandırırsanız Mutlu oluruz… ************* Bir gül istiyoruz, kokladıkça solmayacak Bir sevgi istiyoruz, yaşadıkça bitmeyecek Bir hayat istiyoruz ömür boyu sürecek Bir dünya istiyoruz, güneşi hiç bitmeyecek Biz yuva kuruyoruz hiç yıkılmayacak Kalplerimiz birbirine bağlı kalacak Buna yemin ediyoruz.. **** Sevenler hep mesut olsun Düğün mutlu bir yol olsun Herkes bilsin herkes duysun Gelen dostlar sağ olsun weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  16. Akustik Nedir, Akustik Ne Demektir NotuiteSane Akustik Nedir, Akustik Ne Demektir Akustik Nedir? Akustik kelimesinin tam açılımı ses bilimi dir.Bir kaç çeşit akustik vardır,bunları ve gürültü ile ilgili konuları aşağıda görelim; Gürültüye yol açan titreşimlerin ve gürültünün kontrolü vardır. Akustik ile uğraşan bilimadamları ve mühendisler, sesi ve insan işitmesini incelerler. Farklı nesnelerin sesle ne şekilde etkilendiklerini de araştırırlar.Mühendisler,uygun seste iletişim sistemleri ve binaları tasarımda bulunurlar.Zararlı yüksek seslerden insanları koruma yollarını bulurlar. Tüm çalışmalar insanların duymak istemedikleri zararsız seslere yöneliktir. Gürültüyü kontrol etmenin bir yolu, gürültü kaynağını daha sessiz hale getirmektir. Gürültü ile çalışan bir serinletici yanında hiç bulundunuz mu? Düşük hızda dönen büyük bir pervane, yüksek hızda dönen küçük bir pervaneden daha az gürültü çıkarır.Gürültü,sesin bir yerden diğer bir yere geçmesini önlemekle azaltılabilir.Gürültü gelen bir odanın kapısını hiç kapattığınız oldu mu? Böyle yapmakla,perdeler ve akustik gereçler sesi yutarlar. Yansımış bir sesi işitirseniz buna yankı (akis) adı verilir.Geniş bir odayı uygun bir şekilde döşemekle yankılar giderilebilir. Bir sesten sonra saniyenin 1/20 si kadar bir süre içinde kulağınıza ulaşan bir yankı hiçbir problem yaratmaz. Zaman aralığı uzadığı takdirde, yankı sinirlendirici olabilir. Rahatsız edici diğer bir ses de çoklu yankıdır.Reverberasyon adı verilen bu ses, yansımış birçok seslerin birleşip, yavaş yavaş sönümlenmesidir.Bir müzik salonunda bunlar bir saniyeden fazla sürmemelidir.Uzun perdelerin asılması,döşeme ve koltukların, duvarların yumuşak malzemelerden yapılması yankıları ve reverberasyonları azaltır. Çünkü ses daha kolaylıkla yutulmuş olur. Akustik Çalışmaları Akustik ile uğraşan bilimadamları ve mühendisler, sesi ve insan işitmesini incelerler. Farklı nesnelerin sesle ne şekilde etkilendiklerini de araştırırlar. Mühendisler, uygun seste iletişim sistemleri ve binaları tasarımda bulunurlar. Zararlı yüksek seslerden insanları koruma yollarını bulurlar. Tüm çalışmalar insanların duymak istemedikleri zararsız seslere yöneliktir. Gürültüyü kontrol etmenin bir yolu, gürültü kaynağını daha sessiz hale getirmektir. Gürültü ile çalışan bir serinletici yanında hiç bulundunuz mu? Düşük hızda dönen büyük bir pervane, yüksek hızda dönen küçük bir pervaneden daha az gürültü çıkarır. Gürültü, bir yerden diğer bir yere geçmesini önlemekle azaltılabilir. Gürültü gelen bir odanın kapısını hiç kapattığınız oldu mu? Böyle yapmakla, perdeler ve akustik gereçler sesi soğururlar (yutarlar). Yansımış bir sesi işitirseniz buna yankı (akis) adı verilir. Geniş bir odayı uygun bir şekilde döşemekle yankılar giderilebilir. Bir sesten sonra saniyenin 1/20 si kadar bir süre içinde kulağınıza ulaşan bir yankı hiçbir problem yaratmaz. Zaman aralığı uzadığı takdirde, yankı sinirlendirici olabilir. Rahatsız edici diğer bir ses de çoklu yankıdır. Reverberasyon adı verilen bu ses, yansımış birçok seslerin birleşip, yavaş yavaş sönümlenmesidir. Bir müzik salonunda bunlar bir saniyeden fazla sürmemelidir. Uzun perdelerin asılması, döşeme ve koltukların, duvarların yumuşak malzemelerden yapılması yankıları ve reverberasyonları azaltır. Çünkü ses daha kolaylıkla yutulmuş olur. 1. Biyolojik Akustik: Sesin balina, yunus, yarasa ve baykus gibi hayvanlar tarafından nasıl kullanıldığını inceler. 2. Su altı Akustiği: Deniz yatağı ve su altında ses dalgalarının yayılımı, saçılımı ve etkileşimini inceler. 3. Psikolojik ve Fizyolojik Akustik: İnsanlar ve hayvanların seslere karşı olan fizyolojik ve psikolojik tepkilerini inceler. 4. Elektro Akustik: Sinyal işleme kuramının yankılanım alanındaki uygulamalarını inceler. 5. Konuşma Akustiği: Konuşma iletişimi için gereken ses dalgalarının insanlar tarafından üretimi, ıletimi ve algısını inceler. 6. Müziksel Akustik: Müzik fiziğini, müziksel algıyı, müzik aletleri seslerinin çözümlenmesini ve bireşimini inceler. 7. Mimari Akustik: Kapalı alanların ve mimari yapıların akustik özelliklerini inceler 8. Gürültü Akustiği: Gürültünün nasıl üretildiği ve yayıldığı, etken ve edilgen gürültü denetimi, ve gürültünün etkilerini inceler. 9. Fiziksel Akustik: Ses dalga yayılımının fiziksel özelliklerini (iletim,yansıma, kırınım, etkileşim, kırınım, dağılım, emilim vs.) inceler. 10. Yapısal Akustik ve Titreşim Yankılanımı: Mekanik dizgelerin bulundukları ortamla olan ilişkilerini, ve ilgili ölçüm, çözümleme ve denetim yöntemlerini inceler. Akustik Hakkında Detaylı Bilgi Kapalı bir yerde seslerin dağılım biçimi, Ses bilimi ve teknolojisi. Cami, tiyatro, konferans salonu gibi yerlerde sesin en az yankı ve en çok netlikle dinleyici kitlelere ulaştırılması büyük önem taşır. Bir odanın akustiği, düzensiz yankılardan dolayı güzel bir sesi, bir konuşmayı bozarak sinir bozucu yapabilir. Ses yükselticiler, hoparlörler veya sesle ilgili herhangi bir sistemden çok şeyler beklenirken sonuç hayal kırıklığı olabilmektedir. İşte burada asıl problemin oda Akustiği olduğu ortaya çıkmaktadır. Akustik konusunda çalışmalara daha önceki devirlerdeki İslam mimarisinde olduğu gibi, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde de çok rastlanır. Binlerce insanın ibadet ettiği camilerde yankı özellikleri en ince noktalarına kadar incelenmiştir. İmamın sesinin dört bir köşeden duyulabilmesi için bütün tedbirler alınmıştır. Ecdat yadigarı bu ulu ibadethanelerde bugün de hiç bir yayın cihazına lüzum görülmeden ses her taraftan rahatça işitilebilmektedir. Büyük Türk Mimarı Sinan’ın, Süleymaniye Camiini yaptığı sıralarda, bu meşhur sanat adamını çekemeyenler, kendisini Kanuni Sultan Süleyman’a; “Cami yapılırken kubbenin Altına yan gelip nargile fokurdatır, bu ne iştir?” diye şikayet etmişlerdi. Padişah ani olarak cami inşasını teftişe gitti. Hakikaten Mimar Sinan’ı, nargilesi yanında kubbenin altında bir mindere oturmuş gördü. Çatık bir yüzle Sinan’a; “Bre bu ne hal Koca Sinan?” diye sordu. Mimar Sinan sükunetle; “Padişahım, dedi. Kerem edip şu nargileyi bir gözden geçirseniz.” Kanuni, gözünü nargileden tarafa çevirince hayret etti. Çünkü, nargilenin üstünde tömbeki yoktu, fokurdayan, sadece Su idi. Sinan, padişaha dönerek şu sözleri söyledi: “Şevketlüm, bu nargileyi burada sırf fokurtusundan faydalanmak için bulunduruyorum. Bu ses bana, bu camide okunacak Kur’an-ı kerim seslerinin, caminin her tarafına yayılması ve her tarafta aynı şekilde işitilmesi için icab eden tedbirleri almama yardım eder.” Büyük sanatkar, böylece Akustik tertibatı alıyordu. Avrupalılarda ise Akustik konusunda ilk ciddi çalışma, Harward Ünversitesi konferans salonunun Akustiğinin çok bozuk olduğunu fark eden W.C.W. Sabine tarafından yapılmıştır (1900). Ses yansıması: Kısa uzaklıklarda yansıyan ses, ana sesin bir devamı gibi duyulur. Bu, tam olmayan yankıdır. Sesin çıkış noktasıyla yansıdığı nokta arasında uzun bir mesafe varsa “tam yankı” teşekkül eder. Boş bir odada konuşulduğu yahut yüründüğü zaman Ayak sesleri veya konuşma sesi dağılmadan geri döner. Yankıya yol açan böyle bir oda, mesela bir müze salonu “canlı oda” olarak; eşyanın ve yapım malzemesinin yankıyı en aza indirecek şekilde düzenlendiği bir oda ise “ölü oda” olarak isimlendirilir. “Yankısız salon”lar, özel Maddelerle yapılmış ve döşenmiş ölü odalardır. Tamamen ses emici maddelerden yapılmış bu salonlarda her türlü sesli cihazın, mesela hoparlör, mikrofon gibi aletlerin kalite denemeleri yapılır. Akustik yardımıyla sesin yansıma özelliklerinin bilinmesinden faydalanılarak deniz derinliklerini ölçmek de mümkün olmuştur. Yankı zamanı: Bir sesin işitilmesi ile bu sesin bir veya daha fazla yansımasından doğan yankının duyulması arasında geçen zaman yankı zamanıdır. Bu terim Akustik mühendislerince, verilen kapalı bir salonun Akustik özelliklerini hesaplamada kullanılır. Bu zaman, bir ses dalgasının değerinin bir milyonda birine düşmesi için gereken zamandır. “Canlı” bir odanın yankı zamanı saniyelerce sürebilirken, ses emici eşyalarla kaplanmış bir ölü odanın yankı zamanı bir saniyenin küçük bir parçasıdır. Yankı zamanının uzun olduğu bazı kapalı yerlerde ses etkili ve renkli bir duruma gelir. Bu da yapılışa bağlı olan bir Akustik özelliğidir. Bu olayın en iyi örneğine camilerimizde rastlanır. Yankı zamanı, odanın hacmiyle doğru orantılı olup, etraftaki eşya ve duvarların ses absorbsiyon gücü ile de kısmen ters orantılıdır. Absorbsiyonu bulmak için, yüzeyin alanı aynı yüzeyin ses absorbsiyon katsayısı ile çarpılır. Bütün yüzeylerin bu şekilde hesaplanmış olan değerlerinin toplamı ise, odanın toplam ses emme gücünü ortaya koyar. Ses emiciler: Absorbsiyon katsayılarına bakıldığında, bazı maddelerin diğerlerinden daha iyi ses emdiği görülür. Bu, maddeye yöneltilen ses enerjisinin, emilen enerjiye oranına bakılarak bulunur. Pürüzsüz yüzeylerin absorbsiyon katsayısı düşüktür. Bazı yüzeylerin absorbsiyon katsayıları: Sıvalı yüzeyler: 0,03 Tahta kaplamaları: 0,10 Halılar: 0,25 Celotex denilen özel izolasyon maddesi: 0,60 Pürüzü hiç olmayan bazı yerlerde absorbsiyon katsayısı 0 civarındayken, bazı özel ses izolasyon maddelerinde 1,00’a ulaşır. Bir ses kayıt stüdyosunda kaydedilen ses için yankı zamanı hayati önem taşır. Sesin ön planda olduğu tiyatro, konferans salonu gibi yerlerde yankı zamanının düşük tutulması istenir. Buralarda yankı zamanı bir saniyenin altında olmalıdır. Ses kayıt stüdyolarında yankı zamanı bir saniyenin çok altındadır. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  17. Berdel Nedir, Berdel Usülü Nedir, Berdel Hakkında NotuiteSane Berdel Nedir, Berdel Usülü Nedir, Berdel Hakkında Bir evlilik töresi. Gelin değiştokuşu. Bir aile, genellikle yoksulluk sebebiyle, bir aileden gelin almak için kendi kızını gelin olarak o aileye verir. İkiz evlilik. Berdel(kız değiştirme) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başlık parası denkleştiremeyenlerin başvurdukları bir yöntemdir. Aileler, kız çocuklarını aralarında değişerek erkek çocuklarıyla evlendirirler.İki aile kızlarının takas yolu ile evlendirilmesi anlamını taşıyor. Daha çok başlık parasını ödememek için yapılan berdel evliliklerinde, 4 insanın kaderi aile kararıyla birbirine bağlanmış oluyor. Berdel ile evlendirilen kadınlardan birinin eşi onu istemezse ya da boşarsa, berdel yapılan diğer kadın eşiyle mutlu olsa bile boşanmak zorunda kalıyor. Berdel yöntemiyle evlenen kadının evden kaçması veya intihar ederek yaşamına son vermesi durumunda ise, karşı aileye ya kızları geri veriliyor ya da iki aile arasındaki dostluğun bozulmaması için başka bir kızları ile evlendiriliyor. < Bir Berdel’in Tarihsel Anatomisi Farklı iki toplum birime ait olan "Damat" ve "Kayın" olarak karşımızda bulunan bu iki erkek temsilci, ait oldukları farklı toplum birimler birbirleri ile evlilik ittifakı kurarak ‘kardeşleştiği’, “kardeşlik akrabalığı” kurdukları için, aynı zamanda birbirlerinin de ‘kardeşi’, “eşdeğeri”, ve ‘ikiz’leriydi de. Birbirinin elti ve görümcesi olan, Dumuzi ile Enkidum (veya Kişzidum) un karıları, iki toplum birimin “kardeşleşmesi” nedeniyle birbirleriyle “kızkardeş” akrabalık ilişkisi içinde de bulunuyor olmalıydılar. Bu yüzden karşı toplum birimindeki kocaları olan Dumuzi veya Enkidum onların aynı zamanda ‘erkek kardeşleri’ydi de. Görece geç sentezleşmiş ilahilerde, Dummuzi’nin İnanna’nın hem aşığı, kocası ve hem de “erkek kardeşi” olarak nitelenmesi bu yüzden olmalıydı. İnanna’dan Havva Ana’ya > Aileler, kız çocuklarını aralarında değişerek erkek çocuklarıyla evlendirirler. Berdel, varlıklarına geçici olarak göz yumulan birey anlamına gelir. Bir kız, baba, amca ya da amcasının oğlu için de berdel usulü evlendirilebilmekte ve çıkan kan davalarında kızların ‘kan berdeli’ ya da ‘kanın rüşveti’ olarak karşı tarafla ‘verildikleri’ gözlemleniyor. En acı yanından birisi de, eger ciftlerden biri anlasamayıp ayrılırsa, diger cift mutlu olsa bile onlarda ayrılmak zorunda… BERDEL Onun yerine Gücünü yörenin gerçeklerinden alan ve uzak geçmişin kokusunu taşıyan bir töre…Hızla değiştirilen kızlar… Hüznün ve coşkunun geçit yaptığı bir düğün… ATLAS, Şanlıurfa’da, töre kıskacındaki aşkın adı berdel düğünlerine konuk oldu. Yazı: M. Türker Erşen Kırmızı toprak yağmuru yiyince ince bir sis yükseldi, arabaya güzel bir koku girdi. Şoför Hasan direksiyonu sağa kırarak Viranşehir-Ceylanpınar asfaltından çıkıp izleri silik, toprak bir yola saptı. Ufka kadar uzanan geniş ve verimli Devlet Üretme Çiftliği arazisinde ilerliyorduk. Derken yerin mizacı sertleşti, kayalık zeminde sağa sola savrulmaya başladık. Arbit’e gidiyorduk. Haritada boştur, büyük bir beyaz lekedir buralar. Ama tutundukları kayaları bırakmamakta direnen bir iki mezra, yerleşime açık olmayan çiftlik arazisinde gözden kaçmayı başarmıştır. Bulunmaması gereken bir yerde bulunan, haritalarda gösterilmeyen mezralardan biri Arbit. Ben önce Yukarı Arbit’e, yani Kınalıtepe köyünün Güneşli mezrasına vardım. Aralarında keçilerin dolandığı topu topu beş on hane Safevilerden kalmış gibi eski görünüyordu. Hasan’la köylülerin Hacı Baba dediği bir ihtiyara konuk olduk. Berdelin nerede yapıldığını sordum. Kolunu kaldırıp Aşağı Arbit, yani Doğantepe mezrası yönünü gösterdi. Uzun beyaz entarisi sıyrılmıştı, yaşlı esmer bileği görünüyordu. Berdel için son hazırlıklar yapılıyor. Urfa’nın Eyübiye Mahallesi’nin kadınları Öğüş ailesinin evini dolduruyor. Herkes meraklı bir bekleyiş içinde. Birazdan hüzün ve sevinç Öğüş ailesinin kapısını çalacak. Evin kızı Dürsün, ağabeyine eş olacak Veze’nin karşılığında gelin gidecek. Ardından Veze, onun yerine eve girecek. Islak toprağı tekerleklerin altında cıyaklatarak diğer Arbit’e geçtik. Issızlığa sığınarak gizlenmeyi başaran Aşağı Arbitliler de elektrik, okul ve diğer hizmetlerden mahrum. Yirmilik mustakbel damat Nuri Yatkın, çiftlik arazisinde tarım yapamadığı için tamamen hayvanlara bel bağlamış komşuları gibi sürüsünün başında ıssızlığı dolaşmak zorunda. Yaşam her yerde zorsa burada daha zor. Bu yüzden her insan etkinliği doğayla mücadeleyi daha az zorlu kılmaya hizmet etmeli. Gelinin, karşılığında mutlaka bir bedel alınarak baba evinden çıktığı bu toprakta Nuri’nin babası biraz yoksulluğun, daha çok törenin etkisiyle oğlunun damat olması için başka bir babanın oğlunu da damat yapmalı. Gelin almak için kızını gelin vermeli. Arbitli Yatkın ailesi de kızlarını Mengalanlı Kerteş ailesine gelin yollayıp onlardan gelin alacak. Yani berdel gerçekleşecek. Parlak bir gündü, güneş düğün için doğmuştu sanki. Traktör aküsüne bağlı teypten neşeli Arap ezgileri yükseliyordu, çocuklar dört dönüyordu ortalıkta. İki kardeş, Nuri ile Türkân düğün için tepesine Türk bayrağı çekilmiş evlerinin önünde halaya karışmıştı. Mengalan köyünde ise Mehmet ve Feride kardeşler için aynı sahne kurulmuştu. Beggara aşireti cumadan beri berdele hazırlanıyordu. Pazar günü öğle saatlerinde karşılıklı iki ufuktan yola çıkan iki toz bulutu köylerin ortasındaki Geyad mevkiine vardı. Gelenlerin sayısının eşitliği ve dakiklik son derece önemliydi. Tarafların vazgeçme ihtimali ve küçük ayrıntılar her aşaması kesin kurallarla tespit edilmiş berdeli gerilimli bir havaya sokar. Yine öyleydi. Bunu aşmanın tek yolu vardı: Çabukluk. Yan yana gelen arabalar bir çırpıda değiştirdi gelinleri ve birer toz bulutu içinde geldikleri yöne döndü. Köylerde kızlarını yolladığı için ağlayan kadınlar bu kez gelinin gelişini kutluyordu zılgıtlarla. Çocukların hayranlık ve korku dolu gözlerle izlediği silahlılar tetiklere asıldı. Berdel bitti. Nuri ile Mehmet hem kayınbirader hem enişte oldu. “Ber-del”: Kürtçe anlamıyla “onun yerine”. Kayıp ustasını ve aşkın adlarını arayan genç bir hattatın öyküsünü anlatan bir Arap filmi hatırlıyorum. Genç adam üzerine aşkın doksan dokuz adının yazıldığı elyazması bir sayfanın yarısına sahiptir ve diğer yarının peşine düşer. Bulursa aşkın bütün isimlerine sahip olacaktır. Elindeki yarım sayfayı okuya okuya, şehir şehir, çöl çöl ustasının ve kayıp isimlerin izini sürer. Bu arada Semerkant prensesi sık sık rüyalarına konuk olur, ona işaretler verir. Yazgısı daha baştan belirlenmiş bir hayatı yaşıyorlar. Ve bu hayatı yaşanılır kılmak için birbirlerine dayanmak zorundalar. Berdelle evlenen kızlar birbirleri için hem gelin hem görümce… Gelin, berdelden sonra getirildiği yeni evinde nikâh anına kadar türkü ve zılgıtlarla eğlenen kadınların arasında kalıyor. Damat Nuri birazdan sağdıcıyla gelecek, gelinin yüzünü açtıktan sonra evin içinde olmasına aldırmaksızın havaya ateş edecek Urfa’nın ağırbaşlı, açık renkli ve doğulu otlar kokan coğrafyası bu filmi aklıma getirdi yeniden. Eğer aşkın doksan dokuz ismi varsa iki hatta dört insanı bir araya getiren berdel bunlardan biri olabilirdi. åşıkların iradelerine yer bıraktığından değil de tahmin bile edilemeyecek kadar uzak bir geçmişin kokusunu taşıdığından. Eros’un kalplerine saplayacağı oku bekleme lüksü olmayan bu insanları kuşaklardır bir araya getirdiğinden. Berdel, bir yanıyla aşkın kayıp adıdır; öbür yanıyla da kayıp aşkın adı. Bu kez Urfa’daydım. Yeni evli Ahmet Börek’in genç yaşına kanıp biraz şikâyet kokan bir cevap bekleyerek sordum: “Düğünden önce bir kere gördüğün bir kızla berdelle evlenmek zorunda kalmışsın. Memnun musun?” Hiç duraksamadı, “evet” diye kestirip attı. “Gördüm beğendim. Eskiden bu da olmazmış.” Gençliği bu kez devreye girdi, buralarda duyduğum en kıvrak yorumu yapmasını sağladı: “Pastanede biriyle tanışma şansım da olmadığına göre…” Durum bundan daha iyi özetlenemezdi herhalde. Yine de şehir merkezinde yaşayan ve ailesi ılımlı biri yirmi üç yaşındaki Ahmet. “Kabul etmeseydim babam beni zorlamazdı” diye devam etti. Gürüldeyen sobanın üzerinden baba Hasan’a baktım. Yükselen sıcak havanın çizgilerini oynattığı sakallı yüzü tebessüm ediyordu. Ahmet Börek bir aracının girişimiyle Harranlı bir aileyle berdel yaparak almış karısını. Kızkardeşini de karısının abisine vermiş. Bu geleneksel berdel değişimlerinde pek sık rastlanan bir yol değil. Töre bu konuda “kızı isteme hakkı öncelikle amca oğlunun, olmazsa diğer bir akraba çocuğunundur” diyerek aileleri karar verme zahmetinden zaten kurtarıyor. Daha çok küçük yaşlarda bile büyüyünce kimin kimle evleneceği az çok belli. Kararı çok önceden verilmemiş evliliklerde ise söz yine babaların ve ailenin diğer ileri gelenlerinin. Berdele konu olacak dörtlünün belirlenmesi de yine büyüklerin takdirine bağlı. Binlerce yıllık bir kültürün üzerinde oturmaktan gururlu Urfa’da ve Viranşehir ilçesinde, varır varmaz etrafımızı kabak kafalı, adam yüzlü çocukların çevirdiği civar köylerde hep aynı şeyi gördüm. Sakin bir konukseverlik. Günlük hayattan eski evlerin kemerlerine kadar her yerde kendini açığa vuran ince bir estetik. Gelenek yaşamda önemli bir yer kaplıyor ve gücünü yörenin geçerliliğini hâlâ koruyan gerçeklerinden alıyor. Evlilik de tüm bunların içinde romantik anlamlardan öte toprağın ve mirasın sülale içinde tutulması, aile fertlerinin, işgücünün mümkün olduğunca fazla sayıda ve verimli kılınması gibi görevler yükleniyor. Tarım, aşiret, feodalite halkalarıyla başlayan zincir uzamaya başlıyor böylece. Akraba olan, en azından aynı aşiretten olan iki ailenin izdivaç kararıyla bir araya gelmesi toprağın birliğinin ve sosyal hayatın belkemiğini oluşturan aşiretin devamlılığını sağlıyor. İki babanın kızlarını oğullarına almak üzere değiş tokuş etmesi olan berdel bu noktada kabataslak bir tanım kazanıyor. Ama teorik açıklama ne kadar okkalı olursa olsun, insan hayatına taşındığında çözüleceği muhakkak. Tüm bunlar insana sosyal tarihin bir aşaması olarak değil, kendi hayatı olarak görünür çünkü. Ve her insan, her topluluk neyi yapması gerekiyorsa onu yapar Berdel, kız değişimine dayanan ve aynı anda dört genci dünya evine sokan bir evlilik yöntemi. Genellikle yakın akrabalar arasında uygulanıyorsa da akrabalık bağı olmayanlar arasında da yaşanıyor. Yukarı Arbitli Nuri Yatkın ile Mengalanlı Mehmet Kerteş de berdel töresiyle kız kardeşlerini değiştirip yuva kurdu. Ama kardeşe karşı sorumlulukları hep geçerli. Berdelle evlenenler sadece kendi kaderini yaşamıyor çünkü. Onlarınki dört kişilik bir kader. Berdele “trajik, hüzünlü, şaşırtıcı” gibi turistik izlenim sığlığında sıfatlar vermek, ait olduğu bütünü görmemizi engellemekten başka bir işe yaramaz bu yüzden. Sonuçta berdel bölgede aile kurma yollarından biridir ve dayanağını tabudan değil çoğunluğun onayından alır. Eğer bakacağımız şey “gerçek” olacaksa, “acı” görmeye de hazırlanmalıyız. Berdel hukukunda değiştirilmiş kızlardan biri boş edilir, baba evine yollanırsa oradaki kız da geri alınıyor. “Mutsuz olan çift yüzünden diğer çiftin de boşanmak zorunda kalması haksızlık değil mi?” gibi bir soru ise ilk akla gelen olmuyor. Genç Ahmet de öyle yapıyor. Karısını ne kadar severse sevsin kız kardeşinin el evinde mağdur olmasına izin vermeyeceğini söylüyor. “Erkek bacısının gölgesidir. O olmazsa kız kime güvenir?” Evlenmiş olsa bile bacının sağlığı ve namusundan erkek sorumludur ve bu uğurda karısını bile gözden çıkarabilir. Karşılığında başlık vererek gelin evde tutulabilir ama bu kez de erkek ailevi baskılarla yüzleşmek zorunda. Evin oğlu anasının “onlar senin bacını istemedi, sen bunu başımızda tutuyorsun” ya da “bacın eniştenden zulüm görüyor, karını yolla bacını geri al” gibi saldırılarını savuşturması mümkün mü? Kendi hayatı üzerindeki tasarruf hakkının bir yere kadar kendisinde olduğunu bilmiyor mu? Her şeyin, bırakın insanları dağın, taşın, atın, suyun bile hikâyeler anlattığı bu coğrafyada severken ayrılmış karıkocaların acı izleri de zaman zaman çıkıyor karşımıza. Aslında boşanmada her iki taraf aritmetik olarak eşit zarara uğruyor. Ama kadınlık hele burada insan için taşınması daha ağır bir yük ve tamir edilmesi daha zor. “Diğer bir kadın” yabancı olsa bile doğal bir yoldaş ve sırdaş onlar için. Berdelin bozulması yüzünden ay-rıldıkları eski kocalarının tesbihlerini Ğöğrenmesi halinde yeni kocalarının gazabına uğrayacaklarını bile bileĞ saklayan kadınları fotoğrafçımız Şebnem’den dolaylı olarak dinliyorum ben de. Boşanma dediğimiz de öyle “anlaşarak ayrılma” yoluyla olmuyor. Evlilik bağı çoğunlukla resmi nikâhla kurulmadığı için bu konuda da sadece berdelin kendi iç hukuku geçerli. İş küçük yaşta kız alıkoyma suçundan ya da sıcak sürtüşmelerde mahkemeye gidiyor. Viranşehirli Avukat Aslan Veyseloğlu’nun davalarından biri berdelin mantığı hakkında fikir veriyor bize: Geçen yıl genç bir çift kaçarak evlenmiş. Kız tarafı kaçırılan kızları karşılığında erkek tarafından yine bir kız istemiş. Kız verilmiş ama çok geçmeden iki aile arasında anlaşmazlıklar çıkmış, kızlar geri alınmış. Sonunda mahkemeye düşülmüş ama neyse ki taraflar avukatlarca barıştırılmış. Beggara aşireti içerisinde yapılan berdelle baba evinden çıkan Feride, Aşağı Arbit’teki yeni evine karısı olacağı Nuri’nin ablası ve teyze kızının kollarında ilerliyor. Karışık, teorik açıklaması zor bir olay berdel” diyor Viranşehir’in genç aydınlarından Veyseloğlu. Zaten evliliklerde berdel ya da diğer nedenlerle çıkan anlaşmazlıklar için mahkemenin hakemliğine pek başvurulmuyor. Hak aramanın ve çözüm bulmanın geleneksel yöntemleri hizmete hazır şekilde hep nöbette. Durumun Ğve böyle bir tanım yapmaya hakkımız varsa “sorun”unĞ kadın hakları, sevenlerin ayrı düşmesi gibi konulardan ibaret olmadığı yere geliyoruz böylece. Sorun özellikle köylerde hâlâ varlığını sürdüren, hatta günümüz koşullarında daha da eğrilen feodal anlayış. Öyle ki bizim bölgede olduğumuz sıralarda yedi aylık hamile bir kadın töre kadınlara dokunulmaz dediği halde kan davasında vuruluyor. Rakip de kısa süre sonra kendi kurbanını seçiyor: On yaşında bir kız çocuğu. Elgün köyünden, eski adıyla Atşana’dan şoför Hasan bir hikâye anlatıyor bana. Sonu kanla yazılmış bir hikâye: "İsmail, yine bizim köyden İbrahim’le berdel yapmıştı. Bir yıla varmadı karısını, karısının abisi İbrahim’i ki aynı zamanda kız kardeşinin kocasıdır ve analarını vurdu. Şimdi Urfa’da hapis yatıyor. Anlatmayacağını bile bile nedenini soruyorum. O yıl köy dışında çalıştığını, bilmediğini söylüyor, "aile meselesi” diye geçiştiriyor. Büyülü sözler bunlar. Ailenin iç işini değil anlatması, bilmesi bile hoş değil çünkü. Hacı Halef Varlı "üzerinden çok zaman geçti, söylesem bir şey çıkmaz artık" diyerek gülümsüyor kendi hikâyesi için. Aşağı Arbitli Hacı Halef Suriye’ye göçmüş dayısının kızıyla ta 60’lı yıllarda berdel yapmış. Gelinlerin değişim anı berdel töresinin en vurucu, en kutsal, en doruk noktası. Aynı bölgede değişimi yapmak kolay, ya farklı ülkeler arasında? "Gelinleri Ceylanpınar’ın doğusundan, huduttan kaçak olarak alıp veriverdik” diyor Kınalıtepe köyüne on altı yıl muhtarlık yapmış Hacı Halef. Geleneksel Arap kıyafetlerine bürünmüş, uzun boylu, güleç yüzlü, kendini ciddiye aldıran bir adam bu. Anadolu’nun geniş bir kısmında etkinliğini sürdüren berdel ve onu var eden koşullar Urfa’nın geniş ve verimli düzlüklerinden de kolayca silineceğe benzemiyor. Bölgenin en yüksek noktası Karacadağ’ın çevresini saran bereketli topraklar güney yönünde ilerleyip Urfa’yı, Viranşehir’i de aşıyor, Suriye’ye giriyor. Zamanında Arap’ından Safevi’sine, Haçlı’sından Eyyubi’sine onlarca kavmin sahip olmak için birbirini yediği yer burası. Ama hiç bir dönemde bu kadar kısa sürede bu kadar fazla değişmek zorunda kalmadı muhtemelen. Neden basit: Su. Atatürk Barajı ve diğer barajların tarımı, tarıma dayalı sanayiyi ve ticareti hareketlendirmesinin verdiği güçle bölge kendine yeniden çekidüzen veriyor şimdi. Sadece pamuk ekimine başlanması bile bir dönüştürücü işlev kazanıyor. Ürün çeşitliliğinin artmasının yanında ücretli işçilik anlayışı yerleşiyor ve emeğin tanımını yeniden yapıyor. Ağalık ilişkileri çözülmeye başlıyor. Etkileri eğitime ve değer yargılarına da yansıyacak ekonomik dönüşüm ve iletişim olanaklarının artması, düğümlerinden biri de berdel olan ağın yırtılmasının en etkili yollarından biri olacak kuşkusuz. Anahtar sözcük ise zaman. Ama kısa bir zaman değil bu. Urfa’da şimdiki başlık fiyatları iki milyardan başlıyor, yediye sekize kadar tırmanıyor. Veze yeni evine uğurlanırken geride kalanlara hüzün çöküyor, âdet olduğu üzere arkasından gözyaşı dökülüyor. Ama birazdan eve Veze’nin ağabeyi Ahmet’e eş olacak Dürsün gelecek ve kadınlar bu kez gelinin gelişini kutlayacak. Urfa beş yıl öncesinin Urfa’sı değil artık. Daha kalabalık, daha karmaşık, daha hareketli. Umutlar da büyümüş, hayal kırıklıkları da. Gayet başarılı bir restorasyondan sonra kent yaşantısının odağına dönüşen Balıklı Göl’den kaleye, Urfalıların “mancınık” dediği çifte sütuna bakıyorum. Efsane, Hazreti İbrahim’i sonradan göle dönüşen ateşe fırlatan düzeneğin parçaları olduğunu söylediğinden “mancınık” diyorlar. Nasıl bir yer Urfa? Tarihi bir olaya karışmamış tek bir karışı yok mu? Binlerce yeni insan, binlerce yeni hayat yaratmaya çalışıyor şimdi yoğun göç alan kentte. Yeni mahallelerden Eyübiye’de Yön ve Öğüş ailelerinin cumadan beri pembe bayrak dikili evlerinde atıyor kentin kalbi bizim için. Bayrağın anlamı açık: Düğün. Berdelli bir düğün. Abuhamdan aşiretinin iki reisinden biri altmış altılık Kadir Yön. Doksanların başında beş kuşaktır yaşadıkları köylerini, topraklarını satıp da gelmiş kente. Evin babası olduğundan heyecanlanıyor da mı gözleri buğulanıyor yoksa köydeki düğün coşkusunun şehirde yakalanamadığını mı düşünüyor? Yemek için kurulan kara çadırlar, toz kaldıra kaldıra koşturan Arap atları, ateşlenen barutun kokusu yok artık. Sesleri eskiden ovaları tutan dablanın Ğyani davulunĞ ve zılgıtların sesi mahalle arasında sönük çıkıyor belki. Yine de etkileyici bir ses, renk, koku ve şekil cümbüşü olarak ilerliyor düğün. Kadife ve ipekten “vardel tufah”larını yani düğünlük ve bayramlık giyisilerini kuşanmış kadınlar, başlarına günlük “cemdeni”lerini dolamış erkekler ve yüzlerce çocuk sokaklarda, iki düğün evi arasında akıp gidiyor. Düğünün diğer ayağında, Öğüş ailesinin evinde eğlence sokağa çıkmamış da kendine avluda yer tutmuş. Büyük bir insan yoğunluğu, birbirine geçen sesler ve nereden geldiğini anlayamadığım hafif bir duman görüyorum. Düğün(ler) son aşamaya gelmiş. Önce çeyizler yollandı, cumartesi kınagecesi yapıldı. Bugün pazar. Berdel günü. Giderek uzayan, kadınlı erkekli bir zincir ağır bir halay tutturmuş Yönlerin evinin sokağında. Yüzlerinden büyük bir coşku okunmuyor, bir görevi yerine getirmenin ciddiyeti var sanki üzerlerinde. Derken zurna ve dabla susuyor, kalabalıktan dalga dalga heyecan yükseliyor. Kadir Yön’ün kızı Veze çıkarılıyor evden. Arabaya bindiriliyor. Ağabeyi Ahmet’in karısı olacak Dürsün’le değiştirilmek üzere kararlaştırılan yere götürülüyor. Dürsün’ün arabasını bekliyoruz. Gelmiyor. Taraflar yakın akraba olduğu için fazla sorun edilmiyor bu gecikme. Ama iki üç arabalık pembe bayraklı bir konvoy korna çala çala ortaya çıkınca iş değişiyor. Veze’nin büyük ağabeyi “arabaya” diye bağırıyor. “Gelini vermiyorum!” Karşı taraf Ğbirer arabayla gelinecek diye kararlaştırdıkları haldeĞ daha kalabalık geldi diye. Eşitlik bozuldu, gelin verilmeyecek. Diğer erkekler “aman etme” diye araya girerken konvoy az ötemizden geçip gözden kayboluyor. Başka bir berdelin tarafıymış bu konvoy. Bir iki sokak öteden silah sesleri geliyor. Diğer berdel yapılıyor. Dürsün’ün konvoyu da geliyor çok geçmeden. Kızlar aynı anda arabadan çıkarılıyor, aynı anda diğer arabaya bindiriliyor. Sessiz, gösterişsiz, heyecan barındıran ama sakin görünen bir tören. Berdel tamamlanınca herkes derin bir soluk alıyor. Kutlama için havaya sıkılan birkaç merminin kovanı pıt pıt üzerime sıçrıyor. Uzanıp birini alıyorum. Veze Yön, Ahmet Öğüş’ün; Dürsün Öğüş, Ahmet Yön’ün eşidir artık. Adlarını aynı yapan tesadüfün bu çaprazlama içinde daha bir ince durduğunu düşünüyorum ben. Binlerce kez yapılmış bir iş nasıl da hünerle ilkmiş gibi tekrarlanıyor yine. Gelin arabaları Balıklı Göl’e, Hazreti Eyüp’ün ve Hazreti İbrahim’in makamlarına uğrayacak, sonra evlere varacak. Gelinler mancınığı görecek, Urfa’ya tepeden bakan Hazreti İbrahim’e şehrin nasıl göründüğünü düşünecekler mi? O zamanın gelinlerinin nasıl everildiğini merak edecekler mi? Şanlıurfa’ya bağlı Kınalıtepe köyünün Aşağı Arbit mezrasından 18 yaşındaki Türkan Yatkın, Mengalan köyüne berdelle gelin gitti. Berdel sorulunca söylediği şu söz Atlas’ın Şubat 2000’de çıkan 83. sayısında tarihe kaydedildi: alıntı weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  18. sinan aslan

    E-Devlet Nedir?

    E-Devlet Nedir? NotuiteSane E-Devlet Nedir? e-Devlet Nedir? e-Devlet, vatandaşlara devlet tarafından verilen hizmetlerin elektronik ortamda sunulması demektir. Bu sayede, devlet hizmetlerinin vatandaşa en kolay ve en etkin yoldan, kaliteli, hızlı, kesintisiz ve güvenli bir şekilde ulaştırılması hedeflenmektedir. Bürokratik ve klasik devlet kavramının yerini almaya başlayan e-devlet anlayışı ile, her kurumun ve her bireyin bilgi ve iletişim teknolojileri ile devlet kurumlarına ve kurumlarca sunulan hizmetlere kolayca erişmesi hedeflenmektedir. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  19. E-Devlet Kapısındaki Kişisel Bilgiler Nasıl Değiştirilir NotuiteSane E-Devlet Kapısındaki Kişisel Bilgiler Nasıl Değiştirilir e-Devlet Kapısındaki Kişisel Bilgiler Nasıl Değiştirilir e-Devlet Kapısındaki, adres bilgisi olmayıp ancak Kişisel Bilgilerim kısmında yer alan ( Ev Telefonu, İş Telefonu, Cep Telefonu, e-Posta) düzeltmelerin tamamı ancak e-Devlet Kapısına kayıtlı kullanıcı hesabı ile girildiğinde yapılabilmektedir. Giriş yaptıktan sonra "Kişisel Bilgi ve Ayarlarım" alanına tıklayarak açılan sayfadaki "Bilgileri Düzenle" alanından (adres hariç olmak üzere) istediğiniz güncellemeleri yapabilirsiniz. Adres bilgileriniz T.C. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri veritabanında bulunan bilgilerinizdir. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  20. e-Devlet Kapısı, tüm kamu hizmetlerine tek bir noktadan erişim imkanı sağlayan bir internet sitesidir. Kapı’nın amacı kamu hizmetlerini vatandaşlara, işletmelere, kamu kurumlarına bilgi ve iletişim teknolojileriyle etkin ve verimli bir şekilde sunmaktır. e-Devlet Kapısı, kamu hizmetleri konusunda bilgilendirme amaçlı “Vatandaş”, “İş” ve “Devlet” sayfaları, entegre elektronik hizmetler, kurumlar listesi ve güncel duyurular gibi kısımlardan oluşmaktadır. Bu sayede kullanıcılar ihtiyaçları doğrultusundaki bilgi ve hizmetlere kolaylıkla erişebileceklerdir. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  21. E-Devlet Kapısındaki Adres Bilgilerinizde Hata Var İse Ne Yapılmalıdır? NotuiteSane E-Devlet Kapısındaki Adres Bilgilerinizde Hata Var İse Ne Yapılmalıdır? e-Devlet Kapısındaki Adres Bilgilerinizde Hata Var İse Ne Yapılmalıdır? e-Devlet Kapısındaki, adres bilgileri Nüfus ve Vatandaşlık İdaresi Genel Müdürlüğü Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemindeki bilgilerinizdir. Adres Beyanı Nasıl Yapılır? Kişilerin yerleşim yeri (ikamet) ve diğer adreslerini yazılı olarak bildirmeleri esastır. Bu bildirimler şahsen, * İlçe nüfus müdürlüklerine * Dış temsilciliklere * Adrese dayalı hizmet alınacak kuruma 20 iş günü içinde yapılır. Bildirme işlemi posta (kargo ve iadeli taahhütlü mektup) veya elektronik posta ile yapılabilir. (Adrese dayalı hizmet veren kurumlar kendilerine yapılan bildirimleri 10 iş günü içerisinde bulundukları yerin İlçe Nüfus Müdürlüğüne gönderirler.) Diğer adreslerin sisteme girilmesi diğer adreslerin bildirilmesi, doldurulan adres beyan formunun ilgili yerlere verilmesiyle gerçekleştirilir. Yerleşim yeri dışında kalan ve geçici süre ile oturulan yazlık, kışlık, ikinci veya üçüncü konutlar diğer adres kapsamında olup bunların bildirilmesi kişilerin talebi üzerine yapılır. Ayrıca kişinin kimlik paylaşım sisteminde diğer adreslerinin bulunmaması kurumlarca verilecek hizmetlerin yerine getirilmesine engel teşkil etmez. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  22. Mezopotamya Medeniyetleri Hangileridir? Kara Gözlü Mezopotamya Medeniyetleri Hangileridir? Mezopotamya Medeniyetleri Mezopotamya Mezopotamya mitolojisi Sümer, Akad, Asur ve Babil odaklı olmakla beraber bölgeyi etkilemiş sayısız halkın mitolojilerinden yoğun biçimde etkilenmiştir. Politeistik bir din olan Mezopotamya dininin tanrı ve tanrıçaları zaman içinde isim değiştirse de özellikleri genelde aynı kalmıştır. Bazı önemli tanrı ve tanrıçalar şunlardır: * An, Sümer gök tanrısı daha sonraları Anu olarak anılmaya başlanır. Ki ile evlidir fakat diğer Mezopotamya dinlerinde Uraš olarak anılan bir eşi vardır. * Marduk, Babil’in baş tanrısı. * Gula veya diğer bölgelerde Ninişina, şifa tanrıçasıydı. Birisi hastalandığında şifa için ona dua edilirdi. * Nanna (bazı bölgelerde Suen, Nanna-Suen veya Sin), ay tanrısı. Enlil’in çocuklarındandı. * Utu (Šamaš veya Sahamaş), güneş tanrısı. * İştar, Asurlu aşk ve cinsellik tanrıçası. Sümer tanrıçası İnanna’dan köken aldığı düşünülür. * Enlil, Mezopotamya dininin en güçlü tanrısı olarak görülürdü. Karısı Ninlil çocukları ise: İnanna, Iškur, Nanna-Suen, Nergal, Ninurta, Pabilsag, Nuşu, Utu, Uraš Zababa ve Ennungi. * Nabu, yazı ve bilgelik tanrısı. * Ninurta, Sümer savaş tanrısı. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  23. Garip akımı dışında yeniliği sürdüren şiir akımı nedir Kara Gözlü Garip akımı dışında yeniliği sürdüren şiir akımı nedir Garip akımı nedir? Garip akımı öncüleri kimlerdir Garip, Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday’ın öncülüğünü yaptığı şiir akımının adıdır. Türk şiirinde o güne kadar yer etmiş kalıp ve anlayışlardan kurtulmak gerektiğini savunur ve biçimciliğe, duygusallığa karşı çıkıp, söyleyiş güzelliğini esas alır. 1941′de Orhan Veli, M. Cevdet Anday ve Oktay Rifat üçlüsü, şiirde var olan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe başkaldıran şiirlerini Garip adıyla bir kitapta topladılar. Kitaba koyulan Garip adı zamanla hem üç şairi yansıtan bir kimlik kazandı hem de Türk şiirinde yeni başlayan akımı yansıttı. Şiirde her türlü kurala ve önceden belirlenmiş kalıplara karşı çıkıp kuralsızlığı kural edindiler. Şiirin ölçü, uyak ve dörtlükle ilgisiz olduğunu, özgür yazılması gerektiğini savundular ve şiirin konularını genişlettiler. O güne kadar "seçkin" bir tür sayılan şiirin her konuda yazılabileceğini savundular. Konuşma dilini şiire dahil ettiler; "nasır" gibi bayağı bir sözcüğün de şiirde kullanılabileceğini gösterdiler. Halk deyişlerini şiire aktardılar. Bütün bu aykırı özellikleriyle şiir gibi görünmeyen ve Türk Edebiyatı içinde tepki toplayan Garip Akımı, ancak günümüzde anlaşılabildi. Garipçiler, Garip adlı kitaplarına yazdıkları önsözde, Türk şiirini katı kurallara bağlı ve doğallıktan uzak bulduklarını belirtmişlerdir. Garipçiler’e göre bu durumun temel nedeni hece, uyak, aruz gibi kalıpların şiirde vazgeçilmez sanılmasıydı. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  24. Yeryüzündeki sıcak sular ve dağılışları nasıldır Kara Gözlü Yeryüzündeki sıcak sular ve dağılışları nasıldır – Yeryüzündeki Sıcak Su Kaynakları Yerkabuğundaki fay hatları üzerinde bulunan kaynaklardır. Fay kaynakları da denir. Suları yerin derinliklerinden geldiği için sıcaktır ve dış koşullardan etkilenmez. Sular geçtikleri taş ve tabakalardaki çeşitli mineralleri eriterek bünyelerine aldıkları için mineral bakımından zengindir. Bu tür kaynaklara; kaplıca, ılıca, içme gibi adlar verilir. Sıcak su kaynaklarının özel bir türüne gayzer denir. Gayzer : Volkanik yörelerde yeraltındaki sıcak suyun belirli aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır. Bilgi Yerin derinliklerinde bulunan suların sıcaklığı yıl içinde fazla bir değişme göstermez. Fay kaynakları volkanik ve kırıklı bölgelerde görülür. Türkiye’de Sıcak Su Kaynaklarının Dağılışı Türkiye kaplıca ve ılıca bakımından zengin bir ülkedir. Bursa İnegöl Yalova Bolu Haymana Kızılcahamam Sarıkaya Erzurum Sivas Balıklı Çermik Afyon Kütahya Denizli çevresindeki kaplıca ve ılıcalar en ünlüleridir. Su Kaynaklarının Yeryüzünde Dağılımı(BM verilerine göre) Kıtalar Nüfus % olarak Su Kaynağı % olarak Kuzey Amerika 8 15 Güney Amerika 6 26 Avrupa 13 8 Afrika 13 11 Asya 60 36 Avustralya ve Adalar 1 5 weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  25. Tork Moment Nedir – Tork Moment Hakkında Kara Gözlü Tork Moment Nedir – Tork Moment Hakkında Tork ya da diğer adlandırmasıyla moment, motorun döndürme kuvvetini ifade eder. Yaygın kullanılan birimi Newton Metre (Nm)’dir. Motor torku ise, devir yükseldikçe belli bir devire kadar artar ve bu devirden sonra, motor devri arttırılmaya devam edilirse tork azalmaya başlar. Tork Nedir? Tork, motordan tekerleğe iletilen itme(dönme momenti) kuvvetidir. Birimi Nm (Newtonmetre)’dir. Bu kuvvet motorun gücü ile doğrudan alakalı değildir. Yani iki araçtan beygiri az olan bir otomobilin torku ise diğerine göre fazla olabilir. Bu da tekerlek çapı, vites kutusu ve motor tipi gibi etmenlere bağlı olarak değişir. Halk ağzıyla otomobilin çekişi olarak da tarif edebileceğimiz tork, kamyon, otobüs, traktör gibi araçlarda çok yüksek değerler almaktadır. Bunun nedeni yük taşıyan araçların hız yapmaktan çok çekişe ihtiyaç duymasıdır. Torku ifade eden bir diğer oto terimi de esnekliktir. Torku yüksek olan otomobiller ara hızlanmalarda yani sollamalarda örneğin 60km/h hızdan 120km/h hıza ulaşmada daha başarılıdır. Bu otomobilin esnekliği olarak tanımlanır. Torkun yüksek olması için motorun yanma odasında normalden daha kuvvetli bir yanma gerçekleşmesi gerekir. Bu nedenle aynı beygir gücüne sahip bir benzinli motor ile dizel motor arasında iki kata yakın tork farkı vardır. Dizelmotorlarda yanma odasında sıkıştırılan yüksek basınçlı havanın içerisine yine yüksek basınçlı enjektörlerden yakıt püskürtülerek çok kuvvetli bir yanma elde edilir. Bu nedenle dizel motorların torkları fazladır. Fakat dizel motorlarbenzinlilere göre fazla devir yapamadıklarından hızlanma değerlerinde benzinliaraçlarla benzer değerler elde ederler yani sahip oldukları tork avantajlarını devir düşüklükleri nedeniyle kısmen kaybederler. Yüksek devirli benzin motorları her halükarda en gelişmiş turbo dizel bir motordan dahi ivmelenme anlamında üstündürler. Fakat alt devirlerdeki ani hızlanma yetenekleri sayesinde günlük şehir içi kullanımda dizel motorlar çok keyifli bir sürüşü mümkün kılarlar. Bunun nedeni de yüksek tork değerleridir. Torku yüksek olan bir aracın gaz pedalına basıldığından insanın sırtını koltuğa yapıştıracak bir hızlanma duygusu yaşatır ve bu otomobillerdeki en önemli keyif faktörlerinden birisidir. Bir otomobilin vites kutusunda, daha fazla tork üretmesi veya daha fazla hızetkili olan güç ve tork değerleri binek otomobillerde birbirine yakın değerlerde tutulurken örneğin bir jipte tork yönüne kaydırılmıştır. Misal bir binek otomobil 150 HP güç, 180 Nm tork değerine sahipken aynı motorun kullanıldığı bir jip 150 HP güç, 300 Nm tork değerine sahip olabilir. Burada beygir gücü değişmezken kullanılan şanzıman oranlarına bağlı olarak torkta farklılık görülmektedir. Benzer şekilde tekerlekbüyük olan traktör gibi araçlarda torkun yüksek olması gerekir çünkü tekerlek çapı büyüdükçe motorun çekişi düşer. İlaveten motor tipi de tork için önemlidir. Sıra tipli motorlar güç üretmeye odaklı olarak üretilirken V tipli motorlar çekişin fazla ve sürekli olması istenen yerlerde kullanılır. yapması arasında tercih yapılabilir. Burada çapı [IMG]http://www.bilgiustam.com/resimler/2009/05/torquea.jpgdolunayYazının başından beri hep otomobillerdeki tork kavramıyla ilgili açıklamalar yaptım. Aslında bu kavram fizikte dönme momenti olarak bilinen kuvvet x kuvvet kolu formulünden başka birşey değildir. Yandaki resimdeuzun olur ve ne kadar geriden tutulabilirse, somun o kadar kolay dönecektir. Otomobilintekerleklerinde olan da bunu aynısıdır. Tekerleğin çapı küçültülürse tork yükselir ve daha ani tepki veren daha esnek bir otomobile sahip olunabilir. Tabi bu durumda maksimum sürat düşecektir. Bir yerden kazanılırken bir yerden fire vermek gerekir, bu işin doğasında olan birşeydir. anahtarla somunun sıkılması gösterilmekte. Burada elle uygulanan kuvvet vida ile somun arasında vidaya paralel yönde bir gerilim ve dairesel yönde moment oluşturmakta. İşte bu momente tork denir. Anahtarın sapı ne kadar Tork Eğrisi Otomobilden anlayanların baktığı en önemli ve iyi yorumlanması gereken teknik veri tork eğrisidir. Aşağıda Volkswagen markasına ait 1.4 TSI ve 1.6 FSI motorlarının tork eğrileri karşılaştırılmalı olarak verilmiştir. [IMG]http://www.bilgiustam.com/resimler/2009/05/tork_grafik.jpgdolunay Grafiği yorumlarken ilk başta şu temel bilgiyi bilmek gerekir: “Bir motorun tork eğrisi ne kadar düz bir çizgi şeklinde ilerliyorsa, motor o kadar verimlidir.” Motorun verimli olması kullanılan yakıttan minimum ısıl kayıpla optimum kazanç elde edilebildiği anlamına gelir ki, bu bir motor için en belirleyici kalite faktörlerinin başında gelir. Grafikteki her iki motor da benzinlidir. 1.4 litrelik TSI motor 1500 devir seviyelerinden başlayarak 3500 devre kadar aynı tork değerini koruyabilmiştir. Bu demektir ki otomobil bu devir aralıklarında kendinden beklenen en atak(esnek) sürüşü mümkün kılıyor. 1.6 litrelik FSI motor ise, maksimum torkunu 4000 devirde üretmiş ve bu devirden sonra 6300 devirlere kadar fazla bir çekiş kaybetmeden çekişini korumuş. Atmosferik bir motor için gerçekten güzel bir değer fakat 4000 devire kadar otomobilin uyuşuk bir tavır sergilemesi hem yakıt ekonomisi hem de sürüş keyfi açısından kötü bir durum. Bu motordan performans alınabilmesi için yüksek devirde kullanmakyüksek ısıl kayıplarla beraber verimsizliği ve yüksek yakıttüketimini beraberinde getirir. Peki 1.4 TSI motor harika mı? Tabiki değil; onun da 3500 devirden sonra aniden nefesi kesilmeye başlıyor ve FSI motoryüksek devirle motoru çeviremiyor. Bu durumda rampada TSI motorrahatlıkla toz yutturacaktır ve kıyas götürmez şekilde performansınıyolda ise FSI motor, TSI’yı hem hızlanma değeri olarak hem de maksimum sürat anlamında geride bırakacaktır. Ama yakıt ekonomisi ve sürüş keyfi açısından TSI motorun tercih edilebilirliği daha fazla. FSI motorun eğrisi grafiğin hiçbir yerinde düz bir çizgi olarak ilerlemediğinden ilk bakışta başarısız olduğu anlaşılıyor zaten. Bugrafikte kırmızı çizgiylemotor tork anlamında da güçlü zaten ama bazı grafiklerde tam tersi olur ve eğri tepe gibi olan mavi grafik kırmızının üzerine çıkar. İşte o durumda da düz ilerleyen grafiğe sahip aracı tercih etmek daha mantıklı olacaktır. Maksimum torku az olsa da o torku değişken devir aralığında sürekli üretebilen motor daha başarılıdır. weblep.com İçeriğidir , Telif ihlali ve izinsiz kullanım hakkında ihlal@weblep.com adresine mail atabilirsiniz.
  • Profil Reklam Alanı
  • Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
    Bu Alana Reklam Verebilirsiniz
×
×
  • Yeni Oluştur...